Yeni Bir Kuran Mucizesi: Hz. Musa Döneminde Bir Firavun Yaşadı

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Yeni Bir Kuran Mucizesi: Hz. Musa Döneminde Bir Firavun Yaşadı


d5b03a83aadb817531609c71884c7611_1302343508.jpg


Yüce Rabbimiz'in tüm alemlere bir öğüt ve rahmet olarak indirdiği Kuran, tarihi konulardan evrenin yaratılıına kadar birçok mucizevi gerçeği içermektedir. Bu mucizelerden biri de birçok aratırmacı tarafından iddia edilenin ve muharref Tevrat'ta anlatılanın aksine, Hz. Musa döneminde iki ayrı firavun değil tek firavunun yaamı olduğu gerçeğidir. Ancak 19. yüzyılda okunabilen Mısır hiyerogliflerinin firavun hakkında içerdiği bilgiler, bundan 14 asır önce Kuran'da bildirilen bilgilerle aynı paralelliktedir.

Kuran'da anlatılan kıssalar öğüt almak isteyenler için çok büyük hikmet ve derslerle doludur. Bu kıssalar arasında Hz. Musa kıssası, birçok yönüyle müminler için hem öğüt ve hatırlatma hem de mucizeler içerir. Bilindiği gibi, Hz. Musa annesi tarafından bebekken bir sepette nehre bırakılmış, ardından firavun ailesi tarafından bulunarak saraya alınmış ve hayatının büyük bölümünü firavunun sarayında geçirmiştir. Gençlik devrine ulaşınca bir hata sonucu adam öldürmesi sebebiyle Mısır'ı terk etmek zorunda kalmıştır. Mısır'ı terk etmesi Hz. Musa'nın olgunlaşıp yetişmesi için büyük bir vesile olmuştur. Medyen diyarında evlenmiş, daha sonra Mısır'a geri dönüp kavmini firavunun zulmünden kurtarmıştır.

Yüce Allah, Kuran'da Hz. Musa'nın hayatını ve mücadelesini anlatırken, Mısır'ın sosyal yapısı, din anlayışı gibi bilgileri de detaylı olarak bildirmektedir.

Muharref Tevrat Yanılgıları

Muharref Tevrat'ta, Hz. Musa'nın doğumu dönemindeki firavun ile Medyen dönüşündeki firavun farklı kişiler olarak verilmektedir. Tevrat araştırmacılarına göre bu firavunlar, Hz. Musa'nın doğumu sırasında II. Ramses (M.Ö 1279-1212) ve Medyen dönemi sonrasında onun yerine geçen Merneptah (M.Ö 1212-1202) 'dır. Oysaki böyle olduğu hakkında hiçbir arkeolojik bulgu bulunmamaktadır.

Oysa Kuran'da, Hz. Musa'nın yaşadığı yıllardaki firavunun iki değil tek kişi olduğuna işaret edilmektedir. Firavun, Mısır'da Hz. Musa'nın kavmine baskı yapmış, daha sonra da Mısır'dan çıkışlarında onları takip etmiş ve Allah'tan bir ceza olarak ordusuyla beraber suda boğulmuştur. Kuran'da sapkın karakteri, kibirli yapısıyla ve Allah'ın elçisine karşı olan davranışlarıyla anılan aynı firavundur.

Bir Tane Firavun Olduğuna, Kuran'da İşaret Edilmektedir

Müslüman bilim adamları ve tefsir alimlerinin bir kısmı da aynı hataya düşerek çalışmalarında firavunun ayrı iki kişi olduğu yorumunu yapmışlardır. Ancak iki firavun görüşü hem Kuran'da bildirilenlere aykırı hem de arkeolojik bulgularla uyuşmayan bir görüştür.

Kuran'da Hz. Musa'nın kıssası anlatılırken kullanılan "Musa ve Firavun'un haberinden" cümlesi, Firavun'un bir kişi olduğu ihtimalini oldukça güçlendirmektedir. Bu durum, ayette şu şekilde geçmektedir:

Mü'min olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun'un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacağız. (Kasas Suresi, 3)

Kasas Suresi'nin devamında ise Hz. Musa'nın doğumu, Mısır'dan çıkışa kadar gerçekleşen olaylar ile firavun hakkında kendisinin ve adamlarının suda boğulması gibi önemli bilgiler aktarılmaktadır. Ayetler dikkatlice okunduğunda görülecektir ki, firavunun, Hz. Musa'nın doğumundan önce başlayan zulmünü, Hz. Musa ile devam eden çekişmesini, İsrailoğullarına yaptığı eziyetleri ve sonunda da Mısır'dan çıkışla başlayan ve boğulmayla neticelenen olayları tek bir firavun gerçekleştirmiştir.

Yine aynı şekilde, Kuran'da bildirilen diğer bir delil de, aynı firavunun, Hz. Musa'nın çocukluk çağındaki yaşayan kişi ile aynı olduğuna dairdir. Bu konu ayetlerde şöyle bildirilmektedir:

(Firavun: ) Dedi ki: "Biz seni içimizde daha çocukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?" "Ve sen, yapacağın işi (cinayeti) de işledin; sen nankörlerdensin." (Musa) Dedi ki: "Ben onu yaptığım zaman şaşkınlardandım." "Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı." "Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları'nı köle kılmandan dolayıdır." (Kasas Suresi, 18-22)

Burada firavun, Hz. Musa'ya, velayetini yüklendiği zamanları hatırlatmaktadır. Buna karşılık da Hz. Musa firavuna verdiği cevapla iddialarını reddetmiş ve sarayda olmasının asıl sebebinin, İsrail halkının kendisi (firavun) tarafından köle olarak alıkonması ve Mısır'dan ayrılmalarının engellenmesi olduğunu hatırlatmıştır.

Ayrıca tefsir alimlerinden Abdulvahhab en-Neccar "The Stories of Prophets" kitabında (s.278, 1986) Kasas Suresi, 18. ayetini; "Firavunun ona çocukluk dönemini hatırlatmasından dolayı her iki haldeki firavun aynı kişidir, şeklinde yorumlamıştır. Birçok İslam alimi de Kuran'ın bu tarihi mucizesine dikkat çekmiştir.

Kuran, Muharref Tevrattaki Yanlışlıkları Düzeltmektedir

Hz. Musa döneminde yaşayan yalnızca tek bir firavun olduğuna dair Yüce Rabbimiz'in indirdiği Kuran'da başka işaretler de bulunmaktadır:

Hani senin Rabbin, Musa'ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan kavme git;" Firavun'un kavmine, hala sakınmıyorlar mı?" Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum." "Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun'a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril'i) gönder." "Üstelik, onların bana karşı (davasını savunacakları bir cinayet) suçu(m) var; bundan dolayı beni öldürmelerinden korkuyorum." (Allah "Hayır," dedi. "İkiniz de ayetlerimle gidin, şüphesiz sizinle birlikteyiz (ve) işitmekteyiz." (Kasas Suresi,10-15)

Ayrıca Rabbimiz Kuran'da Hz. Musa kıssasını anlatırken hükümdar için "firavun" kelimesini kullanmaktadır. Bu ifade Tevrat'ta hem Hz. Yusuf kıssasında hem de Hz. Musa kıssasında geçmektedir. Yüce Kuran bu noktada da Tevrat yazıcılarının tarihi bir yanlışını düzeltmektedir.

Tarihi kayıtlarda, Mısır yöneticileri tarafından kullanılan "Firavun" ünvanının Hz. Yusuf döneminde kullanılmadığı, ilk olarak M.Ö 1370'lerde kullanıldığı bilinmektedir. Hz. Yusuf dönemi bu tarihten önce olduğundan tarihi bulgulara göre Muharref Tevrat'ın bu kullanımı yanlıştır. Kuran'da Hz. Yusuf kıssası anlatılırken hükümdar için "Melik" kelimesi kullanılmaktadır. Dikkat edilirse Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in yaşadığı dönemde bilinmeyen ve ancak 1822-1824 yıllarında ilk defa Champollion tarafından okunabilen ve daha sonraları ise tamamen çözülen Mısır hiyerogliflerinin içerikleri, Kuran'daki bilgilere paralel bilgiler içermektedir. Şüphesiz bu da Kuran'ın mucizelerinden sadece bir tanesidir.

Arkeolojik Bulguların Gösterdiği Gerçek…

Arkeolojik bulgular neticesinde elde edilen bilgiler ise şöyledir:

Mısır tarihinde uzun süre iktidarda kalan 2 firavun bulunmaktadır. III. Tuthmosis (M.Ö 1504-1450) ve II. Ramses (M.Ö 1279-1212)

III. Tuthmosis, tahta geçtiği zaman yaşı küçüktü ve iktidarı onun yerine belli bir süre için üvey annesi ve teyzesi olan kraliçe Hatshepsut yönetmiştir. Bu yönetimi de göz önüne alırsak III. Tuthmosis'in mutlak hüküm yılları en fazla 33 senedir. II. Ramses'ten başka bir firavun 40 seneyi aşkın hüküm sürmemiştir. Buna göre Kuran'da adı geçen Hz. Musa döneminin firavunu II. Ramses'ten başkası değildir. Burada arkeolojik bulguların mucizevi bir şekilde Kuran'dan gelen bilgilerle paralellik gösterdiği görülmektedir. Böylece Yüce Rabbimiz 1400 yıl önce gönderdiği Kuran'da yer alan bir mucizeyi daha bizlere göstermektedir.

Ayrıca bütün arkeolojik bulgular, II. Ramses'in hayattayken kendini putlaştırdığı, kendisinin bu sahte ilahların soyundan geldiğini iddia ettiği hatta onlarla eş tuttuğu ve halkını kendine taptırdığı, Mısır'ın her yanına yaptırdığı heykel ve kabartmalarda açıkça ortadadır. (Yüce Rabbimiz'i tenzih ederiz) Ebu-simbel Tapınağında ve diğer tapınaklarda kendini sahte tanrılarla eş tutan kabartmalar ve hiyeroglifler bulunmaktadır. Mısır tarihinde bu firavundan başka kendini yaşarken ilahlaştıran başka bir örnek yoktur. Firavun'un kendisini ilahlaştırdığı bir ayette açıkça şu şekilde bildirilmektedir:

Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum." (Kasas Suresi, 38)

Kuran'da firavunun, zulümden kaçan İsrailoğullarını kovalarken suda boğularak öldüğü bildirilmektedir. Bu bilgi arkeolojik bulgularla değerlendirildiğinde Hz. Musa'nın Mısır'dan çıkışının II. Ramses'in ölümü olan M.Ö 1212 tarihinde gerçekleştiği de teyid edilmiş olur.

Firavun'un Günümüze Kadar Korunan Bedeni Bir İbrettir

Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin sahibi olan Yüce Rabbimiz, Kuran'da kulları için her açıklamayı yapmıştır. Bu açıklamalardan biri de ölen firavunun bedeninin gelecek kuşaklara aktarılacağıdır. Bu mucize bir ayette şöyle bildirilmektedir:

Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 92)

Yüce Allah, bu ayetiyle firavunun cesedini geride kalanlara bir delil olarak bırakacağını bildirmektedir. Ancak, arkeolojik bulgularda boğularak ölmüş bir firavundan bahsedilmemektedir. Bunun açıklaması ise yine Mısır tarihinde bulunmaktadır. Mısır'da firavun yönetimlerinin tarihi başarısızlıklarını kayıt etmedikleri bilinmektedir. Bu başarısızlıklardan biri de Hz. Musa'yı takip ederken boğulan firavun ve askerlerinin akıbetidir.

Allah birçok ayette cezalandırdığı ve gelecek kavimlere ibret olarak bıraktığı insanlardan bahsetmekte fakat hiçbirinin, firavunun cesedinin dışında, korunarak bırakılacağına işaret etmemektedir. Firavunun cesedinin mumyalanarak günümüze kadar gelmesi ise Kuran'ın bu cesedin korunacağına ilişkin mucizevi haberini doğrulamıştır. Bugün firavunun yani II. Ramses'in mumyası Kahire müzesinde sergilenmektedir. Firavunun cesedi boğulduktan sonra bulunarak Mısır'a getirilmiş olmalıdır. (Şüphesiz en doğrusunu Yüce Allah bilir.)

 

MURATS44

Özel Üye
Harika bir konu. Çokta önemli. O ayetlerden gafil olanlar hem kendilerine hem etrafındakilere zarar verdiler tarih boyunca. Bugünde aynı gafilliğin zararını yaşıyoruz. emeğinize sağlık üstad. Allah ac razı olsun inşaallah
 
Üst Alt