Yıldızların Ölüm Sırları

SözDüŞü

Banned
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) ortak projelerinde kullanılan Hubble Uzay Teleskobu, Güneş gibi gezegenlere hayat veren yıldızları inceliyor. Teleskop, Egg (yumurta) Nebulası’nda, yıldızların ölümüne ait bugüne kadar elde edilen en iyi görüntülerden birini yakaladı.

643606main_image_2235_946-710.hlarge.jpg


Ölmekte olan yıldızlar, dönüşüm safhalarında iyonlaşan ve parlayan gaz kümelerini uzaya saçmaya başlıyor ve giderek genleşiyor. “Preplanetary nebula phase” olarak bilinen bu süreçte, yıldızın merkezindeki aşırı sıcaklık gazları harekete geçiriyor ve binlerce yıl boyunca uzayın karanlığında parlamasını sağlıyor.

Kozmik terimlerde çok kısa süren bu safha, uzaydaki büyük mesafelerde çok sönük olarak beliriyor. Ölü yıldızlara ait nebulaların (gaz ve toz bulutu) ne sıklıkta ortaya çıktığı ve saçtıkları ışığın parlaklığı, ölüm safhasının ne zaman başladığı hakkında da fikir veriyor.

Cygnus (Kuğu) Takımyıldızı’nda 40 yıl önce keşfedilen Yumurta Nebulası, çok güçlü teleskopların gözlemyebildiği yıldız ölümlerinin ilk örneği. Onlarca yıldır süren araştırmalar, bu sürecin sakladığı sırları hala tam olarak ortaya çıkarabilmiş değil.

YILDIZ BULUTTA SAKLI
Fotoğrafın ortasındaki kalın toz bulutu, içinde nebulanın doğduğu yıldızın merkezini saklıyor. Doğrudan gözlemlenemese de, yıldızdan saçılan dört ışın demeti yıldızın yerini belli ediyor. Gök bilimciler, merkezde meydana gelen şok dalgalarının oluşturduğu deliklerin, ışınların toz bulutundan çıkmasına yardımcı olduğunu düşünüyor.

Bilim insanları, bu mekanizmanın nasıl oluştuğu hala tam olarak çözebilmiş değil. Bir olasılık, nebulanın ortasında, tek yıldızlı değil, ikili yıldızdan oluşan bir sistem olduğu.

Merkezdeki toz bulutunu saran daireler ise her birkaç yüz yılda yaşanan partlamaların saçtığı materyallerden oluşan halkalar. Hubble, bu görüntyü Wide Field Camera 3 ile yakaladı.

800px-Egg_Nebula.jpg



ntv
 

SözDüŞü

Banned
Bilim adamları, ölen yıldızların kütlelerini uzaya nasıl dağıttığının sırrını çözdüklerini söylüyor.

120414nebuladying.hlarge.jpg


Ölmekte olan bir yıldızın x şeklinde oluşturduğu nebula. Fotoğraf: National Geographic.


Güneşimize benzeyen yıldızlar, ömürlerinin son yıllarında dış katmanlarındaki malzemeleri uzaya dağıtarak kütlelerinin çoğunu kaybediyor.

Bu malzemeler daha sonra başka gezegenlere yapı taşı oluyor. Bu sürecin nasıl işlediği bugüne dek bilinmiyordu.

Bilgisayarla yapılan projeksiyonlar, yıldızlardan gelen parçacıkların çok küçük olacağını ve bu yüzden de etraflarındaki ışığı emip, aşırı ısınacağını öngörüyordu.

Nature dergisindeki makaleye göre Avrupa ve Avustralya üniversitelerinden gökbilimciler, üç dev kızıl yıldızı incelemiş.

Bunlar bir zamanlar Güneş'in şimdiki haline benzeyen, şimdi ise hidrojen stoklarını tüketerek, dev boyutlara ulaşan yıldızlar.

Sırlar yıldız tozunda
Gökbilimciler bu yıldızları Avrupa Güney Gözlemevi'nin Şili'ye kurduğu Çok Büyük Teleskop'u kullanarak incelemiş. Ve etraflarındaki dev kütlede bulunan yıldız tozu zerreciklerinin büyüklüğünü ölçmeyi başarmış.

Bilim adamları bu zerreciklerin beklenenden çok daha iri, metrenin milyonda biri büyüklüğünde olduğunu keşfetmiş.

Bu beklenenden büyük olmakla birlikte, yıldızdan yayılan ışıkla birlikte uzaya yayılacak kadar da küçük.

Yani yıldızlar, güneş rüzgarına benzeyen ama çok daha kuvvetli olan bir mekanizmayla, kütlelerini gaz ve mineral zerrecikleri olarak uzaya saçıyor.

Araştırma ekibinin lideri olan Sidney Üniversitesi'nden Barnaby Norris, bu mekanizmayı BBC'ye şöyle anlattı:

"Toz zerrecikleri çok sayıda küçük yelken gibi çalışıyor; ancak burada rüzgarın işlevini ışık görüyor."

Bu buluşun, galaksilerin evrim süreci ve ağır maddelerin uzayda yayılmasıyla ilgili bilgi eksiklerini doldurması bekleniyor.


BBC Türkçe
 
Üst Alt