Yoğun terleme ve ateş, lenfoma belirtisi olabilir

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
lenfoma.jpg
Memorial Şişli Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Orhan Sezer, yoğun terleme ve ateşin lenfoma belirtisi olabileceğini söyledi. Her yaşta ortaya çıkabilen lenfoma hastalığının görülme sıklığının son yıllarda büyük bir artış gösterdiğine dikkat çeken Sezer, hastalığın tanı ve tedavisinde önemli gelişmeler olduğunu belirtti.Prof. Dr. Orhan Sezer, lenforma hastalığı ve tedavisi hakkında bilgi verdi. Lenfomaların 'Hodgkin' ve 'Hodgkin Dışı Lenfomalar' olmak üzere iki büyük gruba ayrıldığını kaydeden Sezer, "Lenfomalar habis yani kötü huylu hastalıklardır ve genellikle kendilerini lenf düğümlerinin büyümesiyle belirtirler. Büyüyen lenf düğümleri vücudun boyun gibi görülebilir veya ele gelir bir yerinde ise, hasta ve hasta yakınlarının bunu kısa bir zamanda fark etmeleri mümkün olur. Bunun yanında, büyümüş olan lenf düğümleri kendilerini dolaylı olarak, karın ağrısı ve nefes darlığı ile belli edebilir. Bazı hastalarda yorgunluk, terleme ve ateş görülebilir. Lenfoma eğer kemik iliğindeyse kan hücreleri sayısında azalma, karında ise karın ağrısı, idrar yollarına baskı yapıyorsa böbrek sorunları, safra yollarına baskı yapıyorsa sarılık veya akciğere baskı yapıyorsa nefes darlığı gibi belirtilerle de ortaya çıkabilmektedir. Bu durumun ciddi bir kan hastalığı olabileceği akla getirilmeli ve doktora başvurulmalıdır." ifadelerini kullandı.Lenfoma hastalığındaki son yıllarda önemli artışın pek çok nedeninin bulunduğuna dikkat çeken Sezer, "Bazı sebepler kimyasal maddelerle veya radyasyonla, bazıları ise bağışıklık sisteminin bozuklukları ile ilgilidir. Bu bozuklukların bir kaynağı da Türkiye'de de çok yaygın olan hepatitlerdir. Bu tip karaciğer hastalıklarında lenfomalar meydana gelebilir. B ve özellikle C tipi virüs hepatiti olan hastalar risk grubunda yer almaktadır. Bunun dışında bağışıklık sisteminin çeşitli bozukluklarından ortaya çıkan bazı bağırsak, tiroid, tükürük bezi veya göz hastalıkları da lenfomaların oluşma riskini artırmaktadır." şeklinde konuştu.Lenfoma tanısında en önemli yöntemin, bir lenf bezinin ufak bir cerrahi müdahale ile çıkartılıp mikroskop altında incelenmesi olduğunu kaydeden Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: " Lenfoma, göğüs kafesinin içi gibi erişilmesi zor bir yerde olduğu taktirde ise, bilgisayarlı tomografi (BT) aracılığı ile ince bir iğne yardımı ile biyopsi alınması önemlidir. Bunun dışında bazı özel laboratuvar tetkikleri de uygulanmaktadır. Hastalığın metabolik aktivitesi ve tüm vücuttaki yayılımının görülmesi için PET adı verilen teknik kullanılmaktadır.Hodgkin lenfoma hastalarında hastalık çok erken evrede teşhis edilebilirse, hastalığı yok edebilme imkanı yüzde yüze yakındır. Hastanın risk faktörleri de yoksa, "ABVD" denilen bir tedavi ve ışın tedavisi ile başarılı bir tedavi yapılabilmektedir. Fakat hastalık iyice ilerlemiş ise, bu tedavi yeterli olmayabilir ve bu durumda daha yoğun ve etkili tedaviler (escalated BEACOPP gibi) yapılması gerekebilmektedir. Hodgkin lenfoma nüks etmişse, otolog kök hücre transplantasyonu, genellikle en iyi tedavi seçeneğini oluşturmaktadır. Hodgkin dışı lenfomaların nüks etme durumunda da kök hücre transplantasyonu genellikle etkili bir tedavi yöntemidir."(CİHAN)

Devami...
 
Üst Alt