Zeynel Abidin Erdem-Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı (10 Ocak 2001)

MURATS44

Özel Üye
Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Zeynel Abidin Erdem ile ropörtaj

Ermeni Tehdidi Henüz Bitmedi!
[[SAGAAL]
z_a_erdem1.jpg
[/SAGAAL]
Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı
Zeynel Abidin Erdem

Ermeni tasarısının ABD Temsilciler meclisinden geri çekilmesinin perde arkasındaki kahramanlarından, Türk Amerikan İşadamları Derneği Genel Başkanı Zeynel Abidin Erdem, tehlikenin tamamen geçmediğini belirterek,Türk Milleti olarak bu olaylara karşı daha çok aktif ve birbirimize bağlı olmamız gerektiğini söyledi.

Ermeni Yasa tasarısının A.B.D Temsilciler Meclisinden son anda geri çekilmesi, bizlere derin bir nefes aldırdı. Çünkü bu yasa tasarısının onaylanması, uzun bir süredir iyi giden Türk-Amerikan ilişkilerini kökten sarsacak ve uluslararası ilişkilerde sıkıntılı bir döneme girilecekti. ikide bir ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen bu tasarıları niçin önleyemiyoruz? Nerede hata yapıyoruz? Bu sorulara yanıt bulabilmek için iş dünyamızın renkli simalarından Zeynel Abidin Erdem ile ilginç bulacağınız bir söyleşi yaptık.

Ermeni tasarısının ABD Temsilciler meclisinden geçmesini engelleyen işadamlarının en başında gelen Zeynel Abidin Erdem,soruna her platformda sahip çıkmamız gerektiğini, tehlikenin henüz geçmediğini hatırlatıyor. Türk Amerikan İşadamları Derneğinin Genel Başkanlığını yürüten Erdem, kamu oyunun yakından tanıdığı bir işadamımız.
Türkiye'nin çok renkli bir mozaik olduğunu söyleyen Erdem bu mozaiği iyi koruma konusunda kararlı. Bir çok konuda iç ve dış güçlerin PKK ile el ele verdiğini söyleyen Erdem, Ermeni konusununda bu oyunun bir parçası olduğuna inanarak şunları söyledi. "Ermeni Karar tasarısının Amerikan Temsilciler Meclisinden çıkmaması için, başta Türk-Amerikan işadamları Derneği ve sivil toplum kuruluşları olarak çok çaba sarf ettik. Bu tür çalışmalarda benim de nacizane bir katkım olmasından dolayı gurur duydum. Bununla birlikte Cumhurbaşkanımız, Genelkurmay Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanlığımızın da büyük gayretleri olduğunun altını çizmeliyim. Bunu söylerken bizlerinde olağanüstü çaba sarf ettiğimizi söylemeliyim. Tanıdık, tanımadık Amerikan senatörleri ve milletvekillerine ulaştık. Bu arada Türk iş adamları olarak Amerika'da iş yapan ve yerleşik insanlara ulaştık. Büyükelçiliğe destek sağladık. Sonunda bu olumsuz girişimi önledik. Fakat bu sonuçtan çok mutlu olduğumuda söyleyemem."dedi. Bugüne kadar Türkiye'nin dışarda tanıtımı için büyük emekler sarf ettiğini söyleyen Erdem, "Gençliğimden beri ülkemin yararına birçok dernek ve vakıf da görev aldım. Bugün Türk Amerika İşadamları Derneği başkanlığı yanında aynı zamanda Fransa iş konseyi ikinci başkanlığında yapıyorum. Bu derneklerde yöneticiliğimin yanında 4-5 tane daha sosyal vakfın başkanlığını yapıyorum, hem de bu kuruluşlara maddi destek sağlıyorum. Son Ermeni tasarısında mağdur olan biziz . Ama Türkiye olarak bu haklı davamızı yeterince dünya kamuoyuna duyurabilmiş değiliz. Biz istiyoruz ki dünya kamuoyu uzaktan bizi anlasın. Fakat dünyada böyle bir tanıtım yok, kimse sizi anlamaya mecbur değil, bu haklılığımızı biz ülke olarak çeşitli vasıtalarla dünya kamuoyuna aktarmalıyız."dedi.
Ermeni olayında asıl haksızlığa uğrayan tarafın Türk milleti olduğunu hatırlatan Erdem, “Ermeniler 1913 yılının 6 Haziran'ında Rusya'dan ve bazı batı ülkelerinden aldıkları silah ve para desteği ile güney ve doğu Anadolu bölgesinde büyük katliamlara giriştiler. Amaçları bu bölgelerde azınlıkta bulunan diğer ırklara ait insanları kaçırtarak nüfusun çoğunluğunu sağlamaktı. Yani açıkçası Ermeniler asimilasyon yapmak istemişlerdi. Halbuki Osmanlı İmparatorluğu, tarihi boyunca asimilasyon, yapmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu Adriyatikten Çin seddine kadar hükmettiği ve çok güçlü olduğu dönemde bile asimilasyona girişmemiştir. 1913 yılında Rusya, nüfus asimilasyonu manevrasıyla sıcak denizlere ulaşmak istemiştir. Bu plan doğrultusunda Ermenileri çok kötü bir şekilde kullanmıştır. Birçok yerden teyit edildiği gibi Türk ordusu I. Dünya savaşında cephelerde savaşırken Ermeni çeteleri Türk ordusunu arkadan vurarak, Türk ve İslam köylerini yakarak, orada bulunan insanları yaşlı çocuk demeden kılıçtan geçirmişlerdir. Eğer Osmanlı İmparatorluğu burada yaşayan Ermenileri zorunlu göç ettirmeseydi, Ermeniler katliamlarını devam ettirip nüfus çoğunluğunu elde ederek bu toprakları bizden koparırlardı. Osmanlı Devleti çok akıllı bir iş yaparak Anadoluda yaşayan Ermenilerin, gerek bugünkü Ermenistan'a gerekse Suriye, Irak ve Lübnan’a göç etmelerini sağlamıştır. Aslında Osmanlı Devleti bu bölgede yaşayan Ermenilerin canını bu göç sayesinde kurtarmıştır. Çünkü siz babasını , çocuğunu öldürdüğünüz, kardeşini kestiğiniz, karısının namusuna tecavüz ettiğiniz köylünün elinden orada yaşayarak nasıl kurtulacaktınız? Bu noktada Ermeniler Türk milletine kin duyacağına teşekkür etmeliler. Bir rivayete göre 1,5 milyon Ermeni katledildiği iddiaları külliyen yalandır. Bu söylentilere dayanak gösterilen Mithat Paşa’nın ölüm fermanıda külliyen sahte bir belgedir, ve tamamen bir İngiliz oyunudur. İsteyen arşivlere girsin baksın, böyle bir olay vaki değildir. O günkü koşullarda iki tarafta açlıktan hastalıktan çok ölü vermiştir. Burada Ermenilere şunu hatırlatıyorum Siz soykırım iddialarında bulunurken Karabağ da ve işgal ettiğiniz Azerbaycan da binlerce insanı nasıl katlettiniz? İki milyon kişiyi yerinden yurdundan ettiniz. Binlerce insanı ayaksız kolsuz bıraktınız. Şimdi bunlara ne diyeceksiniz? Dedi.
Ermeni soykırım yalanlarının Cumhuriyet’in düşmanı olan çevrelerce pompalandığını söyleyen Erdem, "Maalesef içimizdeki Cumhuriyet düşmanları, işbirlikçiler sürekli olarak dışarıya yalan belgeler göndererek Türkiye'yi karalamaya çalışıyorlar. Nitekim bu konuda Sn: Emin ÇÖLAŞAN aydınlatıcı bir makale yazarak. Türk hainlerinin ve düşmanlarının isimlerini tek tek belirtmiştir. Türkiye aleyhinde kimler kitap yazmış, kimler kalleşlik yapmış. kimler devlet içindeki düşmanları korumaya çalışmış tek tek açıklamıştır. Bunların tamamı Marksist ve Leninist olup PKK örgütünün arkasına saklanan kalemşörlerdir. Bunların eline imkan verin en büyük kapitalist olurlar ve herkesin hakkını yerler."dedi. Türkiye'nin dışarda yeterince tanıtılmadığını vurgulayan Erdem yılda 1,5 milyon dolar harcayarak, Türkiye'yi tanıtamazsınız. .Belki bunun için 100-150 milyon dolar harcayıp ciddi bir tanıtım yapmak lazım. Bunun için akılcı politikalar üretmeli ve uygulamalıyız. Bugün Türkiye deki Ermenileri, Musevileri ve Hıristiyanları namusumuz kadar korumalıyız çünkü onlar bizim mozaiğimizdir. Biz 1000 yıl bu insanlarla birlikte yaşadık. Siz bu tanıtım programını hazırlarken Türkiye'nin üzerine çullanan bu belayı her gün hortlatan koca Rusva'yı unutmayacaksınız. Siz arkanızda, ABD'deki Nazilerin kiminle temas kurup neden iki günde bir Ermeni tasarısını gündeme getirdiklerini iyice araştırıp ortaya çıkartacaksınız. Siz diplomasinizi çalıştırıp tarihini yaşatmazsanız, siz gerektiği zaman gidip Azerbaycan'ı örnek olarak gösterip. yaşayan bir tarih olarak örnek vermezseniz, doğru dürüst tanıtım yapıp etkili olamazsınız."dedi. Türkiye'nin Ermenilerle barış içerisinde yaşaması gerektiğini vurgulayan Erdem, "Dünyada sürekli düşmanlık yoktur. Sivri demeçler vererek Ermeni soykırım tasarısı onaylanırsa Amerika’yla ilişkilerimizi keseriz demenin bir manası yoktur. Türkiye halen batının teknolojisine, verdiği silahlara muhtaçtır. Teknolojik yönden batının çok gerisindeyiz, üstelik petrol yönünden zengin bir ülke de değiliz. O nedenle dış politikada kararlar alırken, ince eleyip sıkı dokumalıyız. Ne yapıp edip dışardaki Ermeni ve Yahudi lobileriyle temasa geçmek zorundayız. Onları ikna edip barış içerisinde yaşamanın yollarını bulmalıyız. Buna bağlı olarak Erivan ile ilişkiye girip Ermenistan'a kapıları açmalıyız. Ermenistan'a arkamızı dönersek ileride çok zor durumlara düşeriz. Zaten bu lobiler batımızda Yunanistan güneyimizde Suriye, doğumuzda Ermenistan'ı üzerimize salmak için her yola baş vuracak konumdalar. O nedenle Ermeniler ile oturup ortak bir yol bulmak zorundayız. Onlarla ortaklık yapıp, ticaretten onları da nemalandırmalıyız. Tarihte olan olaylar, ortak bir konferansta, bağımsız hakemler tayin edilerek 3-4 senelik bir araştırma sonucunda karara bağlanabilir. Haksızın özür dilemesi sistemiyle olay tatlıya bağlanabilir. Osmanlı arşivlerine biz de baktık tam 100 milyon sayfadan oluşuyor. Dışişleri bakanlığı bu sayfaları derleyip toparlamaya bakıyor, ama taktir edilmeli ki bu kadar sayfa çok kısa zamanda bitirilemez. "dedi.
Türkiye'deki varlıklı kişilerin maddi ve manevi olarak bu konuya yardımcı olmaları gerektiğini hatırlatan Erdem " Kimse devletten daha zengin değildir elbette. Ama herkesin harcayacak bir fonu mutlaka vardır. Yüce Abdülhamit'in eşyaları Paris'te açık arttırmaya çıktığında, devletin bu konuda harcayacağı fon belli bir miktardı. Açık arttırma onun üstüne çıkınca, biz devreye girdik. Bu eşyaları arttırman alarak devlete hediye ettik. Yani özel sektör bu konuda her zaman reflekslerini kullanmalı. Sponsorluk yapmalı, devleti desteklemeli. Gerektiğinde dışarı gidip, lobiler kurmalı, ve bu lobilere sürekli para aktarmalıdır. Tüm bu çalışmaları belli bir koordineyle yürütmelisiniz. Bu ara basınla irtibata geçip, Ermenilerin toplu katliam yaptıkları yere getirip, gezdirmeli. Böylelikle iç dinamizmimizi korumuş oluruz."dedi.
 
Üst Alt