lisani

  1. MustafaCİLASUN

    Kalbin lisanı, niyetin suskun nazarıdır!

    [FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif] [FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif] [FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]Ruh elhak hakikatimdir Aklım ve irademle anlam bulan suskun melalimdir Nefsi telakkilerim adına zafiyetler hazindir Azmeden idrak, meşk ettiren...
  2. MustafaCİLASUN

    Gönül yanar, dil susar,lisan-ı halden kim anlar!

    Gönül yanar, dil susar ,lisan-ı halden kim anlar!Gönül yanar, dil susar,lisan-ı halden kim anlar! Sanki bir yangın sonrasındayım yol boyunca Adım adım hicran yakamda, hüzün sinemi hadsizce dağlayınca İçim burkuluyor sessiz kalınca, kapımı çalan bir umudun nefesi olmayınca Fersiz kalıyor...
  3. MustafaCİLASUN

    Lisan-ı haldir melalim, hasrettiğimdir ahuzarım!

    Sevgili üstat; zatımla ilgili tespitleriniz için bahtiyar olduğumu bilmenizi isterim. Makale, hikâyelerim için “devede kulak kalır” teşhisiniz biraz manidar geldi. “Nakşeden izler” anı roman çalışmamı ilgili siteye bir bütün halinde ekleme fırsatını bulamamıştım. Bu nedenle bölümler...
  4. MustafaCİLASUN

    Erişmeliyim lahzanın lal olan lisanı haline!

    Ne zaman bir mavzer sesiyle irkilsem Uyku tutmayan gözlerimi hayret ederek sesin geldiği yöne diksem Bomboş sokakların, ıssız kaldırımların, fersiz yanan lambanın sukutuna yönelsem İçim sızlar, yâd ettiğim bir âlemin sancısı başlar, o an kalbim hangi manada atar, bilsem Söyle kim ayrılmak...
  5. MustafaCİLASUN

    Lisan-ı hal, kalbi olmadıkça ne işe yarar!

    Bir yol gidilir ya hani yolu belirsiz Konuşursun kendinle merak içinde Esinti refakatiyle mazi derinliğinde Meçhulün seyrinde efkâr eşliğinde Sinenin her katresinde ki enginliğe Kulaç atarsın seni bekleyen esenliğe Hani derinlerden gelen en hasretliğe Sayfaları açarsın o hiç hissetmesede...
Üst Alt