Saadetin ikinci esası olan ekl ise: Me'kulat (yiyecek) kuvvet verdiği cihetle, en iyisi, en lezizi, me'luf olan kısımdır. Yani, insana garip, vahşi olmayan şeylerdir. Çünkü ülfetle, o nimetin derece-i kıymeti bilinir. Lezzet verdiği cihetle de lezzetin en büyük lezzeti, teceddüd ve tebeddülündedir. Ve keza, ekl lezzetini ikmal eden esbabdan biri de, o rızkın, kendi amelinin ücreti olduğunu bilmektir. İkinci bir sebep de, o rızkın menbaının daima göz önünde hazır bulunmasıdır ki, kalbi mutmain olsun, rızık için telaş etmesin.
Saadetin esaslarından nikah ise: Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar.
Evet, bir işte mütehayyir kalan veya birşeye dalarak tefekkür eden adam, velev zihnen olsun, ister ki, birisi gelsin, kendisiyle o hayreti, o tefekkürü paylaşsın. Kalblerin en latifi, en şefiki, "kısm-ı sani" ile tabir edilen kadın kalbidir. Fakat kadın ile ruhi imtizacı (geçimi) ikmal eden, kalbi ünsiyet ve ülfeti itmam eden, suri ve zahiri olan arkadaşlığı samimileştiren, kadının iffetiyle, ahlak-ı seyyieden temiz ve pak bulunması ve çirkin arızalardan hali olmasıdır.
Sual: Yiyecek, içecek, şahsi vücudu ibka etmek içindir. Çünkü vücudun eriyip ayrılan şeylerin yerini doldurup tamir etmek yemek ve gıda ile olur. Nikah da, nev'in bekası içindir. Halbuki ahirette eşhas ebedi olduğundan, vücutlarında eriyip ayrılan birşey yoktur ki gıdaya ihtiyaç olsun. Ve ahirette tenasül yoktur ki nikaha lüzum olsun.
Cevap: Elemin def'i, lezzetin sebeplerinden biridir. Yoksa lezzet, ona münhasır değildir. Evet, şu elemli, kederli alemde onlarda pek büyük lezzet ve faydalar olsun da, lezzetler yeri olan alem-i saadette niçin daha nezih lezzet ve faydaları olmasın?
Sual: Bu alemde lezzet, elemin def'inden hasıl olur. Halbuki ahirette elem yoktur?
Cevap: Elemin def'i, lezzetin sebeplerinden biridir. Yoksa lezzet, ona münhasır değildir. Ve keza, alem-i ebedinin bu aleme benzetilmesi, kıyas-ı maalfarıktır. Yani, aralarında çok farklar bulunduğundan, birbirine benzemez. Cennet ile Horhor bahçesinin
Haşiye arasında ne nisbet varsa, Cennetin lezzetleriyle dünyanın lezzetleri arasında da aynı o nisbet vardır. Cennetin, Horhor bahçesinden dereceleri ne kadar çok yüksek ise, uhrevi lezzetler de dünya lezzetlerine göre öyledir. Her iki alem arasında bu büyük tefavüte, İbn-i Abbas,
cümlesiyle işaret etmiştir. Yani: "Cennette, dünya meyvelerinin yalnız isimleri vardır." Yani isimleri birdir, fakat lezzetleri ayrıdır.
Cennette lezzetin devamı meselesi ise: Evet, lezzetin hakiki lezzet olması, zeval görmeyip devam etmesindendir. Zira elemin zevali lezzet olduğu gibi, lezzetin zevali de elemdir, hatta zevalinin tasavvuru bile elemdir.
____________________________________
Haşiye: Horhor, Van'da Müellifin medresesinin adıdır.