Adilbey
Aktif Üyemiz
Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem "Besmele bütün kitapların anahtarıdır" buyurmuşlardır. Besmele öyle bir anahtardır ki kâinat kitabının içindeki her kapı o yüce ismin söylenişiyle açılıverir. Kilitli sandığımız bütün kapılar da dâhildir buna. Yeter ki bu mübarek kelime, kalbur gibi delik deşik olmayan, sapasağlam bir inanç ile söylensin. Yüzde yüz ve katıksız bir iman ile...]Büyük bir âlim olan Bediüzzaman Said-i Nursi ne güzel söylemiştir:
"Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi onunla başlarız." Ve o âlim zat, "Sözler" adlı kitabının başında besmeleyi, tehlikeli bir çölde yolculuk yapan bir insanın haydutlara gösterdiği bir kartvizite benzetir. Şöyle ki yolun çetin şartlarında şakilerin ilişmesinden endişelenen bir yolcu, çölde itibarı olan bir zatın himayesine girmeli ve onun kartvizitini göstererek tehlikelerden kurtulmalıdır. Şayet bu gerilimlerle dolu stres çağında bir yüce ismin himayesine girilmezse, gönül dünyamız nefis şakisinin tasallutu altına girer. Böyle bir gönül ise tehlikeler karşısında yalnız ve çaresizdir. Ne bedbahttır o kimseler ki, bütün işlerine başlarlarken o yüce Zat’ın ismini hatırlamazlar. Oysa Mümin kendisine yüklenilen "hilafet" vazifesini hiçbir zaman unutmaz ve daima bu sorumluluğunun farkındadır. Bu sebeptendir ki her işine başlarken yeryüzündeki hilafet misyonunun farkındalığıyla besmele çeker.
Besmele çeken bir mümin her işine Yüce Allah’ı katıyor ve her işini onunla irtibatlandırıyor demektir. Bu bakımdan onun için sekülerizmin varlığı bile imkânsızdır. Sekülerizm her alandan Yüce Allah’ı çıkartmaya çalışırken, bilinçli Müslüman ise her işine besmeleyi katarak buna itiraz eder. Yani her besmele sekülerizmi bir reddediştir.Bir Müslüman için besmele Yaratanı ile arasındaki bir rabıtadır. Besmele çeken bir mümin gün içerisinde bu vesile ile Rabbini devamlı hatırlamış olur. Yani bu onun gaflet halinden kurtulup uyanıklık haline vasıl olması demektir. Yatarken, kalkarken, yürürken, yemek yerken besmele çekmesi her işinde niyetini halis kılması anlamına da geldiğinden, her besmele ameli ibadete dönüştüren sihirli bir kelime gibidir.
Yeryüzünde Yüce Allah’ın isminin anılmadığı her türlü ortam iğrençtir. Onun isminin anıldığı ortamlar ise mübarektir, kutludur. İşlerine başlarlarken besmeleyi akıllarına getirenler dünyanın en mutlu insanları iken onu söylemeye imtina edenler ise dünya ve ahiretin bedbahtlarıdırlar. Bu nedenle bütün Müslümanların "besmele" hakkında düşünmeye ve onun önemini kavramaya ihtiyaçları vardır. Şayet bir sözde O güzel ismin ferah kokusu yoksa eğer, o sözde hikmet ve doğruluk adına hiçbir şey bulunmaz. Çünkü O, doğruluğun yegâne kaynağıdır. Onun ismiyle başlamayan bütün işler fesat dairesindedir. Böylesi işlerin sonuçları düşünüldüğünde bu sözün haklılığında şüphe kalmaz.
Varlık sebebimiz olan Yüce Allah’ın adını anmadan bu fasit daireden çıkmak ve bizi O’ndan uzaklaştıran ifsat edicilerden boşanmak ise imkânsızdır. Biz Müslümanlar bu fasit daireye girmemek için besmele ile başlarız her işimize…Besmelenin gönlümüze inşirah ve ferahlık veren çağrışımları ise şöyle:
Bismillah; İnsanı ürperten bir hoşluk fısıltısı...
Bismillah; Kalp ve beynin aynı anda odaklandığı merkez noktası... Bismillah; Kovulmuş lanet şeytanın elini kolunu bağlayan kelepçe... Bismillah; Ashab-ı Kehf’in mağarası ve sonraki asırlarda yaşayan zalim yöneticilerden ve onların yaptıklarından beri olan tüm mazlumların tek sığınağı... Bismillah; İbrahim aleyhisselam’ın atılacağı ateşe su taşıyan kuşların ve karıncaların yakasındaki rozet...Bismillah; Balığın karnındaki Yunus aleyhisselam’a hayat veren nefes... Onu kovulmuşlar sahiline sürüklenmekten kurtaran büyük merhamet. Bismillah; Kuyudaki Yusuf aleyhisselam’a uzatılan yardım eli ve Yakub aleyhisselam’ın şefkatli kolları...
Bismillah; Musa aleyhisselam’ın yılanları yutan asası...
Bismillah; Göklere yükselen İsa aleyhisselam’ın umudu, Meryem Ana’nın gözyaşı...
Bismillah; Nebiler silsilesinin son halkası, Rahmet ve sevgi peygamberi Hz. Muhammet sallallahu aleyhi ve selem’in "ümmetim!" diye ağlayarak yaptığı "Refik-i lââ"ya olan son münacatı... O münacatından sonra, son bir kez kapanan mübarek gözlerinin, surat ifadesine kattığı o masumane güzelliğin kaynağı... O masumluğun, o hüznün bir yansıması… O demlerde Fatımatü’z Zehra radıyallahu anha’ya verilen müjdenin oluşturduğu hüzün içre mutluluk parıltısı... Ve ona babasından akseden ve onun da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin radıyallahu anhuma’ya aksettirdiği güzellik…
Bismillah; Hz. Ebubekir’in sıdkı, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın hayası, Hz. Ali’nin ilmi ve bütün bunların tek membaı. (radıyallahu anhüm).
Ve Bismillah; İslam medeniyetine açılan tek kapının anahtarı...Bismillah; Müslümanlık sitesinin "giriş" sayfasındaki yanıp sönen ikaz lambası... Haydi, daha fazla beklemeyin artık... Tıklayın ve de girin... Mahrum kalmayın... Daha ilk adımınızda; O’nun mübarek ismini anar anmaz, hudutsuz rahmetin gönle huzur veren ışıltılarıyla karşılaşacaksınız. Çünkü O Rahman ve Rahimdir. Yüce Allah’ın Rahman ve Rahim oluşunun bir uzantısı da O’nun "Vedut" oluşudur. Ki bu isim de bizi "sevgi" kavramına götürür
"Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi onunla başlarız." Ve o âlim zat, "Sözler" adlı kitabının başında besmeleyi, tehlikeli bir çölde yolculuk yapan bir insanın haydutlara gösterdiği bir kartvizite benzetir. Şöyle ki yolun çetin şartlarında şakilerin ilişmesinden endişelenen bir yolcu, çölde itibarı olan bir zatın himayesine girmeli ve onun kartvizitini göstererek tehlikelerden kurtulmalıdır. Şayet bu gerilimlerle dolu stres çağında bir yüce ismin himayesine girilmezse, gönül dünyamız nefis şakisinin tasallutu altına girer. Böyle bir gönül ise tehlikeler karşısında yalnız ve çaresizdir. Ne bedbahttır o kimseler ki, bütün işlerine başlarlarken o yüce Zat’ın ismini hatırlamazlar. Oysa Mümin kendisine yüklenilen "hilafet" vazifesini hiçbir zaman unutmaz ve daima bu sorumluluğunun farkındadır. Bu sebeptendir ki her işine başlarken yeryüzündeki hilafet misyonunun farkındalığıyla besmele çeker.
Besmele çeken bir mümin her işine Yüce Allah’ı katıyor ve her işini onunla irtibatlandırıyor demektir. Bu bakımdan onun için sekülerizmin varlığı bile imkânsızdır. Sekülerizm her alandan Yüce Allah’ı çıkartmaya çalışırken, bilinçli Müslüman ise her işine besmeleyi katarak buna itiraz eder. Yani her besmele sekülerizmi bir reddediştir.Bir Müslüman için besmele Yaratanı ile arasındaki bir rabıtadır. Besmele çeken bir mümin gün içerisinde bu vesile ile Rabbini devamlı hatırlamış olur. Yani bu onun gaflet halinden kurtulup uyanıklık haline vasıl olması demektir. Yatarken, kalkarken, yürürken, yemek yerken besmele çekmesi her işinde niyetini halis kılması anlamına da geldiğinden, her besmele ameli ibadete dönüştüren sihirli bir kelime gibidir.
Yeryüzünde Yüce Allah’ın isminin anılmadığı her türlü ortam iğrençtir. Onun isminin anıldığı ortamlar ise mübarektir, kutludur. İşlerine başlarlarken besmeleyi akıllarına getirenler dünyanın en mutlu insanları iken onu söylemeye imtina edenler ise dünya ve ahiretin bedbahtlarıdırlar. Bu nedenle bütün Müslümanların "besmele" hakkında düşünmeye ve onun önemini kavramaya ihtiyaçları vardır. Şayet bir sözde O güzel ismin ferah kokusu yoksa eğer, o sözde hikmet ve doğruluk adına hiçbir şey bulunmaz. Çünkü O, doğruluğun yegâne kaynağıdır. Onun ismiyle başlamayan bütün işler fesat dairesindedir. Böylesi işlerin sonuçları düşünüldüğünde bu sözün haklılığında şüphe kalmaz.
Varlık sebebimiz olan Yüce Allah’ın adını anmadan bu fasit daireden çıkmak ve bizi O’ndan uzaklaştıran ifsat edicilerden boşanmak ise imkânsızdır. Biz Müslümanlar bu fasit daireye girmemek için besmele ile başlarız her işimize…Besmelenin gönlümüze inşirah ve ferahlık veren çağrışımları ise şöyle:
Bismillah; İnsanı ürperten bir hoşluk fısıltısı...
Bismillah; Kalp ve beynin aynı anda odaklandığı merkez noktası... Bismillah; Kovulmuş lanet şeytanın elini kolunu bağlayan kelepçe... Bismillah; Ashab-ı Kehf’in mağarası ve sonraki asırlarda yaşayan zalim yöneticilerden ve onların yaptıklarından beri olan tüm mazlumların tek sığınağı... Bismillah; İbrahim aleyhisselam’ın atılacağı ateşe su taşıyan kuşların ve karıncaların yakasındaki rozet...Bismillah; Balığın karnındaki Yunus aleyhisselam’a hayat veren nefes... Onu kovulmuşlar sahiline sürüklenmekten kurtaran büyük merhamet. Bismillah; Kuyudaki Yusuf aleyhisselam’a uzatılan yardım eli ve Yakub aleyhisselam’ın şefkatli kolları...
Bismillah; Musa aleyhisselam’ın yılanları yutan asası...
Bismillah; Göklere yükselen İsa aleyhisselam’ın umudu, Meryem Ana’nın gözyaşı...
Bismillah; Nebiler silsilesinin son halkası, Rahmet ve sevgi peygamberi Hz. Muhammet sallallahu aleyhi ve selem’in "ümmetim!" diye ağlayarak yaptığı "Refik-i lââ"ya olan son münacatı... O münacatından sonra, son bir kez kapanan mübarek gözlerinin, surat ifadesine kattığı o masumane güzelliğin kaynağı... O masumluğun, o hüznün bir yansıması… O demlerde Fatımatü’z Zehra radıyallahu anha’ya verilen müjdenin oluşturduğu hüzün içre mutluluk parıltısı... Ve ona babasından akseden ve onun da Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin radıyallahu anhuma’ya aksettirdiği güzellik…
Bismillah; Hz. Ebubekir’in sıdkı, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın hayası, Hz. Ali’nin ilmi ve bütün bunların tek membaı. (radıyallahu anhüm).
Ve Bismillah; İslam medeniyetine açılan tek kapının anahtarı...Bismillah; Müslümanlık sitesinin "giriş" sayfasındaki yanıp sönen ikaz lambası... Haydi, daha fazla beklemeyin artık... Tıklayın ve de girin... Mahrum kalmayın... Daha ilk adımınızda; O’nun mübarek ismini anar anmaz, hudutsuz rahmetin gönle huzur veren ışıltılarıyla karşılaşacaksınız. Çünkü O Rahman ve Rahimdir. Yüce Allah’ın Rahman ve Rahim oluşunun bir uzantısı da O’nun "Vedut" oluşudur. Ki bu isim de bizi "sevgi" kavramına götürür
Moderatör tarafında düzenlendi: