Mihver devletleri kimlerdir ? II. Dünya Savaşı’nda Mihver İttifakı

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Mihver Devletleri
Mihver Devletleri
Mihver Devletleri


Mihver Devletleri (Almanca: Achsenmächte, İtalyanca: Potenze dell'Asse, ), II. Dünya Savaşı'nda Müttefik Devletler blokuna karşı temel olarak Almanya, İtalya ve Japonya'nın, bunun dışında Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Finlandiya, Bağımsız Hırvatistan Devleti, Vichy Fransası, Arnavutluk, Habeşistan, Mançukuo, Tayland, Burmanya, Hindistan, Filipinler ve Irak'ın oluşturduğu blok. Ayrıca İran Şahı Rıza Şah Pehlevi Almanya'dan yana tavır almış, İspanya ise yedek olarak kalmıştır.

Mihver sözcüğü "eksen" anlamına gelir. Eksen (İng. Axis) sözcüğü bu ittifakı tanımlamak için ilk kez faşist Macar lider Gyula Gömbös tarafından kullanıldı. 1936 ise Benito Mussolini tarafından ilk kez resmen kullanıldı.

II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında müttefik devletlere karşı savaşan devletler. İttifak halindek İngiltere ve Fransa'ya karşı oluşturulan Mihver'de Almanya, İtalya ve Japonya yer aldı. Ancak savaş mihver devletlerinin yenilgisiyle sonuçlanınca savaş sırasında gerçekleştirilen üçlü askeri mihver paktı da sona erdi.

Mihverlerin Temel Hedefleri

Almanya: Adolf Hitler, öncelikle Orta Avrupa, ardından Doğu ve Batı Avrupa'yı Almanya topraklarına katmak amacındadır. İkincil planı ise Asya'yı, özellikle Sovyetler Birliği ve Yakın Doğu'daki stratejik noktaları ele geçirmektir.

İtalya: I. Dünya Savaşı'ndan istediğini alamayan İtalya dar bir sömürge alanıyla sanayisini beslemeye çalışıyordu. Ayrıca I. Dünya Savaşı'nda İtilaf devletleri ile görüş ayrılığına düşen İtalya, Mussolini'nin faşist politikaları nedeniyle Avrupa'da sorun teşkil ediyordu. İtalya'nın eski Roma İmparatorluğu gibi güçlü bir devlet olmasını isteyen Mussolini, Almanya ile yakınlaşarak Mihver devletler blokunda savaşa girmiştir. İtalya; Kuzey Afrika ve Balkanlar'da ilerlemiştir.

Japonya: I. Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın Uzak Doğu sömürgeleri Japonya'ya verilmişti. Üstelik Çin'in bir bölümü de Japonya'nın hakimiyetindeydi. Ancak bu kadar sömürge bile hızla sanayileşen ve büyüyen Japon ekonomisini doyuramıyordu. Ekonomik çıkarlar için ABD ile yakınlaşan Japonya, savaşın patlak vermesi ile Almanya'ya yakınlaşmıştır. Pearl Harbor Saldırısı ile kesin olarak savaşa girmiştir.

Bu üç temel Mihver devletinin dışında Macaristan, Romanya, Finlandiya ve Bulgaristan gibi devletler yeni toprak kazanımları ve eski düşmanlarıyla savaşmak için Mihver Devletler'e katılmıştır.

Mihver Devletleri Listesi Nazi Almanyası


1 - İtalya Krallığı11 - Mançukuo
2 - Japon İmparatorluğu12 - Tayland
3 - Finlandiya13 - Myanmar
4 - Vichy Fransası14 - Hindistan
5 - Macaristan Krallığı15 - Filipinler
6 - Romanya Krallığı16 - Moğol Özerk Hükûmeti
7 - Bulgaristan Krallığı17 - Irak Krallığı
8 - Bağımsız Hırvatistan Devleti18 - Slovakya
9 - Büyük Arnavutluk19 - Sırbistan
10 - Etiyopya20 - Karadağ

Mihver kuvvetleri liderleri Adolf Hitler ve İtalyan başbakanı Benito Mussolini, Münih’te buluşuyor. Almanya, 1940.
Mihver kuvvetleri liderleri Adolf Hitler ve İtalyan başbakanı Benito Mussolini, Münih’te buluşuyor. Almanya, 1940.
II. DÜNYA SAVAŞINDA MİHVER İTTİFAKI


II. Dünya Savaşı sırasında muharip devletler iki önemli ittifakın bünyesinde savaştı: Mihver devletleri ve Müttefik devletler. Mihver ittifakının üç büyük ortağı Almanya, İtalya ve Japonya’ydı. Bu üç ülke, Avrupa kıtasının büyük bölümünde Alman egemenliğini benimsemişti. Akdeniz’e İtalya, Doğu Asya ve Pasifik bölgelerine ise Japonya hâkimdi.

Mihver kuvvetleri, müttefik kuvvetler gibi yabancı ya da askerî politikaları düzenlemek için kurumlar kurmasalar da ortak olarak ilgilendikleri iki konu vardı: 1) bölgesel genişleme, askerî zafere dayalı imparatorluklar kurma ve I. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeni yıkma, 2) Sovyet komünizmini yok etme ya da etkisizleştirme.

1 Kasım 1936’da aralarında dostluk antlaşması imzalamalarından bir hafta sonra Almanya ve İtalya, Roma-Berlin Mihveri’ni ilan ederek Avrupa düzeninin dengesini bozmaya yönelik ortak amaçlarını apaçık gösterdiler. Nazi Almanyası ve Japon İmparatorluğu, yaklaşık bir ay sonra 25 Kasım 1936’da Sovyetler Birliği’ne yönelik Anti-Komintern Paktı’nı imzaladı. İtalya, 6 Kasım 1937’de Anti-Komintern Paktı’na katıldı. Almanya ve İtalya, 22 Mayıs 1939’da Mihver ittifakını askerî hükümlerle resmî hâle getiren Çelik Pakt’ı imzaladı. Almanya, İtalya ve Japonya, son olarak 27 Eylül 1940’ta Mihver ittifakı olarak bilinen Üçlü Pakt’ı imzaladı.

Üçlü Pakt’ın imzalanmasından önce Mihver kuvvetlerindeki iki devlet, II. Dünya Savaşı’nın savaş bölgeleri hâline gelecek çatışmaları başlattı. Japonya, 7 Temmuz 1937’de Çin’i işgal ederek Pasifik bölgesindeki savaşı başlatırken Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle Avrupa’da savaş başladı. Fransa’nın mağlup olacağı belli olunca İtalya, 10 Haziran 1940’ta Mihver kuvvetlerinin yanında II. Dünya Savaşı’na katıldı.

Mihver Ülkeleri
Mihver Ülkeleri
MİHVER İTTİFAKINA KATILAN DİĞER ÜLKELER


1940 Temmuz’unda Fransa’nın mağlup olmasından yalnızca birkaç hafta sonra Hitler, Nazi Almanyası’nın sonraki baharda Sovyetler Birliği’ne saldırması kararını verdi. Almanya, hammaddeleri ve Alman birliklerinin ulaşım haklarını güvence altına almak ve sempatizan güçlerden işgal için gerekli ek birlikleri almak için Güney Avrupa devletlerine Mihver birliğine katılmaları için baskı yapmaya ve çeşitli vaatlerle kandırmaya başladı. Nazi Almanyası, Slovakya’ya ekonomik yardım ve Romanya’ya Sovyet bölgesinde toprak ve askerî korunma teklif ederken, Çekoslovakya ve Romanya topraklarını ilhak etmesi konusundaki desteğinin Slovakya ve Romanya lehine dönebileceği konusunda Macaristan’ı uyardı.

İtalya’nın 1940 sonbaharı sonları ve 1941 kışı sırasında Yunanistan’ı işgal etme teşebbüsünün başarısızlıkla sonuçlanması, Almanların Balkanlar’daki güneydoğu kanadını korumalarına yönelik endişelerini artırdı. Yunanistan’ın savaşa katılması ve Yunanistan’ın kuzeyi ve Arnavutluk’taki zaferler, İngiliz kuvvetlerinin Yunanistan’daki Mihver kuvvetlerine karşı bir Balkan cephesi açmasını sağladı. Bu cephe, Almanya’nın işgal planları için hayati önem taşıyan Romanya’daki petrol havzalarını tehdit edebilirdi. Nazi Almanyası’nın Yunanistan’ı kontrol altına almak ve İngilizleri Avrupa ana karasından sürmek için birliklerini Yugoslavya ve Bulgaristan üzerinden geçirmesi gerekiyordu.

28 Ekim 1940’ta İtalya-Yunanistan cephesinin açılmasından sonra, Macaristan ve Balkan Ülkeleri üzerindeki Alman baskısı iyice arttı. 20 Kasım 1940’ta ekonomik ayrıcalık elde etme umuduyla ve Kuzey Transilvanya’yı işgal etmek konusunda aldığı desteği de göz önünde bulunduran Macaristan, Mihver kuvvetlerinin Transilvanya’nın diğer kısımlarını da ele geçirmesine gelecekte yardımcı olmaları beklentisiyle Mihver tarafına katıldı. 1940 Ekim’inde bir Alman askerî heyeti talep etmiş ve almış olan Romanya, 23 Kasım 1940’ta savaşa katıldı. Romanya, Almanların Sovyetler Birliği’ni işgal etmesini sadık bir şekilde destekledikleri ve petrol sevkiyatına devam ettikleri takdirde Sovyet tehdidinin ortadan kalkacağını, Sovyetler Birliği tarafından 1940 yılında ilhak edilen bölgeleri geri alacaklarını ve Kuzey Transilvanya’nın iadesi için Alman desteğini kazanacaklarını umuyordu. “Bağımsız” bir devlet olmasının temelinde aslında hem siyasi, hem de ekonomik olarak Almanya’ya bağımlı olan Slovakya, 24 Kasım’da Romanya’yla aynı yolu izledi.

Sovyetler Birliği’yle ve Yunanistan’ın fiilen müttefiki olan Yugoslavya ile savaşa girmek istemeyen Bulgaristan, Alman baskısına direnerek bekledi. Almanların Trakya’daki Yunan bölgesini vaat etmesi ve Sovyetler Birliği işgaline katılacak olan ülkeler dışında bırakmasıyla Bulgaristan, 1 Mart 1941’de Mihver kuvvetlerine katıldı. Almanlar, Yunanistan’a karşı açılan savaşta Yugoslavya’nın tarafsızlığını, Mihver birlikleri için geçiş haklarını talep etmeden kabul etmişti. Ancak Yugoslavya, 25 Mart 1941’de isteksizce Mihver kuvvetlerine katıldı. İki gün sonra Sırp subaylar, Üçlü Pakt’ı imzalayan hükümeti devirdi. Yugoslavya’nın Nisan ayında Almanya, İtalya, Macaristan ve Bulgaristan tarafından işgal edilmesinin ve parçalanmasının ardından yeni kurulan Bağımsız Hırvatistan Devleti, 15 Haziran 1941’de Mihver tarafına katıldı.

Finlandiya, Mihver kuvvetlerinin Sovyetler Birliği işgaline başlamasından dört gün sonra 26 Haziran 1941’de “harp müttefiki” olarak SSCB’ye karşı savaşa girdi. Bu sayede 1939–1940 Kış Savaşı sırasında kaybettiği toprakları geri almayı umuyordu. Finlandiya, Üçlü Pakt’ı hiçbir zaman imzalamadı.

Japonya’nın 7 Aralık 1941’de Hawaii’ye demir atmış Amerika Birleşik Devletleri filosuna saldırması ve bir hafta içerisinde Almanya ve Avrupa Mihver kuvvetlerinin Birleşik Devletler’e savaş ilan etmesi sonucu, Atlantik ve Pasifik savaşları gerçek bir dünya savaşına dönüştü.

MİHVERİN MAĞLUBİYETİ


Büyük Britanya, ABD ve Sovyetler Birliği liderliğindeki Müttefik kuvvetleri, II. Dünya Savaşı’nda Mihver kuvvetlerini yendi. İtalya, teslim olan ilk Mihver kuvvetiydi. İtalyan Faşist Partisi liderlerinin Faşist lider ve İtalyan diktatör Benito Mussolini’yi görevden almasından altı hafta sonra İtalya, 8 Eylül 1943’te Müttefik kuvvetlerine teslim oldu. Romanya, diktatör Marshal Ion Antonescu’nun devrilmesinden kısa bir süre sonra 23 Ağustos 1944’te taraf değiştirdi.

Romanyalı birlikler, savaş sona erene dek Sovyet birliklerinin yanında çarpıştı. Bulgaristan, Sovyetler’in ateşkes antlaşmasını reddetmesinin ardından 8 Eylül 1944’te teslim oldu. Komünistlerin liderlik ettiği Anayurt Cephesi, Mihver yönetimini askerî bir darbeyle devirdi ve Nazi Almanyası’na savaş ilan etti. Finlandiya, 19 Eylül 1944’te Sovyetler Birliği’yle ateşkes antlaşması imzaladı.

1944 Mart’ında Almanların Macaristan’ı ele geçirmesi ana hedeflerinden birine ulaşmalarını sağladı. Bu amaç, Macar liderlerin Romanyalılar gibi Mihver kuvvetlerinden ayrılmasını önlemekti. Macaristan teslim olmadı. Macaristan için savaş, 1945 Nisan’ı başında Sovyetler Birliği’nin son Mihver yanlısı Macar askeri, polisi ile Ok ve Haç hükümeti üyelerini Macaristan’ın batı sınırdan Avusturya’ya sürdüğü gün sona erdi. Alman birliklerinin bir Slovak ayaklanmasını bastırmak için 1944 yazında işgal ettiği Slovakya, savaşta Sovyetler’in Nisan başında başkent Bratislava’yı ele geçirmesine dek Mihver kuvvetlerine bağlı bir kukla devlet olarak kaldı. Hırvat Ustaşa fanatikleri, 1945 Nisan’ı sonunda Tito’nun Partizanları tarafından yakalanana ya da sınırdan Alman işgali altındaki Slovenya ve Avusturya’ya sürülene dek Hırvatistan’da kaldı.

7 Mayıs 1945’te Hitler’in intihar etmesinden bir hafta sonra Nazi Almanyası, Müttefik kuvvetlerine kayıtsız şartsız teslim oldu. Japonya savaşa tek başına devam etti ve 2 Eylül 1945’te resmî olarak teslim oldu.

bullet.jpg
I. Dünya Savaşı’na büyük hayallerle giren Almanya savaşta umduğunu bulamadığı gibi her şeyini de kaybetmiştir. Almanya, Versay Antlaşması’nın kayıplarını telafi etmeyi amaçlıyordu.

Almanya kısa sürede toparlanmış ve 1930’lardan itibaren Adolf Hitler önderliğinde saldırgan bir politika ile çevresiyle hesaplaşmıştır. Fransa’dan Saar bölgesini alan, Avusturya’yı ilhak eden Almanya, sivrilmenin verdiği şımarıklık ile İtalya ile oluşturduğu ittifaka dayanarak emperyalist politikasını sürdürmüş ve Polonya’ya saldırarak II. Dünya Savaşı’nı başlatmıştır.

bullet.jpg
İtalya ise, I. Dünya Savaşı’nın galiplerinden olmasına rağmen gerek ikili oynaması ve gerekse savaş içindeki pasifliği nedeniyle savaş sonunda umduğunu bulamamıştır. Kendisine iltifat etmeyen İngiltere ve Fransa’dan kopan Mussolini’nin faşist İtalya’sı hızlı bir kalkınmadan sonra Balkanlar ve Afrika’da saldırgan bir politika izlemeye başlamış ve bu politikası ile savaşın sorumluluğuna büyük ölçüde ortak olmuştur.

bullet.jpg
Uzak Doğu’nun ada devleti Japonya’da I. Dünya Savaşı’ndan beklentilerine ulaşamadan ayrılmıştır. 1930’larda çok güçlenen Japonya Uzak Doğu’nun korkulu rüyası haline gelmiş, ABD – Çin – Fransa gibi devletlerle girdiği çatışmalarda büyük başarılar elde etmiştir. Çin’in elinden Mançurya’yı alan ve denizlerde ABD’ye karşı büyük bir tehdit unsuru olan Japonya, savaşın Uzak Doğu ayağını oluşturmuştur.

Japonya’nın Pearl Harlbour baskını ABD’nin savaşa girmesine neden olmuştur.

bullet.jpg
Almanya’nın Polonya’ya saldırması ile 1 Eylül 1939 yılında resmen başlayan savaşa yıldırım hızıyla giren Almanya ikişer haftada Polonya ve Fransa’yı haritadan silmiştir. Daha sonra Alman ve İtalyan orduları Balkanları komple işgal etmiştir. 1941 yılında ABD ve Rusya İngiltere’nin, Japonya’da Almanya’nın yanında savaşa girmiştir. Yeni katılan unsurlarla savaş değişik bir boyut kazanmış ve kısa sürede İtalya savaş dışı bırakılmıştır. Ruslara karşı büyük başarılar elde eden Almanlar Moskova’ya kadar ilerlemişlerdir. Ancak kış aylarında iklime yenik düşen Alman ordusuna karşı Ruslar 1943’te karşı taarruza geçmiştir. Rusya, 1945 yılında Berlin duvarının bulunduğu hatta kadar gelmiştir. Diğer taraftan İngiltere ve ABD’nin batıdan gerçekleştirdikleri Normandiya Çıkarması Almanları çökertmiş ve teslim olmalarına neden olmuştur. (1945)

bullet.jpg
Japonya’da bütün dünya devletlerine karşı başarıyla savaştığı bir aşamada, ABD Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atmıştır. Japonya bu gelişmenin şokuyla 10 Ağustos 1945’de teslim olmuştur.

Savaşın Sonuçları


bullet.jpg
Savaş, diktatörlük – demokrasi mücadelesi olarak görülmüş ve savaşı demokrasinin hakim olduğu devletler (Rusya hariç) kazanmıştır.
bullet.jpg
1945 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü kurulmuştur.
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin devletleri kurucular olarak daimi üye ve veto hakkını kendilerine vermişlerdir.
bullet.jpg
Savaştan sonra toplanan Yalta Konferansı ile dünya dengesi yeniden kurulmuştur.
bullet.jpg
Milletlerin dolaylı yöntemlerle sömürüldüğü “Neoemperyalizm” devri başlamıştır.
 
Üst Alt