Tun Baga Tarkan

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Tun Baga Tarkan
Tun Baga Tarkan

TÜRK tarihine şöyle bir baktığımızda, devletin ve milletin istikbali tehlikeye düştüğü vakitlerde; biri veya birileri ortaya çıkıp, bu asil milleti derleyip-toplayarak onu selamete ulaştırmıştır.

Tarihin en eski toplumlarından birisi olan Türk milletinin de başına bugüne kadar pek çok felaketin geldiği ortadadır. Türkler gibi halklar için bu durum gayet normaldir. Büyük toplumların ve insanların düşmanları da büyük ve çok olur. Dolayısıyla Türk milletinin de hasımları hem geçmişte, hem de günümüzde oldukça fazladır. Zaman zaman içeriden, bazen dışarıdan ve kimi hallerde de içimizdeki ve dışımızdaki hainlerin işbirliğiyle, bu yüce millet ve devlet yeryüzünden kaldırılmak istenmişse de; Tanrı’ya şükür ki bu hiçbir vakit gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecektir de. Tanrı tarafından kutsanan ve dünyanın sonuna kadar varlığını sürdürecek tek insanoğlu Türklerdir. Çünkü o dünyaya özel bir görevle yollandı. İnsanlığın adalet ve düzenini sağlamak, Türk’ün en belli-başlı işidir. Bugün vazifesini her ne kadar yerine getiremiyorsa da, yarınların nasıl olacağını kimse kestiremez. Bir gün asli görevine yeniden döner elbet. “Bir gün yeniden dirilir tarihteki paşalar” ve zalimlere diz çöktürüp, yeryüzünü dar ederler. Tabi ki, bu günün yakın olması kendi elimizde. Ne zaman Türk gibi oluruz; bütün dertlerimiz, sıkıntılarımız sona erer ve bizim çocuklarımız da dünyanın efendileri olurlar.

Şanlı tarihimiz sıkça örnek verdiğimiz ibret tablolarıyla doludur. Maalesef o muhteşem devletimiz Kök Türk Kağanlığını, yine onların kardeşi olan Basmıl, Karluk ve Uygurlar birlikte yıktılar. Ama Kök Türklerin kanı üzerine kurulmuş olan bu birlik kimseye yaramadı. Karluklar ve Uygurlar beraberce Basmıllara öylesine bir darbe indirdiler ki, bir zamanlar Asya’nın beylerinden olan “İdi-kut” soyluların adları bile kalmadı. Karluklar ise darmadağınık olup, değişik boyların arasında eriyip gittiler. Uygurlar da hepinizin bildiği gibi, Kök Türk hükümdar ailesi Börülülere yaptıkları zulmün cezasını hala çekiyorlar, bunda yanlış var mı? Bugün hiç kimse Uygurların, Kök Türklerin vebalini ödemediklerini iddia edemez.

Her ne ise, işte bu Uygur, Karluk ve Basmıllar, Kök Türkleri ortadan kaldırdıktan sonra birbirlerine düşmüşler, en sonunda da bu kavgadan Uygur “Yağlakar” ailesi galip çıkmıştı. Uygur Türklerinin büyük hükümdarı Moyun-Çor zorluklar içerisinden oğlu Bögü’ye güçlü bir devlet bıraktı. Bögü, babasının mirasının üzerine konmuş; Çin’deki isyanlardan da faydalanarak, değişik hülyalara dalmıştı. Hiç şüphesiz bunlardan birisi Türk devletine Mani itikadını resmen kabul ettirmesiydi. Maniheizmin devlet dini olarak kabul edilmesinin siyasi sebepleri de mevcuttu. Maniheizm, batıda koğuşturmaya uğramış ve Çin’e gelerek burada tutunmaya çalışmıştır. Batıda, Hıristiyanlığa ve Zerdüştlüğe karşı bir alternatif din durumundaydı. Bu sebepten onların husumetini üzerine çekmiştir. Çin’de de karşısında Budizmi buldu. Böğü bu durumdaki bir inancı kabul etmekle, bizim fikrimize göre; hem batıda hem de doğuda onlar adına hak iddia edebilecekti. Fakat burada bir strateji hatası yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır bunu da göz-ardı etmemek gerekir. Yani Uygur Türkleri, Maniheizmi kabul etmekle hem Hıristiyanlığı, hem Müslümanlığı, hem Çin’in felsefi dinlerini ve de Kök Tengri’ye tapanları karşılarına aldılar. Bunun yanı sıra, Uygurların sonradan ilim, edebiyat, ticaret ve diğer sanatlardaki başarıları da bu dine girmeleriyle mümkün olmuştur.

Bögü Kagan zamanında birçok Uygur geleneği değişmişti. Çinlilerle ticarete başladıklarından beri pek çok değerli şeye sahip oldukları gibi, debdebeye de alıştılar. Kağan kendini halktan ayırarak saraylarda oturmaya başladı. Kadınlar makyaj yapmaya, güzel giyinmeye özendiler.
779 senesinde Çin’de yeni bir imparator tahta çıktığı sırada, Uygurlara bir elçi geldi. Kağan elçiyi dikkate bile almadı. Çünkü, artık Çin’deki Türklerin hareketleri kısıtlanıyor, ticaret yapanlara da engel olunuyordu. Bundan başka, Sogdlar Çin’i ele geçirmenin yollarını kağana anlatarak onu teşvik ettiler. Ancak bakanlardan Tun Baga Tarkan ona nasihat ederek; “T’ang büyük devlet. Ayrıca bize kötülük de etmedi. Geçen yıl biz T’ai-yüan’a girdik, on binlerce at ve koyun ele geçirdik. Ancak ülkemize ulaştığımızda yaralarımızdan ızdırap çekiyorduk. Eğer Çin’e bütün kuvvetimizle hücum edip muvaffak olamazsak nasıl geri döneceğiz?” dedi. Kağan onu dinlemedi. Tun Baga Tarkan, teklifinin kabul edilmemesi üzerine, gerçekleştirdiği bir darbe ile Bögü Kağan’ı öldürdü. Onunla birlikte, onun akrabalarını, adamlarını, Bögü’yü Çin’e karşı teşvik eden Sogdlular başta olmak üzere, 2000 kişiyi ortadan kaldırdı. Tun Baga’nın Bögü’ye kızmasının sebepleri arasında, Türklerin eski inancı olan Kök Tengri dininin bir kenara atılması da yatmaktadır.

Çin gibi bir ülkeyi fethetmek yararlı bir iş de değildi. Hunlar zamanından beridir çeşitli defalar Türkler bu imkanı ellerine geçirmişlerdi, ama Çin onların pek çok ihtiyacını karşılayan bir devlet olduğundan, hayatını devam ettirmesi de zaruri görülüyordu. Zaman zaman Sogdların Türk Devleti içerisindeki bu entrikaları göz önünde bulundurularak, onların siyasi bakımdan güçlü oldukları zannediliyorsa da, bize göre bu doğru değildir. Türk Devleti hem Uygurlar çağında, hem de onlardan önce Sogdları belki ticarî kabiliyetlerinden ve çok dilli olmalarından dolayı, özellikle dış işlerinde sıkça kullandı. Devlet işlerine yukarıdaki örnekte olduğu gibi doğrudan müdahale etmeye kalktıkları vakit ise dersleri verildi.

Bütün bunlardan sonra Uygur tahtına “Yağlakar” ailesinin dışından birisi olan Tun Baga Tarkan çıktı. Belki de bu, “Aslanlar” (A-shih-te) sülâlesinin tarihte ilk defa başa geçmesi idi. Ayrıca, bilindiği gibi Bögü, Kırgızlar üzerine de bir sefer yapmıştı. Kırgızlar, Bögü’den intikam almak gayesiyle olmuş olacak ki, Tun Baga’nın darbesi sırasında ona yardım etmişlerdir. Bunun karşılığı olarak da, Suci Yazıtından anlaşılacağı üzere, Tun Baga’nın büyük bakanlarından olan Boyla Kutlug Yargan bir Kırgız’dır.

Tun Baga Tarkan tahta çıktığı zaman (780), Çin’de bulunan Tun Baga’nın amcası T’u-tung’un idaresindeki Uygurların Çin’i terk etmeleri istendi. Onun idaresindeki Tokuz-Oğuzlar, Tun Baga’dan korktukları için Uygur ülkesine dönmek istemiyorlar, T’u-tung’un da izin vermemesinden dolayı kaçamıyorlardı. Bu sırada Uygur ülkesinde kagan, tahtını iyice sağlamlaştırmamış, oğullarından ve bakanlarından birinin isyanıyla meşgul oluyordu. Bu durumu fırsat bilen Sogdlu, Tokuz-Oğuz ve bazı Çinli ileri gelenler, Çin imparatorunu Uygurlara saldırmaya kışkırtıyordu. Ancak imparator bu teklifleri kabul etmemekle beraber, T’u-tung’un öldürülmesine de göz yummuştur. Ama burada bir hadiseyi daha hatırlatmakta fayda vardır. Uzmanların utanç verici bir olay şeklinde kabul ettikleri bir duruma göre; Çinli bir devlet adamının imparatorluğun kuzeyinde bin kadar savunmasız Türk ile Sogdluyu kılıçtan geçirdiğini görüyoruz. Bunun üzerine danışmanlar, Tun Baga’ya intikam alması için Kara-balgasun’a gelen elçileri öldürmesi tavsiyesinde bulundular. Fakat kağan bunu kabul etmedi.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki; Bögü Kağan’ın iktidardan indirilmesiyle beraber Uygur Kağanlığı bir çöküş sürecine girdi. Tun Baga Tarkan zamanında da isyanlar ve huzursuzluklar devam etti. 785’ler de özellikle kağanlığın temel direklerinden olan Sha-to Türkleri bu birlikten ayrıldılar. Kağan da üzüntü içerisinde muhtemelen kendi eceliyle veyahut da Sha-tolar karşısındaki başarısız siyasetinden dolayı bir suikast ile ortadan kaldırıldı.
 
Üst Alt