Karaçay – Malkar Türkleri

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Karaçay Türkleri
Karaçay Türkleri
Kafkasya geçiş bölgesi olması münasebetiyle yüzyıllarca doğudan batıya, batıdan doğuya, kuzeyden güneye, güneyden kuzeye yapılan kavim göçlerinin ardında her bir kavim Kafkasya’ da bir iz bırakmış yerleşik kavimlerle de birlikte adeta Kafkasya milletler karışımı haline gelmiştir.

Kafkasyayı oluşturan etnik unsurların derinliğine inmek güçlüğü kavim, dil ve muhtelif tasniflerde de kendini gösterir. Kafkas kavimleri, Kafkas dilleri gibi kaba tasniflere gitmek mecburiyeti doğmuştur.

Kafkasya’da yaşayan kavimler ki, hala isminin duyulmadığı kavimlerin olması da muhtemeldir, sayacak olursak bu kaviler arasında dili ve kültürü muhafaza ederek Karaçay- Malkar Türklüğünün ayakta kalması Türk ruhunun güçlülüğünü göstermektedir.

Kuzey Kafkasya’da ki bugünkü yerlerine yerleşmeleri 15. yüzyılda tamamlanan Karaçay Türklerinin günümüze kadar yerleştikleri yerler Anadolu, Kırım yarımadası, Kıpçak ve Kuman Bozkırları, Kuzey Kafkasya dağları, Elbruz Dağı etekleri, Bashan Vadisi, Kuban, Teberdi, Duut, Hurzuk ırmakları, boyları, Laba, Büyük Zelençuk, Kuban, Kuma ırmakları etrafındaki vadiler, Terek, Çerek, Malka vadileri ve sürgün yıllarında ise Sibirya, Orta Asya, Kırgızistan.

Karaçay- Malkar Türklerinin coğrafyası sadece Kafkasya ile kalmıyor Türkiye’de Afyon, Ankara, Eskişehir, İstanbul, Kayseri, Konya ve Tokat vilayetlerinde, ayrıca Suriye’ de ve Amerikanın New Jersey eyaletinde Karaçaylıların bulunması sebebiyle Karaçay- Malkar coğrafyasına buraları da katmamız gerekiyor. Ayrıca Karaçay- Malkar Türklerinin Türkiye’ ye ilk göçü 1893 Moskof Harbi öncesi ve sonrasında olur. Abdülhamit Han’ ın Anadolu’ da Kafkasya muhacirlerini iskan etmesiyle birlikte Karaçay- Malkar Türkleri de Anadolu’ da yer alır. İkinci göçte 2. Dünya Harbi sonlarında Almanlarla birlikte Rus zulmünden Avrupa’ ya kaçabilen ya da doğrudan Türkiye’ ye geçebilen Karaçay- Malkarlılar yoluyla olmuştu.

Türkiye’ de Afyon’un İscehisar’a bağlı Doğlat ve Gökçeyayla köyleri Ankaranın Gölbaşı’na bağlı Yağlıpınar ( Cavlupınar) köyü, Eskişehir’ in çiftelere bağlı Akhisar, Belpınar, Yazılıkaya köyleri, Sivrihisar’a bağlı Ertuğrul köyü, İstanbul’un Yalova’ya bağlı Çiftlik köyü, Kayserinin Pınarbaşı’ya bağlı Eğrisöğüt köyü, Konya’nın Sarayönü’ ye bağlı Başhöyük köyü, Tokat’ın Artova’ya bağlı Arpacıkaraçay ve Reşadiye’ye bağlı Çilehane köylerinde Karaçay- Malkar Türkleri yaşamaktadır.

Bu köylerin yanında dağınık olarak İzmir, Malatya, Sivas, Muş’ ta da Karaçay- Malkar Türklerinin olduğu bilinmektedir.

I-COĞRAFİ YAPI


Karaçay-Malkar ülkesi Kafkasyanın Orta Kafkaslar olarak bilinen merkezi kısmında yer almaktadır.Yalnızca Kafkasyanın değil Avrupanın başlıcaları Ming Tav(Elbruz), Dıh Tav, Koştan Tav, Uşba, Dambay, Ölgen gibi zirvelerdir.

Baştan başa buzullarla kaplı olan Karaçay-Malkar dağlarının en önemli buzulları Bızıngı ve Alibek buzullarıdır.

2200 metreye kadar çam, ladin ve köknar ormanlarıyla kaplı olan dağların yukarı kısımlarında alp tipi otlak ve yaylak bulunmaktadır.3000 metreden yukarı kısımlar ise buzullarla kaplıdır.Bazı vadilerde buzulların 2000 metreye kadar indiği görülmektedir.

Kafkasyanın en büyük ırmakları Mingi Tav buzul kaynaklarından doğmaktadır.Bunlardan Hurzuk, Ullu Iham ve Uçkulan ırmakları birleşerek Karaçayın Uçkulan köyü yakınlarında Kuban ırmağı adını almaktadır. Mingi Tav’ın batısındaki Karaçay dağlarından doğan Duvut, Teberdi, Arhız, Laba ırmakları da Kuban ırmağını beslemektedir.Elbruz’un doğusundaki buzullardan ise Malka ve Bashanırmakları doğmaktadır. Daha doğudaki Çegem ve Çerek ırmakları da Bashan (1) ve Malka ırmakları ile birlikte Terek ırmağı ile birleşmektedir.

Karaçay’ın kuzeyindeki Biyçe Sın yaylasından doğan Kuma (Gum) ırmağı da Hazar Deniz’ine dökülmektedir. Bunların dışında Karaçay-Malkar da dağlardan doğan yüzlerce küçük ırmak ve dereler bulunmaktadır.

Karaçay-Malkar yer, ırmak, dağ ve köy adları incelendiğinde bunların büyük bölümünün Kıpçak ve Hun Bulgar kökenli eski Türkçe adlar oldukları görülmektedir. Bu durum bize, Karaçay- Malkar halkının atalarının bu dağların ve toprakların asıl sahipleri olduklarını belgelemektedir (2).

a) Karaçay-Malkar Ülkesinin Coğrafi Konumu
Kafkas dağlarının üzerinde yer alan Karaçay-Malkar topraklarının güney sınırları baştan başa Kafkas dağları ile kaplıdır. Karaçay–Malkar halkının “tav Artı” (Dağ Arkası) adını verdikleri Kafkas ötesi ülkelerden Abhazya ve Gürcü-Svanetya bölgeleri Karaçay-Malkarlılaırn güney komşularıdır.Batıda Rusya Federe Cumhuriyetine bağlı topraklar ve az ötede Adige bölgesi yer alır. Karaçay-Malkarların kuzeyinde yer alan düzlüklerde ise Abazinler, Nogaylar ve Besleney- Kabardey Çerkezlerinin toprakları uzanmaktadır.Doğuda Kuzey Osetya Cumhuriyeti ile komşudurlar.(3)

b) Nüfusları:
Karaçay- Malkar Türkleri’ ne ait elimize geçen ilk nüfus verileri 19. yüzyıl başlarına aittir. Daha sonraki dönemlerde de bunların nüfuslarına değişik kaynaklarda rastlıyoruz. Şimdi elimize geçen ilk nüfus verilerinden günümüze kadar tespit edilenlerini veriyoruz:
Elimizdeki ilk veri olarak 1897 yılına göre Karaçay nüfusu 27000, Malkar nüfusu ise 23000’ dir.
1926 yılı resmi sayımlarına göre Karaçaylıların nüfusu 55000, Malkarlıların ise 33000’ dir.
1939 sayımlarına göre ise Karaçay nüfusu 76000, Malkar nüfusu ise 43000’ dir.
1959 yılında Karaçaylıların nüfusu 81000, Malkarlılar nüfusu ise 42000’ dir. 1970 sayımına göre ise Karaçay nüfusu % 39.5 artarak 113000 olurken, Malkar nüfusu ise % 42.8 lik bir artışla 60000 olmuştur .(4)
Karaçay- Malkar Türklerinin Kafkasya’ daki nüfusları 200000’ i bulmaktadır, ayrıca sürgünden dönmeyen 26000 Karaçaylının da Orta Asya’ da yaşadığı biliniyor.

Birleşik Devletler Topluluğunda 1989 yılında yapılan nüfus sayımı verilerine göre toplulukta 156000 Karaçaylı, 88771 Malkarlı yaşamaktadır.
Türkiye’de yaşayan Karaçay- Malkar Türklerinin nüfusu 20000 civarındadır.Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan diğer Karaçay- Malkar nüfusunu da hesaba katarsak 250000 nüfusa ulaşmış durumdadırlar.(5)

II-KARAÇAY MALKARLARIN TARİHİ


a) Menşeileri:

Karaçay ve Balkarların menşe’leri hakkında muhtelif nazariyeleri ileri sürülmektedir. Malkarları da ihtiva etmek üzere müşterek bir ad olarak alınan Karaçay’ ın, kabilenin efsanevi ceddi Karaçay ve Karça’ dan geldiği hakkındaki yaygın bir rivayete göre, bu kabile aslen Anadolu Türklerinden olup, sultanın gazabına uğrayan reisleri Karça tarafından, önce Kırım’a ve oradan da Kafkasya’ ya götürülmüştür. İkinci bir rivayete göre, Çerkezlere karşı savaşlarda bozguna uğrayan Kırım askerlerinin, üçüncü bir rivayete göre de, Timur ordusunun Kafkasya dağlarına sığınmış bakiyesinden teşekkül etmişlerdir.(6)

Etnik menşeileri hususunda çeşitli görüşler mevcut olan Karaçay- Balkarların Kuman- Kıpçak bakiyesi ve eski Hazarlar ile Bulgarların torunları oldukları da söylenmektedir.( 7)

Karaçay ve Balkarlar, Rusların takip etmiş oldukları siyaset neticesi farklı toplumlarmış gibi iki ayrı cumhuriyette yaşamak zorunda bırakıldılar. Karaçay Türkleri artık, Karaçay Çerkez Muhtar Cumhuriyetinde, Balkarlar da Kabartay- Balkar Muhtar Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar.(8)

Karaçay- Çerkez Cumhuriyeti Rusya Federasyonu sınırları içinde yer alan Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinde biridir. Cumhuriyetin yüzölçümü, 14100 km , toplam nüfusu 500000’ dir. Nüfusun % 42’ sini Rus ve Ukraynalılar, % 33’ ünü Karaçaylılar, % 10’ unu Adigeler, % 6’ sını Abazalar ve % 3’ ünü Nogaylar oluşturmaktadır.

Rusya Federasyonu içinde yer alan Kabardey- Balkar Cumhuriyeti yüzölçümü 12500 km olan küçük bir cumhuriyettir. Nüfus 730000’ dir. Nüfusun % 45’ ini Adiğe ve Kabardeyler, %37’ sini Ruslar ve % 8’ ini Balkarlar teşkil etmektedir.(9)

b) Tarihleri:

XIII.-XV. Asırlarda vukua gelen Kabartay yayılışına kadar, Karaçay ve Balkarlar, Kafkasya dağ silsilesinin şimal sath-ı mailinde, asetler ( osetler) ile Çerkezler arasında, geniş bir saha işgal ediyorlardı. Terek, Çerek, Baksan ve Malka vadileriyle Kuban ve Kuman’ ın yukarı ve orta mecralarında ve bu ırmaklara akan çaylar üzerinde yaşayan Karaçay ve Balkarlar büyük at, koyun ve sığır sürüleri için, cenuptaki Elbrus yayları ile şimalde ki düzlükleri yaylak ve kışlak olarak kullanmakta idiler.(10)

XV. yüzyıldan XIX.‘u yüzyıla kadar Karaçaylılar, bu bölgede Çerkez Abaza, Svan ve diğer kabilelerle yaşamakla beraber zaman zaman da mücadele etmişlerdir.(11)

Kabartayların tazyiki altında ikiye ayrılan Karaçay ve Balkarların Balkar kolu Kafkasya dağlarının Dıh- Tav ve Koştan- Tav gibi, en yüksek zirvelerine doğru sıkıştırılıp sert ve kayalık dağ boğazlarında kapatıldıktan sonra, uzun müddet mukavemetlerinde devam eden Karaçayları da nihayet Kabartay hakimiyeti altında görüyoruz. Mamafih o tarihlerde Kırım yoluyla yayılmaya başlayan İslamiyet sayesinde, Kabartaylar ile Karaçay ve Balkarlar arasında bir tesanüt vücuda gelmiş ve Ruslar ile asırlarca devam eden kanlı savaşlar bunu siyasi bir vahdete çevirmiştir.(12)

XV. asrın son yarısında, Kırım’ ın Osmanlı himayesine geçmesi ile Çerkezistan üzerindeki hakimiyet hakkı da Osmanlılar intikal etmiş bulunuyordu. İslamiyetin temelli olarak yerleşmesi, bilhassa bu tarihten sonra Osmanlı hakimiyeti devrinde başlar. Resmen hiçbir muahedeye istinat etmeyen Osmanlı hakimiyeti zaten bu mıntıka ahalisinin İslamiyet sayesinde manen hilafet makamına bağlanmasıyla teessüs edebilmiştir. Bu devirde Rus istilasına karşı başlayan savaşlardan Karaçay ve Balkarlar Osmanlı devleti tarafında olarak faal bir rol oynamışlardır. (13) Kabartay beylerinin temsil ettiği ve Rusya tarafına iltizam eden Baksan zümresine karşı Osmanlı ve Kırım tarafını tutan Kaşkatav zümresini bu Türkler teşkil etmekteydi. 1804’ te bütün Kafkasya dağlıları ile Ruslar arasında cereyan eden Çegem Meydan Muharebesinde, Karaçaylar ön safta çarpıştılar.Rusya ile nüfus bölgeleri arasında Kuban Irmağını hudut tayin eden 1812 anlaşmasından sonra Rus bölgesine isabet eden Karaçay üzerinde Rus tazyiki şiddetlendi. 1822’ de Rus tabiiyetinde oldukları ilan edilen Karaçaylar buna karşı isyan ettiler. Karaçaylar boyun eğdirmek için, Ruslar 1828’ de taarruza geçtiler. Kart- Curt, bir aylık muhasaradan sonra Elbruz’un eteğinde Karaçay’ın istinat noktası zapt edilmiş ise de, mücadele devam etmiştir.(14)

Rusların Kafkasya’ ya karşı taarruzları bölgede yaşayan halkları siyasi ve askeri bakımdan birleşmeye sevk etti. Şeyh Şamil, Dağıstanlı Çeçen, Çerkez, Oset, Karaçaylı ve diğer dağlı kabilelerinden müteşekkil ilk Kuzey Kafkasya Birleşik Devletini kurarak onlardan topladığı askerlerle tek bir yönetim altında Ruslara karşı koydu. Şeyh Şamil Ruslara esir düşünce mücadele başta Dağıstan da, daha sonra Adige ülkesinde son buldu.(15) Şeyh Şamil’ in savaş yıllarında ve onun naipleri Süleyman Efendi ile Muhammed Emin zamanlarında, yani 1845 1860 yıllarında, Karaçay sahasında Ruslara karşı mukavemet devam etmekte idi. Balkarlar ise, Kabartayların 1825 de vuku bulan tesliminden 2 yıl sonra, 1827’de silahlarını bırakmak zorunda kalmıştır.(16)

Rusların Kafkasya’ya girmesi ile bölgede çok yoğun Rus isyanı başlatıldı. Haksızlıklara dayanamayan Karaçaylıların bir bölümü 1850- 1885 ve 1905 yıllarında mallarını- mülklerinin bırakarak, Osmanlı Türkiyesine göçtüler.(17)

Çarlık Rusya’ sının, Bolşeviklerce yıkılmasından sonra Kafkasya’ da tüm halklar Bolşevik vahşetine karşı ayaklandılar. 1918 yılı mayısında Kafkas halkları, birleşerek Kuzey Kafkasya Birleşik Cumhuriyetini ilan etti. Rusya’ da rejime hakim olan Bolşevikler, 1920’ de Kuzey Kafkasya Birleşik Cumhuriyetini tehdit etmeye başladı. Ruslara karşı general Mirzakul Kırımşamhal ile Çerkez Generali Kılıç Geri Han mukavemet ettiler.(18) Karaçay generali Kırımşamhal komutasındaki silahlı Karaçay birlikleri Bolşevik ordusuna karşı beş yıllık bir silahlı mücadele verdiler. Karaçay’ın direnişini kırmaya Bolşevikler bu direnişin bütün Kafkasya’ ya yayılabileceğinden korkarak Karaçaylılara daha geniş özerklik vaadinde bulundular. Sonunda Karaçay milli idaresi Ruslarla anlaşmaya mecbur oldu. Ancak Kızıl ordu 1922 Şubatında en seçkin birliklerinden oluşan bir süvari ordusu ile ansızın Karaçay’ a saldırdı. Bu saldırıyı beklemeyen Karaçaylılar Rus işgaline uğradılar. 3 ay süren bu işgal sırasında Karaçay halkının bütün ileri gelenleri ve subayları kurşuna dizildi.
Sovyet hükumeti bu sırada Karaçay- Malkar halkını ikiye bölerek her birisine sözde özerk yönetimler verdi. Karaçaylılar Çerkezlerle aynı idare altında birleştirilerek 1922 yılında Karaçay- Çerkez Özer Otonom Bölgesi kuruldu. Malkarlar ise Karaçaylılardan ayrılarak Kabartay Çerkezleri ile aynı yönetim bölgesi altına aldılar ve Kabardin Balkar Özerk Cumhuriyetine Bağlandılar. Böylece Bolşevikler Karaçay- Malkar halkını birbirlerinden koparıp Çerkezlerle birleştirerek, güçlerini bölmeyi ve daha kolay asimile edebilmeyi planlıyorlardı. Bolşevikler Karaçay- Malkar’ da sosyal tabakalaşma sonucunda oluşmuş bulunan sınıf mücadelesini körükleyerek halkı birbirine düşürme çalışmalarına girdiler ve Karaçay- Malkar halkının Sovyetleştirilmesi çabalarını hızlandırdılar.(19)

1926’ da ise SBKP Merkez Komitesi Karaçay- Çerkezleri Karaçay ve Çerkez diye iki otonom Oblosta ayırdı.

İkinci Dünya Savaşının sürdüğü yıllarda Karaçay bölgesinde bazı kıpırdanmalar oldu. 1942 yılında Kafkasya’ ya gelen Almanlarda önce Türkler bütün dağ ve geçitleri tutmuşlardı. Almanların bu bölgedeki halklara özgürlük vereceklerini vadetmeleri onlara karşı bir sempatinin doğmasına sebep olmuş, bu yüzden Karaçay yurdu 1942 Ağustosundan 1943 Ocak ayına kadar Almanların yönetiminden kalkmıştır. Fakat Almanların çekilmesiyle birlikte, Kızıl Ruslar tekrar bu Türk topraklarını işgal ettiler. 12 Ekim 1945’ te komünist Rus yöneticiler Karaçay Türklerinin topyekün sürgün edilmelerine karar verdiler. 2 Kasım 1943 günü bütün Karaçay kasabaları ve köyleri Rus askerleri tarafından kuşatıldı. Karaçay Türkleri diğer soydaşlarıyla beraber Sibirya’ya ve K. Kazakistan’ a sürüldüler. Türklerin terk ettiği topraklara Rusları ve Gürcüleri yerleştirdiler.(20)
 

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
1957 yılında Sovyet lideri Nikita Krusçev, Karaçaylıların Kafkasya’ ya dönmelerine izin verdi. Fakat Karaçaylılar Özerk Cumhuriyetlerine kavuşamadı. Karaçay Türkleri kardeş halklardan olan Adige ve Abazalarla birleştirilerek oluşturulan Karaçay- Çerkez Cumhuriyetine bağlandı. Aynı tarihlerde Balkarlar da sürgünden dönerek Kaberdeylerle, Kabardey- Balkar Cumhuriyetini kurdular.(21)

1957 yılından 1989 yılına kadar Kafkas halkları, Sovyetler birliğinin tayin ettiği sınırlar içinde yaşadı. Sovyet İmparatorluğu çökmeye başlayınca her cumhuriyet kendi bağımsızlığını ilan etti. Birlikten önce Baltık Cumhuriyetleri ayrıldı. Daha sonra Slav ve Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuştu. Rusya kendi içerisinde ki Özerk Cumhuriyetlerle ‘Cumhuriyetler Birliği Sözleşmesi’ imzaladı ve Rusya Federasyonu haline geldi. Öte yandan R.F. , Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldovya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan bağımsız cumhuriyetler olarak ‘Bağısız Devletler Topluluğunu’ vücuda getirdi.

Bütün bu gelişmeler Kafkas Cumhuriyetlerini de etkiledi. Kafkaslar’da Abhaz- Gürcü , İnguş- Oset, Oset- Gürcü, Avar- Lezgi, Lezgi- Azeri ve Ermeni- Azeri çatışmalarını alevlendirdi. Kafkasya’da ki bu gelişmeler Rusya Federasyonunun bilgisi ve tahriki dahilinde cereyan etmekteydi.(22)

Sovyetler Birliğindeki bu gelişmeler üzerine 25- 26 Ağustos 1989’ da Kuzey Kafkasya’da ki halkların aydınları Gürcü- Abaza savaşını durdurmak için Kafkasya Asamblesini yaptılar. Bugün huzursuzluklar hem Karaçay- Çerkez Cumhuriyetini hem de Kabartay- Balkar Cumhuriyetine sıçramış durumdadır.
Karaçay ve Balkarlar da kendi cumhuriyetlerini kurmak istiyorlar, Balkarlar, 1991 yılında ulusal kurultaylarını toplayarak cumhuriyetten ayrılma kararı aldılar.’Balkar Halkını Sovyeti’ adını verdikleri kuruluşu oluşturdular. Bu yeni yapılanma yüzyıllardır birlikte yaşayan kardeş halklar arasında huzursuzluklara neden oldu. Bunun üzerine Kabartaylar da Kabartay Milli Kongresini kurdular. 22 Aralık 1991’ de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine Balkar Türkleri katılmadılar. Böylece Kabartaylar’ dan kesin olarak ayrılmak istediklerini ortaya koymuş oldular.(23)

Başlangıçta, Kabardey ve Balkar halklarının ayrılarak kendi cumhuriyetlerini kurmaları, Kabardey- Balkar parlemantosu tarafından benimsenmiştir. Parlemanto Başkanı Karmoko Haçim, 6 Şubat 1992’ de yayınladığı kararname ile her iki halkın Kabardey- Balkar Anayasası, Rusya Federasyonu Anayasası ve Milletler Arası Hukuk ilkelerine uygun olarak ayrılıp kendi cumhuriyetlerini kurmalarını istemiş, ayrıca bu işi gerçekleştirecek bir komisyonun oluşturulduğunu belirterek ayrılma gerçekleştirilinceye kadar var olan anayasa ve yasaların yürürlükte kalacağını ilan etmişti.(24)
Parlemantonun bu kararından sonra Cumhuriyetin Maysk ve Arohladne radyolarında çoğunluk olarak yaşayan Ruslar, yani S.S.C.B.’ nin hediyesi kardeşler de kendi kurultaylarını kurarak ‘Slavlar’ adı altında örgütlendiler. Cumhuriyet, Kabardey ve Balkar olarak ikiye bölündüğü taktirde kendilerinin de Stavropol eyaletine katılacaklarını açıkladılar.

Bu gelişme yönetimi ve halkı korkutmuş, yönetim alelacele Kabarday-Balkar Cumhuriyetinin Rusya Federasyonu bünyesi içerisinde kalmasını öngören federasyon sözleşmesini 31 Mart 1992’ de imzalamıştır.(25)

Karaçay Türkleri de, Karaçay Çerkez Cumhuriyetinden ayrılmak için ‘Camagat’ adlı bir örgüt kurdular. Camagat örgütü ve Karaçay halk temsilcileri meclisi Kasım 1990’ da Karaçay’ ın bağımsızlığını ilan etti. Karaçay- Nogay bilim adamlarının ‘ Karaçay- Nogay Bilimsel Araştırma Enstitüsü’ nü kurması ayrılma isteğine yeni bir şekil vermiştir.(26)

Karaçay ve Balkarların ayrılma teşebbüsleri analiz edildiği zaman ortaya çıkan tablo pek parlak görülmektedir. Çünkü Kabardey Balkar Cumhuriyetinde 730000, Karaçay- Çerkez Cumhuriyetinde ise 500000 insan yaşamaktadır. Her iki cumhuriyette Rus ve Ukraynalıların nüfusu 270000 ve 200000 olmak üzere toplam 470000’ i aşmaktadır. Gerek Karaçaylı gerek Adigelerin Cumhuriyet’ ten ayrılma teşebbüsleri sayıları az olan Çerkez ve Türk gruplarına zarar verebilir. Kabardey- Balkar Cumhuriyetinde görüldüğü üzere Ruslar diğer cumhuriyetlerde de ayrı devletçikler kurma teşebbüsün de bulunabilirler. Bu ayrılma ise, Kuzey Kafkasya Halkları Birliğinin sonu olabilir. O zaman ‘Kuzey Kafkasya Halkları Birliği’ nasıl sağlanır. Bunun yolu Kafkas dağlı halkaları konfederasyonuna hakkaniyet esas alınarak işlerlik kazandırılmasından geçmektedir.

Kafkas Dağlı Halkları Konfederasyonu ise Rusya Federasyonu ile imza edilen Birlik Sözleşmesinin feshi için çalıştığı halde Kuzey Kafkasya’da ki Cumhuriyet yöneticileri aldıkları yanlış kararlarla bölge halkının sıkıntılı anlar yaşamasına neden oldular.

Kafkas Halkları Konfederasyonu Başkanı Şenibe Musa’ nın 14 Ağustos 1992’ de Gürcistan’ ın Abhazya’ ya saldırmasını kınamak için ‘Tüm Kafkasya’da ki Gürcüler Savaş Esiridir.’ Yönündeki açıklaması Rusya Federasyonu savcılığı emriyle tutuklanmasına neden oldu. Şenibe Musa’ nın tutuklanması Kabardey- Balkar halkını tepkisine yol açtı. 27 Eylül 1992’ de Nalçık önemli olaylara sahne oldu. Fakat daha sonra Kabardey Ulusal Kongresi ve Adiğe Xase’ nin yoğun baskıları sonucu Şenibe Musa serbest bırakıldı.(27)

Çarlık Rusya’sı sırasında başlayan, komünist rejim zamanında da devam eden çarpık iskan politikaları yüzünden eski Sovyetlerin her tarafı patlaya hazır bir barut fıçısı gibidir. Ruslar yeniden bu bölgede kanayan yaraları kaşıyarak huzursuzluk çıkarmak istemektedir. Onun oyunlarına alet olmak Kafkasya’ da yaşayan halkların dolayısıyla Türklerin aleyhine olacaktır. Bu yüzden bu bölgenin bütün halkları ortak düşman olan Rusya’ ya karşı çok akıllı bir politika takip etmek zorundadırlar. Başarılı olabilmeleri için birlikte hareket etmeleri şarttır.(28)

III-TEŞKİLAT-DİL-DİN-KÜLTÜR-EĞİTİM


a) Teşkilatları:

Karaçay ve Malkarlar eski kabile teşkilatını muhafaza ederler. Bu teşkilata göre , kabilenin başında biy veyahut tav-biyler bulunurdu.Onları hür halkın nüvesine teşkil eden özden veyahut Karaözdenler takip etmekte idi. Geniş halk tabakası, kara-kişi, yasakçı ve çağar gibi zümrelerden ibaret idi. En aşağı tabakayı teşkil eden ve Balkarlarda kazak ve karavaş denilen köleler Karaçaylarda kul adı altında birleşiyorlardı. İslamiyet’in intişarı, bu eski derebeylik teşkilatını temelinden sarsmış ve kölelik müessesesini de yıkmış idi. Bunun neticesi olarak, kul tabakasında zümreleşme vücuda gelmiş ve serbest bırakılan kölelerden ibaret bir azatlı sınıfı doğmuş idi. Bilhassa Osmanlılar devrinde başlayan bu içtimai ve medeni tekamül, Rus hakimiyeti devresinde durmuş ve geriye doğru bir seyir takip etmeye başlamıştır. Ortaçağ kölelik nizamına dayanan derebeylik Rusya’sı yeni imtiyazlar bahşetmek sureti ile , biy ve özdenleri kendine bağlamaya çalışıyor ve kısmen muvaffak dahi oluyordu. Bolşevik hakimiyeti devrinde ise bütün hakim zümreler imha edilmiş ve mülkiyete son verilmiş olduğu için millet sınıfsız bir cemiyet haline getirilmiştir.(29)

b) Dil ve Edebiyatları:
Karaçay-Balkarlar’ın ortak bir yazı dili vardır. Bu ortak yazı dili Karaçay bölgesinde ve Balkar bölgesinin Bashan,Çegem vadisinde halkın %90’ı tarafından konuşulur. Balkar bölgesinin Çerek vadisinde ise bazı farklılık gösteren ayrı bir ağız konuşulur.Türkiye2deki 20.000 kadar Karaçay-Balkar göçmeni de kendi aralarında Bu ağzı kullanmaktadır.(30)

Karaçay-Balkarlar 18. yy. sonuna kadar okuma yazma bilmiyorlardı.Karaçay- Balkar Türkçe’si ile ilk kitap 1916’da Arap harfleri ile yayınlanan İsmail Akbayın Ana Tili adlı kitaptır.1937’de Kiril alfabesine dayanan bir alfabe Karaçay- Balkar alfabesi olarak kabul edildi.(31)

Karaçay ve Malkarların bilhassa sözlü halk edebiyatları gerek şekil, gerek muhteva bakımından çok zengin olup, tarihi hikayeler, destan,manzumeler ve Türküler, masal, atasözleri ve bulmacalardan ibarettir.Kahramanlık destanları Nogay, Kazak ve Özbeklerin ki ile yakınlık gösterir.(32). Kaynağını Şamanlık devrinden alan ve tulumla yağ yapılırken Dölay, Harmanda döven sürerken Apsatı şarkıları söylenir. Bu şarkıların söyleniş amacı, şarkıların adını taşıyan Şamanlık devrinden kalma tanrılardan yardım dilemektir.Karaçay- Balkar Türkçe’sinin ene eski dil özelliklerini taşıyan Biynöger Destanı ve Kafkas kavimlerinin tamamında ortak olan Nart Efsaneleri oldukça ünlüdür. Nartlar bugünkü kuzey Kafkasya halklarının atası kabul edilir. Karaçay- Balkarların tarihine ışık tutan tarihi şarkılar, bellav veya beşik cır denilen ninniler, comak denilen bilmeceler, nart söz denilen atasözleri diğer halk edebiyatı türleridir. Karaçay- Balkar halk şiirinin önemli isimleri Kasbot Koçhor, Appa Canibek, İsmail Semen ve Kazım Meci’dir.Karaçay- Balkar edebiyatında yazılan ilk roman Hasan Appa’nın 1930’da kaleme aldığı Kara sandıktır.

Karaçay-Balkar Türkleri, Karaçay-Balkar bölgesi dışına sürgüne gönderildikleri Kırgızistan,Kazakistan ve Özbekistan’da esreler vermişlerdir. Bunların başında Çavaşbuznu Bayrağı ve Cola isimli şiir kitapları gelmektedir.(33) .Soslan Bayçora, 1943 yılında Kazakistan’a sürülen ve bu ülkede acı , ümit, vatan sevgisi ve hürriyet aşkını dile getiren 6 şiir kitabı yayınlanmış bir Karaçay şairidir. Türkiye’ye göçen Karaçay-Malkar Türklerinden Mahmut Duda, Yusuf Baksan Efendioğlu, Yılmaz Nevruz ; Hayati Bice, Ufuk Tavkul, Adilhan Adiloğlu Türkiye Türkçesi ile eser vermektedir. Bu misaller daha da çoğaltılabilir.(34)

c) Din:
Karaçaylıların Müslümanlıktan önceki dinleri incelendiğinde bu dinin Türklerin eski dini olan Şamanizm dini olduğu görülür.Gerçekten de Karaçaylılar 17.yy. sonlarına kadar Şamandılar. Kendilerinin mukaddes saydıkları bazı ağaç ve taşlara tapıyorlardı. Elbruz dağında yaşadıkları için bu dağı kendilerine Tanrı kabul etmişler , ona Ebedi dağ, Tanrı dağı manasına gelen “Mingi Tav” adını vermişlerdi. “Mnigi Tav Kulları” tabiri o zamandan kalmıştır. Daha sonra 17. yy. sonlarında Şeyh Abdullah tarafından Türkistan’dan Müslümanlık Karaçaylılara gelmiş ve hızla yayılmıştır. Bu şeyhin Karaçay köylerinde Teberdil’de ki mezarının bir ermiş gibi ziyaret edildiği söylenmiştir.(35)

ç) Eğitim:
1-Çarlık Dönemi:
XIX. yy. ortalarına kadar Karaçay-Malkar halkı bir yazı diline sahip değildi. Bu yıllarda Yusuf Haçir Arap harflerini Karaçay-Malkar diline uygulayarak dini manzumeler yazmıştı ama bu yazı halk arasında yayılmamıştı. Köylerdeki medreselerde çocuklara Kur’an okuması öğretiliyor ve yalnızca dini bilgiler veriliyordu.

Rus okullarında okuma şansına prens (biy) soyundan gelen ailelerin çocukları sahipti.Malkar prenslerinden Aslanbek Abay eğitim ve kültürün önemini anlayan bir kişi olarak o dönemde dikkat çekmiştir.(36)

Karaçay’da ilk Rus okulu 1878 yılında Uçkulan ‘da açıldı. 1879 yılında Ogarı Teberdi’de 4 yıllık eğitim veren bir okul daha açılmıştı. Okullarda eğitim Rusça idi. Bu okullara kızlar gönderilmiyordu. Medreselerde ise kızlarda Arapça eğitim görüyorlardı.
1895’de Kart-Curt ve Hurzuk’ta , 1897’de Mara’da , 1899’da Cögetey ve Duvut’da, 1900’da Cazlık, Taşköpür ve Sıntı köylerinde de okullar açıldı.1902’de 12 Karaçay köyünde ilk okull bulunuyordu.

Rus hükümeti Karaçay’da bu okulları kolonileştirme politikasına yardımcı olmak amacı ile açıyordu. Okullarda önceleri Rus öğretmenler ders veriyordu. 1890’lı yıllardan itibaren İlyas Bayramuk, Arslanmirza Botaş, İsmail Akbay gibi Karaçaylı öğretmenlerde yetişmeye başladılar.

2) Sovyet Dönemi:
1926 yılında 278 Malkarlı kendi dilinde okuma yazma biliyordu.Bunlar toplam okur-yazar nüfusunun %15.9’u idi. Malkar’da 1926 yılında Rusça okuma-yazma bilenler nüfusun %5.3’ü iken bu oran 1970’de %99’un üzerindeydi. Karaçay’da 1926 yılında Rusça okuma-yazma bilenler %9.2 iken , 1970 yılında Karaçaylıların %99’undan fazlası okuma-yazma biliyordu.(37)

Karaçay-Malkarlılar 20 yıl içinde 3 değişik alfabe kullanmak zorunda bırakıldılar.1916-1924 yılları arasında Arap harflerine dayalı bir alfabe kullanan Karaçay-Malkar halkı 1924-1937 yılları arasında kendi dillerine göre düzenlenmiş bir Latin alfabesi kullandılar. 1938 yılından itibaren Kiril(Rus) harflerine uyarlanmış bir alfabeye başladılar.(38)

Kısa süre içinde uygulanan alfabe değişiklikleri Karaçay- Malkar halkının kültürel hayatını ve eğitim düzenini olumsuz yönde etkiledi. Latin harfleri döneminde basılmış olan kitaplar bugün genç ve orta kuşağa mensup Karaçay-Malkarlılar tarafından okunamamaktadır.(39)

SONUÇ

Karaçay- Malkar Türklüğü hiçbir esasa dayanmaksızın iki ayrı idari yapıya bölünmüştür. Karaçaylar, Karaçay- Çerkez Otonom Özerk Bölgesi idaresi altında, Malkarlar ise Kabardey-Balkar Otonom Özerk Bölgesi altındadırlar. Coğrafi sınırları bir olan Karaçay-Malkar toprakları idari ve siyasi açıdan birleştirilmeli Karaçay- Malkar Cumhuriyeti adı altında bir tek idari çatı altında hür, demokratik sisteme geçmelidir.Karaçay Malkar Cumhuriyeti oluştuğunda kendi yönetimini kendi yapan çalışkan Türk boyu kendi madenleri , otlakları, hayvancılığı ile rahat bir hayata kavuşabilir.Yıllarca sömürülen Karaçay-Malkar Türklüğü ekonomik açıdan da oldukça fakirleşmiştir

Teşebbüs ve işletme kabiliyeti üstün olan bu topluluğun ekonomisinin düzelmesi ve kalkınabilmesi için başka ülkelerde bulunan soydaşlarından teknoloji, yatırım desteği görmelidir.Kendi madenlerinin çıkarılıp işlenmesi tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ekonomiye katkı sağlayabilir hale getirilmesi için dış destek şarttır.

Kendi toprağında hür, kendi geliri kendine dönen bir yönetime kavuştuğunda Karaçay- Malkar halkı rahat bir hayata kavuşacaktır.
Kuzey Kafkasya’da yeniden bir siyasi ve idari yapılanma şarttır. Çeçen- İnguşlar, Osetler, Dağıstan gibi ayrı idari bölümler etnik yapılar dikkate alınarak yapılmıştır. Bunlar gibi Karaçay-Malkar, Kabardey-Çerkez diye ayrı bir siyasi idari teşkilatlanma olmalı, bütün bu hür topluluklar Birleşik Kafkasya adında federatif bir yönetime kavuşturulmalıdır.
Karaçay
Karaçay
Karaçay Bayrak
Karaçay Bayrak

Dolunay DİNKÇİ
Bibliyografya
BALA Mirza, “Karaçay-Balkarlar”, İ.A, VI, 217-221, İstanbul,1988
CAFEROĞLU Ahmet ,Türk Kavimleri, Enderun Kitapevi, İstanbul 1988, s:48-52.
COŞKUN Mehmet , “ Karaçay- Balkar Türkleri “, Yeni Forum,Ankara 1993, XIV/293, s:27-30.
DOĞAN İsmail, Mülteci Kamplarından Karaçay- Malkar Türkçesi mektupları,Konya, 1992
GÖMEÇ Saadettin, Türk Cumhuriyetlerive Topluluklaı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara1995, s: 276-281.
“Karaçaylar”, Meydan Larausse, VI, 923.
“Karaçaylar”, Büyük Larausse Sözlük ve Ansiklopedisi, XII, 6370
ÖZKAN Nevzat, Türk Dünyası,Kayseri 1997, s:195-197.
PUSTİLNİK Marina, “ Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti”, Yeni Forum, XVI/313, Ankara1995, s:6-9.
TAVKUL Ufuk, Kafkasya Dağlılarında Hayat ve Kültür,Ötüken Yay., İstanbul 1993
TAVKUL Ufuk,”Karaçaylıların Menşeileri”, Kuzey Kafkasya Kültür Dergisi, Haziran-Temmuz 1980, XI/61, s:23-25.

Dipnotlar
(1) Ufuk Tavkul, Kafkasya Dağlılarında Hayat ve Kültür, İstanbul, 1993, s. 11.
(2) Ufuk Tavkul, A.g.e. , s.12.
(3) Tavkul, A.g.e., s.13.
(4) İsmail Doğan, Mülteci Kamplarından Karçay- Malkar Türkçesi Mektupları, Konya, 1992, s. 8.
(5) İsmail Doğan, A. g. e. , s. 9. ; Dr. Nevzat Özkan, Türk Dünyası, Kayseri, 1997, s. 195.
(6) Mirza Bala, ‘Karaçay ve Balkarlar’, İ.A., VI, 218
(7) Saadettin Gömeç, Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Ankara, 1999, s. 276.
(8) Saadettin Gömeç, A.g.e., s. 276.
(9) Mehmet Coşkun, ‘ Karaçay- Balkar Türkleri’ , Yeni Forum, XIV/ 293, Ankara, 1993, s. 27.
(10) Mirza Bala, A.g.m., s. 218.
(11) Mehmet Coşkun, A.g.m., s.27.
(12) Mirza Bala, s. 218.
(13) Mirza Bala, s. 219.
(14) Mirza Bala, s. 220.
(15) Ahmet Caferoğlu, Türk Kavimleri, İstanbul, 1988, s.48.
(16) Mirza Bala, s. 220.
(17) Mehmet Coşkun, s. 27; Marina Pustilnik, ‘Karaçay- Çerkez Cumhuriyeti’ , Çev. O.Bekar, Yeni Forum, 16/ 313, Ankara, 1995, s.8.
(18) Mehmet Coşkun, s. 27.
(19) Ufuk Tavkul, s.44.
(20) Saadettin Gömeç, s. 278.
(21) Mehmet Coşkun, s. 28; Marina Pustilnik, A.g.m., s.6.
(22) Mehmet Coşkun, s. 28.
(23) Mirza Bala, s. 220; Saadettin Gömeç, s. 279; Marina Pustilnik, s. 6,8.
(24) Mehmet Coşkun, s. 28.
(25) Mehmet Coşkun, s. 29.
(26) Marina Pustilnik, s. 8; Saadettin Gömeç, s. 280.
(27) Mehmet Coşkun, s. 29.
(28) Saadettin Gömeç, s.280, 281.
(29) Mirza Bala, s.219.
(30) Nevzat Özkan, s.196.
(31) Nevzat Özkan, s.197.
(32) Saadettin Gömeç, s.281.
(33) Nevzat Özkan, s.197.
(34) Nevzat Özkan, s.198.
(35) Ufuk Tavkul, “Karaçaylıların Menşeileri” Kuzey Kafkasya Kültür Dergisi, Haziran-Temmuz 1980, sayı:61, s.24.
(36) Ufuk Tavkul, Kafkas Dağlılarında Hayat ve Kültür,İstanbul, 1993,s.105.
(37) Ufuk Tavkul, A.g.e, s.106.
(38) Ufuk Tavkul,s.107; “Karaçaylar”,Meydan Larausse(ML), VI, 923;”Karaçaylar”, Büyük Larausse Sözlük ve Ansiklopedisi (BL), XII, 6370
(39) Ufuk Tavkul,s.108.
 
Üst Alt