Uygur Türkleri

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Uygur  Türkü
Uygur Türkü
Bugün komünist Çin’in hakimiyetinde olan ve M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanan tarihleriyle en eski Türk kavimlerinden biridir ve yerleşik kent yaşamına ilk geçen Türklerdir.

Tarih içinde kendi devletlerini kurmuşlar, Göktürkler ve Moğollara karışmışlar, Maniheizm ve Budizm dinlerinin etkisinde kalmışlar ve sonra Müslüman olmuşlardır. 1865’de Çin’e karşı bağımsızlıklarını kazanmışlarsa da 1877’den sonra Çin’in esaretine girmişler, 1950’de komünist Çin işgaline uğramışlardır. Bugün özerk bölge Sincan Uygurları denilen yerde yaşamakta, istiklal mücadelesi vermektedirler

Uygur Adının Etimolojisi


Çin kaynaklarında Hoei-ho , Vei-ho,Hui-ho,Hueu-hu,Wei-wu vb. şekilde görülen Uygur adının anlamı 974’te yazılan Çince bir eserde “şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden” şeklinde açıklanmaktadır.Fakat bunun bir yakıştırma olduğu bellidir.Etimolojik olarak Uygur adının “uy (takip etmek)+gur” (Salgur gibi)tarzında ortaya çıktığı ileri sürülmüş ise de , o tarihlerde kullanılan Türkçe’de “takip etmek” manasındaki eylem kökünün “ud-” biçiminde olduğu anti tezinden hareketle sözcüğün “oy (oymak,baskı yapmak)+gur” ve daha kuvvetli bir olasılıkla “uy (akraba,müttefik)+gur” şeklinde türediği savunulmaktadır.Nitekim tarihsel süreçte ortaya çıkan “On Uygur” federatif adının “On Müttefik” manasına kullanılmış olma olasılığı tarihsel gerçeklik açısından ağır basar.Uygur adıyla ilgili bir diğer sorunsal ise İslam kaynaklarında her zaman ve Çin kaynaklarında bazen kendilerine verilen Tokuz Oğuz/ Dokuz Oğuz adının kökeni ve ne şekilde ortaya çıktığıdır.

Aslında Uygurlardan ayrı bir bodun (boylar birliği) olan Dokuz Oğuzlar Gök Türk siyasi otoritesinin dayandığı topluluk idi.Bu anlamda ayrı bir etnik yapı oluşturmayıp bizatihi Türk budununu oluşturan boylara verilen isimdi. Zaten Çin kaynaklarında kendilerinden “Türklerin 9 kabilesi”, Gök Türkler’den ise “9 kabilenin Türkleri” diye bahsedilmesi bu özdeşliği ortaya koymaktadır.İşte bu Dokuz Oğuz boylarına, başka bir deyişle 9 adet Oğuz boyuna,-9 oymaktan oluşan-Uygur boyunun eklenmesiyle “On-Uygur” denilen siyasal birlik ortaya çıkmıştır ve böylece Uygur adı ile Dokuz Oğuz adı birlikte ve bazen karıştırılarak kullanılagelmiştir.

Köken


Çin kaynaklarında Asya Hunlarından geldikleri bildirilen Uygurların, kökenleriyle ilgili bir efsanelerinde, kendilerinin Hun hükümdarının kızı ile bir kurttan türediklerinin belirtilmesi de bu gerçeğe işaret eder.

Tabgaç Devleti döneminde (386-534)Kao-kö adıyla kaynaklara yansıyan Uygurlar, bu esnada tüm İç Asya’ya yayılmış Töles boylarından biri olarak görülmektedir. Gök Türk Kağanlığının kurulduğu esnada Selenga Irmağı boyunda bu devlete bağlı olarak oturmaktaydılar.Yani Ötüken’in burnunun dibinde!Gök Türk devletinin zor günlerden geçtiği 7.yüzyılın başlarında artık Uygurlar onlardan ayrılıp 6 boydan meydana gelen ve Sir-Yen-to denilen yeni bir federasyona dahil olmuşlardır (yoksa kendileri mi kurdular?).Sir-yen-to birliğini oluşturan öteki 5 kabile de Uygurlar ile -Uygur adının anlamına dikkat edin!- “ittifak ederek” hepsi “Uygur” adını almışlardır.Görüldüğü gibi Gök Türk Devletini oluşturan boylar(Türklerin Dokuz kabilesi/Dokuz Oğuzlar) böylece Uygur yönetimi altında birleşmişlerdi.Bu anlatıların Uygurların kökeni hakkında yeterince malumat verdiğine inanarak siyasal tarihe geçilebilir.

Siyasal Tarih


Anlaşıldığı kadarıyla Gök Türk Devletinin yönetici zümresi olan Aşena ailesinin ili/devleti dağıldığı anlarda Uygurlar derleyiciliği çok iyi yapıyorlardı.Şöyle ki I.Gök Türk Devletinin çöküntüye geçtiği yıllarda Uygurların başında ” erkin” denilen başbuğlar buluyordu ve bunlar küçük bir beylik kurmuştu bile.630 yılında erkin olan Pu-sa son Doğu Gök Türk kağanı Kie-li’nin oğlunun idare ettiği bir orduyu bozguna uğrattı(Anlaşılan Gök Türk Devletinin çöküşünü ve boyları derlemeyi şansa bırakmayacak kadar yönetim konusunda iddialı idiler).

Gök Türk Devletinin istiklalini yitirdiği 50 yıllık dönemde, başındakiler “il-teber” unvanına terfi eden Uygurlar 9 Oğuz boylarını da tamamen kendi bünyelerine alarak Tula Irmağı kıyısında bir beylik kurdular.Çin tarafından hemen tanınan Uygur İlteberliği, Altay Dağlarını da aşarak Batı Gök Türk bodunu olan On Oklar sahasıyla ilgilenecek kadar güçlenmişti.Fakat Uygurlar, Aşina ailesinden Kutlug Kağan( İlteriş Kağan)’ın 681’de Gök Türk ilini tekrar derlemesiyle bir kez daha Gök Türk birliğine katıldılar.

II.Gök Türk Devleti zamanında da ayaklanmaları eksik olmayan Uygur ve Dokuz Oğuz boyları imparatorluğun çöküşünde önemli rol oynadılar. Orhun Yazıtları onların ayaklanmaları hakkında pek çok bilgi sunar.Örneğin devletin en güçlü kağanı olarak göze çarpan Kapgan Kağan Dokuz Oğuz boylarından Bayırkular’ın pususunda öldürülmüştür.II.Gök Türk Devletinin çöküşe girdiği 740 yıllarında Uygurlar -doğaldır ki Gök Türkler’in hilafına- yeniden güçlendiler.Bunu anlamak için başlarındaki yöneticinin “yabgu” unvanına bakmak yeterlidir.Gök Türklerin iyice zayıfladığı bir anda durumdan faydalanan Uygurlar, Basmıl ve Karluk boylarıyla ittifak ederek son Gök Türk kağanları Ozmış ve Po-mei’yi öldürdüler. Fakat bundan sonra müttefiklerin arası açıldı. Başlangıçta Basmıl başbuğunu kağan ilan eden Uygurlar,basamak olarak kullandıkları bu kağanı öldürerek kendi yabguları Kutluk Bilge Kül’ü Gök Türklerin (Hunların da)başkenti olan Ötüken’de kağan ilan ettiler(745).Böylece Ötüken’de Uygur Kağanlığı devri başlıyordu.
Orhun Uygur Kağanlığı (745-840

Kuruluş Dönemi


Orhun Irmağı kıyısında başkenti Ordu-balık kentini kuran ilk Uygur kağanı Kutlug Bilge Kül iki yıllık bir hükümdarlıktan sonra 747’de öldü. Yerine oğlu Moyen-çor(747-759) kağan oldu. Moyen-çor’un etkinliklerini Orhun-Selenga ırmakları arasındaki Şine-usu Gölü yakınında diktirdiği “bengü taş”‘tan izlemek mümkündür. Buna göre öncelikle aralarında hep yakın ilişkiler olan Dokuz Oğuz boylarını derledi.Ardından Orhun-Ötüken bölgesinin etrafında konan göçen ve Türkçe konuşan boyları denetimi altına alma politikası gütmeye başladı.Bu çerçevede,kuzeyde Yenisey Irmağı havalisinde ki Kırgızlar’la, Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasında bulunan Karluklar ve onlara yardım eden daha batıdaki Türgişler’le, Yenisey,Obi ve İrtiş ırmakları arasında bulunan Basmıl,Dokuz Tatar ve Çikler’le savaşmış,bunların tamamını kendi kağanlığına bağlamıştır.Bu arada savaştığı boylar arasında belirtilen Sekiz Oğuzlar’ın Gök Türkler’in etrafa dağılma sürecine giren asal budunu olma olasılığı yüksektir.Böylece Türk soylu boy ve bodunları denetimine alan Moyen-çor Uygur Kağanlığını sağlam temellere oturtmuş bulunuyordu.

Yükselme Dönemi


Uygurların Orta Asya politik sahasında etkinleşmesi yüzyılın ortalarına doğru tırmanan Arap-Çin rekabetiyle ilintilidir.Taraflar kozlarını 751 yılında Talas Irmağı kenarında yapılan savaşla paylaşmışlar,Karluklar’ın da desteğini alan İslam kuvvetleri Çin ordusunu dağıtmıştır.Çin’in ,Gök Türk Kağanlığının çöküşü ile yayılma ve nüfuz etme olanağı bulduğu Tarım Havzasını(Bugünkü Doğu Türkistan) tamamen boşaltmasına-bu boşluğu Uygurlar doldurdu;bütün Tarım Havzası Uygur kontrolüne girdi- yol açan bu yeni durum, Çin’de sonu gelmez olaylar çıkmasına sebep olmuştur.Bu olayların en önemlisi Soğd kökenli olup-annesi Gök Türk-, Çin ordusunda etkin pozisyonda bulunan An-lu-şan adındaki bir komutanın 200 bin kişilik bir kuvvetle Çin başkentleri Lo-yang ve Çang-an’ı zapt etmesiydi.Gelişen olayları keyifle izlediği anlaşılan (desteklemediği ne malum?) Moyen-çur, Tang imparatoru (o dönemde Çin’i yöneten hanedan) Su-tsung’un yardım çağrısına olumlu yanıt verdi. Çin’e giren Moyen-çor başkentleri geri almakta zorlanmadı.Bunun Çin’e maliyeti hiç de azımsanamayacak derecedeydi: 20 bin top ipek ve hatun adayı bir prenses.

Zirveye Ulaşma ve Yeni Bir Din


759’da Moyen-çur’un ölümü üzerine yerine geçen oğlu Bögü Kağan (759-779)’ın amacının karışıklıkların sürdüğü ve Su-tsung’un ölümüyle Tang Hanedanının söz geçirmekte zorlandığı Çin coğrafyasına hakim olmaktı.Ancak Türk kökenli Pu-ku(=buku,Türk unvanı) Huai-en’in karışıklıklara son vermesi ve düzeni geri getirmeye başlaması Bögü’nün planlarını geciktirdi;ama suya düşürmedi!Şöyle ki Çin’deki bu gelişmelerden yararlanmak isteyen yalnızca Uygurlar değildi. Tibetliler daha erken davranarak Çin’in batı başkenti Loyang’ı işgal etmeyi başardılar.Bu şartlarda Çinliler bir kez daha,bu kez Tibetlilere karşı Uygur kağanından yardım istediler.762’de Lo-yang’a sefer düzenleyen Bögü Tibetliler’i şehirden ve Çin topraklarından çıkardı.Bir süre Çin başkentinde kalan Bögü’nün burada gördüğü Maniheizm’den etkilendiği anlaşılıyor.Nitekim ülkesine geri dönerken Uygurlara ve diğer Türklere Mani dinini öğretmek amacıyla 4 rahibi beraberinde getirmişti.Kendisinin kabul ettiği Maniheizm,Türk ülkesinde resmi din haline geldi.Hayvansal besinleri yemeyi yasaklayan bu din, göçebe bir yaşam süren Türk boylarırının toplumsal bünyesine pek uygun düşmüyordu.Türklere yeni bir din getirmeye çalışan Bögü Kağan danışmanlarından Tun Baga Tarkan ile askeri bir mevzuda anlaşamayınca bir suikast ile öldürüldü.Tun Baga Tarkan, Alp Kutluk Bilge Kağan (779-789)adıyla hükümdar oldu.(Acaba bu taht değişikliğinde Bögü’nün Maniheizm dayatmasının rolü var mıdır!).

Gerileme ve Çöküş


Alp Kutluk Bilge ve ardılları olan-neredeyse tamamı Ay Tengride kut ya da ülüg bulduklarını belirten adlar taşıyan-kağanlar döneminde Tibetliler’in Çin’e baskısı iyice arttı.Üstelik bu kez Beş-balık havalisine hakim olan Şa-to Türkleri ile de ittifak kuran Tibetliler,Uygurlar’ın Çin ile aralarında kurduğu ticari,siyasal ve askeri dengeleri sarsmaktaydı.Hatta bazı kağanların devrilmesinde Tibetlilerin Çin’e yaptıkları akınların önlenememesi etkili oluyordu.Bir ara Ediz boyundan Kutlug Kağan (795-805) döneminde bir gönenç yakalandı ise de Tibetliler’in Doğu Türkistan’a sızması, Kırgızların kuzeyden baskıları devletin sonunu getirdi.Mani dininin gittikçe yaygınlaştığı anlaşılan ve toplumsal yapısı iyice değişen Uygurların hemen yanı başında bulunan,göçebe savaşçı özelliklerinden hiç bir şey kaybetmemiş Kırgızlar 840 yılında Ordu-balık’ı basarak son Uygur kağanı Ho-sa’yı öldürdüler,ahaliyi kılçtan geçirdiler.Ötüken’de devletleri yıkılan Uygurlar yurtlarını terk ederek Karluk ülkesine ( Çungarya), Kan-çou’ya ve en yoğun bir şekilde İç Asya/ Tarım havzası’na göç ettiler.

Orhun Uygur Kağanları Listesi

Kutlug Bilge Kül Kağan (745 – 747)
Moyun-çor Kağan (747 – 759)
Bögü Kağan (759 – 779)
Tun Baga Tarhan (779 – 789)
Ay Tengride Kut Bolmış Külüg Bilge Kağan (789 – 790)
Kutlug Bilge Kağan (790 – 795)
Kutlug Kağan (795 – 805)
Ay Tengride Kut Bolmış Külüg Bilge Kağan (805 – 808)
Ay Tengride Kut Bolmış Alp Bilge Kağan (808 – 821)
Ay Tengride Ülüg Bolmış Küçlüg Bilge Kağan (821 – 833)
Ay Tengride Kut Bolmış Alp Külüg Bilge Kağan (833 – 839)
Ho-Sa Kağan (839 – 840)

Kan-çou (Kansu) Uygur Devleti-Sarı Uygurlar


Kırgız baskınından sonra Orhun havalisinden ayrılan Vu-hi Tegin idaresindeki bir kısım Uygurlar, 150 yıldır soydaşlarının yaşadığı Kan-su bölgesine gelerek (847) burada yerleştiler.Çin tabiiyetini kabul ettiği anlaşılan Kan-su Uygurları ticari etkinliklere önem vererek burada tutundular.Nihayet 10.yüzyıl başlarında bölgenin Çinli komutanının kendini bağımsız kral olarak ilan ettiği günlerde Uygurlar ilk olarak askeri açıdan kendilerini gösterdiler.Çinli generalin tabiiyetine almaya çalıştığı Kan-su Uygurları, müstebit kral adayını,kendi başkenti ilan ettiği Tun-huang’ta kuşattılar(911). Bu kuşatma Kan-su Uygurlarının ve – asi generalin topraklarının ayırdığı- Turfan’daki soydaşlarının kurduğu devletin bağımsızlığını sağlamış oldu.Çin ile ticari ilişkilerini yoğunlaştıran Kan-su Uygurları siyasi açıdan önemli bir güç olamadılar.Önce,yüzyılın başından beri Kore ve Mançurya kabilelerini yönetiminde toplayarak güçlenen Ki-tanlar’ın(940) (sonraki Kara Hıtaylar) ve daha sonra 1028’de Tibet kökenli Tangutlar’ın,nihayet 1226’da Cengiz Han Moğollarının yönetimi altına girdiler.Kan-su Uygurları o zamandan beri bilinen “Sarı Uygurlar”dır ki,bugün hala Çin’in batısında yaşamaktadırlar.

Doğu Türkistan (Turfan) Uygur Devleti


840’taki Kırgız baskınından sonra Ngo-nie Tegin’in Altay Dağlarını aşarak Beşbalık, Turfan yöresine taşıdığı Uygurlar burada yerleştiler ve Kırgızların öldüğü son kağanlarının yeğeni Mengli’yi 856’da kağan ilan ettiler.Uzun zamandır Tibet baskısı altında yaşayan Çin imparatoru dengeleyici güç olarak tasarladığı bu devleti-kendisine bağlı olması koşuluyla da olsa- hemen tanıdı ve Uygurların Tarım Havzasının öteki ucuna (Kaşgar’a) kadar yayılmasına ses çıkarmadı.911’de soydaşları Kan-su Uygurları sayesinde bağımsızlıklarını kazanan Turfan Uygurları siyasal olarak etkili bir güç olamadılarsa da Maniheizm dininin de etkisiyle yerleşik hale geçtiler ve başlıcaları Turfan,Kaşgar,Beşbalık, Kuça,Hami olan şehirlerinde önemli bir “uygarlık” yarattılar.(Dilimizdeki uygarlık sözü de onların yadigarı zaten!)Yeni coğrafyalarında Maniheizm yerine Budizm’i benimseyen Uygurlar Nesturi Hrıstiyanlığı da tanımışlar,en son -Karahanlı Devletinin de baskı ve tesiriyle- topluluk halinde İslamiyeti kabul etmişlerdir ki bugün Çin’de yalnızca Uygurlar’a değil,Uygurlar aracılığı ile Müslümanlaşmış diğer etnik gruplara da Huei-hu(Uygur) denilmektedir.12.yüzyıldan itibaren Kara Hıtaylar’a bağlı olan Doğu Türkistan Uygur Devleti,1209’da Cengiz Han’a bağlandı.Bu sırada başlarında İduk-kut Barçuk Art-Tegin bulunuyordu. Moğol idaresinde çok önemli devlet görevlerine getirilen Turfan Uygur Devleti 1368’de tekrar Çin hakimiyetine girene dek yarı bağımsız yaşadılar.Bu tarihten günümüze dek Çin’de varlıklarını sürdürmektedirler.
Doğu Türkistan
Doğu Türkistan
Doğu Türkistan Bayrağı
Doğu Türkistan Bayrağı
 
Üst Alt