Roma Hukuku’nun kökenindeki Ön-Türkler

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Adalet
Adalet
Ön-Atalarımızın YUĞ-SUN(*), saflaştırma, temizleme anlamına kullandıkları ad, Etrüskler tarafından Roma’ya taşınmış olan “Ön-Türk hukuku”nun adıdır.
Yuğmak, halen Batı Anadolu ağzında temizleme, çamaşırın daha temiz olması için çitileme anlamında kullanılır.
YUĞ-SUN’un KÖKENİNİ ÖN-ATALARIMIZIN DÜNYA GÖRÜŞÜ’NDE buluruz.
Kısaca Ön-Türk dünya görüşünü inceleyelim:

TANRIDA OLMA


Kişi,Tanrıda renksiz, kokusuz, hareketsiz ve şekilsiz bulunmaktadır.Buna UYU-USUQ; Tanrısal uyku hali diyebiliriz(günümüzde uyuşuk olmuştur).

TANRIDAN GELİŞ


Tanrı buyruğu ile Uyu-usuq kişi her yerden – insan, bitki, hayvan, taş, dağ, maden – geçen, fakat tahrip etmeyen bir top halinde, toparlak bir RUH halinde yeryüzüne iner.

Can olur canlanır, var olur, varlık olur, artık, Yeryüzü kişisi olmuştur; Çoğalmışlardır: Toplum olma, HALK olma şuuruna sahip olmuşlardır. Tanrıdan eş geldiklerinden aralarında, kadın-erkek ve tür ayırımı yoktur. Bu eş değerde Ön-Türk kişilerden oluşan toplum bu kere yönetilme ihtiyacını hissetmiş, düşünmüştür. Bundan da otorite gereksinimi doğmuştur(**).

Artık sorun, kimin yönetici olacağı, kimin otoriteye sahip olacağıdır. Bunun için toplanılır…
Bu ileride KURULTAY adını alacaktır;

Etrüsklerin bu kavramları İtalya’ya, ROMA’ya taşımaları üzerine ona FORUM denecektir.
Toplantılarında, OY’larıyla tercihlerini ortaya koymuşlar, sosyal ve politik deyimle
SEÇİM yapmışlardır.

Ön-Türklerin geleneği haline dönüşen bu DÜNYA GÖRÜŞLERİ İKİ EVRENSEL DEĞERİ ortaya koymuştur.

1- EGEMENLİK HALKINDIR
2- DEMOKRASİ

Egemenliğe sahip halk, seçimle bir kişiyi Buğ seçerlerdi. BUĞ yalnızca, yönetecek kişi sıfatına sahiptir. Çünkü eşitlik prensibi bu hakkı ona vermemektedir. Yönetme sorumluluğunun meşrulaşması, geçerli, yasal olması gereklidir. Halk, Tanrı halkı olduğuna göre bu sorumluluk Tanrı tarafından, Tanrı adına verilir.

GÜNEŞ KÜLTÜ


Ön-Türk dünya görüşü, bu sorumluluğun Buğ’a verilmesi için Güneş Kültü’nü görevlendirmiştir. KÜN-ËKİ, Güneş ve Eşi ya da GÜNEŞ ve AY (günümüzde Günay olmuştur), gökyüzünden yeryüzüne inerler AY, TANRI ADINA BUĞ’A HALKINI YÖNETME YETKİSİ VERİR ama bu yetkiyi kullanmanın iki şartı vardır:

1-Halkına bir kul, köle gibi hizmet edecektir.
2-Ölümünde halk toplanacak (bu safhada, Ön-Türk Dünya görüşü ATEŞ KÜLTÜNE gereksinim duymuştur)

ATEŞ KÜLTÜ


Buğ’u hizmetleriyle muhakeme edecektir. Eğer halkına iyi hizmet etmişse Can’ının, ruh’unun Tanrı’ya UÇMASI TANRI BIL’inde ASILI kalması, ASQAN olması, Cennette asılı olması (transfiguration) , böylece ÖLÜMSÜZLÜĞE KAVUŞMASI ve ÖTEKİ DÜNYADA YAŞAMASI için (réincarnation) VÜCUDU ATEŞE VERİLECEKTİR. (incinération)

Ateşi hazırlamak için gerekli olan odunu, gerekli dua ve oyunlarla HALK TOPLAR, yanan vücuttan kalan küller URNA’larda, kül kaplarında saklanır. Merasim ATEŞE VERME ZİYAFETİ ile sona erer.

Ön-Türklerin, Orta Asya’da 80 binlerde oluşmuş olan insan üstü kudret inancından doğup söylence bilim şekline dönüşerek Ön-Türk dünya görüşü niteliğinde – daha taş döneminden başlayarak kuramsallaşmış – KÜLT’ler halinde ifade edilmiş, Etrüsklerle Roma’ya taşınmış ve orada İtalyan yarımadasının yerli halkının gereksinimlerine göre şekillenerek ROMA HUKUKU adını almıştır.

Günümüzde, İslamiyet öncesi Evrensel Uygarlıkların Kökenindeki Ön-Türk Uygarlığını bilmediğimizden, örneğin; Latin alfabesi sanarak aldığımız bu alfabenin Etrüsklerle Roma’ya gitmiş olan Ön-Türk damgalarından oluşan ve bir alfabe, bir OQUQU-PULT değerinde kullanılan Etrüskçe bir cümle olduğunun farkında değiliz

Gene, Etrüsklerle Roma’ya gitmiş olan Ön-Türk Dünya görüşünden oluşan Ön-Türk söylence biliminin Roma’da, ROMA HUKUKU diye karşımıza çıktığını ve bunun Romalının dehasının ürünü olduğu sanıldığını da bilmemekteyiz.

EKSİK VE YANLIŞ DÜNYA TARİHİNİN YARATTIĞI BOŞLUKLAR


18/19. yüzyıllarda salonlardaki edebiyat ve felsefe tartışmalarında ve keşfedilen Yunan uygarlığı etkisi altında, günümüzdeki yanlış ve eksik dünya tarihinin temeli atılmış, Batı, Uygarlığının kökenini önce Yunanda aramıştır.

İkinci etapta, Roma İmparatorluğunun büyüklüğü, yapısı ve Roma Hukuku sayesinde Batı, kökenin kati olarak Roma’ya dayandığına karar vermiştir.
Orta Asya’da Tacikistan Arkeoloji Enstitüsü Müdürü A. Ranov’un ekibiyle yapmış olduğu çalışmalarla; İnsanlığa ilk adımların Orta Asya kişisi tarafından milyon yılda atıldığını ortaya çıkarmıştır. QARA-TAU kültürü denen bu kültürde İnsanlık tarihi içine atılan ilk büyük adım kişide ŞUUR’un oluşmasıdır. (A.Ranov, la Découverte de la Civilisation de l’Asie Centrale, Dossier d’Archéologie No:185/1993.)

Qara-Tau kültüründen 14 binlerde Ön-Türk kültürü, icat etmiş olduğu yazısıyla tarihe ayak basmıştır. Bu gerçeği, kaya üstleri, mağara duvarları, demir, bakır, deri, tahta, cam vb. çeşitli eşya üzerine kazılmış, yazılmış, göçmen (göçebe değil) Ön-Atalarla tüm kıtalara yayılmış olan Ön-Türkçe damga ve yazıtlarda okumaktayız.

Milyon yıldan, yüz biner yıllarla çekilen çilelerle, ortaya bir Ön-Türk kültürü ve onun dünya görüşünü nakleden GÖK / GÜNEŞ / ATEŞ KÜLT’leri doğmuştur. İşte bu kütlerin gereksinimleriyle Ön-Atalarımız hukuk’a ilk adımlarını atmışlar Etrüskler’le Roma’ya giden bu hukuk’tan Roma hukuku doğmuştur.

Tarihte mucize yoktur, gelişim ve sentez vardır.Roma Hukuku,zaman ve mekandaki insan çile ve kafasından doğan en büyük sentezlerden biridir.
Roma hukuku ve Şeriat kıyaslamasına girersek:

Ön-Türk dünya görüşünde Kadın+erkek+tür eşdeğeri ve bundan oluşan toplum kavramı vardır. Bu toplumun değeri o kadar büyüktür ki, onu ancak Tanrı yetkisine sahip

seçimle gelmiş bir Buğ yönetebilir.
Şeriat ise, genelde, Mezopotamya’da Sodom/Gomor adıyla tanılan bir “ahlaksızlık” döneminin etkisiyle olacak, cinsel ilişkiler ve kadın erkek eşitsizliğine eğilmiş, kadını değersizlendirmiştir.
Toplum kavramına gelince ortaya sakat ve yarısı yok sayılan bir toplum çıkmıştır.

YÖK’ün, Hukuk Fakültelerinde ana bilim dalı olan ROMA HUKUKU zorunluluğunu kaldırması bilmediğimiz ya da bilmek istemediğimiz, kendi öz kültürümüze sırtımızı dönmemiz. Şeriat özlemi ise kendimizi, bu kültürümüzü inkâr etmemiz demektir. Ki bizim hukukumuz olmaktan çok uzaktır.
Mecidiyeköy 06/11/09
Haluk Tarcan,
Evrensel Uygarlıkların Kökeni Ön-Türk Uygarlığı (1A)
(*) Zafer Yalçın
(**) Portekiz mağaralarına yerleşmiş ve yazıları Ön-Türkçe okunmuş , dolayısıyla Ön-Türk oldukları ortaya çıkmış olan aşiretler devlet otoritesi ile yönetilirdi- Virgillio Correa, le Portugal- Dossiers d’Archéologie 198/1994
· Val Camonica sakinleri. Yazılarıyla ön-Türk oldukları ortaya çıkan Kamunlar Hükumet otoritesi ile yönetilirlerdi- Daniel Riba Gravure Rupestres du val Camonica , ed.Fr.Empire 1984 Paris)
 
Üst Alt