Tengri nin Simgesi

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Tengrinin  simgesi
Tengrinin simgesi
Tüm dünyada dağınık olarak bulunan ve her kültürün kendi anlayışı içinde yansıttığı ortak simgeleri bir bütün olarak bir arada görebilmek hem önemlidir hem de inandırıcıdır.

Zaten bilimin de amacı farklı gibi sanılan olayları, olguları ve oluşumları inceleyip tümel bir bakış sunabilmektir. Bu bakımdan size burada anlattıklarımı sadece sözel değil, aynı zamanda görsel görüntülerle destekleyince yaklaşımım daha tutarlı ve bilimsel olmaktadır.

Hitit  Güneşi
Hitit Güneşi

Hitit Güneşi


İlk şekilde Hitit kültüründeki Tengri damgasını sundum. İlk anda çarpıcı ve şaşırtıcı gibi görünen bu yaklaşım ilginizi çekip ilerde ki açılımları beklemenizi sağlamak içindi. Şimdi artık 7. yazıda bu açılımlara girebiliriz. Hitit güneşinin kendisi Tengri simgesi olduğu gibi, 3 adet küçük boy Tengri damgası da Hitit kralını, kraliçesini ve baş rahibi simgeliyorlar. Onların da kutsal özelliklere sahip olduklarını belirtiyorlar.

Hitit inancında Tengri damgası o kadar önemli bir yer tutuyor ki duvarlara bu damgaların farklı görüntülerini defalarca çizmişlerdir.

Tengri Simgeleri
Tengri Simgeleri

Tengriden Türeyenler
Tengriden Türeyenler
Tengri Tamgası


Yandaki şekilde Anadolu Çatalhöyük bölgesinde bulunan bir Hitit tapınak duvarındaki Tengri damgaları görülüyor.

Tengriden Türeyenler


Dördüncü yazımızın şeklinde Tengri damgasından T harfinin ortaya çıkışını ve Tengri de ki T harfi ile Teoda ki T harfinin ortak bir kök damgadan (kavramdan) türediğini görmekteyiz (Bakınız Göbeklitepe). Ayrıca Orhon abecesinde ki T1 harfi ile kalın seslilerle birleşerek bir anlamlı hece oluşturan işaret olduğundan söz ettim. Böylece Ön-Türklerin neden at ile bütünleştiklerini ve neden bu hayvanla birlikte mezara girdiklerini daha iyi anlayabilmekteyiz.

Ayrıca, T1 işaretinin bir kare üzerinde veya bir daire üzerinde duran bir ok olması tesadüf değildir. Bununla anlatılmak istenen at üzerine binmiş yönetici kişi. Ok ile yönetici ve altındaki yuvarlak ile at simgeleniyor. Zira, eskiden Türklerin inandığı bir atasözü vardı: “Atı olmayanın adı da olamaz.” Yani, yönetici at sahibi olduğuna göre aynı zamanda adı ve sanı vardır. Burada “sanı” olmak saygın olmak anlamını taşır. Japonların saygın kişilere “san” dediklerini hatırlatırım.

Tengri ile Ateş İlişkisi


Yanda ki şekilde Tengri damgasından türeyen diğer simgeleri görüyoruz. Ortadaki artı işareti hem Hıristiyan dininde hem de Budist dininde kutsal sayılmıştır. Şeklin sağ üst köşesinde görülen şekil mutluluk ve refah işareti olarak bilinir. Eğer dönüş yönü tam tersine doğru olursa, Nazilerin gamalı haçı olur ki, mutsuzluk ve kıtlık getirir. Bu bakımdan dönüş yönünün saat ibrelerinin ters yönünde olması önemlidir.

Aynı şeklin sağ alt köşesinde OT yazdım. Çünkü hem O harfi hem de T harfi Tenri damgasından türemiştir. Üstelik bu iki harfin yan yana gelişi bir kök sözcük oluşturmaktadır.OT,Ön-Türkçe “ateş” demektir. Odun, sözü de “ateşe ait” anlamını taşır. Zamanla yanan küçük bitkilere ot denmiştir. Bu sadece bir anlam kaymasıdır. Böylece Tengri kavramının /ateş, güneş/ kavramları ile ilişkisi de ortaya çıkmış oluyor.

Tengri ile Ateş ilişkisi
Tengri ile Ateş ilişkisi
Dünyada en eski Tengri örnekleri


Dünyadan Tengri Örnekleri Şekilde dünyadan çeşitli Tengri örneklerini görmekteyiz. Budist gelenekte Tengri simgelerine Mandala denmiştir. Sol üst köşede görülen mağara resminde insan ve elinde kalkana benzer bir Tengri damgası görülüyor. Bu mağara resminin, kesin bir tarih olmasa da, yaklaşık 6,000 yıl önce, M.Ö. 4,000 yıllarında çizildiği tahmin ediliyor.

Sağda görülen Çin damgası da çok eskidir. M.Ö. 2,000 civarı olabilir. Dairesel bir güneş ve ortasındaki ok-yay tutan savaşçı Tengrinin yer yüzündeki elçisi olarak düşünülmüş olabilir.

Sol alt köşedeki resim bir Tibet mandalasıdır. Küçük renkli taşlardan yapılmış olan bu Tengri simgesi mutluluk ve barış için oluşturulmuştur.

Sağ alt köşedeki pişmiş topraktan yapılmış çömlek üzerindeki şekiller de aynı kavramı simgeliyorlar. Spiraller güneşi veya yıldızları, artı işareti ise kollarını iki yana açmış insanı simgeliyor. Böylece güneşe tapan veya gökteki yıldızlara bakan insan kavramı ortaya çıkmış oluyor. Bu çömlek yukarı Nil (bugünkü Sudan) bölgesinde bulunmuştur.

Görüyoruz ki, kadim kültürlerde sanat asla süs olarak algılanmamış ve dekor olarak görülmemiştir. Bugün sanat eseri olarak tanımladığımız örnekler aslında dini ögeler taşıyan mistik simgelerdi. İnsanlar sanat için sanat yapmıyorlardı, “inanç dünyalarını simgeleştirmek için” sanat yapıyorlardı. Yani, toplum için sanat yapıyorlardı.

Doç. Dr. Haluk BERKMEN
 
Üst Alt