Şamanların Tedavi Usulleri

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Şaman
Şaman
İnsanlık tarihinin ilk tabipleri, psikoterapi usullerini kullanan Şamanlardır. Şamanlar ilk çağlardan beri toplum hayatında önemli rol oynamışlardır. Şaman ayinlerinin izleri günümüze kadar ulaşmaktadır.

Son dönemlerde yapılan araştırmalar sonucunda aslında Şamanların göz boyamadıkları uzun süreli çalışmalar sayesinde fizik tedavi usullerini öğrenen ve bu teknikleri kullanarak tedavi eden tabipler oldukları anlaşılmıştır.

Zeki Velidi Togan’ın Şaman Tarafından Tedavisi


Meşhur tarihçi Ahmet Zeki Velidi Togan Orta Asya’da bulunduğu zaman hastalandığında Bakşı denilen bir Şaman tarafından tedavi edildiğini Hatıralarında anlatmıştır:“Burada ben şiddetli bir sıtmaya tutulmuştum. Bu bende Buharadan beri vardı. Hükumet azasından Abdülhamit Arifov kinin getirmişti. O da kulaklarıma kötü tesir ediyordu. Bir gün dediler ki: ‘Yakında, Akcar ismindeki köyde tecrübeli bir Bakşı, yani Şaman var. Ona tedavi ettirelim.’ Ben de çarnaçar razı oldum. Bakşıya haber verdiler. Köyüne gittik. Meğerki bunlar Karlıklardanmış. O bir gün boyunca hazırlık yapacakmış.İkinci günü akşam gittik. Bir Özbek çadırı içinde büyük bir ateş yakılmıştı. Kapkara sakallı 40 yaşlarında görülen sağlam yapılı Bakşı normal bir insan sıfatıyla çay içip konuştuktan sonra arkadaşlarıyla bir daire yaptı. Elinde düngür denilen davulu çalarak Şamani şarkılarını söyleyip dönmeye başladı. Diğerleri de dönüyorlardı.

Şaman Kızıyor: “Sen Bize İnanmıyorsun Ruhlar Gelmiyor”

Bu merasim uzun sürünce Bakşı bana geldi.‘Sen bize inanmıyorsun, ruhlar gelmiyor. Okumayı tatil edelim.’ dedi. Ben de, ‘Aman tatil etme, ben inanırım.’ dedim. Yine bir müddet döndüler. Çaldılar, şarkı söylediler. Nihayet bunlardan biri vecde geldi. Ağızlarından beyaz köpükler çıktı ve kendisini kaybetti. Onu bir kenara çıkarıp yatırdılar. Böylece birkaç kişi vecde geldikten sonra nihayet Bakşının kendisi de vecde geldi. Orada hazır bir demir kürek vardı. Onu yanan ateşe koymuşlardı. Bir ağaç sap sokarak Bakşı küreği kaldırdı. Ağaç saplar yanmaya başladı. Ağzına su alıp küreğe püskürttü.Ateşten sıçrayan su tanecikleri yüzüme geliyor ve beni yakıyordu. ‘Korkma korkma, iyidir.’ dediler. Nihayet o Bakşı ateşte yanan bu demir küreği dişleriyle ağzına aldı. Birkaç defa etrafımda bu şekilde dolaştı, tekrar ateşe attı. Bu arada Bakşı’ya her taraftan sualler soruluyordu. Benim iyi olacağımı söyledi. Emirin muvaffak olup olmayacağını sordular. Ona müspet cevap vermedi. Daha bazı siyasi sualler sordular. Nihayet o kendine geldi. Bana da ‘Artık iyileşeceksin, ilaç falan almayın.’ dedi. Ağzına yanmış küreği aldığı halde siyah bıyıkları yanmamıştı. Ateşin sahte olmadığını da sıçrayıp yüzüme kadar gelen su damlacıklarından biliyorum. İşte bu suretle hayatımda ilk defa olarak hakiki bir Şaman ayinini görmüş oldum. Gerçi küçüklüğümde de böyle bir hastalığımı bizde ‘Baguçı’denilen Bakşı tedavi etmişti. Fakat o ayin yapmamıştı ve böyle kerametler de göstermemişti. Bundan sonrakinin almadım ve sıtmayı hissetmedim. Bu zat dolandırıcı olmayıp hakiki Bakşı sayılıyormuş. Hiçbir ücret veyahut hediye kabul etmedi. Bu Şamani ayinlerini yaptırmam burada yaşayan Özbeklerin bana karşı münasebetlerinde daha samimi olmalarına sebep oldu.’

Eski Türk Halklarının Tanrı İnancı


Şamanlık geleneği, çok köklü bağlara, animizm ve mistik inançlara dayanmaktadır. Örneğin, Başkurtlar Bulgarlarla birlikte X. asrın sonunda İslam dinini kabul etmişlerdir. O dönemlerde Bulgarlara gelen Bağdat elçilik heyeti katibi İbn Fadlan, Başkurt Şamanlığına dair bilgiler vermektedir. O Başkurtların kış, yaz, yağmur, rüzgar, ağaç (orman), hayvan, insan, su, gece-gündüz, ölüm, hayat ve yer gibi on iki tanrıya inandıklarından en büyük tanrının da gökte yaşadığını düşündüklerinden söz eder. Başkurtlar ağaçtan bir nesne yapıp onu (bir yere) asarlar, sefere çıkarken veya düşmanla karşılaşırken onu öper ve ona secde ederlermiş. İnan’a göre İbn Fadlan’ın müşahede ettiği Oğuzların Büyük Tanrı’ya inançları ve bugünkü Yakutların benzer tanrısı Ürüng Artoyon ve Altayların Ülgen hakkındaki tasavvurlarından farklı olmamıştır. Ayrıca İslamiyet’in kabul edilmesinden sonra bazı Türk halkları arasında İslam öncesi inançların izleri yaşamaya devam etmiştir.

Şamanların Masajla Fıtık ve Göğüs Hastalıkları Tedavisi


Şamanlar faaliyetlerine göre çeşitli türlere ayrılabilir.Örneğin, Osokso denilen Şamanlar insanın vücudunu ovalayıp terleterek fıtıkları alabilmekte,sırt ve göğüs hastalıklarını da tedavi edebilmekteydiler. Bundan başka sihırsı denilen büyücülerin varlığından da söz etmek gerekir.Bunlar bitki köklerini ve rüzgarı kullanarak büyüyle insanlara zarar veya fayda getirmekteydiler.Halk bu büyücülerden çok korkmuştur,ancak çok ağır bir şekilde hastalandıkları zaman onlardan yardım istemişler ve kendilerine tedavi edici bitki kökleri edinmişlerdir.

Şamanlık Babadan Oğul’a Geçerdi


Türkler, Şamanlığın babadan oğul’a geçtiğini kabul ederler. Bu inanç Moğolistan, Sibirya ve Tibet de de mevcuttur. Orta Çağ Müslüman yazarlarından Rabguzinin Kısas el-Enbiya adlı kitabında Yakup peygamberin kerametlerinin oğlu tarafından devam ettirildiği anlatılmaktadır. Bu örnekten hareketle Şamanların güçlerinin babadan oğul’a [anneden (yaşlı kadından) kızına] geçmesi inancı dünyanın birçok halkında görülebilir. Şihabettin Mercani, Mustafad el-ahbar adlı esrinde XIX. asrın ilk yarısında Başkurdistan’ın Baykıbaş köyünde İsmail bin Abdurahmanet-Türki al-Kitai Tabip adlı bir Dungan asıllı imamın yaşadığını ve tedavi ile uğraştığını anlatmaktadır. Bu şahıs, 1857 yılında vefat etmiştir.

Cin ve Şeytan Kovan Köreze Ayini


XVIII. asırda Rusya Bilimler Akademisinin üyesi Lepehin, Güney Urallarda Kızıl Mescit köyünde gördükleri Şaman ayinini şöyle anlatmıştır:
“Bir lohusaya ‘şeytan oyunu dedikleri töreni yaptırmak için Körezeyi çağırdılar. Köreze dans ediyor; bağırıp çağırıyordu. Böylece cin ve şeytanları kovuyormuş. Gece yarısı olduğunda eline kılıç ve tüfek aldı. Birkaç adama kendi kuşağını sıkıca çektirdi. Bu, cinlerle savaş için hazırlıktı. Elindeki silahlarla cin ve perileri kovmaya (onlarla savaşmaya) başladı. “Nihayet cinleri kovdum. Eyek Irmağında onları boğdum.” dedi.

Şamanların Cin Evliyaları Yörelere Göre Farklılaşır


Orta Asya’da Şaman ayini ile tedavi gördüğünü Zeki Velidi Togan meşhur bilim adamı V.V. Bartold’a yazdığı mektupta da ayrıntılı olarak anlatmıştır. Bu mektupta Zeki Velidi Togan Orta Asya’da bulunduğu zamanda Şamanları sık sık gördüğünden söz eder. Ona göre, Şaman ve büyücülerin silsile-i ervah ve evliyaları çok farklıdır. Evliya adları listesinde çeşitli Özbek olmayan hanların isimleri de geçmektedir. Ahmet Zeki Velidi Afarin kent tümeni Kara-Su kışlağında, Mitan nahiyesi Daulan ve Tupar kışlaklarında kaydettiği Bakşı duasını çok ilginç bulmuştur. Bu kışlakların halkı eski Türklerdir, cin ve evliyaları da farklıdır. Usmat Dağlarındaki Aftabruy nahiyesinde Zeki Velidi ve bir Kırgız arkadaşı hastalandıkları zaman ve daha sonra Zeki Velidi kendisi Yakkabağ’ın güneyindeki İkinçik köyünde sıtmaya tutulduğunda Hatıralarında anlattığı ayin törenleri yapılmıştır. Üç defa yapılan her ayinde kalabalık halk Bakşıya “yahu” diye bağırarak yardım etmişlerdir. Şaman ayinlerini müşahede eden Zeki Velidi Togan çok etkilenmiştir. Ona göre bazen Müslüman merkezlerinde rastlanan Şaman duaları Kırgız Şamanlarının dualarından daha zengindir. Bu mektubunda o, Türk Şamanlığını Tacik Şamanlığı ile kıyaslamaktadır. Tacik Şamanlarının ayinlerini Urgur civarında,Nurata’nın kuzeydoğusundaki Sintab köyünde ve Maçin Dağlarında görmüştür.Onun fikrince, Tacik Şamanlığı her yerde aynıdır; fazla zengin ve göze çarpan bir orijinalliğe sahip değildir.

Şamanlar Günümüzün Büyücülerini Etkilemiştir


Böylece insan toplumunun ilk tedavicilerinin Şamanlar olduğu görülmektedir. Onların faaliyetleri daha sonra bu tür işlerle uğraşanların faaliyetini de etkilemiştir. İslamı kabul ettikten sonra da Şamanlar toplumda önemli bir rol oynamıştır; ancak onların faaliyetini bir süre sonra Müslüman mollaları devam ettirmeye başlamıştır. Şamanlık ve psikoterapiye bağlı tedavi usulleri modern tıbbın gelişmesi ve eski gelenekleri bilen insanların azalması ile kaybolmaya yüz tutmuştur. Bununla beraber son zamanlarda halk hekimliği usullerine ilgi artmıştır. Bu dönemde eski geleneklerden tamamen farklı olarak Çin, Hint vs. halk tedavi usulleri ile ilgili tedaviciler ortaya çıkmıştır. Bununla beraber eski tedavi geleneklerini devam ettirmek isteyenler de bulunmaktadır. Yani modern tıbbi tedavilerden ümidini kesen insanlar başka tedavi usullerinde çare aramaktadırlar. Şaman geleneği ve tedavi usulleri halkın hafızasında, tarihi kaynaklarda ve folklor eserlerinde hala yaşamaktadır.
Ahat SALİHOV
 
Üst Alt