MURATS44
Özel Üye
ZERRE
Hidayet-i Kur'aniyenin şuasından
İ'lem eyyühe'l-aziz! Cenab-ı Hakka nazır ve Ona vasıl olan yollar, kapılar, alemin tabakaları, sayfaları, mürekkebatı nispetinde bir yekun teşkil etmektedir. Adi bir yol kapandığı zaman bütün yolların kapanmış olduğunu tevehhüm etmek, cehaletin en büyük bir şahididir. Bu adamın meseli, gayet büyük askeri bir karargahı havi büyük bir şehirde, karargahın bayrağını görmediğinden, sultanın ve askeriyeye ait bütün şeylerin inkarına veya teviline başlayan adamın meseli gibidir.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Her şeyin batını zahirinden daha ali, daha kamil, daha latif, daha güzel, daha müzeyyen olduğu gibi, hayatça daha kavi, şuurca daha tamdır. Ve zahirde görünen hayat, şuur, kemal ve saire, ancak batından zahire süzülen zayıf bir tereşşuhtur. Yoksa batın camid, meyyit olup da ilim ve hayatı dışarıya vermiş olduğuna zehaba ihtimal yoktur.
Evet, karnın (miden) evinden, cildin gömleğinden ve kuvve-i hafızan senin kitabından, nakış ve intizamca daha yüksek ve daha gariptir. Binaenaleyh, alem-i meleküt alem-i şehadetten, alem-i gayb dünya ve ahiretten daha ali ve daha yüksektir. Maalesef, nefs-i emmare, heva-i nefisle baktığı için, zahiri, hayatlı, ünsiyetli bir perde gibi meyyit ve zulmetli ve vahşetli zannettiği batın üstüne serilmiş olduğunu görüyor.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Senin yüzün, veçhin o kadar küçüklüğüyle beraber, geçmiş ve gelecek bütün insanların adedince kendisini onlardan ayıran ve tarif eden nişan ve alametleri havi olduğu gibi, yüzünü teşkil eden esas ve erkanında da bütün insanlar ittifaktadır. Bütün insanlarda, biri tevafuk, diğeri tehalüf olmak üzere iki cihet vardır. Tehalüf ciheti Saniin muhtar olduğuna, tevafuk ciheti ise Saniin Vahid-i Ehad olduğuna delalet ederler. Bu iki cihetin bir Kasıdın kasdıyla, bir Muhtarın ihtiyarıyla, bir Müridin iradesiyle, bir Alimin ilmiyle olmadığını tevehhüm etmek, muhalatın en acibidir. Fesübhanallah! Yüzün o küçük sayfasında nasıl gayr-ı mütenahi nişanlar derc edilmiştir ki, gözle okunur da nazarla, yani akılla görünmez.
Hidayet-i Kur'aniyenin şuasından
İ'lem eyyühe'l-aziz! Cenab-ı Hakka nazır ve Ona vasıl olan yollar, kapılar, alemin tabakaları, sayfaları, mürekkebatı nispetinde bir yekun teşkil etmektedir. Adi bir yol kapandığı zaman bütün yolların kapanmış olduğunu tevehhüm etmek, cehaletin en büyük bir şahididir. Bu adamın meseli, gayet büyük askeri bir karargahı havi büyük bir şehirde, karargahın bayrağını görmediğinden, sultanın ve askeriyeye ait bütün şeylerin inkarına veya teviline başlayan adamın meseli gibidir.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Her şeyin batını zahirinden daha ali, daha kamil, daha latif, daha güzel, daha müzeyyen olduğu gibi, hayatça daha kavi, şuurca daha tamdır. Ve zahirde görünen hayat, şuur, kemal ve saire, ancak batından zahire süzülen zayıf bir tereşşuhtur. Yoksa batın camid, meyyit olup da ilim ve hayatı dışarıya vermiş olduğuna zehaba ihtimal yoktur.
Evet, karnın (miden) evinden, cildin gömleğinden ve kuvve-i hafızan senin kitabından, nakış ve intizamca daha yüksek ve daha gariptir. Binaenaleyh, alem-i meleküt alem-i şehadetten, alem-i gayb dünya ve ahiretten daha ali ve daha yüksektir. Maalesef, nefs-i emmare, heva-i nefisle baktığı için, zahiri, hayatlı, ünsiyetli bir perde gibi meyyit ve zulmetli ve vahşetli zannettiği batın üstüne serilmiş olduğunu görüyor.
İ'lem eyyühe'l-aziz! Senin yüzün, veçhin o kadar küçüklüğüyle beraber, geçmiş ve gelecek bütün insanların adedince kendisini onlardan ayıran ve tarif eden nişan ve alametleri havi olduğu gibi, yüzünü teşkil eden esas ve erkanında da bütün insanlar ittifaktadır. Bütün insanlarda, biri tevafuk, diğeri tehalüf olmak üzere iki cihet vardır. Tehalüf ciheti Saniin muhtar olduğuna, tevafuk ciheti ise Saniin Vahid-i Ehad olduğuna delalet ederler. Bu iki cihetin bir Kasıdın kasdıyla, bir Muhtarın ihtiyarıyla, bir Müridin iradesiyle, bir Alimin ilmiyle olmadığını tevehhüm etmek, muhalatın en acibidir. Fesübhanallah! Yüzün o küçük sayfasında nasıl gayr-ı mütenahi nişanlar derc edilmiştir ki, gözle okunur da nazarla, yani akılla görünmez.