Okyay
ÖZEL ÜYE
AYET-İ KERiME
Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.
(Tevbe Suresi, 89)
(Tevbe Suresi, 89)
..................................................................................
Bir bardak su
Düşünki; bir çölün ortasındasın,
İçecek bir yudum, suyun olmasın.
Sıcak ve susuzluk, son haddi bulsun,
Ölüm adım- adım üstüne gelsin,
Âniden birini, peydah’tır görsen,
Karşında, bir bardak su ile dursun.
O suya, malını, bedel istese,
Acaba ne derdin bir düşünsene.
El cevap; “amanın, ne olur derdin,
Suyu ver, nem varsa hepsini verdim”
Ayrıca teşekkür, minnet ederek,
El pençe önünde, büklüm dururdun.
Ha şimdi soralım, bi kendimize,
Malımız ne kıymet, bahşeder bize
Eğer ki değeri, bir bardak suysa,
Ne ki mal sevgisi, taparcasına.
Hem şöyle bi düşün, ne zenginlikler,
Lütfetmiş Mevlâ’mız, say birer- birer.
Ruhumuz ayrı mülk, beden ayrıdır.
Hangisi diğerden, az hayırlıdır.
Hele aklımıza, dünyâ verseler,
Ver aklını; dünya, senin deseler,
Bir dünya; akılsız, ne işe yarar
Mahlûka, hazine vermeye benzer.
Dünyaya karşılık, gözümü vermem,
Kalbimi vermem, yüzümü vermem.
Dilimi veremem, sözümü vermem,
Ben çünkü bunlarsız, yoksun duramam.
Daha sayılacak, varlıklarım çok,
Bütün uzuvlarım, birbirinden pek;
Üstündür- cevherdir, lâzımdır bilmek,
Yaradan görmemiş, hiçbir şeye denk.
Diyelim her türlü, varlığın mevcut,
Her şeyi alırsın, isterse vücut.
En enfes yiycekler, ikram edilmiş,
Ve lâkin imkânsız, yimen yok olmuş..
Tefekkür et hele, Sen düşünerek.
Hakkı sahibine teslim ederek.
Ve dahi gelelim, sadedimize.!
Hakemlik yapalım, bi kendimize.
Bir bardak su kadar, malın değeri,
Sağlığın değeri, nimetin yeri,
İbretle görmeli, bu cevherleri.
Cihâna eşdeğer, bunlar her biri.
Susuzluğu veren, suyu yaratan,
İstese; bir yudum, damla, aratan.
Ey Rabbim! Hikmetle, dolu her şeyin,
Nasıl olur sana, minnet etmeyim.
Her metâ, her lâhza, imtihan yüklü,
Bize idrak lütfet, yapalım şükrü.
Nereye uzansak, sana muhtâcız,
Biz âsi kulların, pek de âciziz.
Sen göstermezsen, biz göremeyiz,
Basîret rüşdüne, erişemeyiz.
Eğer duyurmazsan, biz duyamayız,
Afsız hiçbir hakkı, ödeyemeyiz.
Yardımın olmadan, dikelemeyiz,
Gel desen, bu halle , biz gelemeyiz,
O yüce katına, ulaşamayız.
Gizlenen hikmeti, hiç bilemeyiz.
Ey Rabbim Tek Muîn, sen varsın çünkü,
Bize berâtını, kurtuluş yaz ki,
Felâha çıkalım, yüzümüz gülsün,
Merhamet lütfundan, rahmetin olsun.
Sallü alâ Resûlüna Muhammed
Allahümme sali alâ Muhammed.
Şevket OKYAY
***
........................................
BİLGİ
İnsanın doğal güzellik arayışı içinde olmasının sebeplerinden biri, Allah'ın insanı cennet güzelliklerinden zevk alacak şekilde yaratmış olmasıdır. İnsan farkında olsa da olmasa da aslında cennet nimetlerinin beklentisi içindedir. Ayetlerde cennetin doğal güzelliklerle iç içe olacağı şöyle haber verilmektedir:
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Büruc Suresi, 11)
Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (Rahman Suresi, 48)
Cennet Ağaçları:
Ağaçlık mekanlar insanların, içinde bulunmaktan ruhen zevk aldıkları yerlerdendir. İnsanlar her ne kadar binaların yoğunlukta olduğu şehir merkezlerinde yaşasalar da, genellikle ağaçlık, yeşillik mekanlarda bulunmak isterler. Ağaçlık bir yere ait bir görüntü izlemek ya da böyle bir fotoğrafa hatta tabloya bakmak dahi insanlar için bir zevktir. Dünyada pek çok faydasıyla yaratılmış olan ağaçlar, Rabbimiz'in insanlara sunduğu nimetlerdendir. Görkemli görünümleri, benzersiz türleri, çeşitli renkleri, serinletici gölgelikleri ile ağaçlar, insanlara zevk verecek şekilde yaratılmışlardır. Allah'ın "Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler" (Abese Suresi, 30) ayetiyle bildirdiği ağaçlar, ahirette cennete has üstün özellikleriyle yaratılmıştır. Solmadan, kurumadan, yaprakları dökülmeden, ihtişamlı görünümleri ile, ağaçlar da cennetteki kusursuzluk içinde yaratılmışlardır. Aşağıdaki hadislerde ise ağaçların özellikle gölgesinden bir cennet nimeti olarak sıkça bahsedilir:
Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez). O huld -ebedilik- ağacıdır...
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Büruc Suresi, 11)
Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. (Rahman Suresi, 48)
Cennet Ağaçları:
Ağaçlık mekanlar insanların, içinde bulunmaktan ruhen zevk aldıkları yerlerdendir. İnsanlar her ne kadar binaların yoğunlukta olduğu şehir merkezlerinde yaşasalar da, genellikle ağaçlık, yeşillik mekanlarda bulunmak isterler. Ağaçlık bir yere ait bir görüntü izlemek ya da böyle bir fotoğrafa hatta tabloya bakmak dahi insanlar için bir zevktir. Dünyada pek çok faydasıyla yaratılmış olan ağaçlar, Rabbimiz'in insanlara sunduğu nimetlerdendir. Görkemli görünümleri, benzersiz türleri, çeşitli renkleri, serinletici gölgelikleri ile ağaçlar, insanlara zevk verecek şekilde yaratılmışlardır. Allah'ın "Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler" (Abese Suresi, 30) ayetiyle bildirdiği ağaçlar, ahirette cennete has üstün özellikleriyle yaratılmıştır. Solmadan, kurumadan, yaprakları dökülmeden, ihtişamlı görünümleri ile, ağaçlar da cennetteki kusursuzluk içinde yaratılmışlardır. Aşağıdaki hadislerde ise ağaçların özellikle gölgesinden bir cennet nimeti olarak sıkça bahsedilir:
Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez). O huld -ebedilik- ağacıdır...
Moderatör tarafında düzenlendi: