Gelin - Kaynana ilişkileri

ceylannur

Yeni Üyemiz
İnsan hayatının en önemli olaylarından biri olan evlilik, yaşamın en verimli çağında zenginleşmesine veya çoraklaşmasına yön veren bir dönüm noktasıdır.
Elbetteki huzur ve saadet dolu bir aile yuvasında en büyük rol kadına düşmektedir. Kadın aile hayatını cennetin küçük bir numunesi haline getirebilir. Bediüzzamanın şu veciz tespiti bu görüşü destekler niteliktedir. "Her insanın küçük dünyası, belki küçük bir Cenneti kendi hanesidir."
Evlenmiş olan bir çift artık toplumun bağımsız birimidir. Evlilik sadece karı-koca arasında olmaz. Günümüzde, kayınvalide, görümce, kayın vs. evlilikte mutluluğun oluşmasındaki vazgeçilmez unsurlardır. Genç çift, aile dışındaki kişilerin, ailenin mutluluğunu olumsuz yönde etkilenmesine ve aile bağımsızlığını korumaya özen göstermelidir. Gelelim günümüzde yaşanan gelin-kayınvalide ilişkilerinde yaşanan sorunlar ve çözüm yollarına...
Konuya pembe gözlükle yaklaşmamız pek doğru olmaz Çünkü gelini ile anlaşamayan kayınvalide, kayınvalidesi ile anlaşamayan gelinler var. Geçmişten günümüze bu sıkıntı hep var olmuştur. Eskiden gelinlerin, oğulların, torunların, kayınpeder ve kayınvalidelerin aynı çatı altında yaşadığı yıllarda bu problem belki vardı, ama herhalde bugünkü boyutlarda değildi. Problemler yüz göz olmadan çözülüyordu. Dilimize yerleşen "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" sözü eskilerin bu konulardaki inceliğini gösteriyordu. Hem kayınvalide nasihat ederken dikkatliydi, aracı kullanarak telkinini yapıyordu, gelini de pür dikkat dinleyerek ders alıyordu.
Günümüzde kaçınılmaz ama bir o kadar da acı bir gerçek vardır ki. Ne gelin kayınvalideden, ne de kayınvalide gelininden memnun değil...
Hangisi haklı bilemeyiz. Ama şu bir gerçek ki; temeli İslam ile yoğrulmuş yuvaların mutsuz olması imkansız. Tabii bu durumda her iki tarafa düşen önemli görev ve sorumluluklar var. Çünkü mutlu aileler anne-baba ve çocuktan oluşmuyor. Eşinin ailesi ile arası açık olan bir aile ferdinin yuvasında çok mutlu olduğu söylenemez. Aile içindeki mutluluğun devamı için her iki tarafa da tavsiyelerimiz olacak.
Gelinlere düşen görev;
Kaynana demek (kaim ana); ana makamına kaim olan demektir. Gelin kayınvalidesinin annesinin yerine koyacak. Ona annesi gibi davranacak, muamele edecek. Ne demiş atalarımız "Ne ekersen onu biçersin". Bu düstur ile hayatlarını ikame ettirmeleri gerekir.
n Kendilerinin de birgün kayınvalide olacaklarını hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar. Bilmelidirler ki; kocaları da bir ana kuzusudur. Kendileri çocuklarına nasıl düşkünse kayınvalideleri de evlatlarına öyle düşkün olacaktır.
n "Aile fertlerine yaptığın her iyilik onlara sadakadır" hadisi gereğince; Kayınvalidelerine sevgi ve hürmette kusur etmemelidir. Sonuçta onlar zaten yaş itibariyle büyükler ve bunu hak ediyorlar.
n Gelin kayınvalidesini sık sık ziyaret etmeli, bayramlarda, kandillerde vs. hatırını sormalıdır. Onu arayarak gönlünü almalıdır.
n En kızgın anında bile gelin kayınvalidesi ile münakaşasında terbiye ve edebini muhafaza etmelidir.
n Kendi annesi veya ailesinin özel meselelerini nasıl kimseye söylemiyorsa kayınvalidesi ile yaşadıklarını ona ait sırları kimseye söylememesi gerekir. Yani sır tutmalı, sırdaş olmalı. Bu durum kayınvalidesinin daha hoşuna gider. Gelinine duyduğu güven artar.
n Herhangi bir konuda asla iddialaşmaması, inatlaşmaması gerekir. "Siz haklısınız, ama benim düşüncem budur" demeli. Konuyu uzatacak sözlerden kaçınmalı. Böyle durumlarda susmak her zaman en büyük sanattır.
Kayınvalideye düşen görev ve sorumluluklar
n Gelinleriniz baba evinden sizin yuvanıza gelip ailenizin bir ferdi oldu artık. Ona Allahın bir emaneti olarak bakın. Çünkü onlar sizlere Allahın bir emanetidir.
n Kendi kızınızın veya bir aile ferdinin kusurlarını örter gibi gelininizin de kusurlarını örtün.
n Gelininize emir vererek konuşmayın, daima onunla evladınız gibi hoşgörülü konuşun.
n Evladınız ve gelininiz aralarında tartışıyor olabilirler, onların aralarına girmeyin.
Ahçılığı ile ün yapmış bir kadın, oğlunu ve yeni gelinini o akşam yemeğe çağırmıştı. Yine dostları olan yaşlı kadını da…
Mutfağa girdi ve yemeği hazırlamaya başladı. Akşam oldu ve misafirleri geldiler. Bir de ne görsünler yemekleri olmamış, tatlılar un kokuyor, patatesler pişmemiş, köfteler ise yanmış. Fakat durumu fark ettirmemek için yaşlı kadın ve gelini ellerinden geleni yapmışlar.
Yemek bitmiş. Kadının oğlu ve gelini evlerine dönmüşler. Bunu fırsat bilen yaşlı kadın sormuş:
-Ben senin harika bir ahçı olduğunu adım gibi biliyorum, fakat bu akşam yemeklerin hiç olmamış. Hayırdır hasta mısın?
Kadın cevap vermiş:
Hayır oldukça iyiyim. Yemekleri kasten öyle yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak…
n Gelininizin size dinen bakmak zorunda olmadığını bilin. Ancak ondan gördüğünüz saygı ve hürmet karşılığında ona teşekkür ve dua etmeyi unutmayın.
n Gelininizi oğlunuz ile aranıza gören bir yabancı gibi görmeyin.
n Gelininizi her konuda methetmeli, ona bir anne şefkati ile davranmalısınız.
n Gelininize hayat hakkı tanımalı onu bazı konularda serbest bırakmalısınız. Eşler arasındaki kararları saygı ile karşılamalısınız.
n Gelinine sık sık iğneleyici, rencide edici laflar sarfetmekten kaçınmalısınız.
n Gelininizin ufak tefek hatalarını görmezden gelmeli, olayları büyütmekten kaçınmalısınız.
n En önemlisi gelininizin ailesi ile görüşmesinden rahatsız olmamalı, bu rahatsızlığınızı ima ile de olsa belli etmemelisiniz. Sizin kızınız size geldiği zaman nasıl memnun oluyorsanız; onlar da o kadar memnun olurlar.
n Bu tür olaylarda (varsa eğer) arada kalan genelde eş olur. Koca muhakkak yatıştırıcı olmalı, arayı bulmakta dikkatli davranmalıdır. Karısının ve annesinin birbirleri hakkındaki kötü sözleri birbirlerine aktarmamalıdır.
Ne mutlu iyi geçinen birbirine sevgide, hürmette, saygıda, hoşgörüde kusur etmeyen gelin ve kayınvalideye!
Gelin ve Kaynanası
Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor.
Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatıyor:
"Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin"
Yaşlı aktar geline bir toz vermiş.
"Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin" demiş.
Kızgın gelin kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya
başlamış.
Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin:
"Bu zehrin panzehirini istiyorum.
Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine müsaade edemem."
Yaşlı aktar cevap vermiş:
"Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti anlatamam."
İnsan hayatının en önemli olaylarından biri olan evlilik, yaşamın en verimli çağında zenginleşmesine veya çoraklaşmasına yön veren bir dönüm noktasıdır.
Elbetteki huzur ve saadet dolu bir aile yuvasında en büyük rol kadına düşmektedir. Kadın aile hayatını cennetin küçük bir numunesi haline getirebilir. Bediüzzamanın şu veciz tespiti bu görüşü destekler niteliktedir. "Her insanın küçük dünyası, belki küçük bir Cenneti kendi hanesidir."
Evlenmiş olan bir çift artık toplumun bağımsız birimidir. Evlilik sadece karı-koca arasında olmaz. Günümüzde, kayınvalide, görümce, kayın vs. evlilikte mutluluğun oluşmasındaki vazgeçilmez unsurlardır. Genç çift, aile dışındaki kişilerin, ailenin mutluluğunu olumsuz yönde etkilenmesine ve aile bağımsızlığını korumaya özen göstermelidir. Gelelim günümüzde yaşanan gelin-kayınvalide ilişkilerinde yaşanan sorunlar ve çözüm yollarına...
Konuya pembe gözlükle yaklaşmamız pek doğru olmaz Çünkü gelini ile anlaşamayan kayınvalide, kayınvalidesi ile anlaşamayan gelinler var. Geçmişten günümüze bu sıkıntı hep var olmuştur. Eskiden gelinlerin, oğulların, torunların, kayınpeder ve kayınvalidelerin aynı çatı altında yaşadığı yıllarda bu problem belki vardı, ama herhalde bugünkü boyutlarda değildi. Problemler yüz göz olmadan çözülüyordu. Dilimize yerleşen "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" sözü eskilerin bu konulardaki inceliğini gösteriyordu. Hem kayınvalide nasihat ederken dikkatliydi, aracı kullanarak telkinini yapıyordu, gelini de pür dikkat dinleyerek ders alıyordu.
Günümüzde kaçınılmaz ama bir o kadar da acı bir gerçek vardır ki. Ne gelin kayınvalideden, ne de kayınvalide gelininden memnun değil...
Hangisi haklı bilemeyiz. Ama şu bir gerçek ki; temeli İslam ile yoğrulmuş yuvaların mutsuz olması imkansız. Tabii bu durumda her iki tarafa düşen önemli görev ve sorumluluklar var. Çünkü mutlu aileler anne-baba ve çocuktan oluşmuyor. Eşinin ailesi ile arası açık olan bir aile ferdinin yuvasında çok mutlu olduğu söylenemez. Aile içindeki mutluluğun devamı için her iki tarafa da tavsiyelerimiz olacak.
Gelinlere düşen görev;
Kaynana demek (kaim ana); ana makamına kaim olan demektir. Gelin kayınvalidesinin annesinin yerine koyacak. Ona annesi gibi davranacak, muamele edecek. Ne demiş atalarımız "Ne ekersen onu biçersin". Bu düstur ile hayatlarını ikame ettirmeleri gerekir.
n Kendilerinin de birgün kayınvalide olacaklarını hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar. Bilmelidirler ki; kocaları da bir ana kuzusudur. Kendileri çocuklarına nasıl düşkünse kayınvalideleri de evlatlarına öyle düşkün olacaktır.
n "Aile fertlerine yaptığın her iyilik onlara sadakadır" hadisi gereğince; Kayınvalidelerine sevgi ve hürmette kusur etmemelidir. Sonuçta onlar zaten yaş itibariyle büyükler ve bunu hak ediyorlar.
n Gelin kayınvalidesini sık sık ziyaret etmeli, bayramlarda, kandillerde vs. hatırını sormalıdır. Onu arayarak gönlünü almalıdır.
n En kızgın anında bile gelin kayınvalidesi ile münakaşasında terbiye ve edebini muhafaza etmelidir.
n Kendi annesi veya ailesinin özel meselelerini nasıl kimseye söylemiyorsa kayınvalidesi ile yaşadıklarını ona ait sırları kimseye söylememesi gerekir. Yani sır tutmalı, sırdaş olmalı. Bu durum kayınvalidesinin daha hoşuna gider. Gelinine duyduğu güven artar.
n Herhangi bir konuda asla iddialaşmaması, inatlaşmaması gerekir. "Siz haklısınız, ama benim düşüncem budur" demeli. Konuyu uzatacak sözlerden kaçınmalı. Böyle durumlarda susmak her zaman en büyük sanattır.
Kayınvalideye düşen görev ve sorumluluklar
n Gelinleriniz baba evinden sizin yuvanıza gelip ailenizin bir ferdi oldu artık. Ona Allahın bir emaneti olarak bakın. Çünkü onlar sizlere Allahın bir emanetidir.
n Kendi kızınızın veya bir aile ferdinin kusurlarını örter gibi gelininizin de kusurlarını örtün.
n Gelininize emir vererek konuşmayın, daima onunla evladınız gibi hoşgörülü konuşun.
n Evladınız ve gelininiz aralarında tartışıyor olabilirler, onların aralarına girmeyin.
Ahçılığı ile ün yapmış bir kadın, oğlunu ve yeni gelinini o akşam yemeğe çağırmıştı. Yine dostları olan yaşlı kadını da…
Mutfağa girdi ve yemeği hazırlamaya başladı. Akşam oldu ve misafirleri geldiler. Bir de ne görsünler yemekleri olmamış, tatlılar un kokuyor, patatesler pişmemiş, köfteler ise yanmış. Fakat durumu fark ettirmemek için yaşlı kadın ve gelini ellerinden geleni yapmışlar.
Yemek bitmiş. Kadının oğlu ve gelini evlerine dönmüşler. Bunu fırsat bilen yaşlı kadın sormuş:
-Ben senin harika bir ahçı olduğunu adım gibi biliyorum, fakat bu akşam yemeklerin hiç olmamış. Hayırdır hasta mısın?
Kadın cevap vermiş:
Hayır oldukça iyiyim. Yemekleri kasten öyle yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak…
n Gelininizin size dinen bakmak zorunda olmadığını bilin. Ancak ondan gördüğünüz saygı ve hürmet karşılığında ona teşekkür ve dua etmeyi unutmayın.
n Gelininizi oğlunuz ile aranıza gören bir yabancı gibi görmeyin.
n Gelininizi her konuda methetmeli, ona bir anne şefkati ile davranmalısınız.
n Gelininize hayat hakkı tanımalı onu bazı konularda serbest bırakmalısınız. Eşler arasındaki kararları saygı ile karşılamalısınız.
n Gelinine sık sık iğneleyici, rencide edici laflar sarfetmekten kaçınmalısınız.
n Gelininizin ufak tefek hatalarını görmezden gelmeli, olayları büyütmekten kaçınmalısınız.
n En önemlisi gelininizin ailesi ile görüşmesinden rahatsız olmamalı, bu rahatsızlığınızı ima ile de olsa belli etmemelisiniz. Sizin kızınız size geldiği zaman nasıl memnun oluyorsanız; onlar da o kadar memnun olurlar.
n Bu tür olaylarda (varsa eğer) arada kalan genelde eş olur. Koca muhakkak yatıştırıcı olmalı, arayı bulmakta dikkatli davranmalıdır. Karısının ve annesinin birbirleri hakkındaki kötü sözleri birbirlerine aktarmamalıdır.
Ne mutlu iyi geçinen birbirine sevgide, hürmette, saygıda, hoşgörüde kusur etmeyen gelin ve kayınvalideye!
Gelin ve Kaynanası
Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor.
Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatıyor:
"Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin"
Yaşlı aktar geline bir toz vermiş.
"Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin" demiş.
Kızgın gelin kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya
başlamış.
Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin:
"Bu zehrin panzehirini istiyorum.
Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine müsaade edemem."
Yaşlı aktar cevap vermiş:
"Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti anlatamam."
İnsan hayatının en önemli olaylarından biri olan evlilik, yaşamın en verimli çağında zenginleşmesine veya çoraklaşmasına yön veren bir dönüm noktasıdır.
Elbetteki huzur ve saadet dolu bir aile yuvasında en büyük rol kadına düşmektedir. Kadın aile hayatını cennetin küçük bir numunesi haline getirebilir. Bediüzzamanın şu veciz tespiti bu görüşü destekler niteliktedir. "Her insanın küçük dünyası, belki küçük bir Cenneti kendi hanesidir."
Evlenmiş olan bir çift artık toplumun bağımsız birimidir. Evlilik sadece karı-koca arasında olmaz. Günümüzde, kayınvalide, görümce, kayın vs. evlilikte mutluluğun oluşmasındaki vazgeçilmez unsurlardır. Genç çift, aile dışındaki kişilerin, ailenin mutluluğunu olumsuz yönde etkilenmesine ve aile bağımsızlığını korumaya özen göstermelidir. Gelelim günümüzde yaşanan gelin-kayınvalide ilişkilerinde yaşanan sorunlar ve çözüm yollarına...
Konuya pembe gözlükle yaklaşmamız pek doğru olmaz Çünkü gelini ile anlaşamayan kayınvalide, kayınvalidesi ile anlaşamayan gelinler var. Geçmişten günümüze bu sıkıntı hep var olmuştur. Eskiden gelinlerin, oğulların, torunların, kayınpeder ve kayınvalidelerin aynı çatı altında yaşadığı yıllarda bu problem belki vardı, ama herhalde bugünkü boyutlarda değildi. Problemler yüz göz olmadan çözülüyordu. Dilimize yerleşen "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" sözü eskilerin bu konulardaki inceliğini gösteriyordu. Hem kayınvalide nasihat ederken dikkatliydi, aracı kullanarak telkinini yapıyordu, gelini de pür dikkat dinleyerek ders alıyordu.
Günümüzde kaçınılmaz ama bir o kadar da acı bir gerçek vardır ki. Ne gelin kayınvalideden, ne de kayınvalide gelininden memnun değil...
Hangisi haklı bilemeyiz. Ama şu bir gerçek ki; temeli İslam ile yoğrulmuş yuvaların mutsuz olması imkansız. Tabii bu durumda her iki tarafa düşen önemli görev ve sorumluluklar var. Çünkü mutlu aileler anne-baba ve çocuktan oluşmuyor. Eşinin ailesi ile arası açık olan bir aile ferdinin yuvasında çok mutlu olduğu söylenemez. Aile içindeki mutluluğun devamı için her iki tarafa da tavsiyelerimiz olacak.
Gelinlere düşen görev;
Kaynana demek (kaim ana); ana makamına kaim olan demektir. Gelin kayınvalidesinin annesinin yerine koyacak. Ona annesi gibi davranacak, muamele edecek. Ne demiş atalarımız "Ne ekersen onu biçersin". Bu düstur ile hayatlarını ikame ettirmeleri gerekir.
n Kendilerinin de birgün kayınvalide olacaklarını hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar. Bilmelidirler ki; kocaları da bir ana kuzusudur. Kendileri çocuklarına nasıl düşkünse kayınvalideleri de evlatlarına öyle düşkün olacaktır.
n "Aile fertlerine yaptığın her iyilik onlara sadakadır" hadisi gereğince; Kayınvalidelerine sevgi ve hürmette kusur etmemelidir. Sonuçta onlar zaten yaş itibariyle büyükler ve bunu hak ediyorlar.
n Gelin kayınvalidesini sık sık ziyaret etmeli, bayramlarda, kandillerde vs. hatırını sormalıdır. Onu arayarak gönlünü almalıdır.
n En kızgın anında bile gelin kayınvalidesi ile münakaşasında terbiye ve edebini muhafaza etmelidir.
n Kendi annesi veya ailesinin özel meselelerini nasıl kimseye söylemiyorsa kayınvalidesi ile yaşadıklarını ona ait sırları kimseye söylememesi gerekir. Yani sır tutmalı, sırdaş olmalı. Bu durum kayınvalidesinin daha hoşuna gider. Gelinine duyduğu güven artar.
n Herhangi bir konuda asla iddialaşmaması, inatlaşmaması gerekir. "Siz haklısınız, ama benim düşüncem budur" demeli. Konuyu uzatacak sözlerden kaçınmalı. Böyle durumlarda susmak her zaman en büyük sanattır.
Kayınvalideye düşen görev ve sorumluluklar
n Gelinleriniz baba evinden sizin yuvanıza gelip ailenizin bir ferdi oldu artık. Ona Allahın bir emaneti olarak bakın. Çünkü onlar sizlere Allahın bir emanetidir.
n Kendi kızınızın veya bir aile ferdinin kusurlarını örter gibi gelininizin de kusurlarını örtün.
n Gelininize emir vererek konuşmayın, daima onunla evladınız gibi hoşgörülü konuşun.
n Evladınız ve gelininiz aralarında tartışıyor olabilirler, onların aralarına girmeyin.
Ahçılığı ile ün yapmış bir kadın, oğlunu ve yeni gelinini o akşam yemeğe çağırmıştı. Yine dostları olan yaşlı kadını da…
Mutfağa girdi ve yemeği hazırlamaya başladı. Akşam oldu ve misafirleri geldiler. Bir de ne görsünler yemekleri olmamış, tatlılar un kokuyor, patatesler pişmemiş, köfteler ise yanmış. Fakat durumu fark ettirmemek için yaşlı kadın ve gelini ellerinden geleni yapmışlar.
Yemek bitmiş. Kadının oğlu ve gelini evlerine dönmüşler. Bunu fırsat bilen yaşlı kadın sormuş:
-Ben senin harika bir ahçı olduğunu adım gibi biliyorum, fakat bu akşam yemeklerin hiç olmamış. Hayırdır hasta mısın?
Kadın cevap vermiş:
Hayır oldukça iyiyim. Yemekleri kasten öyle yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak…
n Gelininizin size dinen bakmak zorunda olmadığını bilin. Ancak ondan gördüğünüz saygı ve hürmet karşılığında ona teşekkür ve dua etmeyi unutmayın.
n Gelininizi oğlunuz ile aranıza gören bir yabancı gibi görmeyin.
n Gelininizi her konuda methetmeli, ona bir anne şefkati ile davranmalısınız.
n Gelininize hayat hakkı tanımalı onu bazı konularda serbest bırakmalısınız. Eşler arasındaki kararları saygı ile karşılamalısınız.
n Gelinine sık sık iğneleyici, rencide edici laflar sarfetmekten kaçınmalısınız.
n Gelininizin ufak tefek hatalarını görmezden gelmeli, olayları büyütmekten kaçınmalısınız.
n En önemlisi gelininizin ailesi ile görüşmesinden rahatsız olmamalı, bu rahatsızlığınızı ima ile de olsa belli etmemelisiniz. Sizin kızınız size geldiği zaman nasıl memnun oluyorsanız; onlar da o kadar memnun olurlar.
n Bu tür olaylarda (varsa eğer) arada kalan genelde eş olur. Koca muhakkak yatıştırıcı olmalı, arayı bulmakta dikkatli davranmalıdır. Karısının ve annesinin birbirleri hakkındaki kötü sözleri birbirlerine aktarmamalıdır.
Ne mutlu iyi geçinen birbirine sevgide, hürmette, saygıda, hoşgörüde kusur etmeyen gelin ve kayınvalideye!
Gelin ve Kaynanası
Bir gelin kaynanasıyla hiç geçinemiyor.
Araları o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatıyor:
"Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin"
Yaşlı aktar geline bir toz vermiş.
"Bunu her gün yemeğine çok az karıştır, fakat aranı çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin" demiş.
Kızgın gelin kaynanasının her yemeğine muntazam o beyaz tozdan karıştırıp, bir ay ömrü kalan kaynanasına çok iyi davranmaya
başlamış.
Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiş gelin:
"Bu zehrin panzehirini istiyorum.
Zehirlediğimi anlamasın diye kayınvalideme farklı davranmaya, gülümsemeye ve saygı göstermeye başladım. Bu sefer onun da bana tavrı değişti, çok iyi bir insan oldu. Şimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine müsaade edemem."
Yaşlı aktar cevap vermiş:
"Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiğim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanın arasını düzeltti anlatamam."
Sümeyye GENÇ
 
Üst Alt