.
vuslat derki....
" Es sohbetü bila çay, kes semai bile ay."
"Çaysız bir sohbet, aysız geceye benzer."
Sakarya'nın tarihi evlerinde sedir üzerinde;Van usulü kömürde, bir Rize çayı demleyelim..
Çay, denilince aklıma daima muhabbet gelir. Mananın derinleştiği, tefekkürün mekana ayrı bir güzellik kattığı muhabettler...Çayın ayrıda bir yeri vardır Türk toplumunda ve Türkler kadarda güzel çay içme, demleme usulu yoktur dünyada. Farslar demini almamış köpürtülerek içilen çayları tercih ederlerken,
Bir bardak çay; tepsinin üzerinde hürmete layık bir tavra bürünerek rengi, kokusu, duruşu ve ahengi ile insanın iç dünyasını dinginleştitiren fakirin zenginin ehli keyf hazinesine dahil eden bu mahir bitki Feyzai Hakk'tan inmiş huzur verici bir yağmur gibidir. Eee..tabii çaydan ziyade muhabbettir içimizi ısıtan. Soğuk kış gecelerinin dostu, sıcak yaz sabahlarının arkadaşı....
En güzel çay muhabbetleri en sade mekanlarda gerçekleşir. Bir mütevazi çay bahçesinde göz göze, bir sedirde diz dize, bir bankta yan yana yudumlanan çayın tadı sırf içmek için içilen çaydan, öfke ve sinir anlarında " bir bardak çay versene " sözlerinden uzak bir keyfi ve lezzeti vardır.....
ve şair ne güzel der:
Ne kadar kibirli dursa da
Bardağın önünde eğilir çaydanlık.
Öyleyse bu büyüklenme niye?
Bu kibir, bu gurur niçin?
Mütevazi ol, hatta bir adım bile
Geçme gurur kapısından.
Bardağı insan bunun için
Öper daima alnından…:cay