Hikmetli Beyitler

harekat

Özel Üye

...
Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyicek hâke nebât
Mütevâzi olanı rahmet-i rahmân büyütür.

.


“Adaletle bulan halk içre şöhret
Unutulmaz ilâ yevmi’l-kıyamet.” (molla cami)

.


“Zulümkârlık dağıtır, berbat eder ülkeyi
Adâlet saadetle âbâd eder ülkeyi.” (Genceli Nizami)

.


“Halkı rencîde eden âlemde
Kendi rencîde olur son demde” (şeyhülislam Yahya Efendi)

.


Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya
Sebepler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya.
Benim Hakk’a münacâtım değildir rızk için hâşâ
Hüdâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya. (Erzurumlu İbrahim Hakkı)

.

"Mülk-ü dünya kimseye bâkî değil, akıbet berbad olur.
Ey Muhibbî, Şöyle farz et kim Süleyman olmuşuz." (kanuni sultan süleyman)


.


BARBAROS HAYRETTİN PAŞA'DAN


Bir kişinin ki yardımcısı Allah ola,
Var kıyas eyle ol ne şah ola.


Er odur ki dünyada koya bir eser,
Esersiz kişinin yerinde yerler eser.


Olacak olsa gerek çar ü naçar,
Gerek kalbin gen tut, gerek dar.


Sürahi kırılırsa kadeh ortada kalmaz;
Ey saki, baş gitse ayak payidar olmaz.


Na-murad olma dila düştün ise bahr-i gama,
Hele emvac-ı felaket geçer inşaAllah.


Eğer dilden gelen elden geleydi,
Gedalar kalmayıp sultan olaydı.


Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü,
Yeter imiş ana kasabın birisi.


Yar odur ki bun deminde yar ola,
Şadlıkta her kim olur yar ola.


Kanadı bitse bir marın, sanır hayra delalettir,
Veli bilmez anı, ol kim zevaline işarettir.


Ne denlü çoğ olursa ördek ü kaz,
Yeter imiş ana bir şahin-i baz.


Sakın sanma ki hayın berhudar olur,
Akıbet ya boynu vurulur ya berdar olur.


Kişi nam ile işler bir işi,
Namsız bir pula değmezmiş kişi.


Ey birader, pekçe sakla rızkını etme telef,
Düşmana kalırsa kalsın, dosta muhtaç olma tek.


.


Revâdır gerçi öldürmek yılanı,
Derviş isen incitme canı. (Mârifetnâme’den)

.


Mert olan kizbe tenezzül etmez,
Zillet-i kizbe tahammül etmez. (Nâbi)

.


Gör zâhidi kim sâhib-i irşad olayım der
Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der. (Bağdatlı Ruhi)


.


Gezdim Haleb'i Şam'ı eyledim ilmi taleb,
Meğer ilim gerideymiş, illâ edep illâ edep.


Edep bir tac imiş nûru Hüdâ'dan
Giy o tacı emin ol her beladân


.

YAVUZ SULTAN SELİM HAN'DAN


Hakir düştüyse millet, şanına noksan gelir sanma,
Yere düşmekle cevher, sakıt olmaz kadrü kıymeten.


Felek her türlü esbab-ı cefasını toplasın gelsin,
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten.


Ne gam, pür-ateş-i hevl olsa da kavgayı hürriyet,
Kaçar mı merd olan bir can için meydanı gayretten


Ölürsem görmeden millete, ümit ettiğim feyzi,
Yazılsın seng-i kabrime vatan mahzun, ben mahzun.


.


SULTAN 1.AHMED HAN'dan


iftirakınla efendim bende takat kalmadı
yah-pare oldu dil, aşkta mahabbet kalmadı
şol kadar ağlattı ben bi-çareyi hükm-i kaza
giryedeh hiç hazreti Yakuba nevbet kalmadı...

.


Atılma dur, sühan-ı ehl-i hâli anlamadan,
Cevâba etme tasaddî suâli anlamadan. (Nâcî)


.


Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder,
Halk eder esbâbını bir lahzada ihsân eder. (Lâ Edri)

.


Erişir menzil-i maksûduna âheste giden.
Tîz-reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır,


(Menzil-i maksûd: Gidilmek istenen yer. Âheste: Yavaş, ağır. Tîz-reftâr:


Hızlı yürüyen Pây: Ayak. Dâmen: Etek.)

.


Fâriğ ol aybın gözetme kimsenin,
Tâ ki Hakk setreyleye aybın senin. (Lâ edrî)
Fâriğ ol: Vazgeç, Setreyleye: Örte.


.

Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrin merhabasını bilmedim (Ahmet Paşa)

.


Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dîl
Ne nîza eyleyelim ol ne senindir ne benim (Fuzuli)

.


Padişahı âlem olmak bir kuru kavga imiş
Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş. (Yavuz Sultan Selim)

.

Kendi kendine ettiğin âdem
Bir yere gelse idemez âlem. (Adlî)

.

"Kimsesiz hiç kimse yok her kimsenin var kimsesi
Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler kimsesi”


Ruşeni

.

Cümleler doğrudur sen doğru isen
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen.(Yunus Emre)


.


Yürü deryadil olup eyle tahammül yoksa
Rüzgârın önüne düşmeyen âdem yorulur
Lâedri

.


İhtiyârımla aceb ben hiç olur muydum tabîb,
Ger bileydim âlemin bunca devâsız derdini
Lâedrî


.

Erbab-ı fazlü marifet olmazdı muteber
Herkes cihanda olsa eğer sahib-i hüner.(Sâmih)


.


Tevbe Yâ Rabb hatâ râhına gittiklerime,
Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime.
Nizamettin


.


Meşveretsiz kim ki bir iş işleye
Şol nedamet parmağın çok dişleye.(Zarifî )


.

Güden çoban sürüyü döndürünce ters yöne
Geçmez mi sürüdeki topal koyun en öne.(La edri)


.

Nadir bulunur tıyneti kamilde kusur
Kem mayeden eyler ne ki eylerse zuhur(Ragıb Paşa)

.

Leb zikirde amma ki gönül fikr-i cihanda
Kaldı arada sübha-i mercan mütereddid. (Nâbî)


.

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakki kötektir. (Ziya Paşa)

.


Yâri bil, ağyârı bil aklın başında var iken
Fevt-i fursat eyleme fursat yedinde var iken. (Dertli)


.

İlim bir lücce-i bî sâhildir.
Anda âlim geçinen câhildir. (Nabî)


.

Bir hurûşuyla eder bin hâne–i ikbâli pest
Ehl–i derdin seyl–i eşk–i inkisârın görmüşüz (Nabî)


(Dertlilerin, güceniklikle akıttıkları gözyaşlarının sellerini gördük. Bir
kere coşup çağladığı vakit, binlerce ikbal sarayını yerle bir
ediveriyordu…)


.

Ne dünyadan safa bulduk, ne ehlinden recamız var,
Ne dergâhı Huda'dan maada bir ilticamız var.(Nefi)


.

Aşk derdinin devası kâbil-i derman değil
Terk-i can derler bu derdin mûteber dermanına (Fuzûlî)


.

Kısmetindir yer yer gezdiren seni
Akibet;gururlanma bir gün yer,yer seni
Onun için yerin adı olmuş yer
Önce kendi besler. sonra kendi yer seni


.

Nîk ü bed herkes bulur âlemde bir gün ettiğin,
Kendi çekmezse cezâ mîrâs kalır evlâdına" Ziya Paşa


İyi yahut kötü, bu dünyada ne edersen onu bulursun. Hatta karşılığını sen
görmesen bile evladına miras kalır.'


.

Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi
Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi


.

Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz.
Biz neşatında gammında rüzgârın görmüşüz. Nabi


.

Kim kaçar yalvarmadan dildâra amma neylesün
Aşık-ı şeyda niyaz ettikçe dilber naz ider (Şeyhülislam Yahya)


.

Keştî-yi gam her gece kalb-i çâkimden geçer
Fâtihan-hân olmaya yâr, sanki hâkimden geçer (Cahit Külebi)


Keştî: Gemi.
Keştî-yi gam: Gam gemisi.
Kalb-i çâk: Kalbin yarığı. Sinenin yarığı.
-hân: Okuyan.
Hâk: Toprak.


.

Sıdk-u ihlâs ile ver kim sadakat,
Malına, ömrüne gelsün berekât.
Vehbi


.

Halk-ı cihân lütf ile hep şâd olur.
Bir söz ile bir gönül âbâd olur.
Azeri


.

Ey çeşm-i hakâretle bakan merd-i fakire,
Ol fakr ile fahr eyleyen ol şahı unutma.


Şemsi


.

Arif isen bir gül yeter kokmağa
Cahil isen gir bahçeye, yıkmağa.(La edri)


.

Ehl-i diliz felekte safâmız budur bizim,
Tuttuk râh-ı savabı hatamız budur bizim.(Lâ Edrî)


.

Yetişmez mi bu şehrin halkına bu nîmet-i Bâri
Habib-i Ekrem’in yârı, Ebâ Eyyûb el-Ensâri.(Lâ Edrî)


.

Âlemde gönül var mı ki onda elem olmaz,
Âdem bulunur mu ki derûnunda gâm olmaz.(Bedri Dede)


.

Ahir toprak olur bu tenler,
Bilmem neye kibreder, edenler.(Lâ Edrî)


.

Yürü deryadil olup eyle tahammül yoksa
Rüzgârın önüne düşmeyen âdem yorulur (Lâedri)


.
Turfe dükkân-ı hikemdir bu kühen tâk-ı felek
Ne ararsan bulunur derde devâdan gayrı(Ragıp Paşa)


(Bu dünya öyle acayip bir hikmetler dükkanıdır ki, derde devadan başka ne
ararsan bulunur.)


.

Dün öldü, bugün ise, sanki can çekişmede,
Yarın henüz doğmadı, doğmayacak belki de.
(Bisr-i Hafi)


.

İtme halka satacak ilme heves,
Eyleme beyhude tazyî-i nefes


(Ayrıca halka satacak ilme heves edip de boşu boşuna nefesini tüketme.)
Öyle bir ilme çalış kim mutlak,
Anı bir sen bilesin bir dahi Hak.(Nabi)
(Öyle bir ilme çalış ki gerçekte onu bir sen bilmelisin, bir de Allah.)


.

Bedbaht ona derler ki elinde cühelânın,
Kahr olmak için kesb-i kemâl ü hüner eyler. (Lâ Edrî)


.

Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
kılma derdime derman kim helakum zehri dermanundadur."
Fuzuli


.

Sen Ahmedü Mahmûd u Muhammedsin Efendim
Hak'dan bize Sultân-ı müeyyedsin Efendim!
(Şeyh Galip)


.

Eyleme ehl-i salâha ta’ni
Söyleme cehl ile mâlâyani


Taşlıcalı Yahya


.

Mâsivâdan el yuyup mahlûktan ümmidi kes
Virdin olsun her nefes:Allâh bes, bâki heves
Nâbî


.

Külahın sat, yine lâkin yokuncul olma nâmerde,
Yeter ki kelle sağ olsun,Külah lazım değil merde.(Sultan Üçüncü Ahmet Hân)


Yokuncul: Muhtaç


.

''Kemdürür yoksulluktan nicelerin varlığı
Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı''


.


Elini bohçalı görse gel içeri buyur derler
Elini bohçasız görse efendi uyur derler
(İ.H.Erzurumi ks.)


.

Giceler tevhidi elden koma her dem zâkir ol
Rûz-i mahşer derdüne oldur devâ iden hemin


Zikr u tevhid ile gel kalbini mesrûr eyle
Kalmasun dilde keder, zulmetini dûr eyle.


(Kânûnî)


.

Atâ vü lütf u kerem sana kaldı sultanım
Muradımız ne ise hâk-i pâye söylendi (Laedri)




Atâ: Bağışlama, bahşiş; ihsan.
Lütuf: Hoşluk, güzellik; iyilik


.


Kanadı çıksa mûrun sanır ki beşarettir,
Ve-lik fehmeylemez zevaline işarettir. (La Edri)


Mûr: karınca Ve-lik: velakin.


.


"Suyu yokmuş... bu haliyle ay toprağı neye yarar?"
Diyenlere cevap: "Teyemmüm etmeye yarar" (A.Nihat Asya)


.

Arz-ı hâl etmeğe cânâ seni tenhâ bulamam
Seni tenhâ bulıcak kendimi asla bulamam
Selikî


.

Kadr-i dürr ü gevheri âlem bilir
Âdemi amma yine âdem bilir ( Laedri)


Gevher: Cevher, inci.
Dür: inci.
Kadr: Kıymet.


.

Atâ vü lütf u kerem sana kaldı sultanım
Muradımız ne ise hâk-i pâye söylendi ( Laedri)


Atâ: Bağışlama, bahşiş; ihsan.
Lütuf: Hoşluk, güzellik; iyilik,


.

Bu şehr-i istanbul ki bî-misl ü behâdır;
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır!
{Bu İstanbul Şehri Ki, Eşi Benzeri Yoktur
Bir Taşına Tüm Acem Mülkü Fedâdır!}


Nedim


.

Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen

(Gönül gözü ile bak kendine! Yaratılanların özüsün sen. Kâinâtın
gözbebeği olan Âdem'sin sen.)


.

Hakk'tan özge nesne yoktur, gayriden ümidini kes
Aç gözün merdane bak Allâh bes gayrı heves.... (Hüdâyî)


.

Nân için medh eyleme nâdânı, Nâdânlık budur.
Hayber-i nefsin helâk et, Şâh-ı merdânlık budur.


(Bir lokma ekmek için karşındaki câhil adamı methetmeye kalkma. Çünkü asıl
câhillik budur. Elinden geliyorsa nefsini yen. İrâdene sâhip ol. İşte asıl
mertlik de böyle olur)
(SEYYİD SEYFULLAH KÂSIM EFENDİ)


.

Ahbâbını ister iyi ister kötü seç
İdbâra düşersen seçilirler er geç
Birçokları küsmüş gibi bîgâneleşir
Onlar sana küsmeden sen onlardan geç.


Yahya Kemal


.

Bizler mi vakti hoşça geçirmekteyiz bu gün
Şüphem budur: Vakit mi geçirmektedir bizi?


Yahya Kemal


.

harabat ehlini hor görme zakir
yıkık viraneler içinde nice hazineler var


Erzurumlu ibrahim hakkı


.

Mazi ile müstakbele sarf eyleme ömrü,
Hâl ehl-i için hiçbiri maksud değildir.


La edri


.

Ekmeyen biçmedi bu mezra'ada el-hasıl,
Kime lazım ise ekmek ona lazım ekmek.


Necip - Sultan 3. Ahmed Han


.

Tahsil-i kemalat, kem alat ile olmaz ! (nabi)


.

Bu suçlarla beni tartarsa Rahman,
Kırılır arsa-i Mahşerde mizan


Mesihi


.

Ben sanırdım alem içre bana yer kalmadı,
Ben beni terk eyledim,gördüm ki ağyar kalmadı


Niyazi Mısri


.


Gülsitân–ı dehre geldik renk yok bû kalmamış
Sâye–endâz–ı kerem bir nahl–i dil–cû kalmamış (Nâbi)


Dünya denen gülbahçesine(!) geldik ama ne renk var, ne de koku kalmış...


.

Bir kadehle sâki gamdan azad eyledi
Şad olsun önlü onun gönlümü şad eyledi.


(Hoca Dehhani)


.

Bir göz ki, anın olamay ibret nazarında,
Ol sâhibinin düşmandır bâş üzerinde.


Niyazi Mısri


.

Bir göz ki onun olmaya ibret nazarında
Ol düşmenidir sahibinin baş üzerinde


Kulak ki öğüt alaya her dinlediğinden
Akıt ona sen kurşunu deliğinden


Şol el ki onun olmaya hayr-ü hasenatı
Verilmez ona cennet ilinin derecatı


Ayak ki ibadet yolunu bilmez,onu kes
Öğrensin,onu mescit önünde kapıya as


Bir dil ki Hakk'ın zikri ile olmaya mutad
Verme sen ol et parçasına dil deyü hiç ad.


Niyazi Mısri


.

Varsa aklın re'y ü tedbirinde noksan eyleme.
Çünkü noksan eyledin,takdire bühtan eyleme.


la edri


.

Söz Altundur,gönül levhinde dere et,
Teraziye vur, ondan sonra hare et.


La Edri


.


İmandır ki ilahi ne büyüktür;
İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.


La Edri


.

Nev'ıya lazım değil olmak filan ibn-i filan
Ma'rifet kesbeyle tâ bir âdem ol, âdem gibi (Nev'i)


Nev'ıya Ey nev'ı filan ibn-i filan falan oğlu falan Kesbeyle Kazan elde et


.

Meyân-ı güft ü gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler.
(Râgıb Paşa)



Mânâsı: Dedikodu sırasında kötü tabiatlı olan kimseler yaptıkları
fenalıklardan bahsederler. Bunun gibi çingene de, gösterdiği cesaretten,
yiğitlikten bahsederken, çaldığı şeyleri anlatır.


.

Bu sahayi isgal etmis özlü sözler
Elbet insani kamil eder sözlü özler.
Kircavi


.

Kullan tedbir eder, Hüda takdir,
Hasıl olmaz hilaf-ı emr-i Kadir.
La Edri


.

Suyu yokmuş... bu haliyle ay toprağı neye yarar?
Diyenlere cevap: "Teyemmüm etmeye yarar"
A.Nihat Asya


.

Ne tende cân ile sensiz ümmîd-i sıhhat olur.
Ne cân bedende gam-ı firkatinle rahat olur.
Nefi


.

İmtisâl-i “Câhidû fillâh” olupdur niyyetim
Dîn-i İslâm’ın mücerred gayretidir gayretim
Hz.Fatih (Avni)


.

Savm, salât, hac ile sanma biter zâhid işin
İnsan-ı kâmil olmaya lâzım olan irfan imiş
Niyazi Mısrî


.

Her âkîle bir dert bu alemde mukarrer
Rahat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan
Ziya Paşa


.


Alemde gam kişiye dem â dem gelür gider
Âdem mi var ki aleme hürrem gelür gider
Kemal Paşazâde


.

Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrin merhabasını bilmedim
Ahmet Paşa


.

Günde bir taşı bina-ı ömrümün düştü yere
Can yatur gafil binası oldu vîran bîhaber


(Ömür binamın günde bir taşı düşse de yere
Can gafil yatıyor binasının yıkıldığından habersiz.)
Niyâzi-i Mısrî


.

Tevekkül bâdbânın kıl küşâde fülk-i ihlâsa
Eser bahri emelde bir muvafık ruzigar elbet


İhlas gemisiyle yola çıkıp tevekkül yelkenini açarsan, emel denizinde
elbette uygun bir rüzgar esecektir.


Fıtnat Hanım


.

ehl-i dildir diyemem sinesi saf olmayana
ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil. (Nef'î)

ehl-i dil: gönül ehli


.

İzhar-ı kin şiar-ı dil-izarımız değildir
Ağyar ile cidal bizim karımız değildir.(Nef-i)


İzhar-ı: kin kinbesleme
dil-izar:inleyen gönlün işareti
Ağyar: yabancı
Cidal: Kavga


.

Mert olan kizbe tenezzül etmez
Zillet-ikizbe tahammül etmez (Nabi)


.

Dil beyt-i Hudâdır, ânı pâk eyle sivâdan,
Kasrına nüzul eyleye Rahman gecelerde!


İbrahim Hakkı Hazretleri


.

Külahın sat, yine lakin yokuncul olma namerde,
Yeter ki kelle sağ olsun, külah lazım değil merde.


Necip (Sultan Üçüncü Ahmed Han)


Yokuncul: Muhtaç


.

Şâir Bâki merhum diyor ki:


Bâtıl hemîşe Bâtıl u merdûddur velî
Müşkil budur ki sûret-i haktan zuhûr eder



“Bâtıl, her zaman için kötü sayılmış ve reddolunmuştur. Ancak gel gör ki;
zamanımızda hak sûretinde ortaya çıkıyor, asıl müşkil olan da budur!”

.

Cihan âlâyişinden dest-şûy ol rahat istersen
Kanaât dâmenin elden bırakma devlet istersen (Koca Râgıb Paşa)


Âlâyişin:debdebe Dest-şûy :elini çek Dâmen: Etek


.

Allah'a tevekkül edenin yaveri haktır,
Nâ-şâd gönül,bir gün olur şâd olur...
(Ziya Paşa)


.

Değildir hal-i dem ber-karar hiç gam yeme ey gönül,
Bu bazara gelen geh sud eder gahi ziyan eyler. (Haşimi)



(Ey gönül! Hiç üzülme dünya oldum olası hep kararsızlık üzeredir.
Onun için bu pazara gelenler bazen kar ederler bazen ziyan)

.


Şîrler pençe-i kahrımda olurker lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebun etdi felek
II. Selim


.

Göz yum cihana aç gözünü dem gelir geçer
Sen göz yumup açınca bu alem gelir geçer


Abdülhak Molla


.

Ne bilir okumayan Mushaf-ı hüsnün şerhin
Yere gökten ne için indiğini Kur'an'ın (Fuzuli)


Ey sevgili!.. Senin güzellik kitabının şerhini okumayan kişi Kur'an-ı
Kerîm'in gökten yere niçin indirildiğini nereden bilsin?!..

.

Pâyimâl olmağ ile ehl-i dil olmaz nâkıs
Hâke de düşse yine kadr-i güher dûn olmaz
Nesîb-i Mevlevi


Gönül ehli olanların kenara itilmeleri onlara noksanlık vermez. Çünkü
toprağa düşmekle cevherin kıymeti eksilmez.


.

Dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adâlet
Havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezâdan Ziya Paşa


Ey insan!.. Eğer mahşer gününde kurulacak mahkemeden bir korkun var ise
adaletin terazisini daima avucunda bulundur.


.

Âzâd iken esîr idik Allah'a çok şükür
Sultân-ı aşka kul olalı pâdişâlarız

Kanunî dönemi yeniçeri şairlerinden "Aşkî"


.

"Ey kullarına lutf u kerem edici Kerîm
Göster bu abd-ı kemterîne râh-ı müstakîm "


"(Ey kullarına bağışları bol olan Allah, bu kuluna da doğru yolu bağışla!)"
Hamdullah Hamdi


.

Sâf -kalb ol, kimseye tutma sakın kalbünde kîn
Fahr-ı âlem didi sığmaz kîn ile bir yerde dîn


Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman)


.

Dinle sözümü sana direm özge edâdır
Derviş olana lazım olan aşk-ı hüdâdır.
Sultan Veled Hz.


.

Ey Muhibbî, âşık oldur, derd-i yârı hoş göre
Dertten kurtulmasın kim, derdine dermân arar.
Kânûnî Sultan Süleyman


.

Mikdâr-ı meşâkka göredir,kesb-i me’âli
Terk etmelidir hâbı heveskâr-ı te’âli


Muallim Naci


Yani:
Yüce şeyleri elde etmek katlanılan sıkıntılara göredir.
Nitekim yükselmek isteyenler,uykuyu bile terk etmelidirler

.


Cihanda âdem olan bî gam olmaz
Anınçün bî gam olan âdem olamaz


Necâti


[Alemde insan olan dertsiz olmaz.
Onun için, dertsiz olan zaten "insan" olamaz.]


.

Allâha tevekkül edenin yâveri Hâk'tır,
Nâşâd gönül bir gün olup şâd olacaktır.(Ziya Paşa)


Allâh'a tevekkül edenin yardımcısı Allâh'dır.
Her hüzünlü gönül bir gün yien sevinecektir.


Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu?
Ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bir bedendir bu.
Nabi

.

Her münkir-i keyfiyet erbâb-ı harabât.
Öz aklı ile Hakk'ı diler him bula heyhat!


(Rûhî)


Mâneviyat erbâbının hâl ve keyfiyetini inkâr edenler kendi aklı ile Hakk'ı bulmak ister ammâ, heyhât (bulamayacaktır.)


.

"Uyandır çeşm-i cânı hâb-ı gafletten seher hîz ol
Çemen bülbülleriyle subh-dem zikreyle Mevlâyı"
Bâkî


(Seher vakti kalk da can gözünü gaflet uykusundan uyandır , Çemendeki bülbüllerle Mevla'yı zikreyle)


.

Çeşmi insaf kadar kamile mizan olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.
Nevadir-ul Âsar


.
 
Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrin merhabasını bilmedim (Ahmet Paşa)

Fatih'in veziri olan şair Ahmet Paşa bir beytinde, aşkındaki sadakati ve tutarlılığı anlatabilmek için,

“ Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr
öyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim”

deyiverir. Kolay bir söyleyişe göre çok güçlü bir hayal!.. Öyle ki Ahmet Paşa hakkında tezkirelerin "Türk şiirine parlaklık ve güzelliği ilk o vermiştir." hükmünü doğru çıkartır. Günümüz diliyle şöyle demek: "Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba lûtfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabasını hiç tanımadım."

Aşk... Kainatın yaratılış vetiresini, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan macera... Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neş'e. Varlıkla birlikte var olan, ve varlıkta en son yok olacak olan. Başlangıcı ta ezel gününde; şöyle: Kur'an'da anlatılır ki (Âraf, 171-172) Allah, dünyada hiçbir şey yok iken, hatta dünya yok iken ruhlar âlemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: "Elestü bi-Rabbikum?" Yani, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Ruhlarımız bu soru karşısında "Kâlû: Belâ!" Yani "Dediler ki; -Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin)". Bu meclis (ezel bezmi, elest meclisi), varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular; ta ki dünyaya geldikleri vakit, bir bedene girdikleri, ete kemiğe büründükleri vakit bu sözlerinden dönmesinler... Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala'nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler...

Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana ve yakın olur, buluşur veya konuşurlar. İnsanlar arasındaki çağ farkları, uzaklık ve yakınlıklar ile biganelik ve âşinalığın temeli işte o ezel gününe dayanır. Bu durumda dünya, ezelde kader olarak yazılanın vuku bulduğu (kaza) bir duraktır; o kadar. Bu durakta aşkın ve âşıkın nasîbi de ezel günündeki durumuyla bağlantılı olarak bu dünyada görünürlük ve yaşanırlık kazanır. Bu durumda ya Hüsn ü Aşk yazarı Galib Dede'nin benzetmesiyle dünyaya ait desenleri ve çizgileri olan kader kumaşları ruhlarımız arasında bölüştürülürken âşıka da sevgi hissesi olarak terzilerin makas artığı kırpıntılar misali paramparça olmuş bir kalb düşecek veya yukarıda Ahmet Paşa'nın dediği gibi âşık, ezel gününde öyle bir çift göz ile karşılaşacak ki aşktan pay almayı, veya aşktan gayrı pay almayı unutup dünya hayatını öyle yaşayacaktır. Söylediğine göre Ahmet Paşa, ezel gününde henüz ruhlar alemindeyken, güzellerden bir güzel, kendi güzelliğinin farkında olarak (istiğna halinde) göz süzüp de kendisine âşık ararken, gözleri bir an, yalnızca bir an, Ahmed'in canına da değip geçmiştir. Aşk adına Ahmed'e ne olduysa işte o bir an içinde olmuş ve o güzellik karşısında mest ve hayran düşüp kendini kaybedivermiştir.

Bu öyle bir mestliktir ki aradan milyonlarca yıl akıp giderek dünya kurulacak; Adem yaratılıp yine on binlerce yıl insanoğlu dünyada ezel macerasını sürdürecek, nihayet Ahmed'in ruhu da bir beden ile dünyaya geldiğinde hâlâ ezeldeki o sarhoşluğu geçmemiş olacaktır. Bunun diğer yönden okunuşu, Galib'in dediği gibidir ve Ahmet, ezel gününde gördüğü güzelin aşkını kendisine zoraki kader edinerek dünyayı da onun uğrunda her türlü belalara, sıkıntılara, ayrılık acılarına vs. katlanarak mest ve hayran yaşayıp gider. Yani ki aşkında bu derece sadakat ve doğruluk, tıpkı ruhların Allah'a verdikleri söz gibi bir ağırlık ve sorumluluk taşır. Ta ki âşık, ruhlar meclisinin sözünde duran yegane kişisi olabilsin. Öyle ya hemen hepimiz o gün verdiğimiz sözü çoktan unutmuş, kendimize (masivadan, paradan, ihtiraslardan, gururlardan, maldan, mülkten vs.) yüzlerce tanrılar edinmiş durumdayız. Oysa âşık ezelde verdiği aşk sözüne sadakatle sarılmış, aşkın bunca ayrılık belasına da katlanarak âşıklıkta bir gömlek daha derece kazanmanın yollarını aramaktadır. Aşkın belası öyle bir tatlı bela ki, ezelde başlamış olup ebede kadar uzanacaktır. Nitekim ruhlarımız, "Elestü bi-Rabbikum?" sorusuna karşılık olarak "Evet" anlamına gelebilecek pek çok kelime arasından "bela"yı seçmiştir. Kul, belayı kendisi istemeyince Allah neden versin ki?!.. Velev aşkın belası da olsa!..

İskender PALA

 
allahım razı olsun emeklerinize sağlık,,,kitap değerinde bir konu olmuş,,çok beğendim...
 

Saat

Forum Görünümü

Konular
55.414
Mesajlar
136.674
Toplam kullanıcı
6.053
Son üye
HollyBrown
Geri
Üst