Hz. Mevlâna Sözleri

ceylannur

Yeni Üyemiz

.
Öyle bir 'YAR' sev ki;
elinde su tasıyla iftarı bekleyen oruçlu gibi
beklesin seni...
.
Hz. Mevlânâ
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Ey şaşırmış Gönül! Dosta, Candan giden bir yol vardır..
Ey yolunu kaybetmiş kişi! Dosta apaçık da, gizli de bir yol vardır..
Eğer altı yönden de, senin yolunu keserler, kapatırlarsa korkma; Çünkü senin gönlünün derinliklerinden sevgiliye giden gizli bir yol vardır !!
Hz. Mevlânâ
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Mevlana Celaleddin Rumi...AGIT..Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı
Göz gamın ne olduğunu bilseydi,
gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
padişah bu acıyı duysaydı;
göz gece demez gündüz demez ağlardı,
gökler yıldızlara, güneşle, ayla
gece demez gündüz demez ağlardı
padişah bakardı ününe,
tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
gece demez gündüz demez ağlardı

Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
uçan kuş avlanacağını bilseydi,
gerdek gecesi bu özlemi görseydi;
gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı

Zaloğlu bu zülmü görseydi,
ecel bu çığlığı duysaydı,
cellâdın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
ecel bakardı kendine ağlardı,
cellât, yüreği taş olsa, ağlardı

Kumru, başına geleceği duysaydı,
tabut, içine gireni bilseydi,
hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
kumru selviden ayrılır ağlardı,
tabut omuzda giderken ağlardı
öküzler, beygirler, kediler ağlardı

Ölüm acılarını gördü tatlı can,
koyuldu işte böyle ağlamaya
Olanlar oldu, gitti dostum benim
şu dünya bir altüst olsa, ağlasa yeri var
öylesine topraklar altında kalmışım
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
MEVLANADAN NASİHAT
MevlanMEVLANADAN NASİHAT
Mevlana’ya göre hakikate ulaşmak için dört kapıdan geçilir.1- Şeriat kapısı
2- Tarikat kapısı
3- Marifet kapısı
4- Hakikat kapısı
Öğreti olarak bu kapılar birer birer geçilerek hakikate ulaşılır. Öğrencilerinden biri Mevlana’ya sormuş; “Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?”

“Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım.”

Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana’nın öğrencisini yere yıkmış. öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlana’ya dönmüş, olanları anlatmış.Mevlana; “İşte sana istediğin örnekler…

- Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

- İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.

“Sana kötülük yapana bile iyilik yap”. Onun için döndü, oturdu.

- Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.

- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile…
a’ya göre hakikate ulaşmak için dört kapıdan geçilir.1- Şeriat kapısı
2- Tarikat kapısı
3- Marifet kapısı
4- Hakikat kapısı
Öğreti olarak bu kapılar birer birer geçilerek hakikate ulaşılır. Öğrencilerinden biri Mevlana’ya sormuş; “Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?”

“Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım.”

Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana’nın öğrencisini yere yıkmış. öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına devam etmiş. Öğrenci Mevlana’ya dönmüş, olanları anlatmış.Mevlana; “İşte sana istediğin örnekler…

- Birinci, şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

- İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi.

“Sana kötülük yapana bile iyilik yap”. Onun için döndü, oturdu.

- Üçüncü, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.

- Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile…
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Mevlânâ Mesnevî’de buyurur ki:
..::Mevlâna'dan nasihatler::..
“Sel, denize kavuşunca, deniz olurTohum tarlaya ekilince ekin olur

Mum ve odun, kendilerini ateşe fedâ ederler de, kapkaranlık özleri nûrlanır, ışıklar saçar

Sürme taşı, döğülüp, gözlere çekilince iyi görmeye sebep olur; gözcü kesilir

Ne mutlu o adama ki, kendisinden kurtulur da bir dirinin varlığına ulaşır

Eyvahlar olsun, yazıklar olsun o adama ki, ölüyle düşüp kalkar da, ölür hayâtını kaybeder

Sen de, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ânı’na kaçar sığınırsan peygamberlerin canlarına ulaşır; onların huylarıyla huylanırsın

Kur’ân-ı Kerîm, peygamberlerin hâlleridir Onlar azamet ve kudret sahibi Allah’ın tertemiz denizinin balıklarıdır

Kur’ân-ı Kerîm okur da dediğini tutmaz isen, farzet ki nebîleri veya velîleri görmüşsün ne çıkar?

Kur’ân-ı Kerîm’i okur, hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan, can kuşuna ten kafesi dar gelir

Kafesteki kuş, zindandaki mahbusa benzer, kurtulmayı istemeyişi câhilliktendir

Kafeslerinden kurtulan rûhlar, Hakk’a lâyık ve halka rehber olan peygamberlerdir” (Mesnevî, 1, 1531-1542)

“Usta, hangi hünerde tanınır, şöhret bulursa, kalfalarının, çıraklarının canları da o hünerle tanınır ve şöhret bulur

Usûl ilminde üstâd olan kişinin yanına varan zihni açık, istidâdlı talebe usûl ilmini okur

Fıkıh ilminin üstâdının yanındaki talebe ise fıkıh okur, usûl de okumaz beyân da…

Nahiv üstâdı olan hocanın talebesinin canı nahivci olur

Hakîkat yolunda mahvolan bir mürşid-i kâmilin müridinin canı da, onun irşâdıyle, ezelî ve ebedî sultân olan Hak’da yok olur - gider”

(Mesnevî, 1, 2829-2833)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
]Mevlanadan Nasihat Sözleri
]

]Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.

]Düşüncen gül ise sen gül bahçesisin, diken ise dikenliksin.

]Komşularından av kapmak aslanlara ayıptır, köpeklere değil.

]dünya alimin kıymetsiz oyuncağı, delinin de değerli salıncağıdır.

]Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susarak, davaya benzer, cefa çekmek te şahide, şahidin yoksa davayı kazanamazsın.

]Aşksız olma ki, ölü olmayasın Aşk ile öl ki, diri kalasın...

]eğer dostun yoksa niçin aramıyorsun. eğer dost buldunsa niçin sevinmiyorsun.

]Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anlayabildiği kadardır.

]Insan yüzlü pek çok seytan var, her ele el vermemek gerek.

]Herkes herkese bir lokma birşey verebilir ama bogaz bagişlamak, ancak Allah’ın işidir.

]Çok insan gördüm, üzerinde elbisesi yok; çok elbise gördüm, içinde insan yok.

]Tatli suyun bası kalabalık olur.

]Putlarin anasi, nefsinizin putudur.

]Ecel verileni almadan önce, verilmesi gereken herşeyi vermek gerekir.

]Nefis üç köseli dikendir, ne türlü koysan batar.

]Kusursuz dost arayan, dostsuz kalir.

]Bir kimseyi tanimak istiyorsan düşüp kalktıgı arkadaşlarına bak.

]Bir şeyi bulunmadigi yerde aramak, Onu aramamak demektir.

]Hiç bir el, gönülden gizli bir iş yapamaz.

]Bir mum diger bir mumu tutusturmakla işigindan birsey kaybetmez.

]Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde sasilacak bir sey yok. Sasilacak olan odur ki, bu kuzu, kurda gönül baglamis, asik olmustur.

]Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karsindakinin anlayabildigi kadardir.

]Dogrudan nasihat, kisiyi yaralar.

]Hayatta muvaffak olmak için üç sey lazimdir: Dikkat, intizam, çalisma.

]Her seye dogru demek ahmakliktir, fakat her seye yanlis demek de zorbaliktir.

]Akil, ask ve can! Bu üçü üçgendir. Her derde çare, her yaraya merhemdir.

]Dertli adamin kararsizliklarla, dumanlarla dolu bir evi vardir. Derdini dinlersen o eve bir pencere açmis olursun.
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
BURAYA KULAK VER!!!!

----------

Nefis çok öğülmesi yüzünden Firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama! Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Yoksa; senin bu letafetin, bu güzelliğin kalmayınca, o seninle düşüp kalkanlar, senden usanırlar. Evvelce seni aldatıp duranlar, o vakit seni görünce Şeytan adını takarlar. Seni kapı dibinde görünce hepsi birden Mezarından çıkmış hortlak derler; Genç oğlan gibi. Sana önce Tanrı adını takarlar, bu yaltaklıkla tuzağa düşürmek isterler. Fakat kötülükle adın çıkıp da zaman geçince bu kötülükte sakalın çıkınca; artık sana yaklaşmaktan Şeytan bile utanır. Şeytan, adamın yanına bir kötülük için gelir; senin yanına gelmez. Çünkü sen Şeytan'dan da betersin. Şeytan, sen insan oldukça izini izler, ardından koşar, sana şarabını tattırır. Ey bir işe yaramaz adam! Şeytan huyunda ayak direyip şeytanlaşınca senden Şeytan da kaçmaktadır. Eteğine sarılan kimse de, sen bu hale gelince senden kaçar!....


Gülün olmadığı yerden gül kokusu geldiğini, hiç gördün mü ki? Koku sana kılavuz ve rehberdir. Seni ta ebedi Cennete ve kevser ırmağına götürür. Koku, göze ilaçtır, nurunu artırır. Yakub'un gözü, bir kokudan açıldı. Kötü koku gözü karartır. Yusuf'un kokusu ise göze nur verir. Yusuf değilsen bile Yakup ol; onun gibi matlubuna erişmek için ağla! eski vücudunda bir yenilik bul: Naz için gül gibi bir yüzün yoksa, kötü huyun etrafında dönüp dolaşma, nazlanma! Çirkin ve sarı bir yüzün, nazı da çirkindir. Gözün hem kör, hem gördüğünü idiia eder.
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
Hz.MEVLANA

VASİYET

"Ben size, gizli ve aleni, Allah'dan korkmanızı,

az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi,

günahlardan çekinmenizi,

oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi,

daima şehvetten kaçınmanızı,

halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve

sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı,

kerem sahibi olan salih kimselerle

beraber olmanızı vasiyet ederim.

Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.

Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.

Hamd, yalnız tek olan Allah'a mahsustur.

Tevhid ehline selam olsun."


OĞLU SULTAN VELED'E

"Ey oğlum! Sana vasiyet ediyorum ki:

Her halde ilim, edep ve takvâ üzerine bulun.

Her zaman geçmiş din büyüklerinin eserlerini inceleyerek,

Ehl-i sünnet vel-cemâat yolundan ayrılmamayı vazîfe edin.

Fıkıh (İslâm hukûku) ve hadîs-i şerîf öğren,

câhil sofulardan olma.

Namazı her zaman cemâatle kıl,

fakat imâm ve müezzin olma.

Şöhret isteme, zîrâ şöhret âfettir. Makâma bağlı olma.

Yazdığın şeylerde adını yazma.

Mahkemede hâkim huzûruna çıkma.

Kimseye kefil olma.

Halkın işlediği işlere karışma.

Devlet büyüklerinin çocuklarıyla arkadaşlık etme.

Uzlete çekilme, yalnız kalma.

Çok söz söyleme.

Çok söz işitmek kalbe nifak verir.

Sözü inkâr etme. Onun söyleyenleri ve sâhipleri çoktur.

Az söyle ve halkın kötülük ve eğrilerinden

arslandan kaçar gibi kaç, bir kenarda dur.

Kadınlardan ve dinde eğri yollara girenlerden sakın.

Herkesle ve zenginlerle sohbet etme (oturup kalkma).

Helal ye ve şüphelilerden kaçın.

Dünyâ malına kapılma.

Dünyâ arzusu dînin zâyi olmasına sebeb olur.

Çok gülme ve kahkaha atma.

Zîrâ fazla gülmek kalbin ölümüdür.

Herkese şefkatle bak. Hâinlikle bakma.

Dışını süsleme. Zîrâ dışın süsü; için, kalbin, rûhun

harâb olduğunu gösterir.

Başkalarıyla mücâdele etme ve

hiç kimseden bir şey isteme.

Kimseye hizmet buyurma.

Âlimlere, evliyâya, mal, can ve tenle hizmet et.

Din büyüklerinin hâllerini inkâr etme. Zîrâ inkâr edenler

rahat ve kurtuluş yüzünü göremezler." buyurdu.


Mevlana, oğluna der ki:

"Bahaeddin! Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma!
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen
Fena söyleyici!
Fena öğretici!
Fena düşünceli olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun. İşte o sevinç Cennetin ta kendisidir.
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan,

daima üzüntü içinde olursun.

İşte bu gam da cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi, çiçeklenir,

gül ve fesleğenlerle dolar.
Düşmanları andığın vakit, için,

dikenler ve yılanlarla dolar, canın sıkılır,

içine pejmürdelik gelir.
Bütün peygamberler ve veliler, böyle yaptılar, içlerindeki karakteri dışarı vurdular.

Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup tutuldu,

hepsi gönül hoşluğu ile onların

ümmeti ve müridi oldular."




Mevlana oğluna der ki:


Bahaeddin! Senin düşmanını sevmeni,

düşmanında seni sevmesini istemen,

kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle,

o düşman senin dostun olur;

Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi,

dilden de gönüle yol vardır.

Allah'ın sevgisini de onun aziz isimleriyle

elde etmek mümkündür. Allah buyurdu ki:

Ey kullar,kalbinizde arınma olması için beni pek çok anmaktan geri durmayın.

Kalbinizde arınma ne kadar çok olursa,

Allah'ın nurunun parlaklığı da kalpte o nispette fazla olur.

Nitekim, ekmekçinin tandırı ne kadar sıcak olursa,

o kadar ekmek alır, soğuk olunca ekmek almaz."
 
Üst Alt