İbretli bir rüya

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Herkes gelir Allah Resûlü’ne rüyasını anlatır, O (sallallahu aleyhi vesellem) da tabir buyururdu. Ben de hep, ‘keşke bir rüya da ben görsem de gelip Allah Resûlü’ne anlatsam’ diye içimden geçirirdim.


Bir gün bir rüya gördüm. Tanımadığım bazı kişiler beni ellerimden tutup zorla bir istikamete doğru sürüklüyorlardı. Beni bu halde sürükleye sürükleye derince bir çukurun yanına kadar getirdiler. Çukur alev alev kaynıyordu. Bana buranın Cehennem olduğunu söylediler. Onlar beni orada tutuyorlardı. Ben de kan revan içinde tir tir titriyordum ki ‘Buraya atılmayacaksın. Senin için tasa ve endişe yoktur’ dediler.”
(Evet, bu rüyayı gören Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’tı. Bu, her yönüyle babasıyla atbaşı giden nadide bir insandı.. Düşünün ki, babasından sonra onu, hem de o günün insanları, başlarında halife görmek istiyorlardı. Eğer Hz. Ömer, bizzat buna mani olup ‘Bir evden bir kurban yeter’ demeseydi, belki de ümmet onu halife seçecekti. O, hem bir ilim okyanusu hem de takva ve zühdün zirvesinde bir insandı... İşte bu rüyayı o görüyordu.) Sonra sözlerine şöyle devam etti: “Ben gördüğüm bu rüyayı ablam Hafsa’ya anlattım. O da Efendimiz’e intikal ettirmiş. Allah Resûlü rüyayı dinledikten sonra şöyle buyurmuşlar: ‘İbn-i Ömer ne güzel insandır. Keşke bir de teheccüd kılsaydı!” (Buhari, Teheccüd, 2)
Zira Cehennem şeklinde onun nazarına arz edilen, berzah azabına ait bir tablodur. O tablo ile gösterilen belaya maruz kalmamanın tek yolu ise gecenin teheccüdle aydınlatılmasıdır. İbn-i Ömer diyor ki: “Ben Allah Resûlü’nden bunu duyduktan sonra artık bir defa bile teheccüdü terk etmedim.”
Aynı hassasiyet ifadesini Hz. Ali’den de duyuyoruz. O, şöyle buyuruyor: “Ben Resûl-i Ekrem’den önemli bir dua ile alakalı fermanı duyduktan sonra onu okumayı hiç mi hiç bırakmadım. Bunu duyan yardımcısı soruyor: ‘Sıffîn gecesinde de mi?’ Hz. Ali cevap veriyor: Evet, o gece de terk etmedim.” Mevlânâ İkbal şöyle diyor: “Allah’a hamd ederim ki onbeş-yirmi sene İngiltere’nin o loş, karanlık, isli ve pis havası altında kalmama rağmen bir tek gece bile teheccüdümü terk etmedim.”
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt