Ne vakit maziyi ansam,nedense içim burkulur!

MustafaCİLASUN

Özel Üye

Orjinal boyutu icin tiklayin 720x540px and 120KB.
301511_247188538649442_5186801_n.jpg







Bilmem ki kime sorayım,
Kalbini şehre dip huzur bulayım
Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım,

Ruhumun ah u zarını bir nebze olsun anlatayım


Sine-i tarumarlığımı
Ummana bırakayım, titreten bir aşkın
Sahrasında uyuyayım


Yol ver dedim dağlara,
kalbimde kümeleşen bayırlara
Kurumuş ovalara bakıp, içimin yangınlığıyla kalayım


Sanki bulutlar
Baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor
Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin

Şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor


Firkatiyle şad olduğum sürür
Sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor
Yâd ellerden selam gelmiyor, nameler

Niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor

Bazen Üsküdar da,

Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye
Temaşa ediyor hicranla


Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca,
Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa


Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak
Şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar
Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguvanlar,

Salınıyor suskunlaşan yalılar


Hani nerdesin ey
Hasret kaldığım zamanlar,


Yâriyle kalbi sürur yaşayan manayı figanlar
Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar,

Edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar


Ruhuna bigâne kalanlar,
Kalbi letaifleri ihmal eden soluklar,
Fırsat için yarışanlar


Hiç acımadan,
Vicdanın sesini duymadan,
Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar

Neden ölümden medet umar olduk,

Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk
Neden telakkiler, dinmeyen asabiyetler, şuur

Adına dile gelenler, nerden kovulduk


Nerde kaldı kalbi muhabbetler,
Hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler
Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler,

Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler



Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt