MURATS44
Özel Üye
NEFSİN AFETLERİ
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular:
"Üç kişi vardır ki, Allah Kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azab vardır:
- Sahrada, fazla suyu bulunduğu halde ondan yolcuya vermeyen kimse. Kıyamet günü Allah onun karşısına çıkıp: "Bugün ben de senden fzlımı (lütfumu) esirgiyorum, tıpkı senin (dünyada iken) kendi elinin eseri olmayan şeyin fazlasını esirgediğin gibi" der.
- İkindi vaktinden sonra, bir mal satıp müşterisine Allah Teâlâ'nın adını zikrederek bunu şu şu fiyatla almıştım diye yalandan yemin ederek, muhatabını inandıran ve bu suretle malını satan kimse.
- Sırf dünyevi bir menfaat için bir imama biat eden kimse; öyle ki, dünyalıktan istediklerini verirse biatında sadıktır, vermezse sadık değildir."
Buhari, Şirb 2, Hiyel 12; Müslim, İman 173, (108); Ebu Dâvud, Büyü' 62, (3474, 3475); Nesâi, Büyû', 6, (7, 247).
Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Üç kişi vardır, Kıyamet gününde Allah onlara ne konuşur, ne nazar eder ne de günahlardan arındırır, onlar için elim bir azab vardır!" buyurdu ve bunu üç kere de tekrar etti. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Öyleyse onlar büyük zarara ve hüsrana uğramışlardır. Kimdir bunlar?" dedim. Şöyle saydılar:
"(Elbisesini kibirle, yerlere kadar salıp) süründüren, yaptığı iyiliği başa kakan, malını yalan yeminlerle reklam eden kimseler!"
Müslim, İman 171, (106); Ebu Dâvud, Libas 28, (4087, 4088); Tirmizî, Büyû' 5, (1211); Nesâî, Büyû' 5, (7, 245).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah Teâla hazretleri onlara konuşmaz, nazar etmez, günahlardan da arındırmaz, onlara elim bir azab vardır:
- Zina eden yaşlı,
- Yalan söyleyen devlet reisi,
- Büyüklenen fakir."
Müslim, İman 172, (107); Nesâî, Zekât 77, (5, 86).
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah onlara nazar etmez: Anne ve babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, erkekleşen kadın ve deyyûs kimse."
Nesâî, Zekat 69, (5, 81).
Yine Nesâî'nin bir rivayetinde Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."
Nesâî, Zekat 69, (5, 81).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle dedi: "Üç kişi vardır, Kıyamet günü ben onların hasmıyım: "Benim adıma (yemin) edip sonra gadreden kimse, hür bir kimseyi satıp parasını yiyen kimse, bir işçiyi ücretle tutup çalıştırdığı halde, ücretini vermeyen kimse."
Buhari, Büyü' 106).
Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bana çeneleri ile bacakları arasındaki şeyler hususunda garanti verirse, ben de ona cennet hususunda garanti veririm."
Buhari, Rikâk 23, Hudud 19; Tirmizi, Zühd 61, (2410).
Ebu berze el-Eslemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizin hakkınızda en ziyade korktuğum şey, zenginlik hırsı ile karınlarınızın ve ferçlerinizin şehvetleri bir de fitnelerin şaşırtmalarıdır."
Rezin tahric etmiştir. (Hadis Ahmed İbnu Hanbel'in Müsned'inde gelmiştir: 4, 420, 423.
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mü'min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mü'min olduğu halde içki içmez; insanların, onun yüzünden, gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mü'min olarak yağmalamaz."
Buhari, Mezalim 30, Eşribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, İman 100, (57); Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4689); Tirmizi, iman 11, (2627); Nesâî, Sârık 1, (8, 64).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner."
Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4690); Tirmizi, İman 11, (2627).
Tirmizi şu ziyadede bulunmuştur: "Ebu Câfer el-Bâkır Muhammed İbnu Ali'nin: "Bunda imandan çıkıp İslâm'a geçiş vardır" dediği rivayet edilmiştir."
Hz. Cündüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim (başkalarının kusurlarını teşhir edip herkese) duyurursa, Allah da (onun kusurlarını) duyurur. Kim de riya yaparsa Allah da onun riyasını ortaya çıkarır."
Buhari, Rikak 36; Müslim, Zühd 48, (2987).
Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İnsanlara merhametli olmayana Allah Teâla merhamet etmez."
Tirmizi, Birr 16, (1923).
Câbir İbnu Abdillah el-Ensâri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Zulümden kaçının. Zira zulüm, Kıyamet günü karanlıklar olacaktır. Cimrilikten de kaçının, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramlarını helal addetmeye sevketmiştir."
Müslim, Birr 56, (2578).
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur."
Ebu Davud, 22 (2511).
Ebu Bekr es-Sıddik radıyallahhu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mü'mine zarar veren veya hile yapan mel'ûndur."
Tirmizi, Birr 27, (1942).
Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim mü'mine zarar verirse Allah da onu zarara uğratır. Kim de mü'mine meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir."
Tirmizi, Birr 27, (1941).
Ebu Temime radıyallahu anh anlatıyor: "Arkadaşları kendisine: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm size çok şeyler söyledi, öyleyse bize de bir tavsiyede bulunun!" demişlerdi.
"İnsanda ilk (çürüyüp) kokacak olan yeri karnıdır. Öyleyse, kim, karnına temiz olandan başka bir şey girdirmeyebilirse mutlaka bunu yapsın!" tavsiyesinde bulundu."
Buhari, Ahkam 9.
Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İşleyene daha dünyada cezası çarçabuk gelmeye en layık günah zulüm ve sıla-ı rahmin koparılmasıdır, bu cezanın dünyada gelmesi, ahiretteki cezaya kefaret değildir."
Ebu Davud, Edeb 51, (4902); Tirmizi, Kıyamet 58, (2513).
İyaz İbnu Hımâr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri, bana: "Mütevâzi olun, öyle ki, kimse kimseye zulmetmesin, kimse kimseye karşı böbürlenmesin" diye vahyetti."
Ebu Dâvud, Edeb 48, (4895).
Hz. Ebu Bekr es-Sıddik radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Cehennem, bozguncu, cimri ve başa kakıcı her insana yakındır."
Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: "Cennete ne bozguncu, ne cimri ne de başa kakıcı giremez."
Tirmizi, Birr 41, (1964).
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayınız."
Nesâi, Zekat 66, (5, 79). Hadisi Buhari, bab başlığında kaydetmiştir (Libas 1).
İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dendi, herbirimiz içinde, (bazan, öylesine çirkin) bir şeyn ârız olduğunu görür ki, bunu söylemektense o şeyin bir korparçası olup (kendisini yakması) ona daha sevimli gelmektedir!"
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu söze şöyle mukabelede bulundu:
"Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber!) Şeytan'ın hilesini vesveseye çeviren Allah'a hamd olsun!"
Ebu Dâvud, Edeb 118. (5112).
Ebu Zümeyl rahimehullah anlatıyor: "İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya (bir gün): "İçimde duyduğum bu (fena) şeyler de ne?" diye sormuştum. Bana:
"Ne hissediyorsun ki?" dedi. Ben:
"Vallahi (onlar çok fena!) dilime alamam!" dedim.
"Şekk nev'inden bir şey mi ?" dedi ve güldü. Sonra açıkladı:
"Bu (çeşit vesveseler)den hiç kimse kurtulamaz. Nitekim Allah Teâla hazretleri (Resûlüne) şu ayeti inzal buyurmuştur. (Mealen): "Eğer sana indirdiğimiz (kitapta anlatılan bu kıssalar) hakkında bir şüphen varsa, senden evvel indirilmiş olanları okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma!" (Yunus 94).)
İbnu Abbas bana dedi ki: "Eğer içinde herhangi bir vesvese bulursan şöyle de: "O (Allah), hem evveldir, hem ahirdir, hem zâhirdir, hem bâtındır. O herşeyi bilendir" (Hadid 3).
Ebu Dâvud, Edeb 118, (5110).
İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kim, görmediği halde rüya görme iddiasına kalkarsa (Kıyamet günü) arpa daneciğine düğüm atması teklif edilir. Kim de kendisinden hoşlanmadıkları halde, bir grubun konuşmasını dinleme gayretine düşerse Kıyamet günü kulağına erimiş kurşun dökülür. Kim bir sureti tasvir ederse (Kıyamet günü) azaba uğrar ve bu yaptığına ruh üflemesi emredilir, ama üfleyemez"
Buhâri, Ta'bir 45; Ebu Dâvud, Edeb 96, (5024); Tirmizi, Rü'ya 8, (2284).
Vâsile İbnu'l-Eska' radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Şurası muhakkak ki, en büyük yalanlardan biri, kişinin kendisini babasından başka birisine nisbet etmesi veya görmediği bir şeyi gözlerinin gördüğünü iddia etmesi, yahut da Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın söylemediği bir şeyi O'na söyletmesidir"
Buhâri, Menakıb 5
Ebu Kılâbe merhum anlatıyor: "Sabit İbnu Dahhâk radıyallahu anh anlatmıştı: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim, bile bile, yalan yere İslâm'dan başka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediği gibidir. Kim kendisini bir şeyle öldürüp (intihar ederse) Kıyamet günü o şeyle azab verilir. Kişnin gücü dışında olan bir şey üzerine yaptığı nezir muteber değildir. Mü'mine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mü'mine küfür nisbet etmek onu öldürmek gibidir. Kim kendisini bir şeyle keserse Kıyamet günü onunla kesilir. Kim malını çok göstermek için yalan bir iddiada buiunursa, Allah onun azlığını artırır."
Buhâri, Eyman 7, Cenaiz 84, Edeb 44, 73; Müslim, İman 176, (110); Tirmizi, İman 16, (2638); Ebu Davud, İman 9, (3257); Nesâi, Eyman 7, (7, 5, 6).
İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kavimde gulûl (denen devlet malından hırsızlık) zuhur ederse, Allah o kavmin kalplerine korku atar. Bir kavim içinde zina yayılırsa orada ölümler artar. Bir kavim, ölçü ve tartılarda (hile yaparak) miktarı azaltırsa Allah ondan rızkı keser. Bir kavmin (mahkemelerinde) haksız yere hükümler verilirse, o kavimde mutlaka kan yaygınlaşır. Bir kavm ahdinden dönüp gadre yer verirse, Allah onlara mutlaka düşmanlarını musallat eder."
Muvatta, Cihâd 26, (2, 460).
Yine İbnu Abbâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İnsanlar arasında Allah'ın en çok buğzettiği üç kişi vardır:
Harem'de sapıtıp haktan ayrılan,
İslâm'a girdiği halde cahiliye sünnetini arayan,
Haksız yere, kanını dökmek için bir adamdan kan talep eden."
uhâri, Diyât 9.
Muğire İbnu şu'be radıyallahu anh'ın anlattığına göre "Hz. Muaviye radıyallahu anh kendisine: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm'dan işittiğin bir şeyi bana yaz" diye mektup yazmıştır. O da Hz. Muâviye'ye şunu yazmıştır: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
"Allah Teâla hazretleri, sizin için üç şeyi mekruh addetti.
Dedikodu,
Malın ziyâı.
Çok sual!.."
Buhâri, Zekât 53, Edeb 6; Müslim, Akdiye 35, (539).
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Siz birkısım ameller işliyorsunuz ki, onlar sizin nazarınızda kıldan daha ince (daha ehemmiyetsiz)dir. Halbuki biz onları, Resülullah zamanında helake atıcılardan addederdik."
Buhâri, Rikâk 32.
Vâsıle İbnu'l-Eskâ' radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine karşı şamata yapma. Allah ona afıyet sana da belayı verir."
Tirmizi, Kıyamet 55, (2508).
Ebu'd Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir şeye karşı sevgin seni kör ve sağır eder (de onun eksiklerini görmez, kusurlarını işitmez olursun)"
Ebu Dâvud, Edeb 125, (5130).
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Şeytan insanoğlunda, kanın cereyanı gibi cereyan eder."
Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4719).
İmam Mâlik rahimehullah'a ulaştığına göre, "Ümmü Seleme radıyallahu anhâ, Efendimiz'den sormuştur:
"Ey Allah'ın Resûlü! Aramızda salihler mevcut iken bizler helak mi olacağız?" Aleyhissalâtu vesselâm:
"Evet, buyurmuşlardır, pislik (zina) artarsa!"
Muvatta, Kelam 22, (2, 991).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Hanımını kocasına karşı, köleyi efendisine karşı ayartan bizden değildir!"
Ebu Dâvud, Talâk 1, (2175), Edeb 135, (5170).
Yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Size şerlilerinizi haber vereyim mi? Onlar, tek başlarına yiyenler, kölelerini dövenler, yardımı esirgeyenlerdir."
Rezin tahriç etmiştir.
İMAN
Cündüb İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Biz erginlik çağına yaklaşmış bir grup genç Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile beraberdik. Kur'ân'ı öğrenmezden önce imanı öğrendik. Sonra da Kur'ân'ı öğrendik. Kur'ân sayesinde imanımız daha da arttı."
İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bu ümmette iki sınıf vardır, onların İslâm'dan hiçbir nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiyye."
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "İman, kalben bil(ip tasdik et)me, dil ile söyle(yip ikrar et)me, beden uzuvlarıyla da amel etmektir."
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim, Allah'a herhangi bir şerik koşmadan tam bir ihlâs yani Allah'ın birliğine iman, O'na hâlisane kulluk, namaz ve zekat vazifelerini yapma hali üzere dünyayı terkederse, Allah kendisinden razı olmuş halde ölmüş olur."
Hz. Enes radıyallahu anh devamla der ki: "İşte bu hal, peygamberlerin hepsi tarafından getirilmiş olan (ve Allah indinde makbul olduğu Kur'an'da belirtilen (Âl-i İmrân 19)) gerçek dindir. Bu dini, peygamberler, Rablerinden alıp beşeri hevâya dayanan (felsefi nazariye ve) iddialar ortalığı kaplamazdan önce, insanlara tebliğ etmişlerdi.
Bu hakikatı tasdik eden Kur'ânî nasslar mevcuttur. Bilhassa en son inen (suredeki) şu ayet onlardandır: "Eğer (o müşrikler) tevbe eder, -Enes der ki: "Tevbeden murad putları ve onlara tapmayı bırakmaktır- namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse siz de onları serbest bırakın. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir" (Tevbe 5).
Bir diğer ayette şöyle buyrulmuştur: "Eğer tevbe eder, namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir" (Tevbe 11).
Hz. Ebu Hureyre ve İbnu Abbâs radıyallahu anhüm demişlerdir ki: "İman artar ve eksilir."
KADER-KADERİYE
Ebu Müleyke'den oğlu Abdullah'ın rivayet ettiğine öre, "O, Hz. Aişe radıyallahu anhâ'nın yanına girip, ona kaderle ilgili bir şeyler söylemiş o da kendisine şöyle cevapta bulunmuştur:
"Kim kader konusunda herhangi bir meseleyi konuşacak olsa, ahiret günü kaderden hesaba çekilir. Kim de bu mevzuda bir şey konuşmazsa, ahirette kaderden hesaba çekilmez."
Amr İbnu Şu'ayb an ebîhi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir gün Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, bir grup ashabının yanına aniden çıkageldi. Onlar kader üzerine tartışıyorlardı. Münakaşanın mahiyetini öğrenince öylesine öfkelendi ki sanki yüzünde bir nar tanesi patlamıştı, kıpkırmızı oldu. şunları söyledi:
"(Kader üzerine bu çeşit) münakaşa yapmakla mı emrolundunuz -veya bunun için mi yaratıldınız-? Kur'ân'ın birkısım ayetlerini diğer birkısım ayetleriyle karşılaştırıp duruyorsunuz! İşte sizden önceki ümmetler bu çeşit davranışları sebebiyle helak oldular."
(Ravi Muhammed İbnu) Abdullah İbnu Amr devamla dedi ki: "Babam Abdullah dedi ki: "Ben Resûlullah'ın bazı meclislerinde hazır bulunmamış olmama sevinirdim ama, (babam Amr'ın anlattığı) bu mecliste bulunmadığıma daha çok sevindim."
İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm: "Ne sirayet, ne uğursuzluk ne de (öldürülen kimsenin başından çıkıp intikam! intikam! diye bağıran ve hâme denen) bir kuş vardır!" buyurmuşlardı. Cemaatte bulunan bedevi bir adam doğrulup:
"Ey Allah'ın Resûlü! Pekala, kendisinde uyuz olan bir devenin bütün deve sürüsünü uyuzlamasına ne dersiniz?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"İşte bu kaderdir. Söyle bakalım! O ilk deveyi kim uyuzladı?" buyurdular."
Adiyy İbnu Hâtim radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına vardığım zaman bana: "Ey Hatim'in oğlu Adiyy, müslüman ol ki selâmete eresin!" buyurdular. Ben de:
"İslâm nedir?" diye sordum.
"Allah'tan başka ilah olmadığına, benim de O'nun Resülü olduğuma şehadet etmen ve hayır, şer, tatlı ve acı her şeyiyle kadere iman etmendir!" buyurdular."
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Ensardan bir zat Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselam'a gelerek:
"Ey Allah'ın Resûlü! Benim bir cariyem var, onunla azil yapabilir miyim?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm ona: "Cariye için takdir edilen şey (çocuk) kendine gelecektir!" cevabında bulundu. Bundan bir müddet sonra aynı zat Aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek:
"O cariyem hamile oldu!" dedi. Bunun üzerine Resülullah: "Bir nefse takdir edilmiş olan şey mutlaka olur!" buyurdular."
Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ömrü ancak birr (her çeşit hayırlar, iyilikler, ihsanlar) uzatır; kaderi de ancak dua geri çevirir. Kişi, işlediği günah sebebiyle rızkından mahrum kalır!"
NEFİSLE İLGİLİ EDEBE GİREN HADİSLER
İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm'ın terkisinde idim. Bana şu nasihatta bulundu:
"Yavrum! Allah'a karşı (emir ve yasaklarına uyarak edebini) koru, Allah da seni (dünya ve âhirette) korusun! Allah'ı(n üzerindeki hukukunu) koru ki O'nu karşında (dünya ve âhiretin fenalıklarına karşı hâmi) bulasın -veya önünde demişti: Bollukta Allah'ı tanı ki, darlıkta da O, seni tanısın. (Dünya ve âhiretle ilgili) bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki Nusret(i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır."
Rezin bu elfazla tahric etmiştir. Tirmizi'de muhtasar olarak kaydedilmiştir. Sıfatu'l-Kıyâmet 60, (3518).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün, Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm ashâbına: "Şu kelimeleri kim benden) alıp onlarla amel edecek ve onlarla amel edecek olana öğretecek?" buyurdular. Ben hemen atılıp:
"Ben! Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm elimden tuttu ve beş şey saydı:
- Haramlardan sakın, AIlah'ın en âbid kulu ol!
- Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol!
- Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol.
- Kendin için istediğini başkaları için de iste, müslüman ol!
- Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür."
Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217).
Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Rabbım bana dokuz şey emretti:
- Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkma(mı),
- Öfke ve rıza halinde de adâletli söz (söylememi),
- Fakirlikte de zenginlikte de iktisad (yapmamı),
- Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,
- Beni mahrum edene de vermemi,
- Bana zulmedeni affetmemi,
- Susma halimin tefekkür olmasını,
- Konuşma halimin zikir olmasını,
- Bakışımın da ibret olmasını,
- Ma'rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi."
Rezin tahric etmiştir.
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselam'ın kılıncının kabzasında şu ibareyi bulduk.
"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap! Aleyhine de olsa hakkı söyle!"
Rezin tahric etmiştir.
Zeydu'I-Hayr radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dedim, Allah'ın rızasını arzu eden kimselere ve Allah'ın rızasını arzu etmeyen kimselere Allah'ın koyduğu alâmet nedir, bana haber verin!" Cevaben:
"Ey Zeyd sen nasıl sabahladın?" diye sordu.
"Hayrı ve hayır ehlini seviyorum: Eğer hayır yapmaya muktedirsem yapmaya koşuyorum. Eğer yapamaz, kaçırırsam bu sebeple üzülüyorum ve onu yapmaya, şevkim daha da artıyor!" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"İşte bu söylediklerin Allah'ın rızasını arayanlara Allah'ın koyduğu alâmettir. Eğer Allah senin başka bir şey olmanı isteseydi, seni ona hazırlardı" buyurdular."
Hadisi Rezin tahriç etmiştir.
İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:
"İtidal (orta yol üzere olmak), teenni(li davranmak), hal ve gidişi iyi olmak peygamberliğin yirmidört cüzünden bir cüzdür."
Muvatta, Şi'r 17 (2, 954, 955); Ebu Dâvud, Edeb 2, (4776).
Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:
"Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma."
Tirmizi, Nikâh 1, (1080).
Abdulmüheymin İbnu Abbas İbni Sa'd es-Sâidi, babası tarikiyle dedesinden naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Teenni Allah Teâlâ'dandır, acele de şeytandan."
Tirmizi, Birr 66, (2013).
İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm Eşeccü Abdi'l-Kays 'a dedi ki:
"Muhakkak ki sende, Allah ve Resülünün sevdiği iki haslet var; hilm ve teenni."
Tirmizi, Birr 66, (2012); Müslim, İman 25, (17).
Ebu Dâvud merhum, Abdu'l-Kays heyetinde dahil olan Zâri'den naklettiği ve uzunca bir kıssanın da bulunduğu rivayetinde şu ziyadeye yer verir: "Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm kendisine bunları söyleyince o (Eşecc):
"Ey Allah'ın Resûlü! Bu iki hasletle ben (şahsi gayretimle) mi ahlâklandım yoksa Allah mı cibilliyetime (yaratılışıma, tabiatıma) koydu?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"Allah Teâla Hazretleri seni o iki haslet üzere yarattı!" buyurdular. Bu cevap üzerine Eşecc:
"Allah ve Resûlünün sevdiği iki haslet üzere beni yaratan Allah'a hamd olsun!" dedi."
Ebu Dâvud, Edeb 161, (5225).
Sa'd İbnu Ebi Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki: "Teennî, âhiretle ilgili olanlar dışında, her amelde güzeldir."
Ebu Dâvud, Edeb 11, (4810).
İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resulullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:
"Kim Allah adına sığınma talebinde bulunursa ona sığınma, verin, kim Allah adına isterse ona verin, kim sizi davet ederse ona icabet edin; kim size bir iyilik yaparsa karşılıkta bulunun, şayet verecek bir şey bulamazsanız kendinizi, ona karşılığını vermiş görünceye kadar dua edin."
Nesai, Zekât 72, (5, 82); Ebu Dâvud, Zekât 38, (1672).
Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sakın sizden kimse Allah hakkında hüsnüzânda bulunmadan son nefesini vermesin."
Müslim, Cennet 81, (2877); Ebu Dâvud, Cenâiz 17, (3113).
Sahiheyn ve Tirmizi de Ebu Hureyre'den gelen diğer bir hadiste Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Allah Teâla Hazretleri şöyle buyurdu: "Ben, kulumun benim hakkımdaki zannına göreyimdir."
Müslim ve Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade vardır: "O bana dua edince ben onunlayım."
Buhâri, Tevhid 35; Müslim, Zikr 1, (2675); Tirmişi, Zühd 51, (2389).
Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Hureyre'den gelen bir rivayette Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediği kaydedilmiştir:
"Allah Teâlâ hakkında hüsnüzan, güzel ibadettendir."
Tirmizi, Da'avât 146, (3604); Ebu Dâvud, Edeb 89, (4993).
Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullâh aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Her nerede olursan ol Allah'tan ittikâ et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et."
Tirmizi, Birr 55, (1988).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan ateşe insanları en çok atan şeyin ne olduğu soruldu.
"Ağız ve ferc!" buyurdular. En ziyade neyin insanları cennete soktuğundan sordular:
"Allah'a takva ve güzel ahlak!" buyurdular."
Tirmizi, Birr 62, (2005).
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a soruldu: "Mü'minlerden hangisi efdal (enfaziletli)dir?"
"Ahlakça en güzelleridir!" cevabını verdi. Tekrar soruldu:
"Pekiyi, mü'minlerden hangisi en akıllıdır?"
"Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır."
Rezin tahric etmiştir. İbnu Mâce, Zühd 31, (4259).
Hz. Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Haseb maldır, kerem takvadır."
Tirmizi, Tefsir, Hucurât, (3268).
Hz. Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a "Hangi insan daha hayırlıdır?" diye sorulmuştu:
"Ömrü uzun, ameli de güzel olandır" buyurdular."
"Öyleyse insanların kötüsü kimdir?" diye soruldu:
"Ömrü uzun, ameli kötü olandır!" buyurdular."
Tirmizi, Zühd 22, (2331).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):
"Size en hayırlınızın ve en şerlinizin kim olduğunu haber vermiyeyim mi?" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Cemaat: "Evet, haber veriniz!" dedi.
"En hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır; en şerliniz de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmayan kimsedir."
Tirmizi, Fiten 76, (2264).
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İki haslet vardır, bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredici ve sabrediciler arasına kaydeder:
- Diyanette kendinden üstün olana bakıp, ona uymak.
- Dünyalıkta kendinden aşağı olana bakıp, Allah'ın kendine vermiş olduğu üstünlüğe hamdetmek.
İşte böyle olan kimseyi Allah şükredici ve sabredici olarak yazar.
Kim de diyanette kendinden aşağı olana bakar, dünyalıkta da kendinden üstün olana bakar ve elde edemediğine üzülürse Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazmaz."
Tirmizi, Kıyamet 59, (2514).
Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün): "Ey Allah'ın Resûlü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?" diye sormuştum, şöyle cevap verdiler: "Dilini tut, evini genişlet, günahlarına da ağla!"
Tirmizi, Zühd 61, (2408).
İmam Malik anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, Lokman Hekîm'e: "Sende gördüğümüz bu (meziyetin mahiyeti) nedir? diye sormuşlardı. (Bununla onun faziletlerini kastetmişlerdi). Şu cevabı verdi:
"Doğru sözlülük, emaneti yerine getirmek, beni ilgilendirmeyen şeyi terketmek."
Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Vaadime vefakârlık etmek."
Muvatta, Kelam 17, (2, 990).
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kendisi ateşe haram edilen ve kendisine de ateşin haram kılındığı kimseyi size haber vermeyeyim mi? Ateş, (halka) her yakın olana, yumuşak huylu ve insanlara kolaylık gösterene haram kılınmıştır."
Tirmizi, Kıyamet 46, (2490).
Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim şu üç şeyden beri olarak ölürse cennete girer: - Kibir, - Gulûl, - Borç."
Tirmizi, Siyer 21, (1572, 1573).
Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Halîm olan zelle sahibidir, hakîm olan tecrübe sahibidir."
Tirmizi, Birr 86, (2034).
Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sakın sizden kimse kararsız olup da: "Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım" demesin. Aksine, nefsinizi sâbit tutun, halk iyilik yaptımı siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin."
Tirmizi, Birr 63, (2008).
Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir mü'minin nefsini alçaltıp zelil kılması muvafık değildir."
Orada bulunanlar: "Kişi nefsini nasıl zelil kılare?" dediler.
"Tâkat getiremeyeceği belaya karşı kendini ileri sürer!" buyurdular."
Tirmizi, Fiten 67, (2255).
Hz. Muâviye radıyallahu anh'ın anlattığına göre, Hz. Aişe radıyallahu anhâ'ya: "Bana bir mektupla vasiyetini yaz, fakat çok şey yazma!" diye bir mektup yolladı. Hz. Aişe de cevaben şöyle yazdı:
"Selam üzerine olsun! Emmâ ba'd: Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: "Kim halkın öfkesini dinlemeden Allah'ın rızasını ararsa insanların sıkıntısına karşı Allah kifayet eder. Kim de Allah'ın öfkesini dinlemeden halkın rızasını ararsa, Allah onu insanlara havale eder" dediğini işittim; selâm üzerine olsun!"
Tirmizi, Zühd 65, (2416).
Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mü'min saftır, kerimdir. Fâcir, hilekârdır, leimdir (alçaktır)."
Ebu Dâvud, Edeb 6, (4790); Tirmizi, Birr 41, (1965).
Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Mü'min, bir (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz."
Buhari, Edeb 83; Müslim, Zühd 63, (2998); Ebu Dâvud, Edeb 34, (4862)
Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün. Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanında zikredildiğim zaman bana salât okumayan kimsenin de burnu sürtülsün!"
Tirmizi, Da'avât 110, (3539).
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü babam nerededir?" diye sormuştu.
"Cehennemde!" buyurdular. Adam (gitmek üzere) geri dönünce, Aleyhissalâtu vesselâm adamı çağırdı ve:
"Muhakkak ki, benim babam da senin baban da ateşteler!" buyurdu."
Müslim, İman 347, (203); Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4718).
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"İsa aleyhisselam hırsızlık yapan bir adam görmüştü:
"Hırsızlık mı yaptın?" dedi. Adam:
"Asla! Kendisinden başka ilah olmayan Zat'a yemin olsun" diye cevap verince Hz. İsa:
"Allah'a inandım, gözlerimi tekzib ettim!" dedi."
Buhari, Enbiya 48; Müslim, Fezail 149, (2368); Nesâî, Kudât 36, (8, 249).
İmam Malik anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, bir adam İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'ya şöyle yazdı: "Haberiniz olsun: Takva ehlinin birkısım alâmetleri vardır ki, bunlar sayesinde kendileri bilinebilir, onlar da bunları bilirler: Şöyle ki müttakî:
- (İhtilaf halinde) verilen hükme razı olur,
- Nimetlere şükreder,
- Belâya sabreder,
- Dilinden doğru çıkar,
- Kur'ân'ın ahkâmını kendine yol yapar.
İmam, çarşılardan bir çarşı (gibi)dir, hak ehlinden ise, ehl-i hak, hak (yükünü) ona yıkar; bâtıl ehlinden ise, batıl ehli de batıl (yükünü) ona yıkar."
Rezin tahric etmiştir.
5836 -
"Üç kişi vardır ki, Allah Kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azab vardır:
- Sahrada, fazla suyu bulunduğu halde ondan yolcuya vermeyen kimse. Kıyamet günü Allah onun karşısına çıkıp: "Bugün ben de senden fzlımı (lütfumu) esirgiyorum, tıpkı senin (dünyada iken) kendi elinin eseri olmayan şeyin fazlasını esirgediğin gibi" der.
- İkindi vaktinden sonra, bir mal satıp müşterisine Allah Teâlâ'nın adını zikrederek bunu şu şu fiyatla almıştım diye yalandan yemin ederek, muhatabını inandıran ve bu suretle malını satan kimse.
- Sırf dünyevi bir menfaat için bir imama biat eden kimse; öyle ki, dünyalıktan istediklerini verirse biatında sadıktır, vermezse sadık değildir."
Buhari, Şirb 2, Hiyel 12; Müslim, İman 173, (108); Ebu Dâvud, Büyü' 62, (3474, 3475); Nesâi, Büyû', 6, (7, 247).
5837 -
"(Elbisesini kibirle, yerlere kadar salıp) süründüren, yaptığı iyiliği başa kakan, malını yalan yeminlerle reklam eden kimseler!"
Müslim, İman 171, (106); Ebu Dâvud, Libas 28, (4087, 4088); Tirmizî, Büyû' 5, (1211); Nesâî, Büyû' 5, (7, 245).
5838 -
"Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah Teâla hazretleri onlara konuşmaz, nazar etmez, günahlardan da arındırmaz, onlara elim bir azab vardır:
- Zina eden yaşlı,
- Yalan söyleyen devlet reisi,
- Büyüklenen fakir."
Müslim, İman 172, (107); Nesâî, Zekât 77, (5, 86).
5839 -
"Üç kişi vardır, Kıyamet günü Allah onlara nazar etmez: Anne ve babasının hukukuna riayet etmeyen kimse, erkekleşen kadın ve deyyûs kimse."
Nesâî, Zekat 69, (5, 81).
5840 -
"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riayet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."
Nesâî, Zekat 69, (5, 81).
5841 -
Buhari, Büyü' 106).
5842 -
Buhari, Rikâk 23, Hudud 19; Tirmizi, Zühd 61, (2410).
5843 -
Rezin tahric etmiştir. (Hadis Ahmed İbnu Hanbel'in Müsned'inde gelmiştir: 4, 420, 423.
5844 -
"Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mü'min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mü'min olduğu halde içki içmez; insanların, onun yüzünden, gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mü'min olarak yağmalamaz."
Buhari, Mezalim 30, Eşribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, İman 100, (57); Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4689); Tirmizi, iman 11, (2627); Nesâî, Sârık 1, (8, 64).
5845 -
Ebu Dâvud, Sünnet 16, (4690); Tirmizi, İman 11, (2627).
Tirmizi şu ziyadede bulunmuştur: "Ebu Câfer el-Bâkır Muhammed İbnu Ali'nin: "Bunda imandan çıkıp İslâm'a geçiş vardır" dediği rivayet edilmiştir."
5846 -
"Kim (başkalarının kusurlarını teşhir edip herkese) duyurursa, Allah da (onun kusurlarını) duyurur. Kim de riya yaparsa Allah da onun riyasını ortaya çıkarır."
Buhari, Rikak 36; Müslim, Zühd 48, (2987).
5847 -
"İnsanlara merhametli olmayana Allah Teâla merhamet etmez."
Tirmizi, Birr 16, (1923).
5848 -
"Zulümden kaçının. Zira zulüm, Kıyamet günü karanlıklar olacaktır. Cimrilikten de kaçının, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramlarını helal addetmeye sevketmiştir."
Müslim, Birr 56, (2578).
5849 -
"İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur."
Ebu Davud, 22 (2511).
5850 -
"Mü'mine zarar veren veya hile yapan mel'ûndur."
Tirmizi, Birr 27, (1942).
5851 -
"Kim mü'mine zarar verirse Allah da onu zarara uğratır. Kim de mü'mine meşakkat verirse, Allah da ona meşakkat verir."
Tirmizi, Birr 27, (1941).
5852 -
"İnsanda ilk (çürüyüp) kokacak olan yeri karnıdır. Öyleyse, kim, karnına temiz olandan başka bir şey girdirmeyebilirse mutlaka bunu yapsın!" tavsiyesinde bulundu."
Buhari, Ahkam 9.
5853 -
Ebu Davud, Edeb 51, (4902); Tirmizi, Kıyamet 58, (2513).
5854 -
Ebu Dâvud, Edeb 48, (4895).
5855 -
"Cehennem, bozguncu, cimri ve başa kakıcı her insana yakındır."
Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: "Cennete ne bozguncu, ne cimri ne de başa kakıcı giremez."
Tirmizi, Birr 41, (1964).
5856 -
"Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayınız."
Nesâi, Zekat 66, (5, 79). Hadisi Buhari, bab başlığında kaydetmiştir (Libas 1).
5857 -
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu söze şöyle mukabelede bulundu:
"Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber!) Şeytan'ın hilesini vesveseye çeviren Allah'a hamd olsun!"
Ebu Dâvud, Edeb 118. (5112).
5858 -
"Ne hissediyorsun ki?" dedi. Ben:
"Vallahi (onlar çok fena!) dilime alamam!" dedim.
"Şekk nev'inden bir şey mi ?" dedi ve güldü. Sonra açıkladı:
"Bu (çeşit vesveseler)den hiç kimse kurtulamaz. Nitekim Allah Teâla hazretleri (Resûlüne) şu ayeti inzal buyurmuştur. (Mealen): "Eğer sana indirdiğimiz (kitapta anlatılan bu kıssalar) hakkında bir şüphen varsa, senden evvel indirilmiş olanları okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiştir, sakın şüphe edenlerden olma!" (Yunus 94).)
İbnu Abbas bana dedi ki: "Eğer içinde herhangi bir vesvese bulursan şöyle de: "O (Allah), hem evveldir, hem ahirdir, hem zâhirdir, hem bâtındır. O herşeyi bilendir" (Hadid 3).
Ebu Dâvud, Edeb 118, (5110).
5859 -
"Kim, görmediği halde rüya görme iddiasına kalkarsa (Kıyamet günü) arpa daneciğine düğüm atması teklif edilir. Kim de kendisinden hoşlanmadıkları halde, bir grubun konuşmasını dinleme gayretine düşerse Kıyamet günü kulağına erimiş kurşun dökülür. Kim bir sureti tasvir ederse (Kıyamet günü) azaba uğrar ve bu yaptığına ruh üflemesi emredilir, ama üfleyemez"
Buhâri, Ta'bir 45; Ebu Dâvud, Edeb 96, (5024); Tirmizi, Rü'ya 8, (2284).
5860 -
"Şurası muhakkak ki, en büyük yalanlardan biri, kişinin kendisini babasından başka birisine nisbet etmesi veya görmediği bir şeyi gözlerinin gördüğünü iddia etmesi, yahut da Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın söylemediği bir şeyi O'na söyletmesidir"
Buhâri, Menakıb 5
5861 -
Buhâri, Eyman 7, Cenaiz 84, Edeb 44, 73; Müslim, İman 176, (110); Tirmizi, İman 16, (2638); Ebu Davud, İman 9, (3257); Nesâi, Eyman 7, (7, 5, 6).
5862 -
Muvatta, Cihâd 26, (2, 460).
5863 -
"İnsanlar arasında Allah'ın en çok buğzettiği üç kişi vardır:
Harem'de sapıtıp haktan ayrılan,
İslâm'a girdiği halde cahiliye sünnetini arayan,
Haksız yere, kanını dökmek için bir adamdan kan talep eden."
uhâri, Diyât 9.
5864 -
"Allah Teâla hazretleri, sizin için üç şeyi mekruh addetti.
Dedikodu,
Malın ziyâı.
Çok sual!.."
Buhâri, Zekât 53, Edeb 6; Müslim, Akdiye 35, (539).
5865 -
Buhâri, Rikâk 32.
5866 -
Tirmizi, Kıyamet 55, (2508).
5867 -
"Bir şeye karşı sevgin seni kör ve sağır eder (de onun eksiklerini görmez, kusurlarını işitmez olursun)"
Ebu Dâvud, Edeb 125, (5130).
5868 -
Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4719).
5869 -
"Ey Allah'ın Resûlü! Aramızda salihler mevcut iken bizler helak mi olacağız?" Aleyhissalâtu vesselâm:
"Evet, buyurmuşlardır, pislik (zina) artarsa!"
Muvatta, Kelam 22, (2, 991).
5870 -
"Hanımını kocasına karşı, köleyi efendisine karşı ayartan bizden değildir!"
Ebu Dâvud, Talâk 1, (2175), Edeb 135, (5170).
5871 -
"Size şerlilerinizi haber vereyim mi? Onlar, tek başlarına yiyenler, kölelerini dövenler, yardımı esirgeyenlerdir."
Rezin tahriç etmiştir.
İMAN
5961 -
5962 -
"Bu ümmette iki sınıf vardır, onların İslâm'dan hiçbir nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiyye."
5963 -
5964 -
Hz. Enes radıyallahu anh devamla der ki: "İşte bu hal, peygamberlerin hepsi tarafından getirilmiş olan (ve Allah indinde makbul olduğu Kur'an'da belirtilen (Âl-i İmrân 19)) gerçek dindir. Bu dini, peygamberler, Rablerinden alıp beşeri hevâya dayanan (felsefi nazariye ve) iddialar ortalığı kaplamazdan önce, insanlara tebliğ etmişlerdi.
Bu hakikatı tasdik eden Kur'ânî nasslar mevcuttur. Bilhassa en son inen (suredeki) şu ayet onlardandır: "Eğer (o müşrikler) tevbe eder, -Enes der ki: "Tevbeden murad putları ve onlara tapmayı bırakmaktır- namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse siz de onları serbest bırakın. Muhakkak ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir" (Tevbe 5).
Bir diğer ayette şöyle buyrulmuştur: "Eğer tevbe eder, namazlarını dosdoğru kılar ve zekâtlarını verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir" (Tevbe 11).
5965 -
KADER-KADERİYE
5966 -
"Kim kader konusunda herhangi bir meseleyi konuşacak olsa, ahiret günü kaderden hesaba çekilir. Kim de bu mevzuda bir şey konuşmazsa, ahirette kaderden hesaba çekilmez."
5967 -
"(Kader üzerine bu çeşit) münakaşa yapmakla mı emrolundunuz -veya bunun için mi yaratıldınız-? Kur'ân'ın birkısım ayetlerini diğer birkısım ayetleriyle karşılaştırıp duruyorsunuz! İşte sizden önceki ümmetler bu çeşit davranışları sebebiyle helak oldular."
(Ravi Muhammed İbnu) Abdullah İbnu Amr devamla dedi ki: "Babam Abdullah dedi ki: "Ben Resûlullah'ın bazı meclislerinde hazır bulunmamış olmama sevinirdim ama, (babam Amr'ın anlattığı) bu mecliste bulunmadığıma daha çok sevindim."
5968 -
"Ey Allah'ın Resûlü! Pekala, kendisinde uyuz olan bir devenin bütün deve sürüsünü uyuzlamasına ne dersiniz?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"İşte bu kaderdir. Söyle bakalım! O ilk deveyi kim uyuzladı?" buyurdular."
5969 -
"İslâm nedir?" diye sordum.
"Allah'tan başka ilah olmadığına, benim de O'nun Resülü olduğuma şehadet etmen ve hayır, şer, tatlı ve acı her şeyiyle kadere iman etmendir!" buyurdular."
5970 -
"Ey Allah'ın Resûlü! Benim bir cariyem var, onunla azil yapabilir miyim?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm ona: "Cariye için takdir edilen şey (çocuk) kendine gelecektir!" cevabında bulundu. Bundan bir müddet sonra aynı zat Aleyhissalâtu vesselâm'a gelerek:
"O cariyem hamile oldu!" dedi. Bunun üzerine Resülullah: "Bir nefse takdir edilmiş olan şey mutlaka olur!" buyurdular."
5971 -
NEFİSLE İLGİLİ EDEBE GİREN HADİSLER
5800 -
"Yavrum! Allah'a karşı (emir ve yasaklarına uyarak edebini) koru, Allah da seni (dünya ve âhirette) korusun! Allah'ı(n üzerindeki hukukunu) koru ki O'nu karşında (dünya ve âhiretin fenalıklarına karşı hâmi) bulasın -veya önünde demişti: Bollukta Allah'ı tanı ki, darlıkta da O, seni tanısın. (Dünya ve âhiretle ilgili) bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki Nusret(i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır."
Rezin bu elfazla tahric etmiştir. Tirmizi'de muhtasar olarak kaydedilmiştir. Sıfatu'l-Kıyâmet 60, (3518).
5801 -
"Ben! Ey Allah'ın Resûlü!" dedim. Aleyhissalâtu vesselâm elimden tuttu ve beş şey saydı:
- Haramlardan sakın, AIlah'ın en âbid kulu ol!
- Allah'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol!
- Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol.
- Kendin için istediğini başkaları için de iste, müslüman ol!
- Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür."
Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217).
5802 -
"Rabbım bana dokuz şey emretti:
- Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkma(mı),
- Öfke ve rıza halinde de adâletli söz (söylememi),
- Fakirlikte de zenginlikte de iktisad (yapmamı),
- Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,
- Beni mahrum edene de vermemi,
- Bana zulmedeni affetmemi,
- Susma halimin tefekkür olmasını,
- Konuşma halimin zikir olmasını,
- Bakışımın da ibret olmasını,
- Ma'rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi."
Rezin tahric etmiştir.
5803 -
"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap! Aleyhine de olsa hakkı söyle!"
Rezin tahric etmiştir.
5804 -
"Ey Zeyd sen nasıl sabahladın?" diye sordu.
"Hayrı ve hayır ehlini seviyorum: Eğer hayır yapmaya muktedirsem yapmaya koşuyorum. Eğer yapamaz, kaçırırsam bu sebeple üzülüyorum ve onu yapmaya, şevkim daha da artıyor!" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:
"İşte bu söylediklerin Allah'ın rızasını arayanlara Allah'ın koyduğu alâmettir. Eğer Allah senin başka bir şey olmanı isteseydi, seni ona hazırlardı" buyurdular."
Hadisi Rezin tahriç etmiştir.
5805 -
"İtidal (orta yol üzere olmak), teenni(li davranmak), hal ve gidişi iyi olmak peygamberliğin yirmidört cüzünden bir cüzdür."
Muvatta, Şi'r 17 (2, 954, 955); Ebu Dâvud, Edeb 2, (4776).
5806 -
"Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma."
Tirmizi, Nikâh 1, (1080).
5807 -
Tirmizi, Birr 66, (2013).
5808 -
"Muhakkak ki sende, Allah ve Resülünün sevdiği iki haslet var; hilm ve teenni."
Tirmizi, Birr 66, (2012); Müslim, İman 25, (17).
5809 -
"Ey Allah'ın Resûlü! Bu iki hasletle ben (şahsi gayretimle) mi ahlâklandım yoksa Allah mı cibilliyetime (yaratılışıma, tabiatıma) koydu?" diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:
"Allah Teâla Hazretleri seni o iki haslet üzere yarattı!" buyurdular. Bu cevap üzerine Eşecc:
"Allah ve Resûlünün sevdiği iki haslet üzere beni yaratan Allah'a hamd olsun!" dedi."
Ebu Dâvud, Edeb 161, (5225).
5810 -
Ebu Dâvud, Edeb 11, (4810).
5811 -
"Kim Allah adına sığınma talebinde bulunursa ona sığınma, verin, kim Allah adına isterse ona verin, kim sizi davet ederse ona icabet edin; kim size bir iyilik yaparsa karşılıkta bulunun, şayet verecek bir şey bulamazsanız kendinizi, ona karşılığını vermiş görünceye kadar dua edin."
Nesai, Zekât 72, (5, 82); Ebu Dâvud, Zekât 38, (1672).
5812 -
"Sakın sizden kimse Allah hakkında hüsnüzânda bulunmadan son nefesini vermesin."
Müslim, Cennet 81, (2877); Ebu Dâvud, Cenâiz 17, (3113).
5813 -
"Allah Teâla Hazretleri şöyle buyurdu: "Ben, kulumun benim hakkımdaki zannına göreyimdir."
Müslim ve Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade vardır: "O bana dua edince ben onunlayım."
Buhâri, Tevhid 35; Müslim, Zikr 1, (2675); Tirmişi, Zühd 51, (2389).
5814 -
"Allah Teâlâ hakkında hüsnüzan, güzel ibadettendir."
Tirmizi, Da'avât 146, (3604); Ebu Dâvud, Edeb 89, (4993).
5815 -
"Her nerede olursan ol Allah'tan ittikâ et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et."
Tirmizi, Birr 55, (1988).
5816 -
"Ağız ve ferc!" buyurdular. En ziyade neyin insanları cennete soktuğundan sordular:
"Allah'a takva ve güzel ahlak!" buyurdular."
Tirmizi, Birr 62, (2005).
5817 -
"Ahlakça en güzelleridir!" cevabını verdi. Tekrar soruldu:
"Pekiyi, mü'minlerden hangisi en akıllıdır?"
"Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır."
Rezin tahric etmiştir. İbnu Mâce, Zühd 31, (4259).
5818 -
"Haseb maldır, kerem takvadır."
Tirmizi, Tefsir, Hucurât, (3268).
5819 -
"Ömrü uzun, ameli de güzel olandır" buyurdular."
"Öyleyse insanların kötüsü kimdir?" diye soruldu:
"Ömrü uzun, ameli kötü olandır!" buyurdular."
Tirmizi, Zühd 22, (2331).
5820 -
"Size en hayırlınızın ve en şerlinizin kim olduğunu haber vermiyeyim mi?" buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Cemaat: "Evet, haber veriniz!" dedi.
"En hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır; en şerliniz de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmayan kimsedir."
Tirmizi, Fiten 76, (2264).
5821 -
"İki haslet vardır, bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredici ve sabrediciler arasına kaydeder:
- Diyanette kendinden üstün olana bakıp, ona uymak.
- Dünyalıkta kendinden aşağı olana bakıp, Allah'ın kendine vermiş olduğu üstünlüğe hamdetmek.
İşte böyle olan kimseyi Allah şükredici ve sabredici olarak yazar.
Kim de diyanette kendinden aşağı olana bakar, dünyalıkta da kendinden üstün olana bakar ve elde edemediğine üzülürse Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazmaz."
Tirmizi, Kıyamet 59, (2514).
5822 -
Tirmizi, Zühd 61, (2408).
5823 -
"Doğru sözlülük, emaneti yerine getirmek, beni ilgilendirmeyen şeyi terketmek."
Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Vaadime vefakârlık etmek."
Muvatta, Kelam 17, (2, 990).
5824 -
Tirmizi, Kıyamet 46, (2490).
5825 -
Tirmizi, Siyer 21, (1572, 1573).
5826 -
"Halîm olan zelle sahibidir, hakîm olan tecrübe sahibidir."
Tirmizi, Birr 86, (2034).
5827 -
Tirmizi, Birr 63, (2008).
5828 -
Orada bulunanlar: "Kişi nefsini nasıl zelil kılare?" dediler.
"Tâkat getiremeyeceği belaya karşı kendini ileri sürer!" buyurdular."
Tirmizi, Fiten 67, (2255).
5829 -
"Selam üzerine olsun! Emmâ ba'd: Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: "Kim halkın öfkesini dinlemeden Allah'ın rızasını ararsa insanların sıkıntısına karşı Allah kifayet eder. Kim de Allah'ın öfkesini dinlemeden halkın rızasını ararsa, Allah onu insanlara havale eder" dediğini işittim; selâm üzerine olsun!"
Tirmizi, Zühd 65, (2416).
5830 -
"Mü'min saftır, kerimdir. Fâcir, hilekârdır, leimdir (alçaktır)."
Ebu Dâvud, Edeb 6, (4790); Tirmizi, Birr 41, (1965).
5831 -
"Mü'min, bir (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz."
Buhari, Edeb 83; Müslim, Zühd 63, (2998); Ebu Dâvud, Edeb 34, (4862)
5832 -
Tirmizi, Da'avât 110, (3539).
5833 -
"Cehennemde!" buyurdular. Adam (gitmek üzere) geri dönünce, Aleyhissalâtu vesselâm adamı çağırdı ve:
"Muhakkak ki, benim babam da senin baban da ateşteler!" buyurdu."
Müslim, İman 347, (203); Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4718).
5834 -
"İsa aleyhisselam hırsızlık yapan bir adam görmüştü:
"Hırsızlık mı yaptın?" dedi. Adam:
"Asla! Kendisinden başka ilah olmayan Zat'a yemin olsun" diye cevap verince Hz. İsa:
"Allah'a inandım, gözlerimi tekzib ettim!" dedi."
Buhari, Enbiya 48; Müslim, Fezail 149, (2368); Nesâî, Kudât 36, (8, 249).
5835 -
- (İhtilaf halinde) verilen hükme razı olur,
- Nimetlere şükreder,
- Belâya sabreder,
- Dilinden doğru çıkar,
- Kur'ân'ın ahkâmını kendine yol yapar.
İmam, çarşılardan bir çarşı (gibi)dir, hak ehlinden ise, ehl-i hak, hak (yükünü) ona yıkar; bâtıl ehlinden ise, batıl ehli de batıl (yükünü) ona yıkar."
Rezin tahric etmiştir.