Öğle vakti karınca duası

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
Öğle vakti karınca duası





munacatfq4.png

Uzaktan baktığımda gördüğüm, yemyeşil çim. Şık, ferahlatıcı, sakinleştirici bir manzara.
Hafifçe dizlerimi kırıp eğilerek ve dikkatle baktığımda her biri başka havadan çalan ot öbekleri görüyorum. Kimisi jölelenip dik tutulmuş saç gibi, kimisi ayak altında çiğnenmiş taze soğanı andırıyor.
Diz çöküyorum bu kez…
Vakit öğleye yaklaştığı için ot kokusu iyiden iyiye baharatlanmış, genzimi yakıyor.
Yetmiyor. Uçarı ve yalnız çocukluğumdaki gibi uzanıyorum toprağa.
Yeşillik bölünüp parçalanıyor. Bambaşka bir dünya çıkıyor ortaya.
Karıncaların dünyası.
***
En ürpertici olanı ne biliyor musunuz?
Kendi büyüklüğünüzden, iriliğinizden korkuyorsunuz. Tek hareketiniz bir anda ortalığı dağıtabilir; üç adımda binlerce karınca ve böceğin hayatını bitirebilir ve bunun hiç farkında olmazsınız! Öyle bir güç, o kadar ayrı bir dünya!
Halbuki övünülecek hiçbir yanı yok iriliğin.
Ve kudretin utanılacak bir yanı var.
İşte bunu belki bir saniye için ama iliklerinize kadar hissederek anlıyorsunuz.
Üstelik yere uzandığınızda ilk bakışta sanki Avrupa Orta Çağı’na ait ürkütücü bir mahşer tablosu çıkıyor karşınıza…
Müthiş bir kalabalık. Telaş içinde koşuşturan, şaşkın bir kalabalık.
Sonra gözünüz yavaş yavaş alışıyor bu manzaraya.
Ve bir düzenin, sıkı bir düzenin varlığını fark eder gibi oluyorsunuz.
Ama hepsi o kadar!
Ondan sonrası sıradan bir insanın çıplak gözünün kavrayacağı şey değil.
Karıncalara bakmak, bilgilenmek anlamına gelmiyor. Harcıalem bir ansiklopedi maddesine bakmak bile daha çok, daha dolgun ve doğru bilgi sağlar.
Ancak karıncalara, böceklere, kurtçuklara bakmak, kendini ve dünyayı yeniden hissetmek, yeni baştan düşünmek anlamına geliyor.
***
O an benim için daha kesin olan şey şu…
Toprağa yüzükoyun uzanıp karıncalara bakmak, bir anlamda dua etmek.
İçten, sessiz, çok derin bir kopuş, yakarış, anlayış ve susuş.
“Karınca duası” denen bir şey vardır hani.
Kasaba ticarethanelerinde, babaanne mutfaklarında karşımıza çıkar. Bereket getirsin diye asılır duvarlara.
Ve kargacık burgacık yazılara da mecazi sıfat olmuştur.
Ve aslında o “dua”nın duayla, Kuran’la, sünnetle bir ilgisi yoktur. Folklorik bir şeydir.
Şimdi ben diyorum ki asıl “karınca duası” karıncalara bakmaktır.
İşi gücü bırakıp uzun uzun bakmak…
Yanlarına uzanmak…
2 Elini, parmaklarını yol yapmalarına izin vermek…
Küçüğün küçük, büyüğün büyük olmadığını anlamak…
Acz ve itiraf.
Sevinç ve dilek.
Dua bu!
Yakarış ve sessizce konuşma.
Apaçık bir “münacât!”
Haşmet Babaoğlu
 

Okyay

ÖZEL ÜYE
Şimdi ben diyorum ki asıl “karınca duası” karıncalara bakmaktır.
İşi gücü bırakıp uzun uzun bakmak…
Yanlarına uzanmak…
2 Elini, parmaklarını yol yapmalarına izin vermek…
Küçüğün küçük, büyüğün büyük olmadığını anlamak…
Acz ve itiraf.
Sevinç ve dilek.
Dua bu!
Yakarış ve sessizce konuşma.
Apaçık bir “münacât!”
Haşmet Babaoğlu


Çok anlamlı bir paylaşımdı.
Allah c.c. razı olsun.
 
Üst Alt