HASAN CAN
Active member
Azgın, sapık, kötülük ve sapıklık önderi, zorba, şeytan, put, puthane, kâhin, sihirbaz. Allah'ın hükümlerine sırt çeviren kişi ve kuruluşların tümü. Arapça "Teğa" kökünden türetilmiş olup kelimenin masdarı olan "Tuğyan" Allah Teâlâ'ya isyan etmek anlamına gelmektedir.
Allah'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad eden her varlık tağuttur.
Tağut, Allah (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır. Bu ise şeytan, papaz, dinî veya siyasî lider veyahut da kral olabilir. Bu sebepten dolayı bir insanın müslüman olabilmesi için tağutu reddetmesi gerekmektedir.
Tağut kelimesi aslında çoğul manâsı taşımaktadır. Çünkü Allah (c.c)'ı inkâr eden, bir yerine birçok tağutun kulu olur. Bunlardan bir tanesi insanı çeşitli günahlara yönelten şeytandır. Diğeri, insanı ihtiras ve arzularının esiri kılan kendi nefsidir. Kezâ karısı, çocukları, hısım ve akrabaları, ailesi, arkadaşları ve milleti ile siyasî ve dinî liderleri ve hükümetleri gibi diğerleri de bulunmaktadır. Bütün bunlar o kimse için birer tağut olur ve o kişiyi kendi arzu ve ihtiraslarına esir etmek isterler. Bu pek çok efendilerin kulu olan kimse, tatminine bir türlü imkân olmayan bu tağutlardan her birini ayrı ayrı memnun etmek hayaliyle ömrünü boşa tüketir (Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'an, Terc. Heyet, İstanbul 1986, I, 176)
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de: "Andolsun ki biz her kavme "Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (en-Nahl, 16/36), "İman edenler Allah yolunda cihad ederler, kâfirler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) ayetleriyle müminlere tağut hakkında bilgi vermekte ve tağuta karşı takınmaları gereken tavrı açıklamaktadır. Alimler de tağut hakkında, ayet ve hadislerden çıkardıkları deliller çerçevesinde yaptıkları yorumlarla bu kavramı tefsir etmektedirler.
Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar. Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler. O halde bu rejimlerin hepsi "tağut" olarak isimlenir. Hatta kitlelere "en cazip ve hüsn-ü kabul gören bir rejim" olarak tanıtılan demokratik ve lâik rejimler de tağut hükmündedir.
Her ne şekilde olursa olsun, insanlar tarafından konulmuş ve Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet eden hükümler "tağut" olarak isimlendirilirler.
Allah Teâlâ (c.c) Kur'an-ı Kerîm'de; "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle) emrolunmuşlardı. Şeytan onları uzak bir sapıklığa saptırmak ister" (en-Nisa, 4/60) buyurmaktadır.
Bir kişi Allah (c.c)'a, peygamberlere, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve inanmakla mükellef olduğu bütün hususlara inandığını açıklasa, fakat demokratik, lâik, sosyalist, kapitalist vb. rejimlerden herhangi birinin hükümlerini kabul edip itaat ederse o kimsenin irtidadına (dinden çıktığına) hükmedilir. Zira insanları yaratan Allah Teâlâ'dan başkası, insanların nasıl idare olunacağı hususunda ve onların sosyal yaşamlarına yönelik hükümler koyma yetkisine sahip değildir. Çünkü hüküm koyan insan, o hükme tâbi olmasını istediği insanlardan üstün ve herhangi bir ayrıcalığa sahip değildir. Allah Teâlâ katında üstünlük, sadece takva iledir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ; "Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır" (el-Hucurat, 49/13) buyurmaktadır.
Allah'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad eden her varlık tağuttur.
Tağut, Allah (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır. Bu ise şeytan, papaz, dinî veya siyasî lider veyahut da kral olabilir. Bu sebepten dolayı bir insanın müslüman olabilmesi için tağutu reddetmesi gerekmektedir.
Tağut kelimesi aslında çoğul manâsı taşımaktadır. Çünkü Allah (c.c)'ı inkâr eden, bir yerine birçok tağutun kulu olur. Bunlardan bir tanesi insanı çeşitli günahlara yönelten şeytandır. Diğeri, insanı ihtiras ve arzularının esiri kılan kendi nefsidir. Kezâ karısı, çocukları, hısım ve akrabaları, ailesi, arkadaşları ve milleti ile siyasî ve dinî liderleri ve hükümetleri gibi diğerleri de bulunmaktadır. Bütün bunlar o kimse için birer tağut olur ve o kişiyi kendi arzu ve ihtiraslarına esir etmek isterler. Bu pek çok efendilerin kulu olan kimse, tatminine bir türlü imkân olmayan bu tağutlardan her birini ayrı ayrı memnun etmek hayaliyle ömrünü boşa tüketir (Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'an, Terc. Heyet, İstanbul 1986, I, 176)
Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de: "Andolsun ki biz her kavme "Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (en-Nahl, 16/36), "İman edenler Allah yolunda cihad ederler, kâfirler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) ayetleriyle müminlere tağut hakkında bilgi vermekte ve tağuta karşı takınmaları gereken tavrı açıklamaktadır. Alimler de tağut hakkında, ayet ve hadislerden çıkardıkları deliller çerçevesinde yaptıkları yorumlarla bu kavramı tefsir etmektedirler.
Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar. Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler. O halde bu rejimlerin hepsi "tağut" olarak isimlenir. Hatta kitlelere "en cazip ve hüsn-ü kabul gören bir rejim" olarak tanıtılan demokratik ve lâik rejimler de tağut hükmündedir.
Her ne şekilde olursa olsun, insanlar tarafından konulmuş ve Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet eden hükümler "tağut" olarak isimlendirilirler.
Allah Teâlâ (c.c) Kur'an-ı Kerîm'de; "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle) emrolunmuşlardı. Şeytan onları uzak bir sapıklığa saptırmak ister" (en-Nisa, 4/60) buyurmaktadır.
Bir kişi Allah (c.c)'a, peygamberlere, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve inanmakla mükellef olduğu bütün hususlara inandığını açıklasa, fakat demokratik, lâik, sosyalist, kapitalist vb. rejimlerden herhangi birinin hükümlerini kabul edip itaat ederse o kimsenin irtidadına (dinden çıktığına) hükmedilir. Zira insanları yaratan Allah Teâlâ'dan başkası, insanların nasıl idare olunacağı hususunda ve onların sosyal yaşamlarına yönelik hükümler koyma yetkisine sahip değildir. Çünkü hüküm koyan insan, o hükme tâbi olmasını istediği insanlardan üstün ve herhangi bir ayrıcalığa sahip değildir. Allah Teâlâ katında üstünlük, sadece takva iledir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ; "Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır" (el-Hucurat, 49/13) buyurmaktadır.