Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Cevap: 3-)ikinci risâle redd-i revâfıd tercemesi
Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” akl ile bulunabilecek şeylere mubârek kalbini bağlamazdı. Beydâvî diyor ki, (Bedr gazâsında yetmiş esîr alındı. İçlerinde, Resûlullahın amcası Abbâs ve Alînin büyük kardeşi Ukayl [hicretin sekizinci yılında müslimân oldu] de vardı. Bunları ne yapalım diye Eshâbına danışdı. Ebû Bekr “radıyallahü anh” (Bunlar, hemşehrîlerin ve akrabândır. Bunlara cezâ yapma! Allahü teâlâ, belki kendilerine tevbe nasîb eder. Bunları para karşılığında salıver. Böylece, Eshâbın da kuvvetlenmiş olur) dedi. Ömer ise, (Bunlar, din düşmanlarının ele başlarıdır. Allahü teâlâ, bizi onların parasına muhtâc bırakmadı. Bunlar, seni ve bizi öldürmek için geldiler. Bana emr et falancayı öldüreyim. Alîye ve Hamzaya emr eyle, kendi kardeşlerini öldürsünler) dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Allahü teâlâ, ba’zı kalbleri yumuşak yaratır. O kadar ki, sütden dahâ yumuşak olur. Ba’zı kalbleri de, katı yaratır. Taşdan dahâ katı olur. Yâ Ebâ Bekr! Sen, İbrâhîm “aleyhisselâm”a benziyorsun. O buyurmuşdur ki: Benim yolumda giden, benimle berâber olur. Bana uymayan ise, Allahü teâlâ, gafûrdur, rahîmdir... Yâ Ömer! Sen, Nûh “aleyhisselâm”a benziyorsun. O, buyurmuşdu ki: Yâ Rabbî! Kâfirlerden kimseyi, yeryüzünde diri bırakma!) Eshâb-ı kirâmın çoğu esîrlerin mal karşılığında bırakılmalarını söyledi. Esîrleri bırakdılar. Bunun üzerine yukardaki âyet-i kerîme geldi. Ömer “radıyallahü anh” Resûlullahın yanına geldi. Ebû Bekr ile birlikde ağladıklarını gördü. Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Niçin ağlıyorsunuz! Söyleyiniz, ben de ağlıyayım, dedi. (Eshâbım için ağlıyorum. Mal karşılığında esîrleri bırakdıkları için, onlara gelen azâb bana gösterildi. Şu ağaçdan da dahâ yakın oldu) buyurarak, mubârek eli ile, karşıdaki bir ağacı gösterdi.) Beydâvî sonra diyor ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Eğer azâb geri çevrilmeseydi, Ömer ile Sa’d bin Mu’âzdan başka kimse kurtulmazdı). Çünki, Sa’d, Ömer gibi öldürülmelerini istemişdi “radıyallahü teâlâ anhümâ”. [Sa’d Evs kabîlesinin reîsi olup, hicretden bir yıl önce îmâna geldi. Emrindekileri îmâna getirdi. Gazâlarda bulunup, Hendekde aldığı yaradan vefât etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” nemâzını kıldı ve çok ağladı.]
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” kâğıd istemesi ve Üsâme ordusunun hâzırlanmasını emr buyurması ve Mervânı Medîneden çıkarması vahy ile olmıyabilir. Kendi düşünce ve ictihâdı ile idi. Bunları yapmıyanlara kâfir denemez. Çünki, Eshâb-ı kirâmın uymadıkları, başka şeyler de biliyoruz. Bunlardan birini yukarda bildirdik. O zemân, vahy gelmekde, yanlış doğrudan ayrılmakda iken, emre uymıyanlara suçlu denilmemişdi ve azarlanılmadı.
Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” akl ile bulunabilecek şeylere mubârek kalbini bağlamazdı. Beydâvî diyor ki, (Bedr gazâsında yetmiş esîr alındı. İçlerinde, Resûlullahın amcası Abbâs ve Alînin büyük kardeşi Ukayl [hicretin sekizinci yılında müslimân oldu] de vardı. Bunları ne yapalım diye Eshâbına danışdı. Ebû Bekr “radıyallahü anh” (Bunlar, hemşehrîlerin ve akrabândır. Bunlara cezâ yapma! Allahü teâlâ, belki kendilerine tevbe nasîb eder. Bunları para karşılığında salıver. Böylece, Eshâbın da kuvvetlenmiş olur) dedi. Ömer ise, (Bunlar, din düşmanlarının ele başlarıdır. Allahü teâlâ, bizi onların parasına muhtâc bırakmadı. Bunlar, seni ve bizi öldürmek için geldiler. Bana emr et falancayı öldüreyim. Alîye ve Hamzaya emr eyle, kendi kardeşlerini öldürsünler) dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Allahü teâlâ, ba’zı kalbleri yumuşak yaratır. O kadar ki, sütden dahâ yumuşak olur. Ba’zı kalbleri de, katı yaratır. Taşdan dahâ katı olur. Yâ Ebâ Bekr! Sen, İbrâhîm “aleyhisselâm”a benziyorsun. O buyurmuşdur ki: Benim yolumda giden, benimle berâber olur. Bana uymayan ise, Allahü teâlâ, gafûrdur, rahîmdir... Yâ Ömer! Sen, Nûh “aleyhisselâm”a benziyorsun. O, buyurmuşdu ki: Yâ Rabbî! Kâfirlerden kimseyi, yeryüzünde diri bırakma!) Eshâb-ı kirâmın çoğu esîrlerin mal karşılığında bırakılmalarını söyledi. Esîrleri bırakdılar. Bunun üzerine yukardaki âyet-i kerîme geldi. Ömer “radıyallahü anh” Resûlullahın yanına geldi. Ebû Bekr ile birlikde ağladıklarını gördü. Yâ Resûlallah “sallallahü aleyhi ve sellem”! Niçin ağlıyorsunuz! Söyleyiniz, ben de ağlıyayım, dedi. (Eshâbım için ağlıyorum. Mal karşılığında esîrleri bırakdıkları için, onlara gelen azâb bana gösterildi. Şu ağaçdan da dahâ yakın oldu) buyurarak, mubârek eli ile, karşıdaki bir ağacı gösterdi.) Beydâvî sonra diyor ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Eğer azâb geri çevrilmeseydi, Ömer ile Sa’d bin Mu’âzdan başka kimse kurtulmazdı). Çünki, Sa’d, Ömer gibi öldürülmelerini istemişdi “radıyallahü teâlâ anhümâ”. [Sa’d Evs kabîlesinin reîsi olup, hicretden bir yıl önce îmâna geldi. Emrindekileri îmâna getirdi. Gazâlarda bulunup, Hendekde aldığı yaradan vefât etdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” nemâzını kıldı ve çok ağladı.]
Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” kâğıd istemesi ve Üsâme ordusunun hâzırlanmasını emr buyurması ve Mervânı Medîneden çıkarması vahy ile olmıyabilir. Kendi düşünce ve ictihâdı ile idi. Bunları yapmıyanlara kâfir denemez. Çünki, Eshâb-ı kirâmın uymadıkları, başka şeyler de biliyoruz. Bunlardan birini yukarda bildirdik. O zemân, vahy gelmekde, yanlış doğrudan ayrılmakda iken, emre uymıyanlara suçlu denilmemişdi ve azarlanılmadı.