32- Eshâb-ı kirâm kitâbında adı geçenler

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Âriflerin zühdü, Allahü teâlâyı unutduran şeyleri terkdir) buyurdu “rahime-hullahü teâlâ”. 23, 25, 43, 45, 57, 63, 84, 176, 178, 195, 219, 224, 324, 362, 388, 401.
33 — AHMED BİN MUSTAFÂ: Taşköprü zâde adı ile meşhûrdur. 901 de Bursada tevellüd, 968 [m. 1560] de vefât etdi. Âşıkpâşa mahallesindedir. Çeşidli medreselerde müderrislik yapdı. Son zemânlarında göremez oldu. Çok kitâb yazmışdır “rahime-hullahü teâlâ”. 105.
34 — ÂİŞE-İ SIDDÎKA “radıyallahü anhâ”: Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” zevce-i mutahherası ve Ebû Bekr-i Sıddîkın kerîmesidir. Vâlidesi, ümmü Rûmandır. Hicretden sekiz sene önce tevellüd ve 57. ci yılda, 65 yaşında Medînede vefât etdi. Bakîdedir. Evlâdı olmadı. Hadîce-i kübrânın vefâtından bir yıl sonra ve hicretden iki yıl önce, nikâh edildi. Üç sene sonra, Medînede, hücre-i se’âdete getirilmekle şereflendi. Aklı, zekâsı, iffeti ve takvâsı, şaşılacak kadar çok idi. Resûlullah tarafından çok sevilir ve çok öğülürdü. Nikâhı Allahü teâlânın emri ile yapıldı. Âyet-i kerîme ile medh edilmişdir. Eshâb-ı kirâm müşkillerini çözmek için kendisine başvururdu. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” vefâtında onsekiz yaşında idi. 12, 13, 20, 24, 30, 47, 48, 60, 69, 74, 75, 76, 105, 110, 114, 119, 122, 123, 127, 128, 130, 133, 165, 171, 175, 176, 178, 185, 196, 207, 212, 234, 235, 242, 249, 256, 311, 340, 345, 355, 358, 387, 409.
35 — ALÎ BİN EMRULLAH: Alî Çelebi, Anadolu kâdı askeri idi. Ya’nî askerî mahkeme reîsi idi. 916 da tevellüd ve 979 [m. 1571] de Edirnede vefât etdi. (Ahlâk-ı Alâî) kitâbı türkçe olup iki cilddir. Mısrda basılmışdır. Beydâvî tefsîrine hâşiyesi, (Dürer) ve (Gurer) kitâbına hâşiyesi, (Keşşâf) tefsîrine hâşiyesi, türkçe şi’rlerinin divânı, (Kasîde-i bürde) şerhi ve dahâ nice eserleri vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 66.
36 — ALÎ BİN OSMÂN: Sirâceddîn-i Ûşî, 557 [m. 1162] de tâ’ûn, ya’nî vebâ hastalığından öldü “rahime-hullahü teâlâ”. (Fetâvâ-yı sirâciyye) ve (Meşârikul-envâr) ve (Emâlî kasîdesi) meşhûrdur. Buna (Lâmiyye) kasîdesi de denir. 87.
37 — ALÎ MÜRTEDÂ “radıyallahü anh”: Resûlullahın amcası Ebû Tâlibin dördüncü oğludur. Hulefâ-i râşidîn ve Aşere-i mübeşşerenin de dördüncüsüdür. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” dâmâdı idi ve çok sevgilisi idi. Ehl-i beytin, Ehl-i abânın birincisi idi. Allahü teâlânın arslanı idi. Çeşidli hadîs-i şerîflerde medh edildi. Ehl-i sünnetin gözbebeğidir. Evliyânın reîsidir. Kerâmetler hazînesidir. Hicretden 23 yıl önce Mekkede tevellüd etdi. Annesi, Fâtıma binti Esed bin Hâşim idi. On yaşında iken, bi’setin ikinci günü îmâna geldi.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Yürüyerek hicret edip, mubârek ayakları şişdi. Bütün gazâlarda arslan gibi döğüşdü ve çok yara aldı. Uhudda on altı yerinden yaralanmışdı. Tebük gazâsında, Medînede muhâfız olarak bırakılmışdı. Âyet-i kerîme ile medh ve senâ buyurulmuşdur. Üç halîfeye de bî’at etmiş, seve seve tasdîk etmişdir. Her üçüne de çok yardım etmişdir. 35 yılında halîfe oldu. 36 yılındaki Cemel vak’asında Âişe-i Sıddîkayı esîr alınca hurmet ve ikrâm etmiş ve kendi askeri arasında bulunan Muhammed bin Ebî Bekr ile Medîneye göndermişdir. 37 de Sıffîn denilen yerde hazret-i Mu’âviyenin askeri ile yüz günde doksan kerre meydân savaşı yapmış, askerinden yirmibeşbin, karşı tarafdan kırkbeşbin kişi şehîd olmuşdu. Karşı tarafın sulh teklîfini kabûl edince, ordusundan yedi bin kişi ayrıldı. Bunlara hâricî denildi. Hâlid bin Zeydi, bunlara nasîhat için gönderdi ise de, fâidesi olmadı. Bunların üzerine yürüyüp, perîşan etdi. Hâricîler, kendisine çok iftirâ ediyorlar. Şâmdaki islâm âlimlerinden Ebû Hâmid bin Merzûk, 1387 [m. 1967] baskılı (En-nakd-ül-muhkem) kitâbında diyor ki, (İmâmı Hayder Alîye “kerremallahü vecheh” dil uzatanlardan biri de İbni Teymiyye Harrânîdir. (Minhâc-üs-sünne) kitâbında Eshâb düşmanlarına karşı hâricî kitâblarından vesîkalar nakl ederken, hazret-i Alîye ve Ehl-i beyte çirkin iftirâlar yapmakdadır). Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, hâricîlerden Abdürrahmân ibni Mülcem tarafından kırkıncı [40] yıl Ramezânın onyedinci günü, sabâh nemâzını kıldırırken, kılıncla başından yaralandı. İki gün sonra şehîd oldu. Necefdedir. Üçü Fâtımadan olmak üzere onsekiz oğlu ve on sekiz kızı vardı. Orta boylu, buğday renkli, ak ve uzun sakallı idi.

38 — ALÎ RIZÂ: Muhammed Cevâd Takî hazretlerinin babası ve Mûsâ Kâzım hazretlerinin oğludur. Oniki imâmın sekizincisidir. 153 de Medînede tevellüd, 203 [m. 818] de Tûs şehrinde vefât etmişdir. Hârûnürreşîdin kabri yanındadır. Bu şehre bugün Meşhed denilmekdedir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Halîfe Me’mûn, kendisini çok sever ve sayardı ve kendine dâmâd yapmışdı. İmâm önce vefât etmeseydi, kendinden sonra imâmı halîfe yapacakdı. 158, 342, 359.
39 — ÂMİDÎ: Seyfeddîn Alî bin Muhammed, islâm âlimlerinin büyüklerindendir. Âmid şehrinde ya’nî Diyârbekrde 551 de tevellüd, 631 [m. 1234] de Şâmda vefât etdi. Şâfi’î idi. Mısrda, Şâmda yıllarca müderrislik yapdı. Kelâm, fıkh, mantık ve hikmetde, kıymetli eserleri vardır. 75, 205.
40 — AMMÂR BİN YÂSER: Anası ve babası ile en önce islâma gelenlerdendir. Kâfirlerden çok işkence çekdi. Annesi Sümeyye hanım, işkence edilirken şehîd oldu. İlk islâm şehîdi Sümeyyedir. Ebû Cehlin süngüsü ile şehîd oldu. Ammâr “radıyallahü anh” hadîs-i şerîf ile medh olunmuşdur. Her gazâda bulundu. (Mescid-i Kubâ)nın yapıcısıdır. Müseylemetülkezzâb ile muhârebede bir kulağı kesildi. Halîfe Ömer zemânında Kûfe vâlîsi oldu. 37 de Sıffîn muhârebesinde, 94 yaşında şehîd oldu. Uzun boylu, buğday renkli, ak sakallı idi “radıyallahü teâlâ anh”. 28, 105, 113, 176.
41 — AMR İBNİ ÂS: Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarındandır. Hicretin sekizinci yılı, Mekkenin fethinden, altı ay önce Hâlid bin Velîd ile Medîneye gelerek müslimân olmuşlardır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Ummânda vâlîsi olup, hiç azl buyurmadı. Ebû Bekr tarafından Şâmın fethine gönderildi. Halîfe Ömer tarafından Filistin vâlîsi oldu. Mısrı feth etdi. Mısra vâlî yapıldı. Sıffîn muhârebesinde, ictihâdı, hazret-i Mu’âviyenin ictihâdına uygun oldu. Yeniden Mısra vâlî olup, ölünceye kadar bu vazîfede kaldı. 43 de vefât etdi. Çok zekî, meşhûr dâhîlerden idi. Kısa boylu, cesûr, edîb ve belîg idi “radıyallahü teâlâ anh”. 19, 62, 65, 75 76, 105, 172, 180, 249, 251, 340, 358, 405.
42 — ÂZÂD: Emîr Gulâm-ı Alî bin seyyid Nûh, Hindistânın meşhûr şâirlerindendir. Dört kasîdesi çok meşhûrdur. 1200 [m. 1786] de vefât etdi. 151.
43 — BÂBÜR ŞÂH: Timûr Gürgân şâhın oğlu meşhûr Asterâbâd fâtihi Mîrân şâhın torunu olan sultân Ebû Sa’îdin torunudur. 888 [m. 1482] de tevellüd etdi. 933 [m. 1526] de Hindistânı alıp, büyük bir islâm devleti kurdu. Bu devlet, 1274 [m. 1858] senesinde İngilizlerin işgâline kadar, 342 sene hükm sürdü. 937 [m. 1530] de vefât etdi. Kâbildedir. Âlim, âdil ve edîb idi. Hayâtını kendi yazdı. (Tüzük Bâbürî) dediği bu kitâbı, Ekber şâh zemânında Çağatay dilinden fârisîye, sonra İngilizceye terceme ve neşr edildi. Bâbürün kurduğu (Timûr oğulları) veyâ (Gürgâniyye) devletinin onyedi hükmdârı şunlardır:
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
P313.png

Yukarıda yazılı Gürgâniyye hükmdârlarının son zemânlarında ingilizler Hindistâna yerleşmeğe başladı. El altından hindû kâfirlerini müslimânlara karşı kışkırtdılar. Sürekli fitneler çıkardılar. Önce, Felemenk, Portekiz, Fransız ve İngiliz tüccârları ve büyük şirketleri sâhil şehrlerine yerleşdiler. İlk olarak Ferrûh Sîr Şâh, bir ingiliz şirketine imtiyâz hakkı tanıdı. İkinci Şâh-i âlem, Bingale kıt’asını senede iki milyon dörtyüzbin rubye karşılığı İngiliz şirketine kirâya verdi. 1221 [m. 1806] de Şâh-i âlem vefât edince, İngiliz hükûmeti, şirketin haklarını korumak behânesi ile işe karışdı. 1274 [m. 1858] de Delhîde ihtilâl çıkarıp, Hindistândaki vehhâbîlerin yardımı ile, Behâdır şâhı Kalküte şehrine nakl ve habs ederek, Gürgâniyye devletine son verdi. Hakîkat Kitâbevinin 1987 senesinde neşr etdiği (Diyâ-ül-kulûb) kitâbına bakınız! 1294 [m. 1877] de, Osmânlı-Rus harbi sırasında, Hindistânı, İngiltere krallığına bağlı bir imperatörlük i’lân etdi. Midhat pâşanın islâmiyyete yapdığı zararların en büyüğü bu oldu. İngilizler, girdikleri bütün islâm memleketlerinde yapdıkları gibi, islâm âlimlerini, islâm kitâblarını, islâm mekteblerini yok etdiler. Tâm din câhili bir gençlik yetişdirdiler. Hindûlarla müslimânları çarpışdırıp, milyonlarca müslimânın kılıncdan geçmesine sebeb oldular. Çıkardıkları fitnelerden en kanlısı 1274 [m. 1858] ve 1366 [m. 1947] de Pâkistân kurulurken oldu. Pakistâna devlet başkanı yapdıkları Alî Cinnâh, şî’î idi. [m. 1948] de ölünce, yerine geçen Eyyûb hân mason idi. İslâmiyyeti yıkmak yolunda idi. Bunun yerine gelen general Yahyâ hân, koyu kızılbaş idi.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
1392 [m. 1972] başında Hind harbinde mağlûb olup, doğu Pâkistân elinden gidince, habs edildi. 1947 de, şî’î bir Pâkistân devletinin kurulması, Hindistânda milyonlarca Ehl-i sünnetin ölümüne sebeb oldu. İstanbulda, İhlâs Vakfının müessisi, 1391 [m. 1971] sonunda Hind ve Pâkistân seyâhatinde (Panipüt) şehrinde kapısı kilitli bir Kur’ân mektebi görüp, niçin kapalı olduğunu sorunca, 1947 den beri kapalıdır. Bütün talebeyi ve şehrdeki binlerle müslimânın hepsini [m. 1947] de hindûlar öldürdü. Bir Ehl-i sünnet sağ kalmadı. Biz sonradan buraya geldik demişlerdir.
Seyyid Abdülhakîm Efendi buyurdu ki, (İslâmın büyük düşmanı İngilizlerdir. İslâmiyyeti bir ağaca benzetirsek, başka kâfirler fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslimânlar da bunlara düşmân olur. Fekat, bu ağaç birgün filiz verebilir. İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder. Besler. Müslimânlar da onu sever. Fekat gece, kimse anlamadan köküne zehr sıkar. Ağaç öyle kurur ki, bir dahâ süremez. Vah vah çok üzüldüm, diyerek müslimânları aldatır. İngilizin, islâma böyle zehr salması demek, para, mevkı’ ve kadın gibi nefsânî arzûlar karşılığında satın aldığı yerli münâfıkların, soysuzların elleri ile, islâm âlimlerini, islâm bilgilerini ortadan kaldırmasıdır). 12, 345.
44 — BÂKÎ BİLLAH: Muhammed Bâkî billah, Hindistânın büyük velîsi idi. 971 de tevellüd, 1013 [m. 1604] de vefât etdi. Dehlîdedir. Zühd ve takvâsı ve kerâmetleri meşhûrdur. Kâbilden Semerkanda gelip ilm tahsîl etdi. Orada Emkenk kasabasında, Hâcegî Emkengî Ahmed Kâşânîden feyz alarak, tesavvufda kemâle geldi. Kur’ân-ı kerîmi her gece iki kerre hatm ederdi. (Hadarât-ül-kuds) ve (Berekât) kitâblarında hâl tercemesi fârisî olarak yazılıdır.
İstanbulda Süleymâniyye kütübhânesinde, Reşîd efendi kısmında 474 numaradaki, (Menhec-üs-sâlikîn) kitâbını hicretin 993 [m. 1585] senesinde Mustafâ bin Hüseyn Rûmî Ahrârî Mekke-i mükerremede yazmışdır. Bunun üstâdı, hâce Ahmed Sâdık Ahrârî Kâbilî, mevlânâ Hâcegî Ahmed Kâşânîden ve bundan sonra talebesi hâce Muhammed İslâm Cûybârîden, Buhârada feyz aldı. Cûybârînin talebesi oldu ise de, mevlânâ Hâcegî Kâşânînin oğlu mevlânâ hâce İshak, Belhden Taşkende gelince, ilm ve feyz verme vazîfesini Mevlânâya bırakdı. Mevlânâ hâce İshak babasının talebesi olan mevlânâ Lutfullahın talebesi idi. Hâce Ahmed Sâdık efendi, Mâ-verâ-ün-nehrden İstanbula geldi. Üçüncü sultân Murâd hân, bunu büyük bir saygı ile karşıladı. Kendisi ve vezîrleri hizmet yarışı yapdılar. Talebesi oldular. Sonra Hicâza hareket eyledi.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Mısr vâlîsi İbrâhîm pâşa, misli görülmemiş hizmet eyledi. Mekkede sultânın tahsîs etdiği büyük serâyda müsâfir olundu. Burada iki sene kalıp, dokuzyüzdoksanüç 993 [m. 1585] de Medîne-i münevvereyi ziyâret etdi. Şâm yolu ile İstanbula geldi. 144, 145, 146, 148.
45 — BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ: Adı Tayfurdur. Babası Îsâdır. Evliyânın büyüklerinden olup, hanefî idi. 160 da Bistâmda tevellüd, 231 [m. 846] de vefât etdi. Bistâmdadır. Bistâm, Hazer denizinin cenûb sâhilindedir. İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın rûhâniyyeti ile yetişerek tesavvufda yükselmişdir. Otuz sene Şâmda dolaşmış, yüzonüç üstâddan ders almışdır. Aşk-ı ilâhîde o kadar ileri ve ibâdetde o derecede idi ki, nemâz kılarken, Allah korkusundan ve islâmiyyete saygısından göğüs kemikleri gıcırdardı. Son derece âlim ve fâdıl ve edîb idi. Şi’rleri meşhûrdur “kaddesallahü teâlâ sirrehul’azîz”. 148, 150, 327.
46 — BEGAVÎ HÜSEYN: Babası Mes’ûddur. Muhyissünne ismi ile meşhûrdur. Hadîs âlimidir. Şâfi’îdir. 436 [m. 1044] senesinde Horasanda Bag şehrinde tevellüd, 516 [m. 1122] de vefât etmişdir. Meşhûr (Mesâbîh) kitâbının sâhibidir. Bu kitâbda 4719 hadîs-i şerîf vardır. Fıkhda (Kifâye), tefsîrde de (Me’âlimüttenzîl) ve dahâ birçok kıymetli eserleri vardır “rahime-hullahü teâlâ”. 106.
47 — BEHLÛL DÂNÂ: Babası Ömerdir. Kûfeli bir meczûbdur. Hârûnürreşîd ile olan sözleri meşhûrdur. İlmi yok ise de, Hârûna nasîhat verirdi. 190 [m. 806] da vefât etdi. 87.
48 — BERÂ’ BİN ÂZİB: Ensâr-ı kirâmın büyüklerindendir. Küçük olduğundan Bedr gazâsına götürülmedi. On dört gazâda, Resûlullahın önünde harb etdi. Çok cesûr idi. Rey şehri alınırken çok kahramanlık gösterdi. Basrada vefât etdi “radıyallahü teâlâ anh”. 68, 241.
49 — BEŞÎR BİN SA’D ENSÂRÎ: Eshâb-ı kirâmdandır. Hazret-i Ebû Bekre, Ensârdan, en önce bî’at eden, budur. İkinci Akabe anlaşmasında ve bütün gazâlarda bulundu. Yemâme muhârebesinden dönüşde, Aynüttemer vak’asında şehîd oldu “radıyallahü teâlâ anh”. 113.
50 — BEYDÂVÎ: Abdüllah bin Ömer kâdî Beydâvî, müfessirlerin baş tâcıdır. Şîrâzın Beydâ kasabasında tevellüd, 685 [m. 1286] de Tebrîzde vefât etdi. Şâfi’î mezhebinde derin âlim idi. (Envârüttenzîl) adındaki tefsîri çok kıymetli olup, bütün âlimlerce kuvvetli sened olmuşdur. Kelâm, fıkh, lügat ve nahvde çok kıymetli kitâbları vardır. Tefsîrini çok kimseler şerh etmişdir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Bunlardan (Şeyhzâde şerhi), en kıymetlisidir “rahime-hullahü teâlâ”. 86, 88, 97, 110, 111, 125, 130, 204, 274, 390.
51 — BEYHEKÎ: Ahmed bin Hüseyn Beyhekî, hadîs âlimidir. Şâfi’î mezhebinde derin âlim idi. 384 [m. 994] de Nişâpûrun Beyhek kazâsında tevellüd, 458 [m. 1066] de Nişâpûrda vefât etdi. (Sünen-i kebîr) ve (Sünen-i sagîr) hadîs kitâbları meşhûrdur “rahimehullahü teâlâ”. 129, 205, 248.
52 — BİLÂL BİN REBÂH HABEŞÎ: Eshâb-ı kirâmdandır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” müezzini idi. Önce müslimân olanlardandır. Ümmiyyetebni Halefin kölesi idi. Kâfirler ve efendisi, kendisine çok eziyyet ve cefâ ederlerdi. Boynuna ip takıp, çocukların ellerine verir, Mekke sokaklarında dolaşdırırlardı. Bilâl ise, Allah birdir, Allah birdir der, dîninden vazgeçmezdi. Birgün, Bilâli soyup, bir don ile, sıcak kum üzerine yatırdılar. Üstüne büyük taş koydular. Yâ, Muhammedin dîninden çıkarsın, yâhud ölünciye kadar, burada böyle kalırsın dediler. Bilâl hazretleri, bu taşın altında (Allah birdir, Allah birdir) derdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” oradan geçerken, bunu gördü. (Allahü teâlânın ismini söylemek, seni kurtarır) buyurdu. Evine geldi. Ebû Bekr gelince, Bilâlin çekdiğini söyledi. (Çok üzüldüm) buyurdu. Ebû Bekr “radıyallahü anh” kâfirlerin yanına gitdi. (Bilâle böyle yapmakla elinize ne geçer? Bana satınız!) dedi. Dünyâ dolusu altın versen satmayız. Fekat, senin kölen Âmir ile değişiriz dediler. Âmir, Ebû Bekrin ticâret işlerini yapardı. Çok para kazanırdı. Yanında maldan başka, onbin altın vardı. Ebû Bekrin her işini görür, ya’nî onun eli-ayağı yerinde idi. Fekat, kâfir idi. Îmân etmiyordu. Ebû Bekr, Âmiri, bütün malı ve paraları ile, Bilâl için size verdim buyurdu. Çok sevindiler. Ebû Bekri aldatdık dediler. Bilâli taş altından çıkarıp, elinden tutup, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûruna getirdi. (Yâ Resûlallah! Bilâli bugün, Allah için âzad eyledim) dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” çok sevindi. Ebû Bekre çok düâ buyurdu. O anda, Cebrâîl aleyhisselâm gelip, doksan ikinci sûre olan (Velleyl) sûresinin, onyedinci âyetini getirdi. Cenâb-ı Hak, Ebû Bekrin Cehennemden uzak olduğunu müjdeledi.
En önce ezân okuyan budur. Bütün gazâlarda bulundu. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” vefâtından sonra, cihâd için Şâma gitdi. Yirmi senesinde Şâmda vefât etdi. Bâbüssagîrde medfûndur. Sesi çok güzel ve pek te’sîrli idi. Ezân okurken herkesi ağlatırdı. Ömer “radıyallahü anh” Şâma gelince, ezân okuyup, bütün askeri ağlatmışdı. Bundan sonra, Medîne-i münevvereye geldiğinde, hazret-i Hüseynin “radıyallahü teâlâ anhümâ” zorlaması ile bir sabâh ezânı okuyarak, bütün Medîne ehâlisi şaşkına dönmüşdü. 133, 243, 250.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
53 — BİRGİVÎ: Muhammed bin Alî 928 de Balıkesirde tevellüd ve 981 [m. 1573] de Ödemişin Birgi kasabasında tâ’ûndan vefât etdi. Türkçe (Vasiyyetnâme) kitâbı çok kıymetli olup, bunun (Kâdî-zâde şerhi) pek istifâdelidir. Arabî (Tarîkat-i Muhammediyye) kitâbını çok âlimler şerh etmiş ve türkçeye terceme edilmişdir. Çok kerre basılmışdır. Türk âlimlerinin baş tâcıdır “rahime-hullahü teâlâ”. 90.
54 — BUHÂRÎ: Muhammed bin İsmâ’îl 194 [m. 809] de Buhârada tevellüd, 256 [m. 869] yılı fıtr bayramı günü Semerkandda vefât etdi. (Sahîh-i Buhârî) adı ile meşhûr olan (Câmi’ussahîh) hadîs kitâbı, Kur’ân-ı kerîmden sonra islâm dîninin en kıymetli, en sağlam kitâbıdır. Başka eserleri de çokdur. Buhâriyyi şerîfde yedibin ikiyüz yetmişbeş hadîs-i şerîf vardır. Bunları altıyüzbin hadîs arasından seçmişdir. Her hadîsi yazacağı zemân, gusl abdesti alır, iki rek’at nemâz kılar, istihâre yapardı. Buhâriyyi şerîfi on altı senede yazdı. 18, 21, 40, 79, 231, 242, 362.
55 — BURHÂNEDDÎN MERGINÂNÎ: Alî bin Ebû Bekr, büyük âlim olup, Buhârâda müderris idi. Şeyhülislâm adı ile meşhûrdur. Fergânenin Mergınân kasabasında tevellüd ve 593 [m. 1197] de Buhârâda Cengiz hücûmunda şehîd oldu. Eserleri arasında (Hidâye) ya’nî (Şerh-i Bidâye) ve (Tecnîs) ve (Kunye-tül-fetâvâ) kitâbları meşhûrdur “rahime-hullahü teâlâ”. Hidâye iki cild olarak basılmış, İngilizceye terceme edilmişdir. Çok âlimler tarafından şerh edilmişdir. İbni Hümâmın şerhi olan (Feth-ul-kadîr) yeniden basılmışdır. 125.
56 — BÜREYDE-TÜBNÜ HASÎB ESLEMÎ: Eshâb-ı kirâmdandır. Hicretde, kavmi ile birlikde gelip müslimân oldu. Uhud gazâsından sonra Medîne-i münevvereye geldi. Bundan sonraki gazâların hepsinde bulundu. Bir müddet Basrada kaldı. Horasana cihâda gitdi. Mervde yerleşdi ve orada vefât etdi. Çocukları, torunları, orada kaldı. Oğlu Abdüllah vâsıtası ile birkaç hadîs-i şerîf bildirmişdir. 113.
57 — CÂBİR BİN ABDÜLLAH: Ensâr-ı kirâmın büyüklerindendir. İkinci Akabe anlaşmasında babası ile idi “radıyallahü teâlâ anhümâ”. Bedr ve Uhudda küçük idi. Diğer onsekiz gazâda bulundu. Ömrü sonunda gözlerine perde geldi. Yezîdin kumandasındaki ordu ile İstanbul muhâsarasında bulundu. 77 yılında 95 yaşında vefât etdi.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Medînede medfûn olduğu (Mevdu’âtül-ulûm) 648. ci sahîfede yazılıdır. Koca Mustafâ pâşanın yapdırdığı câmi’ ve türbe, başka Câbir için olsa gerekdir. 40, 106, 185, 231.
58 — CÂBİR BİN ZEYD: Basrada, Tâbi’îndendir. Âlim ve fakîh idi. Abdüllah ibni Abbâsın talebesinden idi. 103 de vefât etdi. 126.
59 — CA’FER TAYYÂR: Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” amcası olan Ebû Tâlibin oğlu ve hazret-i Alînin büyük kardeşidir. Îmân edenlerin otuzikincisidir. Habeşe hicret edip, Hayberin fethinde gelmişdi. Şâma yakın Mu’te denilen yerde, hicretin sekizinci yılı Cemâzil-ülâ ayında, rum ordusu ile harb eden üçbin askerin kumandanı Zeyd bin Hârise şehîd olunca, yerine emîr olmuş, sancağı sağ eline alıp hücûm etmişdi. Sağ eli kesilince, sol eline almış, sol eli de kesilince, dişi ile tutarak hücûm etmiş ve nihâyet şehîd olmuşdur. Vefâtında kırk bir yaşında idi. O gün yetmişden ziyâde yara almışdı. Resûlullaha (Ca’fer Tayyâra, iki kolu yerine iki kanad verilip Cennetde uçmakda olduğu) vahy olundu. Bu müjdeyi Eshâba haber verdi. Bunun için (Tayyâr) denildi. 66, 250, 323, 329, 340.
60 — CA’FER SÂDIK: Babası, Muhammed Bâkır bin Zeynel’âbidîndir. Oniki imâmın altıncısıdır. Vâlidesi, Ebû Bekr-i Sıddîkın torunu olan Kâsımın kızıdır. 83 yılında Medînede tevellüd, 148 [m. 765] de orada vefât eyledi. Babası ve dedesinin yanındadır “rahime-hümullahü teâlâ”. İlmi ve kemâli eşsiz idi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, dersine devâm ederek ârif-i billah oldu. Kimyâ ilminde, zemânının bir dânesi idi. Meşhûr kimyâger Câbir, bunun derslerinde yetişdi. İkinci Abbâsî halîfesi olan Ebû Ca’fer Mensûr, kendisine düşman idi. Bir kerre öldürtmek istedi ise de, (Tezkire-i evliyâ)da yazılı kerâmeti görünce korkdu. Tevbe etdi. Çok hürmet eder, nasîhatlerini dinler oldu. Yedi erkek, üç kız evlâdı olup, büyük oğlu İsmâ’îl, kendisinden önce vefât etdiğinden, yedinci imâm, ikinci oğlu Mûsâ Kâzım hazretleri olmuşdur. Bid’at ehlinden bir kısmı, oğlu İsmâ’îli ve evlâdını imâm tanıyor. Bunlara İsmâ’îliyye denir. Şî’îlerin çoğu, kendilerine (Ca’ferî) demekde ise de, bu sözleri, Ebû Ca’fer Muhammed Tûsînin mezhebinde olduklarını bildirmekdedir.

61 — CÂMÎ “MOLLA”: Abdürrahmân bin Ahmed Nûreddîn mevlânâ Câmî, Hiratda şeyhülislâm idi. Âlim ve veliyyi kâmil ve edîb ve şâir idi. Horasanda, Cam kasabasında 817 de tevellüd ve 898 [m. 1492] de Hiratda vefât etdi “rahime-hullahü teâlâ”.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Reşehât kitâbında, uzun hâl tercemesi vardır. Behâeddîn Buhârî hazretlerinin halîfelerinden Sa’deddîn-i Kaşgârî meclisinde kemâle geldi. Sultânlardan ve hele vezîr Alî şîr Nevâîden çok saygı görürdü. Fâtih sultân Muhammed hazretleri ile de mektûblaşırdı. Fâtihin da’veti ile Konyaya teşrîf etdi ise de, pâdişâh vefât etdiğinden görüşemediler. (Şevâhid-ün-nübüvve) ve (Nefehât-ül-üns) ve (Behâristân) kitâbları tekrâr tekrâr basılmışdır. Her üçü de fârisîdir. Yüze yakın kıymetli eseri çeşidli dillere terceme edilmişdir. 31, 122, 143, 363, 386.
62 — CÂMÎ NÂMIKÎ: Ahmed Alî bin Muhammed Nâmıkî Câmî, Evliyânın büyüklerindendir. Şeyhülislâm-ı mutlak idi. Nefehât kitâbının fârisî Hind baskısı, 322. ci sahîfesinden başlıyarak Ahmed Câmîyi uzun anlatmakdadır. Eshâb-ı kirâmdan Cerîr bin Abdüllah soyundandır. Cerîr, beyâz, uzun boylu, çok yakışıklı idi. Ömer “radıyallahü anhümâ”, (Cerîr, bu ümmetin Yûsüfüdür) buyururdu. Ahmed Câmînin otuz dokuz oğlu ve üç kızı vardı. On dört oğlu kalıp, hepsi âlim, âmil, kâmil ve veliyyi kâmil oldu. Hepsinin kitâbları, eserleri vardı. Kendisi ümmî idi. Okumadı, yirmiiki yaşında tevbe edip, onsekiz yıl tenhâda nefsini terbiye ile uğraşdı. İlm-i ledünnîye kavuşdu. Bu arada, kendisine ilm-i zâhir de ihsân edildi. İlm-i zâhirin böyle ihsân olunması, Eshâb-ı kirâmdan sonra pek az Evliyâya nasîb olmuşdur. Tevhîd, ma’rifet-i ilâhiyye, siyer, hikmet, tesavvuf, hakîkat sırları üzerinde, üçyüzden fazla kitâb yazdı. (Miftâh-ün-necât) adındaki fârisî yazma eseri İstanbulda Süleymâniyye kütübhânesi, Es’ad efendi kısmında 1728 numarada vardır. Bunu 522 de yazmışdı. 441 de tevellüd ve 536 [m. 1142] de vefât eyledi. (Sirâcüssâirîn) kitâbında kendi hayâtını anlatmakda, Hak teâlânın verdiği ni’metleri saymakdadır. Bu kitâbını altmışiki yaşında yazmış idi. O zemâna kadar yüzseksenbin kâfirin îmâna gelmesine, tevbe etmelerine sebeb olmuşdur. Oğlu Zahîreddîn (Rumûzü-hakâyık) kitâbında diyor ki, (Babam Ahmed, hayâtı müddetince altıyüzbin kişinin tevbe etmesine sebeb oldu). Uzun zemân Hiratda, Abdüllah-i Ensârî hânesinde kalarak neşr-i hakâyık eyledi. 143.
63 — CENGİZ HÂN: [Dschingis-chan] Cengiz veyâ Timoçin denir. Türk değildir. Moğol olduğu, bütün dillerdeki târîhlerde yazılıdır. En büyük ve en zâlim moğol hükmdârı idi. Kâfir idi. İslâm düşmanı idi. 551 [m. 1155] da tevellüd, 624 [m. 1227] de vefât etdi. Büyük târîhci Şemseddîn Sâmî beğ, (Kâmûs-ül-a’lâm)da diyor ki, (Cengiz dünyânın en büyük cihângirlerinden ve en meşhûr zâlim ve kan dökücülerdendir. Moğoldur.
 
Üst Alt