Allah Lafzının Sırrı

mahzungarip

Yönetici
Allah Lafzının Sırrı


Hayy’dan Gelen Hu’ya Gider!

Bildiğiniz gibi dilimize doladığımız darb-ı mesel bir söz vardır. Daha çok bu söz sanki boşa gelen boşa gider gibi algılanmaktadır. Aslına bakarsanız çok veciz ve bir o kadar da düşündüren bir sözdür ve hakikat peyda eder. İsterseniz Hayy’dan gelen Hu’ya gider sözünü biraz açalım.
Hayy ()Allah’ın esma-i hüsna’sından bir ismidir. “Hayy” hayat veren demektir. Hayy isminin tecellisiyle yokluk âleminden perde kalkar ve varlık âlemine Kün (ol!) emiriyle fe yekün (hemen oluverir) o anda tüm mevcudat. Hayat bulur yoklukta var olan her şey. Zira yokluk bize göre yoktur. Ancak, Allah’ın ilminde var olandır yokluk. İşte bu itibarla bize göre yok olan var olur, varlık âlemine (hayata) merhaba der mahlûkat.
Evet, Hayy’dan gelen Hu’ya gider demiştik. Allah’ın Hayy isminin tecellisiyle hayat bulan mahlûkat, yine dönüş yapıp, bize göre yok olup gitmek oluyor gibi anlaşılsa da, aslında misafir olarak geldiği ve bir vazife-i hayatı imtihan sonrası tekrar seyr-i sülüküne devam edip, akıverir Hakk’ın rahmetinin kucağına. Yani Hu’ya gider. Hu Allah’ın bir diğer ismi, fakat bu ismi esma-i hüsna’da göremeyiz. Çünkü Hu ismi Allah’ın Esma-i Hüsnası olan 99 ismini içinde cem’ edendir. Yani Allah ismidir. Allahu’nun hu’sudur Hu. Şöyle izah edelim; Arapçada el takısı (ma’rife) bilinen ve el takısız bir kelime ise (nekre) bilinmeyeni ifade eder. Örnek verecek olursak, yevm ( يوم ) gün demektir. El-yevm (اليوم ) ise bugün anlamına gelir. Birincisi el takısız geldiği için gün ama hangi gün? Dolayısıyla bilinmeyen bir gün. Fakat ikincisi el takılı gelince biliyoruz ki bugünü kastediyor. Bilinen bir günden bahsediyor. Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi konumuza dönelim. Yani Allah isminin manasına.
“Allah” diyoruz fakat yazım itibariyle aslında(اللّهُ) Ellah’tır. Arap literatüründe el yazılıyor gözükse de, tacvid ilmi kaideleri sırrınca Allah lafzından önceki kelime üstünlü (fetha) ya da ötreli (zamme) olursa kalın, esreli olursa ince okunur. Dolayısıyla burada üstünlü geldiği için kalın okuyoruz. Ya da” a “sesine yakın bir sesle diyelim daha doğru olur. Ki Allah derken böyledir.” El-la-hu” derken el bilinen anlamında bir edat, la olumsuzluk eki olup yok anlamında kullanılır. El Takısını anladık La’yı da öğrendik. Şimdiyse Hu’ya geldik. Hu ise “O” demektir. Arapça cümleler de İngilizcede olduğu gibi tersten mana verilerek anlaşılır. Allah derken ne diyormuşuz görelim şimdi. Önce “HU”, O (vardır),sonra LA, yoktur (başka), ve son olarak ta el takısı, yani bilinen. Buna kırık mana denir. Yani toparlayacak olursak, Ondan başka yoktur bilinen bir İlah. “Lailahe İllallah” (Allah’tan başka ilah yoktur) kelime-i tevhidi demek ki Allah isminde gizliymiş, öğrenmiş olduk. Yine bu konuda manayı nasıl toparlarsak toparlayalım, aynı yâda benzeri sonuçlarla karşılaşırız. Örnek olarak, şöyle de diyebiliriz. O (Allah) varken hiçbir şey yoktu. Yâda her şey yok olunca yine sadece O baki olacaktır. Gibi.[1] Konuyla ilgili İmam-ı Azam Hazretleri Cenab-ı Hakk’ın en büyük ismi, Lafz-ı Celal (Allah)’dır buyurmuştur.Ve yine ekseri İslam uleması aynı şeyi söylemişlerdir.[2] Nitekim Kur’an- Azimüş’ Şan’da O’nun misli gibi (O’na benzer) hiçbir şey yoktur mealindeki ayet-i cileliden de anlaşılacağı üzere Allah’ın zatı ve sıfatının misli gibi bir şey yoktur. O yüzden hiçbir şey “Allah “ demenin yerini tutmuyor. Tanrı dendiği zaman, çeşitli dinlere mensup kişilerin aklına kendi tapındıkları şeyler gelir. Fakat “Allah “ dediğimiz zaman biricik ulûhiyet sahibi Zat akla gelir.

[1]Bu tespit zat-ı âlimize aittir. Çoğu ilim adamı her ne kadar özel isimlere mana verilmez deyip “Allah” özel isimdir manası yoktur ve hatta Allah isminin aslı ilahün’dür deseler de lakin onunda açılımını yaparsak illa hü çıkar ki (Allahtan başka ilah yoktur) demektir. Allah’ın tüm isim ve sıfatlarının tek tek manası varken ve tüm isim ve sıfatlar “Allah” ism-i celilesinde toplandığı halde neden manası olmasan. Oysa daha derin bir mana ihtiva ediyor olması gerekmez mi? Bu konuda olmaz böyle şey diyenler Sarf ilmi ve medrese mollalarına müracaat etsinler. Ayrıca konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının hazırlamış olduğu İslami ansiklopedide yer alan Allah lazf’ı celilesi başlığına bkz. Ayrıca İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin Fıkh'ı Ekber Eserinede müracaat ediniz.

[2] Fıkh-ı Ekber Şerhi


İhsan ÇALİŞİR
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
ALLAH c.c razı olsun çoooooook güzel açıklamalı olmuş,,,emeğine sağlık yorumum kısa oluyor fakat
vaktim yok,,,mükemmel bir paylaşım çünki.....
 
Üst Alt