G.H > İsLami Fıkıh AnsikLopedisi..

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZ HALINDE AVRET HAYIZ HALİNDE AVRET Bakma konusunda kadının kocasına göre avreti, hayızlı iken de temiz olduğu zaman gibidir Tutma ve yararlanma konusunda ise farklıdır Kocanın hayızlı karısı ile cinsî ilişkide bulunması, ayetle belirlendigi için (bak el-Bakara 2/22) ittifakla haramdır; helâl sayan küfre girer Birleşmenin dışındaki cinsel oynaşma, tutma ve karısının eli vs ile tatmin olma, kadının göbekle diz kapağı arası örtülü olmak üzere, herkese göre caizdir Örtü varken, göbekle dizkapağı arasından da, örtünün üzerinden olmak üzere her türlü yarlanabilir Imam Muhammed'e göre ise, hayızlı iken yasaklanan, sadece kadının cima organını kullanarak yapılacak cinsel ilişkidir Çünkü Kur'an-ı Kerim'de bu yasağa gösterilen illet "eziyet"tir Bu ise ancak cima organını kullanmakta bulunur Binaaneleyh, koca karısının cima organı dışında her yerinden örtü olmaksızın da yararlanabilir (Fetâvâ-yi Kâdîhân, (yazma) 611/b,; Serahsi, Mebsût, X/159)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZ VE HÂFIZLIK Hâfizlık yapan kız talebelerin ve hanım hocaların hayız durumlarında ne yapmaları gerekir?
Hayız halindeki kadının Kur'ân-ı Kerim okuyamayacağını önce söylemiştik Hâfizlık yapanların ve hoca olanların durumu da aynıdır Hâfizlık yapanlar bu dönemlerinde hâfizlığa ara vermelidirler Öğretici olanlar ise, her iki kelimeden birini atlamak sûretiyle kesik kesik okur ve öğretir Arada bir tek kelimenin okunuşunu, meddini, harflerinin mahrecini talim edebilir Bazılarına göre de âyetin yarısını öğretir ve böylece devam eder Ama ihtiyata uygun olan birincisidir, bunda bir mahzur yoktur ve mekruh da değildir (80 Ebû saî'd el-Hudrî'den: Rasûlullah'a soruldu ki, hayız bezleri, köpek leşleri ve kokulu artıkların karıştığı Budâ'a çukurundan abdest alabilir miyiz? O da: "Su temizdir, onu bir şey pisleyemez" buyurdular (Ebû Dâvûd, taharet 34)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI İKEN CENAZE YIKAMAK Hayızlı bir kadın cenaze yıkayabilir mi?
Bilindiği gibi, kadın cenazeyi kadın, erkeği de erkek yıkar Yıkayanın cünüp, hayızlı, nifaslı, ve gayrı müslim olması mekruhtur (Yani hoş olmamakla beraber, bunların yıkadığı da olur) Ama bunlardan başka yıkayabilecek kimse yoksa, bunların da yıkamalarında bir mahzur yoktur (81 Bilmen 248 (md 533))
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI İKEN KINA YAKMAK Adetli bir hanım kına yakabilir mi? Sol ele kına yakılabilir mi?
Cünüpken kına yakılabilir Cünüpken yapılabilen şey âdetli iken daha rahat yapılabilir Erkeğin cünüpken yaktığı kına ile kadının kınalanmasında da mahzur yoktur Ancak onun yıkanabilen çamur ve tortusunu yıkamadan namaz kılamaz Kadın her iki eline de kına yakabilir Bu bir zevk ve örf meselesidir ( Hindiyye V/359; Kâdihân Ill/412 ) Cünüpken koyduğu kınayı yıkayarak namaz kılabilir ( Kâdihân NI/431)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI İKEN TIRNAK KESMEK Hanımlar adetli günlerinde saç ve tırnak kesebilirler mi? Bu artıkları yakmakta ya da çöpe atmakta dinimizce bir mahzur var mıdır? Vücuttan cünüpken tırnak vs kesilirse, sonra yıkanıldığında gusül tamam olmuş olur mu?
Bu konuda âdetli de cünüp hükmündedir Vücudtan tırnak ya da tüy kesmesi mekruhtur Bir zaruret yoksa temizlenmeyi beklemelidir Bu tür artıkları imkân varsa biriktirip sakin bir bucağa gömmek gerekir Şehirlerde olup gömecek yer bulamazsa, çöpe atmaktansa yakmak daha iyidir (Allah'u a'lem) Bunun gusülle alâkası yoktur Gusül tamamdır
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI IKEN TRAŞ Hayızlı iken vücuttan tüy koparılmaz, tırnak kesilmez gibi söylentiler var Bunun doğruluk derecesi nedir? Lohusa da aynı durumda mıdır? Ayrıca devamlı olan renksiz, kokusuz akıntı özür sayılır mi? Namaza mâni midir?
Fıkıh Kitaplarının:
Âdetli, lohusa ve cünübün yapması haram olan şeyler bölümlerine bakıldığında, vücutlarından tüy yolmaları, traş etmeleri, ya da tırnak kesmeleri gibi temizliklerin sayılmadığını görürüz Bu da bu davranışların, bu halde iken hâram olmadığını gösterir Ancak helâl olduğunu da söyleyenler de yoktur Hattâ Gazâlî, öbür dünya'daki dirilme bedenen olacâğından (haşr-ı cismânî) ve bu dünyada iken insandan kopan her parça; orada koptugu yere yeniden takılacağından, bu hallerde iken tüy yolmaları mekruh olduğunu söyler ( Hindîyye V/358) Bazı fetvâ kitaplarında da: "Cünüpken vücudundan tüy koparılmayacağın da bilmek gerekir" ( Nemenkânî, N/206) denir Ancak koltuk altı; kasık ve tırnak temizliğinin kırk gün geciktirilmeşinin tahrimen (harama yakın) mekruh olduğunu düşünürsek diyebiliriz ki, temizlik süresi kırk günü aşmayacaksa, âdetli; lohusa ve cünübün vücudundan bir şey koparmaması gerekir Aşacaksa "zararların hafif olanını" seçer ve bu tür temizliklerini yapabilir
Renksiz ve kokusuz akıntı; pamuk kullanılmak suretiyle önlenebileceği için, özür değildir Pamuk kullanılır ve akıntının dışarı çıkması önlenirse, aldığı abdestle istediği kadar namaz kılabilir Bunu daha önce abdest bahsinde görmüştük
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI KADININ KABİR ZİYARETİ Hayız, ya da lohusalık halinde kadının kabır ziyaret etmesinde "beis yoktur"(Hindiyye I/38 (Sirâciyye'den) Ancak fıkıhta "beis yoktur" demek, olur ama olmasa daha iyi olur, demektirHattâ kadının temiz olduğu zamanlarda bile kabir ziyaretinde bulunmaması daha evlâdır Çünkü bundan hâsıl olan zararlar, elde edilebilecek kârlardan çok daha fazla oluyor Bu yüzden bu konuyu bir önceki başlık altında etraflıca yazmayı denedik
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYIZLI VE CÜNÜP IKEN BEBEGE BAKMAK Hayızlı, nifaslı ya da cünüp iken, yeni doğmuş bebege bakılmaz deniyor Bu ne derece doğrudur
Cünübün, âdetlinın ve lohusanın yapamayacağı şeyler fıkıh kitaplarında etraflıca anlatılmıştır Yani bakması haram değildir Bu, olsa olsa maddeten ve mânen temiz olmaya karşı duyulan titizlikten ve bu konudaki hassaslıktan doğmuş bir söylenti ve bir yönüyle de güzel bir kabulleniş biçimidir Çünkü bunda temizlikte acele etmeye teşvik vardır Ancak insanın bir helâla; haram deme yetkisine sahip olmadığı ve Kur'ân-ı Kerim'de geleneklere göre yaşayanların kınandığı da bilinmelidir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYVAN YEMLERİNİN TEMİZLİĞİ Tavuk yemi üretiyorum Yeme belli oranlarda balık unu ya da kan katıyoruz Bunların katılmaması halinde tavuklarda vitamin eksikligi yüzünden bir hastalık oluyor ve birbirlerini yiyorlar Aslında bu ihtiyaç balık unuyla karşılanıyor, ama onu bulmak her zaman mümkün olmadığından kanı tercih ediyoruz Ama kan kullanmanın da mahzurlu olduğunu öğrendik?
Sorunuzu ya da sorununuzu sizi ve bütün müslümanları ilgilendiren iki farklı yönüyle ele almayı deneyecegiz:
1 Genel esaslar ve mes'elenin tahlili
2 Olayın, halihazırdaki durumun vehametinden haber veriyor olması
Kur'ân-ı Kerim'de murdar ölü eti (meyte), kan, domuz eti ve Allah (cc)'ın adıyla kesilmeyen etler aynı kategoride olmak üzere birden çok yerde yasaklanır ve haram oldukları bildirilir: "De ki, bana vahyolunanlar içinde bir yiyenin yemesi için ölü eti (meyte), akıtılan kan, domuz eti-ki, bu gerçekten murdardır- Ya da Allah (cc)'tan başkası adına kesilmiş iş bir fısk dışında haram kılınan bir şey bulamıyorum"(K En'am (6) 145; Yakın anlamlar için bk Bakara (2) 173; Mâide (4) 3; Nahl (16) 115)
Buradan hareketle alimler; hayvan boğazlandığında akıtılan kanın murdar olduğu, yenmeyeceği ve ondan (herhangi bir yolla) yararlanılamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir (Ibnü'1-Arabî, Ahkâmül-Kur'ân, I/53) Bu ittifakın icma halinde olduğu ifade edilmiştir(bk Sabûnî, Ahkâmü'I-Kurari, I/160,163) O kadar ki, meşhur Hanefi fıkıhçısı Cessâs, bu maddelerin haram kılınışının her türlü yararlanmaya şamil olduğunu, binanaleyh ölmüş hayvan etinden hiç bir suretle yararlanılamayacağını, hatta köpeklere ve diğer et yiyenlere dahi yedirilemeyeceğini, çünkü bunun da bir nev'i yararlanma olduğunu söyler(Sabunî, age, I/160)
Yine Cessâs'ın naklettiği şu haber de bu görüşü destekler: "Rasûlüllah (sav) Mekke'ye gelince iç yağlarını toplayan Hiristiyan asıllılar ona gelerek: Ey Allah (cc)'in Rasûlü, biz ölmüş ve kokmuş hayvanların iç yaglarını alırız ve sadece deri ve gemi yağlamada kullanırız, ne dersiniz? dediler Rasûlüllah Efendimiz (sav) de: "Yahudilerin Allah canını alsın, onlara da etler yasak edilince onları sattı ve parasını yediler" diye memnuniyetsizliğini bildirdi"(Cessâs, Ahkâmül-Kurân, I6145) Gerçi "Meytenin haram olan kısmı sadece etidir", bir başka rivayette, "Haram olan sadece onu yemektir" hadis-i şerifleri de rivayet edilmiştir(Cessâs, age I/150) Ama cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) diğer haberlerin yanında bunlara itibar etmemiştir ya da bu haram maddeler bizzat yenmeseler dahi, bunlardan başka bir yolla yararlanmak dâhi netice itibariyle yeme sayılmıştır Bu konuda Yahudilerin kınanma biçimi de bunu gösterir Bununla birlikte "Içilmesi haram olanın satılması da haramdır" hadisi şerifi de vardır(bk el-Cezîri, el-Mezâbiu'1-Erbâ'a, N/8) Zorunlu olarak satınalınması da haram olmuş olur Bu konudaki icmaı ve Malikî görüşünü Kurtubî de bu doğrultuda açıklar: "Artık bunlardan ve her türlü murdar şeylerden ne şekilde olursa olsun yararlanmak caiz değildir Hatta pis su ile ekin de (Ebussuûd Efendi, pislikle sulanmış bitkilerin, fıkıhçıların çoğuna göre kerehatsiz helal olduğunu söyler bk Ibn Abidin, VI/341), hayvan da sulanmaz, murdar şeyler davarlara yem olarak verilmez Ölen hayvan köpeklere ve yırtıcı hayvanlara verilmez Ama bunları yerse engel de olunmaz Bu, "size ölü hayvan Haram kılındı" ayetinin zahir ma'nâsıdır ve bunlardan hiçbir türlü yararlanma ayrı tutulmamıştır"(Kurtubî, N/218) Ayrıca, hiçbir tefsirde temas edilmemekle beraber, yukarıda mealini verdiğimiz ayette haram olarak sayılan maddelerin kime haram olduğu, "bir yiyenin yemesi için" gibi ilginç bir Kur'ân ifadesi ile anlatılır Hayvanlarda birer "yiyen" olduklarına göre bu ayetle bu maddelerin onlara da haram olduğuna işaret olsa gerektir Burada: "haramlık" mükelleflerin fiilleriyle ilgili bir kavram olduğuna göre bir şeyin hayvanlara haram olduğu nasıl söylenebilir? diye bir itiraz akla gelebilir Bunu kısaca: Haram olan onların yemesi değil, onların insanlar tarafından yedirilmesidir, diye cevaplayabiliriz Tıpkı "Erginlik yaşına girmemiş çocukların, ebeveynlerinin odalarına girerken izin istemekle emrolunmaları" (bk K Nûr (24) 58) gibi Orada da mükellef olanlar çocuklar değil onları öğretme durumunda olan ebeyevndir
Imdi durum bu olunca; serbest dolaşan tavuğun (decâce muhallât) ve pislik yiyen inegin (cellâle) etleri komadıkça, ya da pislikle beraber normal yiyecek ve alaflarını da yiyor ve pislik, bütün yediklerinin yarısından azı kalıyorsa, mekruh olmakla beraber etlerini yemek helâldir Hatta domuz sütü emmiş kuzunun durumu da böyledir, hükmüne kıyasla, kan gibi maddelerin tavuk ve hayvan yemlerine yarıdan az olmak üzere karıştırılabileceğini söylemek doğru olmasa gerektir Çünkü bunların kendiliğinden yemiş olmaları sözkonusudur Halbuki, yukarıda da söylediğimiz gibi dökülen kan ve benzerlerinden, hangi yolla olursa olsun yararlanılması haramdır Kan haram olduğuna, yani "mütekavvim mal" olmadığına göre satışı ve alışı haramdır Öyleyse, hangi oranda karıştırırsa karıştırsın, yem yapmak üzere kan almak isteyen bir müslüman onu nasıl satın alacak, satan nasıl satacaktır? Görüldüğü gibi bu iki tarafın yaptığı muameleyi meşru kılacak bir yol yoktur Bu konuda olsa olsa bu yemlerle beslenen hayvanları alıp yiyenler açısından bir meşruiyetten sözedilebilir ve mekruh olmakla beraber bu hayvanlar yenir, denebilir Bu ikisi farklı şeylerdir
Kaldı ki, serbest dolaşan tavugun ve pislik yeme alışkanlığı olan inek ya da davarın belli bir süre hapsedilmeksizin mekruh da olsa- yiyilebileceği görüşü "cumhur" görüşü değildir ve bu konuda çok farklı düşünenler vardır Bu konudaki rivayetler de daha çok yenmeyeceğini söyleyenleri destekler:
1 Ibn Abbas: "Rasulüllah (sav), dışkı yeme alışkanlığı olan inek ya da davarın (cellâle) sütünü içmekten yasakladı"(Bu ve benzer anlamdaki hadisler için bk Ebu Davud, cihad 47, at'ime 24, 33 esribe, 14; Tirnizi, at'ime 24; Nesaî, dahayâ 43, 44; Ibn Mâce, Zebâih 11; Muvattâ, edahî 28; müsned I/219, 226, 241, 253, 321, 339 ayrıca bk Beyhaki, es-Sünen el Kübrâ IX/332-333, V/254) Bir rivayette "binilmesini yasakladı" der
2 Amr b Şu'ayb Babasından, o da dedesinden: "Rasulüllah (sav) ehli merkeplerin etlerini, "cellâle"ye binilmesini ve etinin yenilmesini yasakladı" diye rivayet eder
Hanefiler bu haberlerdeki yasaklamayı haram anlamında almazlar ve özetle söyle derler: Dışkı yiyen hayvanın eti kokmadıkça yenmesi helâldir Nitekim domuz sütü emen kuzu da, eti değişmeyeceği için yenir Ama serbest dolaşan tavuk (muhallat) üç, dışkı yiyen koyun dört, inek de on gün hapsedilip temiz gıdalarla beslenmelidir Bu hapis gününü daha değişik tutanlar da vardır Ama Serahsi, bu gün tayininin bir dayanağı, olmadığını, mühim olanın koku gidinceye kadar beklemek olduğunu söyler Tavuk hiç bekletilmeden yenirse hafif (tenzihen) mekruh olur(Ibni Abidîn IV/341)
Malikilerin görüşünü temsil eden Kurtubî ye göre: Etinin tadında ya da kokusunda pisliğin belirtisi olursa yenmesi haramdır, olmazsa helâldir Hattabi, bu Hadislerdeki yasağın hafif bir yasak olduğunu söylemiştir Bu durumlar, yediğinin çoğu pislik olması halinde böyledir Ama ot otluyor, tahıl yiyor, bununla beraber zaman zaman da pislik yiyorsa ona "cellâle" denmez O serbest tavuk gibidir Buradan hareketle, hayvanların dolaştıkları yerlere pislik atılması yasaklanmıştır Rivayete göre adamın biri bahçesini insan dışkısı ile gübrelerdi Hz Ömer'de ona: "Sen insanlardan çıkanı onlara yedirmeye kalkışan birisisin!" diye çıkıştı(Kurtubî VN/122)
Hânbelilere göre, Ahmed b Hanbel'in ifadesi ile: "Cellâle'nin etini de sütünü de haram (mekruh) görürüm"(Ibn Kudame, el-Mugni, VNI/593-94) Aynı görüş Sevri'den de nakledilmiştir(Sevkânî; Neylü'1-Evtâr, VNI/l40)
Şafiîler de "cellâle"nin etinin yenmesinin hâram olduğu görüşündedir Nevevi, alafinin çoğu temiz ise "cellâle" adını, dolayısı ile bu hükmü almayacağını söyler Izz b Abdusselam da; bir koyun on yıl haram şeyler yese, onu yemek ne sahibine ne de başkasına haram olur (Sevkânî, age, VNI/139-140) demiştir
Sevkânî ise: "Bu hadislerin zahiri, (cellâleyi yemenin, sütünü içmenin) haram olduğunu anlatır Çünkü nehyin hakiki anlamı budur Binaenaleyh hapsedilmeden kesilmesi caiz değildir Eğer hapsetmeden kesilirse eti haram olur" (Sevkânî, es-Seylü'1-Cerâr, IV/102; ayrıca bk Segid Sabik, Fıkhu's-Sünne, NI/256) der
Gerçi Hanefi mezhebinde söyle bir görüş daha vardır: Kuyuda ölüp şismiş bir hayvan bulunsa, onun görülmesinden sonra o su ile hamur yapılmış olsa zayıf bir görüşe göre o hamur köpeklere atılır veya hayvanlara yedirilir Bazılarda hamur, o kuyunun suyu bununla pis olmadığı görüşünde olan Şafiîlere satılır, demiştir(Tahtavı âlâ-Merhaki'1-Felah, 33) Ancak burada da hayvanlara yedirme kastı yoktur, görüş kuvvetli bir görüş değildir Içinde hayvan ölen ve Şafiîlere göre değildir Dolayısı ile ne maksatla olursa olsun, kan satmak ya da satın almak, hayvan yemlerine katmak yoluyla da olsa yedirmek (Allah'u a'lem) caiz değildir Bu hükmün hikmetlerinin neler olacağı buranın konusu değildir ve biraz da müslüman tabip ve veterinerleri ilgilendirir
Ö Nasuhi Bilmen'in su ifadesi de, yukarıda söylediklerimizi destekler: "Pak olmayan şeyleri, meselâ bozulup temizliğini kaybeden kolamış etleri vesaireyi, etleri yenilebilen hayvanlara yedirmek caiz değildir(Bilmen, Büyük Islâm Ilmihali, 426)
Mes'elenin diğer yönü Türkiye'de müslümanca yaşamak isteyen müslümanların halihazırdaki içler acısı durumuyla ve geleceklerini belirleme ile ilgilidir Şu andaki yem uygulamasına naslar zorlanarak belki zayıf bir cevaz bulunabilir Ama o takdirde İslam'ın alternatifliği ve şahsiyet bağımsızlığına en çok değer verişi ne ifade etmiş olacaktır Islâm eğer yaşatılmak isteniyorsa onun sanayide ve iktisadî kalkınmada dahi alternatif olduğu ispatlanmalı değil midir? Hormonlu etler ve gıdalar skandalı Batı ekonomisinin bir aybı olmayı öteye geçmemelidir Etrafımizdaki çok küçük tesebbüslerle dahi, helal ve temiz gıda üretilebildiğini, helal et ve tavuk kesilip satılabildiğini müşahede edebiliyoruz Bu tür müslüman teşebbüslerin güç ve beyin birliği yaptıklarını, yani bilgili ve bilinçli olarak örgütlendiklerini düşünürsek temiz gıda yemenin o kadar zor olmadığını, bunun için gerekli entagrasyonun rahâtlıkla kurulabileceğini söyleyebiliriz Laf aramızda, müşterisi hazır böyle bir entegre sistemin çok büyük ekonomik kazanç sağlayacağı da fizibilite raporlarına dahi gerek duyurmayacak ölçüde açıktır Yeter ki, birçok müslüman müteşebbisin düştüğü hataya düşülmesin ve müslümanca başlayan teşebbüsler paranın tadı alınınca kapıtalistleşmesin Bundan başkalarda istifade eder ve sevmedikleri müslümanlar sayesinde onlar da temiz gıda yemiş olurlar Onun için müslümanca yaşamak ve yaşatmak isteyenler böyle bir entegrasyona önce meselâ balık unu fabrikası kurmakla başlayacaklar, sonra yemlerinde kan yerine balık unu ya da bir başka alternatif protein maddesi kullanacaklar, temiz gıda ile beslenen hayvanlar sıhhî ve temiz bir kesimhanede müslümanca kesilecek, temiz ambalajlanacak, temiz mahallerde satılacak, temiz sofralarda yiyilecek, temiz düşünen temiz nesiller yetiştirilecektir Onun için sanayiden sözeden ve buna imkânı olan müslümanların ilk el atmaları ve halletmeleri gereken sanayi kolunun bu olduğu kanaatindeyiz Bunun çok kolay ve ekonomik olduğunu da sanıyorum Ülkemizdeki bir avuç yahudi bunu kendi inançları açısından başarabiliyorlarsa, müslümanca yaşamak isteyen müslümanlar niçin başaramasınlar?
Bu konuyu kitaplarımızdan araştırırken mes'elenin bir üçüncü boyutuna daha muttali oldum İslam'ın hayvanların hukukunu dahi düşünüp gözetmesi ve batının, kadını bile insan saymadığı dönemlerde onun hayvan hukukunu dahi kanunlaştırıp, müeyyideye bağlamasıdır Bunu herkes -Türkçe olduğu için- Ömer Nasuhi BILMEN Hocanın Hukuk-i Islâmiyye Kamusu NI/511'de rahatlıkla müşahede edebilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAYVANLARDA SUNİ TOHUMLAMA Bu konu hakkında, bilebildiğimiz kadarıyla, klasik fıkıh kitaplarımızda bir hüküm yoktur "Eşyada aslolan ibahadır", yani Allah her şeyi insanlar için yaratmış olduğuna göre (bk Bakara(2) 29) haram kılınmış olmayan şeylerin helâl olmakta devam ediyor olması gerekir Sözü edilen suni tohumlamanın da direkt olarak haram olduğuna dair bir nas bulunmadığına göre bunun da helâl olması gerekir, diye düşünülebilir Ancak mesele o kadar da basit değildir Yine Kur'ân-ı Kerim'de "Allah (cc)'ın yaratışını (fıtratı)" bozanlar şeytanın dostu olup hüsrana ugrayanlar olarak nitelendnilirler(K Nisâ (4) 119) Bu da acaba fıtrata müdahale değil midir? Hayvanların normal çiftleşmesine engel olunması halinde, erkeklerinin hakkına ve tabiî ihtiyacına tecavüzden sözedilebilir Ama bunun için denebilir ki, onlar da insanlar için yaratıldığına göre spermalarının bu yolla alınması daha yararlı ise bu yolla alınır, fazla gelenleri de kesilerek değerlendirilir ve artık onların ihtiyaçları da söz konusu olmaz Sonra hayvanların erkeklerinin semirmesi ve bu yolla daha faydalı olmaları söz konusu ise birçok alim burulmalarının caiz olduğunu ve bunun fıtratı değiştirme sayılmayacağını söylemişlerdir(Burmanın caiz olmadığını söyleyenler de vardır bk Kurtubî, V/390-91)
Ama yine de ilerleyen zooloji ve özellikle de genetik ilminin verileri kesin sonuçlara varmadan nihâi sözü söylemek imkânsızdır Kiloda biraz daha ağır, süt veriminde biraz daha fazla bir hayvan türü geliştirelim derken, insana da, çevreye de ve hatta o türe de zararlı bir sonuç ortaya çıkabilir Günümüzde çokça sözü edilen hormon skandalı bunun bir başka açıdan tezahürü sayılmalıdır
Diğer yönden meselenin, bir ölçüde ağaçların aşılanması olayına benzerliği de yok değildir Bilindiği gibi Rasulülah Efendimiz (sav) Medine'ye geldiklerinde halkın hurma çiçeklerini aşıladıklarını görmüş ve: "Bunun faydalı olacağını sanmıyorum", ya da, "bunu yapmasanız belki de daha iyi olur" buyurmuş, onlar da aşılamayı terketmişlerdi Sonunda verimin düşük olduğu kendilerine hatırlatıldığında da "faydalı işi yapsınlar Ben sadece zanla konuştum Zandan dolayı beni muahaze etmeyin Ama size Allah (cc)'tan gelen bir şeyden sözedersem onu hemen alın Siz dünya işinizi iyi bilirsiniz"(bk Müslim, Fedâil,139,141; Ibn Mâce, Ruhun 15; Müsned, V/16, 298, VI/128) buyurmuştu Hayvanların suni yolla tohumlanması da bir bakıma buna benzer Ancak benzemediği yönler de vardır Meselâ hurmanın aşılanmasında yapılan şey tabiî olanı kolaylaştırmak ve çabuklaştırmaktır Erkek hurma ve onun hakkına tecavüz söz konusu değildir Çiftleşme ve ondan doğacak tabiî etkileşimden söz edilemez Kimbilir, belki de hayvanların tabî çiftleşmelerinde bilinen sperm alışverişinin dışında başka psikolojik ve genetik etkileşimler vardır ve bu etkileşimler neslin sıhhatli devamında bir takım fonksiyonlara sahiptirler İşte bunlar özellikle genetik ilminin ve müstakbel fıkıh heyetlerinin ileride halledecekleri meselelerdendir Şimdilik mahzurlu olduğunu gösteren bir delil yoktur (Allah'u a'lem)
"Hayvanların spermlerinin (melakîh) ve ceninlerinin (medâmîn) satışı yasak edildi" (Muvattâ, Buyû 63) diye bir hadis vardır, ama bununla anlatılan sun'i dölleme değil, sağlam doğumla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı bilinmeyen sperm ve ceninin satılmasıdır
 
Üst Alt