Sevket OKYAY Hilye'i Seadet

Okyay

ÖZEL ÜYE
tb

HİLYE’İ- SE’ÂDET

Essalâtü Vesselâmü Aleyke yâ Resulellah
Esselâtü Vesselâmü Aleyke yâ Habibellah
Esselâtü Vesselâmü Alayke yâ Seyyid’el evveline vel âhirin
Velhamdü Lillâhi Rabbil âlemin.

Peygamber Efendimiz, Sallâllahü vesellem,
O’nu anlatmak için, yarışmış cümle âlem..
Yüz yıllardan bu yana, O’na ait bilgiler,
İslam âlimlerince, toplanmış birer- birer.
Efendimizin bütün, görünen uzuvları,
(s.v)
Şekli hem sıfatları ve de güzel huyları...
Hayatının tamâmı, bütün incelikleri,
Ve de ihtişâmıyla, ibret yüklü halleri,

Çok geniş ve açıkça, vesikalar- senetler,
Işığında yazılmış, tanımlar-şâheserler.
Haberlerden derlenmiş, gelmiştir bir araya.
Tâ ki, tahayyül edip, mü’minler şifâ bula.
Hasretinden kıvranıp, göz yaşı dökenlere,
Aşkından yanıp duran, kalplere olsun çâre.
Bunlar siyer eserler, binlerce arasından,
Resûlullah âşığı, bilginler deryâsından. (s.v.)
Hazreti Peygamberin, Hilye-i seâdetini, (s.v.)
Bildiren kitaplar ki; İmâm-ı Tirmizi’nin,
“Eş-şemâil’ürResul”- adlı eseri başta,

Ve de Kadı Iyad’ın, “Şifa-i Şerif”, başka,
İmâm’ı Beyheki’nın, dahi İsbehâni’nin,
“Delâil’ün- Nübüvve”, kitapları her birinin,
Hadîs-i Şeriflerden. ve Ashâb-ı Kiramdan,

Ki Hilye-i Seâdet, bahşolmuş bu ikramdan.
Ve Hilye-i Nebîyi, hem çok güç iken beyan,
Af umarak başlarız, Rabbim lütfetsin imkân
.
Yâ Rabb! Haddim değilken, pâk-i Zât-ı Vasfına,
İfadem; acizane, güvenerek affına.

Peygamber Efendimiz, O Resûl-ü Zişân’ın, (s.v)
Mübârek çehreleri, sesi ve âzâları,
Ne kadar insan varsa, hepsinin yüzlerinden,
Âzâsı, seslerinden, güzeldi her birinden.
Mübârek yüzü sanki, bir miktar yuvarlaktı,
Derisi, berrak idi, ve gâyet de parlaktı.
Neşeli olduğunda, yüzü nurdan şavkardı.
Ay gibi nurlanırdı, sevinç yüze dolardı,
Sevindiği alnından, hemen belli olurdu.
Çünkü Orda; Adem'den, İbrahim'den Nur vardı.
Gündüz nasıl görürse, gece öyle görürdü,
Rabbi o’na bu gücü, seçkin olarak verdi.
Önünde olanları, nasıl görüyorduysa,
Arkada olanlar da, görürdü hem ne varsa..
Bunları ısbat eden, yüzlerce hâdise ki,
Kitaplarda yazılı, arayan bulur belki.
Yana da geriye de, bakacaksa ne zaman,
Tüm bedeniyle dönüp, öyle bakardı tamam.
O mübârek Gözleri, büyükçeydi, güzeldi,
Kirpikleriyse uzun, zâhir O’na özeldi.
Gözlerinde bir miktar, kırmızılık olurdu,
Sebebini Rabbimiz, elbet iyi bilirdi.
Gözlerinin karası, gayetteki siyahtı,
Mübârek Alnı açık, göz kamaşır parlaktı.
Ya Mübârek kaşları, ince, arası açık,
Kaşlar öyle duruş ki, Yaratıcıya aşık.
O ki Siyah kaşları, Hakk'ın lütfuydu ânın,
Dahi nazargahıydı , cümle âlem, cihânın.
Mâlike Ebû Hâle, bilgi verdi, söyledi,
Hilâl misali gibi, açık kaşlı idi.
İki kaşı arası, ve devamlı, her zaman,
Sanki gümüş gibiydi, hep görünürdü ayân
İki kaş arasında, olan bir damar vardı,
Zâtı hiddetlenince, o anda kabarırdı.
Mübârek burnu güzel, hele güzelde tekti,
Orta yeri bir miktar,Allah hükmü yüksekti.
Yandan bakıldığında, güzel mübârek burnu,
Ortası aynen öyle, yüksekçe görünürdü.
Bir sanat abidesi, sanırsın çekme, lâtif,
Onu gören birisi, kolay edemez târif.
Başının büyüklüğü, mükemmeldi normaldi,
Mübarek ağızları, öyle küçük değildi.
Dişleri şeffaf beyaz, ondan beyaz olmazdı,
O ışık cümbüşüne, bakmaya doyulmazdı.
Ön dişleri seyrekti, tam tertil üzereydi,
Söz söylediği zaman, hayret verecek şeydi,
Dişleri arasından, sanki nur saçılırdı
Kelimelerse tek tek, gâyet net seçilirdi.
Allah-ü Teâlanın, kulları arasında,
Ondan daha tatlı söz, daha fasih anlamda,
Bu denli sözlü kimse, bir şahıs görünmedi.
Hiçbir sözün bu kadar, hazzına varılmadı,
Ancak Allah kelâmı, yüceydi müstesnâydı.
Rabbimiz de O Sözü, O’nun dilinden yaydı.
Ve mübârek sözleri, pek kolay anlaşılır,
Gönülleri alırdı, ruhlar kendine koşar.
Söz söylediği zaman, kelimeler incidir,
Ard arda dizilirler, sanırsın ki goncadır.
Biri saymak istese, kelamları sayardı.
Bazan anlaşılsın ki, üç kere tekrarlardı.
Cennette Resulullah, gibi konuşulacak,
Herkes muhabbetlerden, hazla hayran kalacak.
Hem o mübarek sesi, hiç kimsenin sesinin,
Yetişmediği yere, yetişirdi Resul'ün.(sav)
Peygamber Efendimiz, üstün güçlü biriydi, (s.v)
Mübarek kollar etli, parmakları iriydi.
Avuçlarının içi, genişti, lâtif eldi.
Vücudunun kokusu, miskten dahi güzeldi,
Elbette bilir bunu, âşık-ı Pir-ü civân,
Yassı kürekli idi, mübârek Fahr-i cihân.
Sırtının ortası ki, hem de dahî etliydi,
Kerem sahibi ve de, eşsiz devletli idi.
Gümüş teninde ayrı, üstün letâfet vardı,
Sanki biraz irice, mühr-i nübüvvet vardı.
O mübârek sırtında, idi mühr-i nübüvvet,
Sağ tarafına yakın, gâyet barizdi elbet.
Bildirilen bilgide, şöyle edilmiş târif,
Büyükçe bir ben idi, orada mühr-i şerif.
Sarıya yakın rengi, sanırsın ki karaydı,
Tut ki bir güvercinin, yumurtası kadardı.
Etrafını çevirmiş, sanki bâriz hatlar,
Birbirine bitişik, düzenli kılcağızlar.
Bedeni hem yumuşak, velâkin kuvvetliydi.
Kollar-ayaklar uygun,parmaklar bu denkteydi
Ve ayak parmakları, iri ve de uzundu.
Bu güçlü parmaklarla, Hakk yoluna gezendi.
Ayaklarının altı, çok yüksekçe olmayıp,
Yumuşaktı zarifti, mümtaz şahsına lâyık
Mübârek karnı geniş, göğsüyle karnı birdi,
Omuz başları kavi, kemikleri iriydi.
Mübârek göğsü geniş, bir sırma kılı vardı,
Göğsünden karnına dek, zerâfetle uzardı.
Peygamber Efendimiz, uzun boylu olmayıp,(s.v)
Hem kısa da değildi, seçkin endâma uyup,
Yanına uzun kimse, gelse tâki dururdu,
Efendimiz mutlaka, hep uzun görünürdü. (s.v)
Oturdukları zaman, mübârek omuzları,
Birlik oturanlardan, görünürdü yukarı
O’nu ansızın gören, içi korku kaplardı,
Eğer kendi yumuşak, davranmamış olsaydı
Mübârek hallerinden, kimseler duramazdı.
Sözünü işitmeye, tâkat getiremezdi
Halbûki O kendisi, çok hayâlı- mümtazdı,
Mübârek gözlerini, kısar yüze bakmazdı.
Bâzen aylarca az yir, açlığı da severdi,
Hikmetini O bilir, az yimeyi överdi.
Dâima taâmını, bir âdâbla yerlerdi.
Yemekten hemen sonra,bekler su içmezlerdi
Ve suyu içerken de, oturup içerlerdi.
Elbet bunda bir hikmet, bize bir ibret vardı.
Başkalarıyla birlik, eğer yemektelerse,
Herkesten geç çekerdi, elini her yemekte.
Hediye kabul eder, tevâzu gösterirdi,
Getirene kat be kat, karşılık verirlerdi.
Çiğ soğan ve sarımsak, çekinir yemezlerdi,
Zekât malını almaz, şiir de söylemezdi.
Mübârek gözler uyur, kalb’i şerif uyumazdı,
Aç yatıp tok kalkardı, asla da esnemezdi.
O mübârek vücûdu, nurâniydi, bu yüzden,
Cismi gölge olarak, asla yere düşmezdi.
Elbisesine sinek, konmaz ve uçmazlardı,
Sivri sinek ve böcek, kanını içmezlerdi.
Bir kimse rüyasında, görse Resûlullah’ı,(s.v)
Mutlak O’nu görmüştür, bir lütfudur Mevlâ’nın.
Şeytan O’nun şekline, asla giremez çünkü,
Mübârek şemâile, kat’a varamaz çünkü.
Dâima sağ yanına, yatmasını severdi,
Sağına yatmasında, elbet hikmetler vardı..
Mübârek sağ elini, yastık gibi koyardı
Nurlu sağ yanağına, avucunu dayardı
Gül mübarek saçları, sakallarının kılı.
Kıvırcık ne çok düzdü, Allah’tan ondüleydi
Ve saçları uzundu, önceler kâkül varken,
Sonraları ikiye, ayırır oldu derken,
Kimi zaman uzattı, bâzen kesip kısalttı.
Saçını sakalını, aslâ da boyamazdı,
Bıyığını kısaltır, bir nizamda tutardı.
Bıyık uzunluk şekli, hep kaşları kadardı.
Hususi berberleri, belli şahıslar vardı,
Sakalını sadece, bir tutam uzatırdı.
Şanlı Efendimizi, münasip görmüş Hâlık,(s.v)
Kırmızıyla karışık, beyaz benizli olup,
Rabbin lütfuyla gâyet, güzel ve sevimliydi.
Kendisi arab idi, ama siyah değildi.
“Arap” lügatta güzel, O’ysa ayrı güzeldi,
Çünkü O’na güzellik; Mevlâ’sından özeldi.



Devamı sayfa: 2 de


 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Okyay

ÖZEL ÜYE
...
Sayfa: 1- den devam

Sâde Arabistanlı , olmasından araptır,
O’ki baba Abdullah, güzellikte bir tekti.
Onun o güzelliği, Mısır’a yayılmıştı,
O yüzden evlenmeye, sayısız kız gelmişti.
.Onca seçkin güzel kız, ta Mekke-ye dolmuştu,
Lâkin nâsip evlenmek, Âmine-ye olmuştu.
Peygamber Efendimiz;müşfik,güler yüzlüydü
(s.v.)
Mütebessim hâlinde, sevgi, rahmet gizliydi.
Gülen tebessümünde, dişleri görünürdü,
Dişlerden çıkan ışık, duvarlara vururdu.
Gülmesinin misâli, ağlaması hafifti,
Duygu- tefekkür yüklü, anlamlıydı- lâtifti.
Nasıl ki kahkahayla, hiç gülmediği gibi,
Ağlaması da öyle, yüksek sesle değildi,
Velâkin o mübârek, gözlerinden yaş gelir,
Göğsünden ses gelirdi, ki; o ses işitilir.
Allah-ü Teâla’dan, korkusundan ağlardı,
Ve Kur’an-ı Kerimi, işitince bu vardı.
Ağlaması çoğu kez, namaz kılarken idi,
Ağlamanın belki de, burda olurdu tadı.
Efendimiz kendine, asla lâkayd kalmazdı,(s.v)
Misvâkı, tarağını, yanından ayırmazdı.
Mübârek saçlarını, sakalını tararken,
Aynaya bakar ve de, sürmelenir yatarken.
Resûl-ü Zîşânımız, önüne bakaraktan,
Süratle yürür idi, kararlı olaraktan.

Bir yoldan geçtiğinde, kokusundan bellolur,
Çünkü mübârek teri, miskten, çiçekten dolar.
Güzel huyların hepsi, Resûlullah’ta toplu,
Çünkü bu güzel huylar, Yaradan’ın bir lütfu.
Bu Allah vergisiydi, çalışmakla alınmaz,
Rahman-ın hikmetinden, elbet sual sorulmaz.
Bir Müslüman ismini, söyleyip hiçbir zaman,
Lânet etmiş değildir, ne de hiçbir sui’zan.
Ve mübârek eliyle, kimseyi dövmemiştir,
Kendi için bir şeyden, intikam almamıştır.
İntikam Allah için, ancak görev saymıştır.
Nefsinin isteğinden, bunu ayrı koymuştur.
Akrabaya- Ashâba, evde hizmetçilere,
Tevâzu göstererek, ederdi muâmele.
Ev içinde yumuşak, ve de güler yüzlüydü,
Hasta ziyâret eder, cenâzeye titizdi.
Ashâbına yardımcı, olurdu işlerinde,
Çocuklarını sever, kucaklardı yerinde.
Lâkin kalbi bunlarla, dâim meşgul değildi,
Mübârek ruhu; Kur’ân, Melek âlemindeydi


devamı sayfa:3


 
Son düzenleme:

Okyay

ÖZEL ÜYE
KAYNAK
-TAM İLMÜHAL kitabı “Seadet-i Ebediye”
Hilye-i Se’adet’ bahsi Sayfa -364 ilâ..
.Konu; Mısırdaki büyük İslâm âlimlerinden imâm-ı Ahmet Kastalânî
Hazretlerinin (Mevahib-i ledünniye) ismindeki iki cilt kitabından
Alınmış olduğu yazılı.(İslam şairlerinden Abdülbâki efendi
Bu kitabı arabîden Türkçeye çevrmiştir. Denilmektedir.
-Türkiye Gazetesi ‘İslam Alimleri Ansiklopedisi serisi
Cilt –l “ Muhammet “Aleyhisselam” =Hilye-i Se’adet= bahsi
Sayfa. 46-47-48


Yâ Rabb! Efendimizin- Mübârek Cemâlini,
O dünyâlar güzeli- müstesnâ Şemâlini,
Lütfeyle rüyâmızda- dünyâdayken görelim,
İkrâmın olsun Rabbim- bu murâda erelim.



Yâ Rabb! Öte yanda da- Habîbinin yanında,
Mahcup etmeyeceğin- o bahtiyar kullarla,
Birlikte bulunalım- İnşALLAH sevaplarla,
Bizi de haşrediver- Sancağının altında.

Sallü ala Resulüna MUHAMMED
ALLAHümme Salli ala MUHAMMED

Şevket OKYAY

 
Moderatör tarafında düzenlendi:

MURATS44

Özel Üye
tb

Essalatü Vesselamü Aleyke ya Resulullah
Esselatü Vesselamü Aleyke ya Habibellah
Esselatü Vesselamü Alayke ya Seyyiden evveline vel ahirin
Velhamdü Lillahi Rabbil alemin.

Alemlerin Râbb'inin , Alemlere rahmet olsun diye gönderdiği Râsul-i Ekrem (s.a.v.) efendimizin hayallere zuhur eden resmi bu olsa gerek. İslam tarihi boyunca , birkaç kendini bilmezin dışında hiç kimse o'nun resmini çizmeye , gül cemalini resmetmeye hiç kimse cesaret edememişir.... Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) ne resimlere sığar , ne de hayallere sığar..O 'nu ancak kalbimizde resmedebilir ve ancak imanımızın doruk noktasında düşünebiliriz. Başta Hz.Ali (r.a.) ve bazı sahabeler, Peygamberimizin simasını, şemâlini, fiziki güzelliğini öyle güzel anlatmışlar ki, bu anlatımlardan her birerimiz mükemmel bir Peygamber portresini aklımıza, kalbimize ve imanımıza kaydedebiliriz.
Bir örneğini muhabbet ehli sevgili Şevket hocam özenerek , her satırına ayrı bir önem vererek efendimizi(s.a.v.) böylesine ince bir dokunuşla kalplerimize yazmış bulunuyor..Her dizesinde Râsul'den bir kare var. Bu satırları resim kareleri gibi görüp kalbimizde canlandırırsak , resim olmadan da o'nu görmüş , o'nu hissetmiş sayılmaz mıyız?

Okyay Adlı Üyeden Alıntı:Efendimizin bütün- görünen uzuvları, (s.a.v.)
Şekli hem sıfatları- ve de güzel huyları ,
Hayatının tamamı- bütün incelikleri ,
Ve de ihtişâmıyla- ibret yüklü halleri ,


O 'nu görmek için mutlaka ,ortada bir resmin olması mı gerekiyor.. O'nu görmek isteyen Sünnetine uyup , Hilye-i Şerif'ini bilip hayatını örnek alıp onun yolundan gitmek , o'nu görmek değil midir ? Yeter ki kendimizi bulup o'nu görmek isteyelim. Yüce Râbb'imiz cenneti Alâ'da , o'nu seven herkesi O'na komşu etsin inşallah...inşallah...inşallah..

Yâ Rabb! Efendimizin- Mübârek Cemâlini, (s.a.v)

O dünyâlar güzeli- müstesnâ Şemâlini ,
Lütfeyle rüyâmızda- dünyâdayken görelim ,

İkrâmın olsun Rabbim- bu murâda erelim ,

....AMİN ....AMİN....AMİN....AMİN....

Yâ Rabb! Öte yanda da- Habîbinin yanında, (s.a.v)
Mahcup etmeyeceğin- o bahtiyar kullarla
Birlikte bulunalım - İNŞALLAH sevaplarla ,
Bizi de haşrediver - Sancağın altında.

Sallü ala Resulüna MUHAMMED
ALLAHümme salli ala MUHAMMED.

Sevgili Şevket Hocam , Sevgili Büyüğüm ,Değerli Hazinem

Râsule hasret gönüllere öyle bir ziyafet sunmuşsunuz ki..Gözümüz gönlümüz şenlendi.Ruhumuz sanki coştu.Coşturdunuz gönülleri. Mükemmel ötesi bir üslupla , Sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) gözlerimizin önünde canlandırdınız. Şu an ki duygularımızı tarif edecek hiç bir kelime bulamıyorum.Bulabileceğimi de sanmıyorum.O kadar ahenkli ve özel bir resim ki şu satırlar.Hilye-i Şerif'i bu şekilde okusak ta , gözlerizin önüne hayali , kalplerimize sevgisi katlanarak doldu.

ALLAH sizde razı olsun..razı olsun...razı olsun.

(Amin)

Kalplerde bu coşkuya neden olduğunuz için ALLAH (c.c.) sizi hem bu dünya da ,hem de ahir hayatta güzelliklerin en güzeliyle taltif etsin inşallah.. Emeğinize , kalbinize,nefesinize ,kalem tutan bileğinize ,gönlünüze,gözünüze ve gözünüzün nur'una sağlık.

tb

 
Son düzenleme:

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
RABBİM razı olsun değerli abiciğim,emeğine yüreğine sağlık......
Çok narin naif ince ve zarif bir konu paylaşımı,,,,Her satırı gönüller sultanının
gül cemalini anlatıyor,,,,tebessümünü ahlakı vee muhteşem davranış uslübü
keşke bir zerreside bizde olsaydı.....İnanın her satırı değer biçilmez, övgüya şayan bir paylaşım olmuş....Çok teşşekkür ederiz......gözlerimiz ışıldadı kalbimiz nurlandı adeta ..

emeğine bereket değerli abim.....

Murat adminim yorumların çok güzel,,,,o güzel yüreğine sağlık....iyiki varsınız canlar....:güll
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ceylannur

Yeni Üyemiz
Essalâtü Vesselâmü Aleyke yâ Resulellah
Esselâtü Vesselâmü Aleyke yâ Habibellah
Esselâtü Vesselâmü Alayke yâ Seyyid’el evveline vel âhirin
Velhamdü Lillâhi Rabbil âlemin.


Allah celle celalehu razı olsun sag ol yüregıne saglık
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Okyay

ÖZEL ÜYE
Saygı değer Kardeşlerim,

İnanın beni çok zor durumda bırakıyorsunuz.
Ben ne diyeceğimi nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum işte.
Bendeniz inanın sıradan biriyim.
Böyle seçkin ve duygulu sözlere muhatap olmaya
kendimi layık göremiyorum.
Ama sizin o güzel gönüllerinizden taşıp gelen, iyi görme
erdeminize de mani olamam.
Dönüp sizlere ayni şeyi tekrar ediyorum.
Sağ olun .Teşekkürler ederim.
Allah c.c. razı olsun.
Bana inanmanızı istiyorum.Efendimize ait böyle koniuları yazarken
çok ürperiyorum, yanlış bir ifadeden korkuyorum.Ve elimden geldikçe
araştırarak kayda geçmeye çalışıyorum.
Tespit ettiğiniz, uygun olymayan bir kısım ve deyim olursa
lütfen birlikte sizdeki güzeliyle en güzel hale getirelim.
Rabbimizin mağfiretine ve Efendimizin hoşgörüsüne sığınıyorum.
Saygılar.
.................................................
Murat'ım ve saygı değer VuSLaT Krdşm.
Gösterdiğiniz samimi gayretiniz İndallahta
zayi olmaz, ecrine mazhar olursunuz İnşaallah.,
Teşekkürler.
 
Son düzenleme:

Okyay

ÖZEL ÜYE
7887.jpg

Essalâtü Vesselâmü Aleyke yâ Resulellah
Esselâtü Vesselâmü Aleyke yâ Habibellah
Esselâtü Vesselâmü Alayke yâ Seyyid’el evveline vel âhirin
Velhamdü Lillâhi Rabbil âlemin.


allah celle celalehu razı olsun sag ol yuregıne saglik


"ceylannur" evlat, ilginize teşekkürler.
Rabbimiz razı olsun.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

MURATS44

Özel Üye
Essalâtü Vesselâmü Aleyke yâ Resulellah
Esselâtü Vesselâmü Aleyke yâ Habibellah
Esselâtü Vesselâmü Alayke yâ Seyyid’el evveline vel âhirin
Velhamdü Lillâhi Rabbil âlemin.
 
Son düzenleme:

Okyay

ÖZEL ÜYE
Murat'ım tebrik ederim.
Çok güzel bir tnıtım kartı düzenlemişsiniz.
Başlığa da pek yakışmış.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt