Köprüler

durmuş gökteki

Yeni Üyemiz
KÖPRÜLER

Köprüler, üzerinden gelip geçmek için kurulur. Köprüler, iki tarafı birbiriyle buluşturan geçiş yollarıdır. Her buluşma bir köprüden geçmeye bağlıdır. Bulunduğumuz bir yerden başka bir yere gitmek için; kara, hava veya deniz yolundan birini kullanırız. Yakın yerlere gitmemize ayaklarımız köprü olur. Köprüyle köprülerden geçeriz! Köprü, insan hayatının her alanında vardır. Ülkeler arası kurulan, siyasi, iktisadi, stratejik ve kültürel köprülerden tutun da, insanlar arasında kurulan köprülere kadar hayatımız örümcek ağı gibi köprülerle örülmüştür. Bu köprülerin herhangi birinden geçer, birbirimizle buluşur, anlaşır, işlerimizi görürüz. Köprüler hayatımızı sinir sistemi gibi sarmıştır. Bozulan, yıkılan, arıza yapan köprüleri tamir eder yenileriz.

Köprüler, taştan, demirden ve ağaçtan yapılır. Her ne maddeden yapılırsa yapılsın, sağlıklı kullanımı periyodik bakıma bağlıdır. Bakıp hizmet etmediğimiz her şey zamanla yıpranır, arıza yapar, bozulur. Köprülerin bakım ve onarımı, ömrünü uzatır, emniyetini sağlar.

Dünyada maddi köprüler olduğu gibi manevi köprüler de vardır. Gönül dünyamızda, düşünce dünyamızda, kalb ve his dünyamızda, daha pek çok iç içe geçmiş dünyalarımızda birbirimize ulaşacak köprüler ve yollar vardır. O köprüleri ve yolları bulup birbirimize ulaşmak zorundayız. Toplumsal hayatımızda, istikrarlı düzenli ve mutlu yaşamamız, birbirlerimizle kuracağımız sağlıklı köprülere bağlıdır. Yaşayan herkeste ulaşılacak bir yol, geçilecek bir köprü vardır. Yeter ki onlar aransın ve bulunsun. İnsanlar arasındaki ilk köprü selam köprüsüdür. Selamlaşarak ilk köprüden geçer, oradan diğer köprüler marifetiyle tanışma ve anlaşma zeminine girer; konuşa konuşa anlaşır ve insanlığımızı ispat ederiz. “İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa” anlaşır demiş atalarımız.

Manevi köprüler kurulmadan maddi köprüler kurulamaz! Hayatın her noktasında birbirine ihtiyacı olan insan dil köprüsünden geçer, akıl ve gönül köprüsünde duraklar, buradan diğer latifelerine geçecek köprüler bulur. Onunla İnsanileşir, sevinir, sevilir ve sevmeye zemin oluşturur. Mutluluk mertebesine çıkar, gayesine ulaşır.

Maddi köprülerin bakıma ihtiyaçları olduğu gibi, manevi köprülerin de beslenmeye ve desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Ruh ve kalbimiz, manevi köprülerimizin bakım ve beslenmesine, gerekli gıdayı temin eden merkezlerdir. Kalb ve ruhumuzu, iman ve ibadetle beslemeliyiz ki oradan diğer latifelerimiz beslensin. Allah’a iman ve ibadet etmeyen bir insanda, sevgi, şefkat ve merhamet bulunmaz. İman ve ibadet, insanı ölçüler içinde tutar. Ölçü tanımayan bir insan nefsine göre hareket edeceği için muamelesi insani olamaz. Mütekâmil insanlık İslam’dadır…

Can sıkıntısı, gönül darlığı Allah’a uzak durmanın sonucudur. Ruhumuz ve kalbimiz Allah’a itaatle sükûnet bulur, beslenir, huzura erer. Böylece insani değerler kazanırız. Canımız da sıkılmaz. Can sıkıntısı nefsin doymazlığındandır. Soğan ekmek yiyerek huzurlu yaşayan fakir insanla; her türlü imkâna sahip olduğu halde canının sıkıldığını söyleyenlerin istediği nedir, hiç düşündünüz mü?

18. 10. 2011
Durmuş Göktekin
 
Üst Alt