Nizamiye Medreseleri : Selçukluların Eğitim Kurumları

MURATS44

Özel Üye
BİLGİ
-
-
Nizâmülmülk Kimdir ?


Asıl adı, Ebu Ali Kıvâmüddin Gıyâsüddevle Şemsülmille Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî olan vezir Nizâmülmülk.10 Şubat 1018’de Horasan’ın Tûs şehrine bağlı Râdkân köyünde doğdu.

Babası Nûkan dihkânı Ali bin İshak Gazneliler’in Tûs âmili idi. Babası, eğitimiyle yakından ilgilenmiş ve 11-12 yaşlarından itibaren Kur’an-ı Kerim’i ezberlediği gibi, Şâfiî fıkhı, hadis alanlarında eğitim aldı.

Horasan’ın Selçukluların eline geçmesiyle babasıyla birlikte Selçukluların hizmetine girdiler. İlk önce Melik Alp Arslan’ın vezirinin idare hizmetlerinde bulundu, daha sonra Çağrı Bey’in yanına Merv’e gitti, burada ilgi ve yakınlık gördü. 1060-63 yılları arasında Horasan’ı idare etti.

Alp Arslan’ı rakiplerine karşı taht mücadelesinde desteklemesi, Alp Arslan’ın dikkatini çekmesini sağladı ve 7 Aralık 1063’te vezir tayin edildi. Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı hariç tüm seferlerine katılmış ve savaşların kazanılmasında önemli rol oynamıştır.

Ayrıca Melikşah’ın da Selçuklu tahtına geçmesinde büyük pay sahibidir. Batınîlere karşı mücadeleyi devlet politikası haline getirmiştir. Uzun süren vezirliği sırasında devlet yönetimine tam anlamıyla hakim olması bazı devlet adamlarını rahatsız etti ve onun görevden alınması için Sultan Melikşah’a telkinde bulundular. Bu şikayetler sonuçsuz kalmıştır.

“Terken Hatun” ile veziri Tâcülmülk’ün faaliyetleri sonucunda Nizâmülmülk Sultan’ın gözünden düşmüştür, ancak görevden alınmamıştır.

Nizâmülmülk bir Bâtınî fedaisi tarafından Nihâvend yakınlarında 14 Ekim 1092’de öldürüldü. Cenazesi İsfahan’a götürüldü. Bu cinayeti Melikşah, Terken Hatun ve Hasan Sabbah’ın azmettirdiği rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah’ın çok üzüldüğünü ve yemin ederek olayla alakası olmadığını söylediği zikredilmektedir..

Nizâmülmülk’ün İslâm kültür ve medeniyeti ve özellikle devlet teşkilatı hakkında bilgi veren çok önemli bir eseri bulunmaktadır. Siyaset-nâme (Siyerû’l-mulûk) adlı eseri Farsça kaleme almıştır ve pek çok dile çevrildiği gibi M. Şerif Çavdaroğlu, M. Altay Köymen ve Nurettin Bayburtlugil tarafından üç ayrı Türkçe tercümesi vardır..


Nizâmülmülk’ün adından dolayı Nizamiye adını alan bu medreseler Sünnî İslam dünyasıadına ciddi tehlike oluşturan Râfızî-Bâtınî düşünceyle siyasi ve askeri alanda olduğu gibiilmi sahada da mücadele etmek ve devletin ihtiyaç duyduğu kadı, muhtesib, müstevfi, müftü,hatip, vaiz, katip vb. görevlileri yetiştirmek amacıyla kurulmuş kurumlardı.Ayrıca okumayaimkanı olmayan fakir öğrencilerin de okumalarını sağlamayı amaçlıyorlardı.

-
-
İslam Dünyasındaki İlk Medreseler Mi ?


Bazı tarihçilerNizamiye Medreselerinin İslam tarihindeki ilk medreseler olduğunu iddia ederlerse de “budoğru bir bilgi değildir”. Tuğrul Bey döneminde de medreselerin varlığı bilinmektedir. ÖzellikleBağdat Nizamiye Medresesi’nin dünyadaki yaygın şöhreti ve öncekilerden farklı olarak devlethimayesinde kurulmuş olması bu fikrin ortaya çıkmasına neden olmuştur.Nizâmülmülk halkı Şiî-Bâtınî düşünceye karşı korumak ve ehl-i sünnet akîdesini güçlendirmek için ülkenin her tarafında medreseler açmaya karar verdi ve Sultan Alp Arslan’ı bu medreselerin açılması hususunda teşvik etti.

Nizamiye Medreseleri arasında en ünlüsü Bağdat Nizamiye Medresesidir. Bunun yanında Belh, Nişabur, Herat, İsfahan, Basra, Merv, Âmül ve Musul gibi şehirlerde de medreseler kurdurdu. Ancak Nizamiye Medreselerinin sayısı tam olarak bilinmemektedir.

Bağdat Nizamiye Medresesi’nin Açılışı


Medrese, Nizâmülmülk tarafından yaptırılan medreselerin en meşhuruve önemlisi olmasına rağmen en eskisi değildir. Nizâmülmülk kıyamet gününe kadaradını yaşatmak için böyle bir medrese kurmaya karar vermiştir.Ancak başka bir görüşe göre de; Sultan Alp Arslan zamanında Ebu Said Sûfî denen birisinin Nizâmülmülk’e giderek:

“Ben senin için Bağdat’ta dünyada benzeri olmayan bir medreseinşa edeyim, bununla adın kıyamet saatine kadar devam etsin”

demesi üzerine bu medreseyiyaptırmaya karar verdiği de söylenmektedir. Nizâmülmülk bu teklifi kabul ederek EbuSaid’e gerekli parayı vermeleri için Bağdat’taki vekillerine mektup yazmıştır.Nizâmülmülk, medrese yaptırma konusunda Sultan Alp Arslan’dan genel bir izin alır.

Bağdat Amîdi Ebu Sa‘d el-Kâşî’yi medresenin plana uygun ve sağlam bir şekilde yapılması için görevlendirir. Medrese, hocaların ve öğrencilerin ders, kitap okuma, yeme-içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde planlanmıştır.Kasım 1065’te başlayan inşaat iki sene sonra 1067’de tamamlanır. 22 Eylül 1067 tarihinde Bağdat Halifesi’nin de katıldığı muhteşem bir törenle Bağdat Nizamiye Medresesi’nin açılışı yapılır.Medresenin bakımı ve inşasına hizmet eden önemli ve zengin bir vakıf kurulmuştur. Medrese müştemilatında kurulan çarşıdan, arazi, hamam ve dükkânlardan elde edilen gelirler medreseye tahsis edilmiştir. Bu vakfın gelirleri, hocaların ve öğrencilerin geçimlerine bolca yetiyordu. Hocalar, yardımcıları, medrese görevlileri ve öğrenciler maaşları, yiyeceklerini, elbiselerini ve eşyalarını böylece okuldan alıyorlardı.

-
-
Eğitim ve Öğretimin Programı


Medresede okutulan başlıca dersler şunlardı: Kur’an ve Kur’an ilimleri, Hadis, Şafiî fıkhı ve Şafiî fıkıh usulü (İslam Hukuku Metodolojisi), Eşari Kelamı, Arap edebiyatı, Arapça grameri, Vaaz, Riyaziye ve Ferâiz (İslam miras hukuku). Hocalar derslerini öğrencilerin bulunduğu yerden daha yüksek bir kürsüde verirlerdi. Ders saatleri, mevsimlere, dersin niteliğine ve hocaların ilmi mertebesine göre değişirdi. Dersler hafta boyunca öğleden önce başlar öğle, ikindi ve yatsı namazlarından sonra da devam ederdi. Eğitim dili Arapça idi. Yirmi yaşını aşkın öğrencilerin girebildiği medresede eğitim süresi dört yıldı.

Nizamiye Medresesi, yüksekokul olmasından dolayı öğretimde takip edilen metodu olduğu söylenemez. Hiçbir metod hocaya telkin edilmiyordu; Muhtemelen her hocanın kendine özgü metodu vardı.Nizâmülmülk medreseyi Bağdat’ta kurduğu zaman, bizzat kendisi ve kendisinden sonra ailesinden gelenler bu kuruluşun şeref idarecileri olarak seçildi. Medreseler, Nizâmülmülk zamanında ve ölümünden sonra halefleri tarafından atanan yüksek bir memur “Nâib” tarafında idare edilirdi. Medresede Nâib, hocalar ve yardımcı hocalardan başka, muhasebeciler, kütüphane müdürleri ve bir de namaz kıldıran imam vardır. Vakıf hesap defteri iyi matematik bilen uzman bir memur tarafından tutuluyordu.

İsmâili bir fedai’nin Vezir Nizamü’l-mülk’e suikastı
İsmâili bir fedai’nin Vezir Nizamü’l-mülk’e suikastı

Bağdat Nizamiye Medresesi’nde 6 bin, Nişabur Nizamiye Medresesi’nde ise 300-400 öğrencinin eğitim gördüğü rivayet edilir. Bağdat Nizamiye Medresesi’nde eğitim gören meşhur kişilerden bazıları şunlardır: İbn Tümert, Ebu Bekir Muhammed b. Velid, İbn Asakir, İmadüddin el-İsfahanî.

Muhteşem Kütüphanenin Hazin Sonu


Nizâmülmülk kurduğu medreselerle bizzat meşgul oldu ve her medreseye bağlı bir kütüphane kurdurdu. Yakut, tarafından ziyaret edilip hayranlıkla zikredilen Merv’deki Nizamiye Medresesi’nin önemli bir kütüphanesi vardı. Aynı şekilde İsfahan ve Nişabur’daki medreselerine de önemli kütüphaneleri bulunuyordu.Nizâmülmülk insanları elinde bulunan nadir kitapları kendisine vermeleri için teşvik etmiş, âlimlerinden yazdıkları kitaplardan istemiş, Irak ve İran’daki okulların kütüphaneleri bu kitaplarla zenginleşmiştir.

Birçok tarihçi Bağdat Nizamiye Kütüphanesi’ni hayranlıkla anlatırlar.Bâharzi, Nizâmülmülk’ün çok kıymetli eserleri içinde barındıran kütüphane kurduğunu ve bu sayede bu eserlerden yararlanmak isteyen öğrencilerin uzun seyahatler yapmasına gerek kalmadığını belirtir. Bağdat Nizamiye Medresesi Kütüphanesi 1116 yılında çıkan yangında yandı fakat öğrencilerin büyük fedakarlıkları sayesinde kitaplar yanmaktan kurtarıldı. 1132’de kütüphane yeniden inşa edildi. 1258 yılındaki Moğol istilasından zarar görmediği söylenirse de bu zengin kütüphaneden günümüze hiçbir eser kalmamıştır.

Nizamülmülk’ün Büstü
Nizamülmülk’ün Büstü
Medresenin Gözden Düşmesi


Medrese, Nizâmülmülk ve çocuklarının vefat etmesinden sonra hızla geriledi. Bu gerilemede çok farklı iki sebepten oluşmuştur. İlk neden, Halife Mustansır’ın Nizamiye kadar ünlü olması için kurduğu Mustansıriyye Medresesidir (21 Nisan 1234). Nizamiye öğrencileri halifenin himayesi altında olan bu medreseyi tercih etmesi, Nizamiye Medresesi’ni ikinci plana itti. İkinci neden de, sel ve yangınlardan dolayı medresenin tahrip görmesidir…1110 yılında yangından dolayı tahrip olup yıkıldı ise de tekrar inşa edildi.

Daha sonra Dicle Nehri’nin taşması yüzünden 3 kere (1243, 1249 ve 1254) yıkılan Nizamiye Medresesi tekrar yapıldı. 1272’de çıkan yangında hem medrese hem de çevresinde bulunan çarşılar tahrip oldu. Cüveynî vakıf gelirleri ile medreseyi tekrar inşa ettirdi. Nizamiye Medresesi muhtemelen XV. yüzyılın sonunda veya XVI. yüzyılın başında ortadan kaybolmuştur…

Nizamiye Medreseleri’nin Tarihteki Önemi


Nizamiye Medreseleri devrin siyasi, ilmi ve dini hayatı üzerinde çok büyük etki yarattı.Şöhreti bütün İslam dünyasına yayıldı ve bu sebeple alimlerin, fakihlerin ve vaizlerinkıblegahı oldu. Nizamiye Medresesi’nin kazandığı şöhretten sonra bir çok sultan, halife vedevlet adamı Nizâmülmülk’ün yolundan giderek kendi adlarına medreseler inşa ettirdiler.Nizamiye Medreseleri dini ilimler ve özellikle Şafiî fıkhının gelişmesine önderlik etti. Hilaf,usûl ve kelam ilimlerinde büyük gelişmeler sağlandı. Bu konularla ilgili çok sayıda kitap telifedildi. “Eh-i sünnet” itikadı yayılırken Şiî-İsmâîlî akidenin yayılmasına karşı set çekmiş oldu.

Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın bir Harezmşâhlı’yı dinlerken tasvir edilen minyatürü (Reşidü’d-dîn, Cami‘ü’t-Tevârih)
Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın bir Harezmşâhlı’yı dinlerken tasvir edilen minyatürü (Reşidü’d-dîn, Cami‘ü’t-Tevârih)
Nizamiye Medreseleri, tarihte “eğitimde şans ve fırsat eşitliği” sağlaması bakımındanönemli kurumlardır. O zamanlar yükseköğretim maddî problemi olmayan, kolayca kitap satınalabilen ve çeşitli yerlerde araştırma yapabilenlerin tarafından yapılırdı.

Devlet, medreseleri“yatılı ve burslu” bir eğitim kuruluşu haline getirmekle öğretimde imkân ve fırsat eşitliğinisağlama çalışmalarına girişmiş oluyordu.Nizamiye Medreseleri planı teşkilat ve müfredatıyla medreseler tarihinde bir dönümnoktası teşkil etti. Nizamiye’den önce kurulmuş olan medreseler özel kuruluşlar olduğu haldeNizamiye Medreseleri devlet himayesindeki birer kamu müessesi olarak ortaya çıktı.

Nizamiye’denönce kurulan medreselerin özel bir amacı yoktu. Fakat Nizamiye Medreseleri’nin dinive siyasi bir hedefi vardı. Nizamiye’den sonra kurulan medreselerde aynı amaçlarla kurulmaya başlandıve Irak’ta, İran’da, Suriye’de ve Mısır’da kurulan birçok medresenin, her birinin siyasiveya dini hedeflerine göre belirlenen bir çalışma programı oldu.

Bu medreselerde yetişen öğrencilerSünnî İslam dünyasını tehdid eden Şii-Bâtınî düşüncenin yerleşmesine engel oldular.Kuzey Afrika ve Endülüs’te akli ve dini her çeşit yeniliğe karşı çıkan eğitim kurumları daNizamiye Medreseleri’nden etkilendi.

 
Üst Alt