45- Nemâz vaktleri. Takvîmler. Ezân

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Herhangi bir günde vasatî zemâna göre bilinen vakte, o güne mahsûs olan Ta’dîl-i zemân, + ise eklenerek, - ise çıkarılarak, o andaki hakîkî zemâna göre olan vakt elde edilir.
Tam_Ilmihal_img_6.jpg
B = 22 Aralıkda tulû’ noktası.
T = 21 Martda ve 23 Eylülde tulû’ noktası.
L = 22 Hazîranda tulû’ noktası.
B' = 22 Aralıkda gurûb noktası.
R = 21 Mart ve 23 Eylülde gurûb noktası.
L' = 22 Hazîranda gurûb noktası.
BI = 22 Aralıkda gündüz müddetinin yarısı.
TV' = 21 Mart ve 23 Eylülde gündüz müddetinin yarısı.
LA = 22 Hazîranda gündüz müddetinin yarısı.
AV'=CL=GD= 22 Hazîranda Şemsin meyl kavsi.
IV' = 22 Aralıkda Şemsin meyl kavsi.
VTV'R = Semâda ekvator dâiresi.
AF', V'F', IF'= Gâye irtifâ’ kavsleri.
A = 22 Hazîranda zevâl noktası.
KLCK' = 22 Hazîranda yarım meyl dâiresi.
GN = Güneşin hakîkî irtifâ’ kavsi.
KZK'Z' = 21 Mart ve 23 Eylülde meyl dâiresi.
TC = 22 Hazîran tulû’ ve gurûbundaki noktası. Nısf fadlaya müsâvî ekvator kavsi.
FK= F'K' = İrtifâ’-ı kutb kavsleri.
FK=ŞV' = Arz-ı belde kavsi.
H = Fadl-ı dâir zâviyesi.
E = Râsıdın bulunduğu mahal.
EŞ = Şâkûl (semâya doğru istikâmeti).
TR = Semâda üfk-ı hakîkî dâiresinin şark-garp çapı.
FEF' = Nısf-ün-nehâr hattı.
VKV'K' = Nısf-ün-nehâr [meridyen] dâiresi.
F = Hakîkî üfkun şimâl noktası.
ZL = 22 Hazîran tulû’undaki Nısf fadla kavsi.
ZA=Z'A = 22 Hazîranda 6 sâatlik mahrekler.
Z'L' = 22 Hazîran gurûbundaki Nısf fadla kavsi.
LT, BT = Güneşin tulû’undaki sia’ları.
Ta’dil-i zemânın günlük değişmeleri + 22 sâniye ile -30 sâniye arasında olup, bir senedeki günlük kıymetleri, kitâbımızın sonundaki cedvelde gösterilmişdir.
Ahmed Ziyâ beğ diyor ki, (İnhitât-ı üfuk zâviyesinin açı sâniyesi cinsinden kıymeti, râsıdın bulunduğu yerin üfk-ı hissîden metre olarak irtifâ’ının kare-kökünün 106,92 ile çarpımına müsâvîdir). İstanbuldaki râsıda yakın olan en yüksek yer Çamlıca tepesi olup, yüksekliği 267 metredir. En büyük inhitât-ı üfuk zâviyesi 29 dakîka olur. Reîs-ül-müneccimîn Tâhir efendi, her günün temkinini hesâb ederek, 1283 [m. 1866] de Kâhire rasadhâne müdîri olunca, hâzırladığı cedvelde ve fâdıl İsmâ’îl Gelenbevî (Merâsıd) kitâbında ve Erzurumlu İsmâ’îl Fehîm bin İbrâhîm Hakkı, 1193 de yazdığı türkçe (Mi’yâr-ül-evkat) kitâbında ve müneccim-başı seyyid Muhammed Ârif beğ, hicrî şemsî 1286 ve kamerî 1326 senesi takvîminin sonunda diyorlar ki, (İstanbulun en büyük inhitât-ı üfk zâviyesi 29 dakîka ve üfk-ı hakîkînin altında, ya’nî sıfırın altında olan bu kadar irtifâ’a âid ziyânın inkisârı 44,5 dakîka ve güneşin (Nısfkutr-ı zâhirî)si, asgarî 15 dakîka 45 sâniye olduğundan, bu üç irtifâ’, güneşin hakîkî tulû’dan evvel görülmesine sebeb olurlar. İhtilâf-ı manzar ise, sonra görülmesine sebeb olur. İlk üç irtifâ’ın toplamından (İhtilâf-ı manzar) mikdârı olan 8,8 sâniye çıkarılınca, bir derece 29 dakîka 6,2 sâniye olur ki, buna güneşin (İrtifâ’ zâviyesi) denir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Güneşin merkezinin hakîkî üfukdan gurûbundan sonra, arka kenârının, bu gurûb vaktinden, bu irtifâ’ zâviyesi kadar, dahâ aşağıya, ya’nî üfk-ı şer’îye inerek, ziyânın en yüksek tepeden gayb olması için geçen zemâna (Temkin) denir. [Meselâ, CASİO hesâb makinası ile,] Herhangi bir günde, İstanbulda güneşin merkezinin üfk-ı hakîkîden hakîkî gurûbu ve üst kenârının üfk-ı şer’îden şer’î gurûbu vaktlerindeki hakîkî üfka nazaran irtifâ’ları olan sıfır derece ve eksi bir derece 29 dakîka 6,2 sâniye irtifâ’lar için, nemâz vaktlerini bulmakda kullanılan düstûr ile, bu iki gurûb vaktinin fadl-ı dâir zemânları hesâb edilir. Zevâl vaktinde hakîkî zevâlî sâat sıfır olduğu için, iki gurûb vakti, fadl-i dâir zemânı kadar olur. İki vakt arasındaki zemân farkı (Temkin) olur). Meselâ 21 Mart ve 23 Eylülde irtifâ’ zâviyesi 1 derece 29 dakîka 6,2 sâniye, güneşin merkezinin, hakîkî üfukdan bu irtifâ’ mikdârı alçalması için, mahreki üzerinde gideceği zemân, ya’nî temkin 7 dakîka 52,29 sâniyedir. Nemâz vaktleri düstûrunda meyl-i şems ve ard-ı belde bulunduğundan bir şehrin temkin zemânı, Ard derecesi ve gün ile değişmekdedir. Bir şehrin temkin mikdârı, her gün ve her sâat aynı değil ise de, her şehr için, vasatî bir Temkin zemânı vardır. Bu temkin mikdârları kitâbımızın sonundaki cedvelde bildirilmişdir. Hesâb ile bulunan Temkin mikdârlarına iki dakîka ihtiyât ilâve ederek, İstanbul için Temkin, vasatî on dakîka kabûl edilmişdir. Ard derecesi 44 dereceden az olan bir yerde, bir senedeki a’zamî ve asgarî temkin mikdârlarının farkı bir iki dakîka kadardır. Bir şehrde tek bir temkin vardır. Bu da, herhangi bir nemâzın hakîkî vaktinden şer’î vaktini bulmak için kullanılır. Her nemâz için, ayrı ayrı temkinler yokdur ve zâhirî vaktlerde de temkin yokdur. Temkin mikdârını bir ihtiyât zemânı zan ederek, imsâk vaktini 3-4 dakîka gecikdirenin orucu ve gurûbu 3-4 dakîka öne alanın orucu ve akşam nemâzının fâsid olacağı (Dürr-i yektâ)da da yazılıdır. Bir mahalde, şemsin meyli ve Temkin mikdârı ve ta’dîl-i zemân her an değişdikleri için ve hakîkî gurûbî zemân birimleri, hakîkî zevâlî zemânlarının birimlerinden cüz’î farklı olduğu için, hesâb olunan nemâz vaktleri, tam doğru olmaz. Vaktin girdiğinden emîn olmak için, hesâb ile bulunan Temkin mikdârına 2 dakîka ihtiyât zemânı ilâve edilmişdir.
Üç nev’i gurûb vardır: Şemsin merkezinin hakîkî irtifâ’ının sıfır olduğu vakte (Hakîkî gurûb) denir. İkinci gurûb, arka kenârın, râsıdın bulunduğu mahallin zâhirî üfuk hattına nazaran zâhirî irtifâ’ının sıfır olduğu, ya’nî bu üst kenârının, mahallin üfk-ı zâhirî hattından gayb olduğunun görüldüğü vaktdir. Buna (Zâhirî gurûb) denir. Üçüncü gurûb, arka kenârın, şer’î üfka nazaran irtifâ’ının sıfır olduğu hesâb olunan vaktdir. Buna (Şer’î gurûb) denir. Bir şehrde bir aded şer’î üfuk vardır. Bu üç gurûbdan, zâhirî gurûbu görmek mu’teber olduğu bütün fıkh kitâblarında yazılıdır. Hâlbuki, her yükseklik için, muhtelif zâhirî üfuk hatları vardır. Üfk-ı şer’îden gurûb, en yüksek tepeden bakınca görülen zâhirî gurûb ise de, bu gurûb vakti ve hakîkî gurûb vakti riyâdî gurûbdur. Ya’nî dâimâ hesâb ile bulunur. Hesâb ile bulunan riyâdî hakîkî gurûb vaktinde, güneş yüksek yerlerin zâhirî üfuk hatlarından gurûb etmemiş görülür. Bu hâl, akşam nemâzının ve iftâr vaktinin, birinci ve ikinci gurûb vaktlerinde değil, bunlardan dahâ sonra, şer’î gurûb vaktinde olduğunu göstermekdedir. Evvelâ hakîkî gurûb, bundan sonra zâhirî gurûblar, en sonra, şer’î gurûb olur. Tahtâvî, (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde diyor ki, (Şemsin gurûb etmesi, üst kenârının üfk-ı zâhirî hattından gayb olduğunu görmek demekdir. Üfk-ı hakîkîden gayb olması değildir). Güneşin üfk-ı zâhirî hattından batması, üfk-ı sathîden gurûb etmesi demekdir. İkindiyi kılamıyan, akşamı kıldıkdan ve orucunu bozdukdan sonra, tayyâre ile garb tarafına giderek, güneşi görse, ikindiyi edâ ve güneş batınca akşamı i’âde ve bayramdan sonra orucunu kazâ eder. Tepeler, binâlar ve bulutlar sebebi ile zâhirî gurûb görülemiyen yerlerde, gurûb vaktinin, şarkdaki tepelerin kararması ile anlaşılacağı hadîs-i şerîfde bildirilmişdir. Bu hadîs-i şerîf, (Tulû’ ve gurûb vaktleri hesâb edilirken, güneşin hakîkî ve zâhirî irtifâ’ları değil, şer’î üfukdan olan şer’î irtifâ’larının kullanılacağını) ya’nî, Temkin mikdârını hesâba katmak lâzım olduğunu göstermekdedir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Bütün nemâzların şer’î vaktlerini hesâb ederken de, bu hadîs-i şerîfe uymak, ya’nî temkin zemânlarını hesâba katmak lâzımdır. Çünki hesâb ile hakîkî riyâdî vaktler bulunur. Bir nemâzın hakîkî vakti ile şer’î vakti arasında bir temkin zemânı fark vardır. Bir şehrin en yüksek mahalline mahsûs olan temkin zemânı değişdirilemez. Temkin zemânı azaltılırsa, öğle ve dahâ sonraki nemâzlar, vaktlerinden evvel kılınmış olur. Oruca da, sahûr vakti geçdikden sonra başlanılmış olur. Bu nemâzlar ve oruclar sahîh olmazlar. 1982 senesine kadar, Türkiyede temkin zemânını kimse değişdirmemiş, bütün Âlimler, Velîler, Şeyh-ül-islâmlar, Müftîler, bütün müslimânlar, asrlar boyunca nemâzlarını şer’î vaktlerinde kılmışlar ve oruclarına şer’î vaktlerinde başlamışlardır. Türkiye gazetesinin hâzırlamış olduğu dıvar takvîmlerinde, temkin zemânı değişdirilmemiş, nemâz ve oruc vaktleri, doğru olarak bildirilmişdir.
Bir nemâzın evvel vaktini, şer’î üfka nazaran hesâb etmek için, güneşin bu nemâza mahsûs olan irtifâ’ını bilmek lâzımdır. Güneşin [merkezinin] meyli bilinen bir gündeki ve arz derecesi bilinen bir mahaldeki mahreki üzerinde, hakîkî üfka nazaran nemâzın irtifâ’ına ulaşdığı hakîkî vaktinin, zevâlden veyâ gece yarısından farkını bildiren hakîkî güneş zemânı hesâb edilir. Bu zemâna (Fadl-ı dâir=Zemân farkı) denir. Bir nemâza mahsûs olan hakîkî irtifâ’ı öğrenmek için, fıkh kitâblarında yazılı olan nemâz vakti başladığı anda, (Rub’-ı dâire) tahtası veyâ Üsturlâb ile, güneşin üst kenârının riyâdî üfka göre, irtifâ’ı ölçülür. Bundan, hakîkî irtifâ’ı hesâb edilir. [Sekstant ile, üfk-ı zâhirî hattından olan zâhirî irtifâ’ ölçülmekdedir.] Semâ küresindeki KŞG kürevî müsellesinin GK kenâr kavsi, GD meyl kavsinin temâmı, KŞ kenâr kavsi, KF irtifâ’ı kutbun ya’nî arz-ı beldenin temâmı ve ŞG kavsi, GN hakîkî irtifâ’ının temâmıdır. [s. 185 deki şekl: 1]. Müsellesin K kutup noktasındaki H zâviyesinin ve bu zâviye karşısındaki GA kavsinin derecesi, Fadl-ı dâirdir. Bunun derecesi hesâb edilip, dört misli alınarak, hakîkî zemâna çevrilir. Fadl-ı dâir zemânının mikdârı, hakîkî veyâ gurûbî zevâl vakti ile veyâ gece yarısı ile muâmele edilerek, hakîkî zevâlî ve gurûbî zemânlara göre nemâzın (Hakîkî vakti) elde edilir. Sonra, gurûbî vaktden bir temkin çıkarılarak ezânî yapılır. Zevâlîye ta’dîl eklenerek vasatî yapılır. Sonra, bu ezânî ve vasatî gurûbî vaktlerden, bu nemâzın (Şer’î vakti) elde edilir. Bunun için, güneşin kenârının, şer’î üfukdan, bu nemâzın irtifâ’ında olduğu vakt ile, merkezinin hakîkî üfukdan bu irtifâ’da olduğu vakt arasındaki (Temkin zemânı) hesâba katılır. Çünki, bir nemâzın hakîkî vakti ile şer’î vakti arasındaki zemân farkı, hakîkî üfuk ile şer’î üfuk arasındaki zemân farkı kadardır. Bu da, (Temkin zemânı)dır. Güneşin şer’î üfukdan geçmesi, hakîkî üfukdan geçmesinden evvel olan, zevâlden evvelki vaktler için, hesâb ile bulunan hakîkî vaktden temkin çıkarılınca, şer’î vakt olur. İmsâk ve tulû’ vaktleri böyledir. Ahmed Ziyâ beğ ve Kedûsî (Rub’-ı dâire) kitâblarında diyor ki, (Fecr, güneşin ön kenârı şer’î üfka 19 derece yaklaşınca başlar. Hesâb ile bulunan hakîkî fecr vaktinden temkin zemânı çıkarılarak, hakîkî zemâna göre, şer’î imsâk vakti elde edilir). (Kedûsî)nin (İrtifâ’ risâlesi)ni terceme eden, Fâtih medresesi ders-i âmlarından Hezargradlı Hasen Şevkı efendi, dokuzuncu bâbında diyor ki, (Bulduğumuz hakîkî imsâk vaktleri temkinsizdir. Oruc tutacak kimsenin bundan onbeş dakîka, ya’nî iki temkin zemânı evvel, oruca başlaması lâzımdır. Böylece, orucu fâsid olmakdan kurtulur). Görülüyor ki, şer’î ezânî imsâk vaktini bulmak için, hakîkî gurûbî vaktden temkin zemânının iki mislini çıkarmakda, iki temkin çıkarılmaz ise, orucun fâsid olacağını bildirmekdedir. [Gurûbî vaktden şer’î vakti bulmak için bir temkin, gurûbî vakti ezânî vakte çevirmek için de ikinci temkin çıkarılmakdadır.] İbrâhîm Hakkı hazretlerinin, Erzuruma göre hâzırladığı senelik evkât-i şer’iyye cedvellerinde ve Mustafâ Hilmi efendinin 1307 târîhli (Hey’et-i felekiyye) kitâbında da, ezânî sâat ile, fecr ve tulû’ hakîkî vaktlerini, şer’î vakte çevirmek için, temkin zemânının iki misli çıkarılmış olduğunu gördük. Alî bin Osmânın (Hidâyet-ül-mübtedî fî Ma’rifet-il-evkât bi-rubid-dâire) kitâbında da böyle yazılıdır. Kendisi 801 [m. 1398] de vefât etmişdir. Güneşin şer’î üfukdan geçmesi, hakîkî üfukdan geçmesinden dahâ sonra olan, zevâlden sonraki vaktlerde, şer’î vakti bulmak için hakîkî vakte temkin ilâve edilir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Zuhr, asr, gurûb, iştibâk ve işâ vaktleri böyledir. A.Ziyâ beğ, bu kitâbının zuhr vakti kısmında diyor ki, (Vasatî sâat ile hakîkî zevâl vaktine temkin zemânı ilâve edilince, vasatî sâat ile şer’î zuhr vakti olur.) Gurûbî zemâna göre bilinen bir vakti ezânî zemâna çevirmek için, dâimâ bir Temkin çıkarılır. Öğle ve sonraki gurûbî üfklara göre bilinen bir vakti, şer’î üfka göre olan şer’î vakte çevirmek için bir Temkin ilâve ediliyor. Sonra bunu ezânî vakte çevirmek için, bir temkin çıkarılıyor. Netîcede, bu nemâzların ezânî vaktleri, gurûbî vaktlerinin aynı olmakdadır. Hakîkî veyâ gurûbî zemâna göre bulunan şer’î vaktler, vasatî ve ezânî zemânlara çevrilerek, takvîmlere yazılır. Bulunan vaktler, riyâdî zemâna göre, riyâdî vaktlerdir. Riyâdî zemâna göre riyâdî vaktler, sâat makinelerindeki mer’î vaktleri de göstermekdedir.
TENBÎH: İslâm âlimleri, gurûbî hakîkî zevâl vaktinden, ezânî hakîkî zemâna göre zuhr vaktini elde etmek için, bundan gurûb vaktindeki temkini tarh ve zevâl vaktindeki şer’î vakti bulmak için, temkin zemânını ilâve etmişler ve yine gurûbî zevâl vaktini bulmuşlardır. Bu hâl, zuhr vaktindeki temkin mikdârının, hakîkî ve şer’î üfuklar arasındaki zemân farkına, ya’nî gurûb vaktindeki temkin mikdârına müsâvî olduğunu göstermekdedir. Bunun gibi, bütün nemâzların şer’î vaktlerindeki temkin zemânları, tulû’ ve gurûb vaktlerindeki temkin zemânlarına müsâvîdir. (El-Hadâik-ul-verdiyye)de diyor ki, (İbni Şâtır Alî bin İbrâhîm, (En-nef’ul’âm) kitâbında, her arz derecesinde kullanılabilen Rub’-ı dâireyi anlatmakdadır. Şâmda Emevî câmi’ine (Basîta) denilen güneş sâati yapdı. 777 [m. 1375] de vefât etdi. Hâlid-i Bağdâdînin halîfelerinden Muhammed bin Muhammed Hânî, bunu 1293 [m. 1876] de tecdîd etdi ve ayrıca, (Keşf-ül-kınâ’an ma’rifet-il vakt minel-irtifâ’) kitâbını yazdı).
Osmânlı âlimlerinin en yüksek makâmı olan (Meşîhat-i islâmiyye)nin hâzırladığı 1334 [m. 1916] senesinin (İlmiyye sâlnâmesi) ismindeki takvîmde ve İstanbul üniversitesi Kandilli rasadhânesinin 1958 târîh ve 14 sayılı (Türkiyeye mahsûs Evkât-ı şer’ıyye) kitâbında, nemâzların şer’î vaktlerini ta’yîn ederken, Temkin mikdârının hesâba katıldığını görüyoruz. Hakîkî din adamlarından ve hey’et ilmi mütehassıslarından meydâna gelen hey’etimizin en modern âletlerle yapdığı rasad ve hesâblarla bulunan nemâzların şer’î vaktlerinin, islâm âlimlerinin asrlardan beri hesâb ile ve (Rub’-ı dâire) âleti ile buldukları vaktlerin aynı olduğunu gördük. Bunun için, temkin zemânlarını ve dolayısı ile nemâz vaktlerini değişdirmek câiz değildir.
Sâat makinelerinde, bir vasatî gün, 24 sâatdır. Hakîkî zevâl vaktinde, zemânları ölçen, meselâ kol sâatimiz, 12 de iken başlıyarak, ertesi gün 12 ye kadar geçen tam 24 sâatlik zemâna bir (Vasatî gün) denir. Vasatî günlerin uzunlukları hep aynıdır. Yine, zevâl vaktinde kol sâatimiz 12 iken başlıyarak, ertesi gün zevâl vaktine kadar geçen zemâna bir (Hakîkî gün) denir. Bu günün uzunluğu, güneşin merkezinin müteâkib iki günde nısfünnehârdan geçişi arasındaki zemân olup, senede dört def’a, vasatî günün uzunluğuna müsâvî olur. Diğer günlerde, ikisinin günlük uzunlukları arasında, (Ta’dîl-i zemân)ın günlük tehavvülü kadar fark hâsıl olur. (Gurûbî gün)ün uzunluğu, güneş merkezinin üfk-ı hakîkîden müteâkib iki gurûbu arasındaki zemândır. (Ezânî gün), güneşin üst [arka] kenârının bir yerin üfk-ı şer’îsinden müteâkib iki şer’î gurûbu arasındaki zemândır. Ezânî sâat makinesi, bu gurûb görülünce 12 yapılır. Ezânî günün uzunluğu, gurûbî gün uzunluğunun aynı ise de, bundan (Temkin zemânı) sonra başlamakdadır. Gurûbî bir günde şems, tek bir gâye irtifâ’ına, hakîkî zevâlî bir günde ise, farklı iki irtifâ’a çıkıp indiği için, bu iki günün uzunlukları, bir iki dakîka farklı olur. Bu farklardan dolayı, hakîkî ve gurûbî günlerin birer sâatleri arasında birkaç sâniye fark mevcûd ise de, bu farklar Temkinlerde yapılan ihtiyâtlar ile izâle edilmekdedir. Sâat makineleri, ezânî veyâ vasatî zemânı gösterir. Hakîkî ve gurûbî zemânları göstermez. Herhangi bir günde, şer’î gurûb vaktinde, sâat makinemizin ayârını 12 yapalım. Ertesi gün, güneşin arka kenârının üfk-ı şer’îden tekrâr gurûb etmesi, vasatî gün uzunluğundan, ya’nî 24 sâatden bir dakîkadan az farklı olur.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Hakîkî ve vasatî gün uzunlukları aynı iken, sonraki günlerde hâsıl olan farklara (Ta’dîl-i zemân) denir. Gece-gündüz uzunluklarının ve gurûbî ve ezânî zemânların (Ta’dîl-i zemân) ile alâkası yokdur. Ezânî sâatlarda gün ve sâat uzunlukları, hakîkî güneşin gün sâat uzunlukları kadardır. Bunun için, hergün gurûb vaktinde, ayarları 12 yapılarak, vasatî gün uzunluğunu değil, hakîkî gün uzunluğunu gösterirler.
Ezânî sâat makinesinin ayârı, her akşam, vasatî sâate göre hesâb edilen şer’î gurûb vaktinde 12 yapılır. Hergün, gurûb vakti gerilerken ileri, ilerlerken geri alınır. Vasatî bir ezânî gün uzunluğu ve Ta’dîl-i zemân yokdur. 1193 [m. 1779] senesinde Erzurumda hâzırlanmış olan (Mi’yâr-ı evkat) takvîminde diyor ki, (Gölgenin en kısa olduğu hakîkî zevâl vaktinde, ezânî sâat makinesi, takvîmde yazılı zuhr vaktinden, temkin zemânı geri alınır). Ezânî sâat makinesinin ayârını tashîh için, vasatî sâat herhangi bir nemâz vaktine gelince, ezânî sâat de, bu nemâzın, takvîmde yazılı vaktine getirilir. Vasatî ve ezânî sâatleri ayârlamak için, bir noktadan geçen (Nısf-ün-nehâr) ve kıble istikâmetlerinde iki hat çizilir. Bu noktaya bir çubuk dikilir. Çubuğun gölgesi, birinci hat üzerine gelince, sâat makinesi zevâl vaktine, ikinciye gelince, kıble sâatine getirilir. Gurûb vaktinin değişmesi bir dakîkadan az olduğu günlerde, ezânî sâatin ayârı değişdirilmez. İstanbulda altı ayda 186 dakîka ileri, altı ayda da 186 dakîka geri alınmakdadır. Bu sâat makineleri, zemân mikdârlarını, ezânî günün başladığı vakte göre ölçmekdedir. Nemâz vaktleri ise, gurûbî güne göre hesâb ediliyor. Ezânî gün, gurûbî günden (Temkin zemânı) sonra başladığı için, hesâb ile bulunan gurûbî vaktlerden Temkin çıkarılarak, nemâz vaktleri, ezânî vakte çevrilir. Gurûbî ve ezânî zemân hesâblarında, ta’dîl zemân hiç kullanılmaz.
Erd [yer] küresi, kendi mihveri [ekseni] etrâfında batıdan doğuya döndüğü için, doğudaki yerler, batıdaki yerlerden dahâ önce güneşi görüyor. Doğuda nemâz vaktleri dahâ önce geliyor. Erdin iki kutbundan geçen, üçyüzaltmış tûl [meridyen] yarım dâiresi düşünülmüş ve Londra şehrinden geçen yarım çenber, başlangıç olarak kabûl edilmişdir. Müteâkib iki yarım çenber arasında bir derecelik zâviye [açı] vardır. Yer küresi dönerken, bir şehr, bir sâatde, onbeş derece şarka [doğuya] gidiyor. Aralarında bir tûl [boylam] derecesi uzaklık olan aynı arz derecesindeki iki şehrden, şarkda olanda, nemâz vaktleri dört dakîka önce oluyor. Aynı tûl dâiresi üzerinde bulunan yerlerin müşterek tek bir hakîkî zevâl vaktleri vardır. Gurûbî zevâl ve zuhr vaktleri ve diğer nemâz vaktleri, arz derecelerine göre birbirlerinden farklıdır. Arz dereceleri artdıkca, tulû’ ve gurûb vaktleri, yazın zevâl vaktinden uzaklaşır. Kışın yaklaşır. Herhangi birşeyin mikdârı, belli bir yerden, meselâ sıfırdan başlayarak ölçülür. Sıfırdan dahâ uzak olana dahâ çokdur denir. Sâat makinesini sıfırdan başlatmak, ayârını sıfıra veyâ 12 ye getirmekle olur. Belli bir hâdisenin [işin] başladığı zemâna, bu hâdisenin (vakt)i denir. Sadaka-i fıtrın vâcib olma zemânı böyledir. Ya’nî, bayramın birinci günü, fecr tulû’ ederken vâcib olur. Bir sâat evvel îmâna gelen veyâ dünyâya gelen veyâ bir sâat sonra ölen kimselere vâcib olur. Bir sâat sonra îmâna veyâ dünyâya gelene vâcib olmaz. Bir vakt, bir an kadar kısa zemân olabileceği gibi, uzun bir zemân parçası da olabilir. Bu takdîrde, bu vaktin evveli ve sonu olur. (Şer’î zevâl vakti) ve (Nemâz vaktleri) ve (Kurban kesmenin vâcib olması) böyledir.
Doğuda bulunan şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârları, batıda bulunan şehrlerdeki mahallî zemân makinelerinin ayârlarından ileri olur. Zuhr vakti, ya’nî öğle nemâzının şer’î vakti, her yerde, hakîkî zevâl vaktinden Temkin kadar sonra başlar. Mahallî zemân makinelerinin ayârları, birbirlerinden, tûl derecelerine göre farklı oldukları için, aynı arz derecesi üzerinde bulunan yerlerin mahallî zemân makinelerinde nemâz vaktleri, tûl derecelerinin değişmesi ile değişmez. Ezânî zemân makineleri, eskiden de, şimdi de, hep mahallîdir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Her mahallin en yüksek yerleri aynı irtifâ’da olmıyacağı için, Temkin zemânları birbirlerinden bir iki dakîka fark ederek, şer’î nemâz vaktleri de, bir iki dakîka farklı olur ise de, Temkin zemânlarındaki ihtiyât mikdârları, bu farkları izâle etmekdedir. Şimdi, bir memleketin her şehrinde ayârları aynı olan müşterek vasatî zemân makineleri kullanılıyor. Böyle (müşterek) [ortak] vasatî zemân makineleri kullanılan bir memleketin aynı arz derecesinde bulunan şehrlerinde de, aynı bir nemâzın müşterek sâate göre vaktleri birbirlerinden başkadır. Aynı arz derecesinde bulunan iki şehrin tûl dereceleri arasındaki farkın dört katı, bu iki şehrde, aynı bir nemâzın, müşterek sâate göre olan vaktlerinin dakîka farkını gösterir. Kısacası, arz derecesi değişince, ya’nî, aynı tûl dâiresinde bulunan mahallerde, yalnız mahallî ve müşterek vasatî sâat makinelerinin ayarları ve bunlardaki zuhr vaktleri değişmez. Arz derecesinin mutlak kıymeti artdıkca, bir nemâz vaktinin ilerlemesi veyâ gerilemesi, vaktin öğleden evvel veyâ sonra yâhud yaz ve kış olmasında, birbirinin aksi olmakdadır. 41 derecedeki vaktlerden, diğer derecelerdeki vaktlerin hesâb edilmesi, (Rub’-ı Dâire)nin isti’mâli ta’rifemizde bildirilmişdir. Tûl derecesi değişince, ya’nî aynı arz derecesinde bulunan mahallerde, sâat makinelerinin ayarları ve müşterek sâat makinesindeki bütün vaktler değişir.
Londra şehrinin yedibuçuk derece şarkından ve garbından geçen iki tûl dâiresi arasında bulunan her yerde Londranın vasatî sâati müşterek olarak kullanılmakdadır. Buna (Batı Avrupa zemânı) denir. Şarkda yedibuçuk derecedeki tûl dâiresi ile yirmiikibuçuk dereceden geçen tûl dâiresi arasında kullanılan müşterek vasatî sâat, Londra sâatinden bir sâat ileridir. Buna (Orta Avrupa zemânı) denir. Yirmiikibuçuk dereceden geçen tûl dâiresi ile otuzyedi buçuk dereceden geçen tûl dâiresi arasındaki yerlerin hepsinde (Doğu Avrupa zemânı) kullanılır. Bu sâat, Londra sâatinden iki sâat ileridir. Dahâ şarkda olan (Yakın şark), (Orta şark) ve (Uzak şark) zemânları da, Londra zemânından üç, dört ve beş sâat ileridirler. Erd küresi üzerinde, birbirlerinden birer sâat farklı, 24 müşterek sâat mıntıkası vardır. Bir memleketde bulunan onbeşin katları kadar derecelerden geçen (Sâat başı tûl yarım dâireleri)nden biri üzerindeki yerlerin vasatî mahallî zemân makinelerinin müşterek olan ayârları, o memleketin (Müşterek sâat)i olarak kabûl edilmişdir. Türkiyenin müşterek sâati, İzmit, Kütahya, Bilecik ve Elmalı şehrlerinden geçen 30 dereceli sâat başı tûl yarım dâiresinin mahallî vasatî sâatinin ayârında olup, doğu Avrupa sâatidir. Ba’zı devletler, siyâsî veyâ iktisâdî sebeblerle, müşterek sâatlerin bu coğrâfî taksîmine uymamakdadır. Fransa, İspanya, Orta Avrupanın müşterek sâatini kullanmakdadır. Müşterek sâatlerinin ayârları birbirlerinden farklı olan memleketlerin zemân makinelerinde, herhangi bir vaktde, yalnız sâatleri gösteren rakamlar, birbirlerinden farklıdır. Şarkdaki memleketin müşterek sâatinin rakamı, garbdaki memleketin müşterek sâatinin rakamından dahâ [ileri] büyükdür.
Bir nemâzın, Türkiyenin herhangi bir şehrindeki mahallî vasatî sâate göre olan vakti ile, müşterek sâate göre olan vakti arasındaki fark, bu şehrin tûl derecesi ile 30 derece arasındaki farkın dört misli dakîkadır. Şehrin tûl derecesi 30 dan fazla ise, bu fark, mahallî sâatden çıkarılarak 30 dereceden az ise mahallî sâate eklenerek, bu nemâzın müşterek sâate göre vakti hâsıl olur. Meselâ, Mayısın birinci günü, bir nemâz vakti, Kars şehrinin mahallî vasatî sâatine göre 7 sa. 00 dakîka olsun. Karsın arz derecesi 41, tûl derecesi 43 dür. Bu tûl derecesi, 30 dan fazla olduğundan, Karsın mahallî sâati, müşterek sâatden ileridir. Bu nemâzın müşterek sâate göre Karsdaki vakti, 7 den 13x4=52 dakîka evvel olur ki, 6 yı sekiz dakîka geçedir.
Gurûbî zemâna göre zevâl vakti ile, o yerdeki hakîkî güneş zemânına göre hakîkî gurûb vaktinin toplamı, 12 dir. Çünki, bu ikisinin toplamı, sabâh gurûbî sâat 12 den hakîkî gurûb vaktine kadar olan zemân olup, takrîben 12 hakîkî sâatdir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Yaz ayları için, sahîfe 193 deki şekle bakınız! Hakîkî ve gurûbî zemân birimleri birbirlerinin takrîben aynıdır.
(1) Gurûbî zemâna göre zevâl vakti + Hakîkî zemâna göre gurûb vakti = 12 dir. Hakîkî gündüz uzunluğunun yarısı ile gece uzunluğunun yarısının toplamı, 12 hakîkî sâatdir. Ya’nî:
(2) Hakîkî gece uzunluğunun yarısı + Hakîkî zemâna göre gurûb vakti = 12 dir. (1) ve (2) müsâvâtları karşılaşdırılınca:
(3) Gurûbî zemâna göre zevâl vakti = Hakîkî gece uzunluğunun yarısı olur. Gurûbî zemâna göre zevâl vakti, sabâh gurûbî sâat 12 den hakîkî zevâl vaktine kadardır. Sabâh gurûbî 12 vakti, gece yarısından gündüz zemânının yarısı kadar sonradır. Tulû’ vaktinden kışın evvel, yazın sonradır. Sabâh nemâzının ve orucun evvel vakti, fecr-i sâdık vakti ile başlar. Bu vakt, gurûb vaktinde 12 den başlayan ezânî sâatin fecr vaktine gelmesinden anlaşılır. Yâhud, gece yarısı 12 den başlayan vasatî sâatin fecr vaktine gelmesinden anlaşılır. Şemsin tulû’u gece yarısı 12 den, gece müddetinin yarısı kadar sonra veyâ gurûb vaktindeki 12 den, gece müddeti kadar sonra veyâ zevâlden gündüz müddetinin yarısı kadar evvel başlar. Sabâh gurûbî sâatin 12 vakti, gurûb vaktindeki 12 den, 12 sâat sonra veyâ gece yarısı 12 den gündüz müddetinin yarısı kadar sonra veyâ hakîkî zevâl vaktinden gece yarısı müddetinin yarısı kadar evveldir. Tulû’ vakti ile sabâhın 12 vakti arasında, gece ve gündüz uzunluklarının yarıları arasındaki fark kadar fark vardır. Bu hesâbların hepsi hakîkî güneş zemânına göre yapılır. Hakîkî güneş zemânları, hesâbdan sonra vasatî güneş zemânına ve bu da müşterek zemâna çevrilir. Gurûbî zemâna göre zevâl vaktinin, ezânî zemâna göre zuhr vakti olduğunu aşağıda göreceğiz. Bunun için 1 Mayısda, ezânî zemâna göre zuhr vakti 5 sâat 6 dakîka olduğundan, İstanbulda müşterek zemâna göre şer’î tulû’ vakti 4 sâat 57 dakîka olur.
Gece ve gündüz müddetleri birbirlerine dâimâ müsâvî olsaydı, güneş, dâimâ zevâlden altı sâat evvel tulû’ ve altı sâat sonra gurûb ederdi. Gece ile gündüz müddetleri müsâvî olmadığı için, yaz aylarında, zevâl ve gurûb vaktleri arasında 6 sâatden bir mikdâr fazla zemân vardır. Kış aylarında, bu vaktler arasında, bir mikdâr az zemân bulunur. Altı sâatden olan bu zemân farkına (Nısf fadla=Yarı fark) zemânı denir. Yaz aylarında, hakîkî gurûb vaktleri, zevâl vaktinden, 6 ile nısf fadlanın toplamı kadar, kış aylarında ise, 6 dan nısf fadlanın farkı kadar, farklı olmakdadır. Gurûbî sâatin sabâh 12 si ise, zevâl vaktinden, bunun aksi kadar farklı olmakdadır.
Ezânî sâat ile zuhr vaktini, hakîkî ve vasatî sâat ile tulû’ ve gurûb vaktlerini bulmak için, İngiliz riyâziyecisi John Napierin düstûru ile Nısf fadla bulunur. Napierin düstûru: Bir kürevî dik müsellesde [s. 185 deki 2. şeklde, TCL müsellesinde], dik açıdan başka, beş unsurdan birinin cos’ü [temâmîsinin sin’ü], bu unsura bitişik olan ikisinin cot.larının [temâmîlerinin tag.larının] veyâ bitişik olmayan ikisinin sin.lerinin çarpımlarına müsâvîdir. Ancak iki dik kenârların kendileri değil, temâmîleri hesâba katılır. Buna göre:
sin (Nısf fadla) = tan meyl [Declination] x tan arz [enlem, Latitude] formülünden hesâb makinesi veyâ logaritme cedveli vâsıtası ile, (Nısf fadla) kavsinin derecesi ve bunun dört misli alınıp hakîkî güneş zemânı dakîkası olarak kıymeti bulunur. Bir şehrin Erd üzerindeki ve Şemsin semâdaki yerleri aynı yarı kürede ise, nısf fadla zemânının mutlak kıymeti, hakîkî gün uzunluğunun dörtde biri olan 6 hakîkî sâate eklenince, o şehrdeki hakîkî zemâna göre, hakîkî gurûb vakti elde edilir. Şemsin tulû’ vakti ile zevâl vakti arasında da bu kadar zemân vardır. Nısf fadlanın mutlak kıymeti 6 dan çıkarılınca, aradaki fark, gurûbî zemâna göre hakîkî zevâl vakti ve hakîkî zemâna göre [ya’nî gece yarısından i’tibâren] hakîkî tulû’ vakti olur. Ya’nî, gurûbî zemâna göre, sabâh 12 vakti, hakîkî zevâl vaktinden, bu fark kadar evveldir. Güneşin günlük meyl dereceleri, kitâbın sonundadır.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Şehrin ve güneşin yerleri, başka yarım kürede iseler, Nısf fadlanın mutlak kıymeti 6 ya eklenince, o mahallin gurûbî zemâna göre hakîkî zevâl vakti ve hakîkî zemâna göre hakîkî tulû’ vakti bulunur. 6 sâatden çıkarılırsa, hakîkî zemâna göre, o yerdeki hakîkî gurûb vakti olur.
1 Mayısda güneşin meyli + 14 derece 55 dakîka, ta’dîl-i zemân + 3 dakîka ve İstanbulun arz derecesi + 41 olduğundan, privileg elektronik hesâb makinesinin 14.55 ₀,,,⟶ tan x 41 tan = arc sin x 4 = ⟶₀,,, düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 53 dakîka 33 sâniye okunur. Nısf fadla 54 dakîka ve zevâlî hakîkî zemâna göre hakîkî gurûb vakti, 6 yı 54 dakîka geçe, mahallî vasatî zevâlî zemâna göre 6 yı 51 geçe ve müşterek zemâna göre 18 i 55 geçe ve ileri sâate göre 19 u 55 geçedir. Şer’î gurûb vakti, bunlara İstanbul için Temkin olan 10 dakîka ilâve edilerek ileri sâate göre, şer’î gurûb vakti, 20 yi 5 dakîka geçedir. Hakîkî gündüz müddeti 13 sâat 48 dakîka ve gece müddeti, bunun 24 den farkı olan, 10 sâat 12 dakîka olup, nısf fadlanın 6 dan farkı olan 5 sâat 6 dakîka, hakîkî zemâna göre, ya’nî gece yarısından i’tibâren hakîkî tulû’ vakti ve gurûbî zemâna göre zevâl vaktidir. Ezânî zemâna göre hakîkî zevâl vakti, gurûbî zemâna göre olan hakîkî zevâl vaktinden Temkin zemânı evvel, ya’nî 4 sâat 56 dakîkadır. Ezânî zemâna göre şer’î zuhr vakti, ezânî zemâna göre hakîkî zevâl vaktinden Temkin zemânı sonra, ya’nî 5 sâat 6 dakîka olmakdadır. Ezânî zemâna göre zuhr vaktinin iki misli olan 10 sâat 12 dakîka, evvelki hakîkî gece müddeti olup, bundan 20 dakîka [Temkinin iki misli] çıkarılırsa, 9 sâat 52 dakîka, ezânî zemâna göre şer’î tulû’ vakti olur. 5 sâat 6 dakîkadan ta’dîl ve temkin çıkarılır ve müşterek sâate çevrilirse, şer’î tulû’ vakti, 4 sâat 57 dakîka olur. Ezânî zuhr vaktinin 6 dan farkı, Nısf fadla zemânıdır. Güneşin meylinin mutlak derecesi, a’zamî 23 derece 27 dakîka olduğu için, Nısf fadlanın a’zamî mikdârı, formülde İstanbul için 22 derece ya’nî bir sâat 28 dakîka ve en uzun gurûb vakti ile en kısa vakti arasında 176 dakîka fark olmakdadır. Tulû vaktleri arasında da aynı fark olduğundan, en uzun gündüz ile, en kısa gündüz arasında, 352 dakîka [5 sâat 52 dakîka] fark olmakdadır.
Ekvator üzerindeki yerlerde, her zemân, 21 mart ve 23 eylülde ise her yerde, güneşin meyli, ya’nî tan meyl sıfır olduğu için, Nısf fadla sıfır olur. 1 Nisanda güneşin meyli 4 derece 20 dakîka, ta’dîl-i zemân – 4 dakîkadır. Viyana şehrinin arz derecesi 48 derece 15 dakîka olduğundan, hesâb makinesinin CE/C 4.20 ₀,,,⟶ tan x 48.15 ₀,,,⟶ tan = arc sin x 4 = düğmelerine basınca, Nısf fadla takrîben 19 buçuk dakîka olur. Viyananın mahallî vasatî sâati ile akşam nemâzı [şer’î gurûb] vakti 6 sâat 33 buçuk dakîka olur. Viyananın tûl derecesi 16 derece 25 dakîka olup, sâat başı tûl dâiresinin 1 derece 25 dakîka şarkında olduğundan, Londradan bir sâat ileri olan coğrâfî müşterek sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 yı 27,5 dakîka geçe olur. Parisin arz derecesi 48 derece 50 dakîka olduğundan, Nısf fadlası 20 dakîka, mahallî vasatî zemâna göre akşam nemâzı vakti 6 sâat 34 dakîkadır. Tûlü + 2 derece 20 dakîka şarkda olduğundan, coğrâfî müşterek sâati ile 6 sâat 25 dakîka olur ise de, Fransanın müşterek sâati, coğrafî sâatden bir sâat ileri olduğundan, 19 sâat 25 dakîka olur. Newyorkun arz derecesi 41 derece olduğundan, Nısf fadlası 15 dakîka, mahallî vasatî sâatine göre, akşam nemâzı vakti 6 sâat 29 dakîkadır. Tûlü – 74 derece olup, sâat başı tûl yarım dâiresinin 1 derece şarkında olduğundan, Londradan [75÷15] beş sâat geri olan coğrâfî müşterek sâatine göre 6 sâat 25 dakîka olur. Delhînin arz derecesi 28 derece 45 dakîka, Nısf fadlası 9,5 dakîka, mahallî vasatî sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 sâat 23,5 dakîkadır. Tûlü 77 derece olup, sâat başı tûl yarım dâiresinin 2 derece şarkındadır. Londradan beş sâat ileri olan müşterek sâatine göre 6 sâat 15,5 dakîka olur.
Trabzon şehrinin arz derecesi, İstanbul gibi, 41 derecedir. Tûl derecesi ise 39 derece 50 dakîkadır. 1 Mayıs gününün Nısf fadlasını bulmak için, ziyâ ile çalışan CASIO hesâb makinesinin ON 14 ₀,,, 55 ₀,,, tan x 41 tan = INV sin x 4 = INV ₀,,, düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 53 dakîka 33 sâniye görülür.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Bu da, takrîben 54 dakîka olur. Muhtelif hesâb makinelerinin kullanılmaları birbirlerinin aynı değildir. Mahallî vasatî zemâna göre gurûb vakti, İstanbul gibi, 7 yi 01 dakîka geçe ve müşterek zemâna göre, bundan 39 dakîka önce, ya’nî 6 yı 22 geçe olur. Mekke-i mükerremenin arz derecesi 21 derece 26 dakîka, tûl derecesi, Trabzon gibi, 39 derece 50 dakîkadır. 1 Mayıs günü için Nısf fadlası, 24 dakîka olur. Mahallî vasatî zemâna göre gurûb vakti 6 yı 31 dakîka geçe ve 30 dereceden geçen sâat başı tûl yarım dâiresi için olan müşterek sâate göre 39 dakîka evvel, ya’nî gurûb vakti 5 sâat 52 dakîka olur. 1 Kasım [Teşrîn-i sânî] günü meyl-i şems –14 derece 16 dakîka ve ta’dîl-i zemân + 16 dakîkadır. Nısf fadla, İstanbul için 51, Mekke için 23 dakîka olup, müşterek sâate göre gurûb vakti, İstanbul için 5 sâat 7 dakîka, Mekke-i mükerreme için 4 sâat 52 dakîka olur. 1 Kasım günü, İstanbulda akşam ezânından 15 dakîka evvel, radyoda Mekkenin akşam ezânı dinlenebilir. Yukarda, muhtelif şehrler için, gurûb vaktlerinin hesâblarında İstanbulun Temkini kullanıldı. Aynı arz derecesinde bulunan şehrlerin, ezânî ve mahallî vasatî sâat makinelerinde, nemâz vaktleri birbirlerinden, temkinlerinin farkları kadar farklıdır.
Mahallî vasatî güneş zemânına göre zevâl vakti, her yerde 12 rakamından ta’dîl-i zemânın değişmesi kadar, ya’nî yarım dakîkadan az değişmekde olup, bir sene içinde, İstanbulda 12 den 16 dakîka kadar önce veyâ 14 dakîka sonra olur. Müşterek zemâna göre, Türkiyenin her yerinde, bu yerin tûl derecesi ile 30 derece arasında olan tûl farkının dört misli dakîka, mahallî vaktlerden evvel veyâ sonra olur. Zevâl vaktleri, ezânî sâat makinesinde, her gün bir iki dakîka değişir. Osmânlılar zemânında büyük câmi’lerde, bu ayarlamayı yapan Muvakkıt’ler vardı.
Ta’dîl-i zemân mikdârını, kolayca bulmak için öğle nemâzının müşterek zemâna göre, meselâ İstanbuldaki vakti, doğru olduğuna güvenilen, bir takvîmden bulunur. Bundan 14 dakîka çıkarılınca, mahallî vasatî güneş zemânına göre zevâl vakti olur. Hakîkî güneş zemânına göre zevâl vakti her yerde 12 de olduğu için, bu iki zevâl vaktleri arasındaki zemân farkı, ta’dîl-i zemân olur. Vasatî sâat ile zevâl vakti, 12 den noksân ise, ta’dîl-i zemân (+), fazla ise (–) olur.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Martın birinci günü, ta’dîl-i zemân –13 olduğundan, mahallî vasatî güneş zemânına göre zevâl vakti, her yerde 12 yi 13 dakîka geçe olur. Öğle nemâzı vakti, bundan temkin mikdârı sonra olur. Meselâ, İstanbulda 12 yi 23 geçe olur. Herhangi bir yerde, müşterek zemâna göre, bu yerin tûl derecesi ile sâatbaşı tûl yarım dâiresinin derecesi arasındaki farkın dört katı kadar, mahallî vasatî zemâna göre olan vaktden önce veyâ sonra olur. Türkiyedeki bir yerin tûl derecesi, 30 dan fazla ise önce, noksan ise sonra olur. Böylece, müşterek zemâna göre öğle nemâzı vakti Ankarada takrîben 12 yi 11 dakîka ve İstanbulda 12 yi 27 dakîka geçedir. Müşterek sâat makinesi, bu zuhr vaktine gelince, ezânî sâat makinesi, nısf fadla ile bulunan zuhr vaktine getirilirse, ezânî sâat makinesinin o günkü ayârı yapılmış olur. En yüksek yerin yükseklik mikdârı bilinmiyorsa, en yüksek yerden ziyânın gayb olduğu vakt ile üfk-ı hissîden gurûbun görüldüğü vakt arasındaki zemân, yâhud en yüksek yerden ziyânın gayb olduğu vaktde 12 yapılan ezânî sâat makinesi, nısf fadla ile bulunmuş olan zuhr vaktine gelince, mahallî vasatî sâat makinesinin gösterdiği vakt, ta’dîl-i zemân ile mu’âmele edilirse, netîcenin 12 den farkı olan zemân, yâhud mahallî vasatî sâate göre, en yüksek yerde ziyânın gayb olduğu vaktden nısf fadla ile bulunan gurûb vaktinin farkı, o mahallin (Temkin zemânı) olur. Yâhud, ta’dîl-i zemân + ise mahallî vasatî zemâna göre, takvîmde yazılı olan zuhr vaktinin 12 den farkı ile ta’dîl toplanınca ve – ise bu farkdan ta’dîl çıkarılınca (Temkin zemânı) olur.
İbni Âbidîn ve Şâfi’î (El-envâr) ve mâlikî (El-mukaddemet-ül-izziyye) şerhinde, (Mîzân-ül-kübrâ) da diyor ki, (Nemâzın sahîh olması için, vakti girdikden sonra kılınması ve vaktinde kılındığını bilmek şartdır. Vaktin girdiğinde şübheli olarak kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu nemâzı sahîh olmaz. Vaktin bilinmesi, vaktleri bilen âdil bir müslimânın okuduğu ezânı işitmekle olur. Ezânı okuyan âdil değil ise, [veyâ âdil müslimânın hâzırladığı takvîm yoksa], kendisi vaktin girdiğini araşdırıp, kuvvetli zan edince kılmalıdır. Fâsıkın veyâ âdil olduğu bilinmeyen kimsenin, kıbleyi göstermesi, temiz, necs, halâl, harâm gibi dinden olan şeylere şehâdet etmesi [söylemesi] de, ezân gibi olup, ona değil, kendi araşdırıp anladığına uyması lâzımdır.).
Sabâh nemâzını her mevsimde (İsfâr) etmek, ya’nî ortalık aydınlanınca kılmak müstehabdır. Cemâ’at ile öğle nemâzını, yazın sıcakda geç, kış günleri ise, erken kılmak müstehabdır. Akşam nemâzını her zemân erken kılmak müstehabdır. Yatsıyı, şer’î gecenin ya’nî gurûbdan fecre kadar olan zemânın üçde biri oluncaya kadar geç kılmak müstehabdır. Gecenin yarısından sonraya bırakmak tahrîmen mekrûhdur. Bu gecikdirmeler, hep cemâ’at ile kılanlar içindir. Evinde yalnız kılan, her nemâzı vakti girer girmez kılmalıdır. (Künûz-üd-dekâık)da yazılı ve Hâkimin ve Tirmüzînin bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (İbâdetlerin en kıymetlisi, evvel vaktinde kılınan nemâzdır) buyuruldu. (İzâlet-ül hafâ)nın beşyüzotuzyedinci sahîfesinde yazılı, (Müslim) kitâbındaki hadîs-i şerîfde, (Bir zemân gelecek, âmirler, imâmlar, nemâzı öldürecekler, vaktinden sonraya bırakacaklardır. Sen, nemâzını vaktinde kıl! Senden sonra, cemâ’at olurlarsa, onlarla da, tekrâr kıl! İkinci kıldığın nâfile olur) buyuruldu. İkindiyi ve yatsıyı, İmâm-ı a’zamın kavline göre kılmak ihtiyâtlı olur. Uyanamayan, vitri yatsıdan hemen sonra kılmalıdır. Yatsıdan evvel kılarsa, sonra tekrâr kılar. Uyanabilen ise, gecenin sonunda kılmalıdır.
Ahmed Ziyâ beğ, 157.ci sahîfede diyor ki, bir beldede, mahallî vasatî zemâna göre ma’lûm olan bir nemâzın şer’î vakti ile, o günkü ta’dîl-i zemânın cebrsel toplamı, hakîkî güneş zemânına göre vakt olur. Bunun ile, Ezânî zemâna göre olan zuhr vakti toplanıp, bir temkin çıkarılırsa, bu nemâzın Ezânî zemânına göre şer’î vakti elde edilir. Mecmû’ 12 den fazla olursa, bu fazlalık, ezânî vakt olur. Meselâ, Martın birinci günü, güneş İstanbulda müşterek zemâna göre sâat 18.00 de batıyor. Gurûb vaktindeki Ta’dîl-i zemân –12 dakîka olduğundan, İstanbulda hakîkî güneş zemânına göre şer’î gurûb vakti 5 sâat 44 dakîkadır.
 
Üst Alt