Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
9 -Kalb hastalıklarının, ya’nî kötü huyların mühimlerinin altmış aded olduğunu bildirmişdik. Bunlardan dokuzuncusu riyâdır. Riyâ, birşeyi olduğunun tersine göstermekdir. Kısaca, gösteriş demekdir. Âhıret amellerini yaparak âhıret yolunda olduğunu göstererek, dünyâ arzûlarına kavuşmak demekdir. Kısaca, dünyâ kazancına dîni âlet etmekdir. İbâdetlerini göstererek, insanların sevgisini kazanmakdır. [Sözleri veyâ ibâdetleri riyâ ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna (Münâfık) denir. Din bilgisi yoksa, buna (Din yobazı) denir.
Fen bilgisi olmayıp da, kendisini fen adamı tanıtıp, kendi görüşlerini, fen bilgisi olarak söyleyip, müslimânları aldatmağa, bunların dinlerini, îmânlarını bozmağa çalışan islâm düşmanlarına (Zındık) veyâ (Fen yobazı) denir. Din yobazlarına ve fen yobazlarına aldanmamalıdır.] Riyâ, ancak mülci’ olan ikrâh yapılınca câiz olur. (İkrâh), bir kimseyi istemediği şeyi yapmağa zorlamak demekdir. Ölümle veyâ bir uzvunu yok etmekle zorlamağa (Mülci’ ikrâh) denir. [Zâlimlerin, eşkiyânın işkence yapmaları da, mülci’ ikrâh olur.] Bu zemân, zorlanan işi yapmak zarûret olur. Habs etmekle ve dövmekle zorlamağa hafîf ikrâh denir. Hafîf ikrâh karşısında kalan kimsenin riyâ yapması câiz değildir. Riyânın zıddı, aksi (İhlâs)dır. (İhlâs, dünyâ fâidelerini düşünmeyip ibâdetlerini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapmakdır.) İhlâs sâhibi, ibâdet yaparken başkalarına göstermeği hiç düşünmez. Bunun ibâdetlerini başkalarının görmesi ihlâsına zarar vermez. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmekdedir) buyuruldu.
Başkalarının sevgisine ve medh etmelerine kavuşmak için, dünyâ işleri ile, onlara iyilik yapmak, riyâ olur. İbâdet ile olan riyâ bundan dahâ fenâdır. Allahü teâlânın rızâsını hiç düşünmeden yapılan riyâ, hepsinden dahâ fenâdır. İbâdet yaparak Allahü teâlâdan dünyâ menfe’atlerini istemek, riyâ olmaz. Yağmur düâsına çıkmak böyledir. İstihâre yapmak da, böyledir. Ücret ile imâmlık, hatîblik, mu’allimlik yapmak, sıkıntıdan, hastalıkdan ve fakîrlikden kurtulmak için âyet-i kerîmeler okumak da, böyledir denildi. Bunlarda hem ibâdet, hem de menfe’at niyyetleri bulunmakdadır. Ticâret maksadı ile hacca gitmek de böyledir. İbâdet niyyeti hiç bulunmazsa riyâ olurlar. İbâdet niyyeti çok olursa, sevâb hâsıl olur. İbâdetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvîk etmek niyyeti ile olursa, yine riyâ olmaz ve çok sevâb olur. Ramezân orucunu tutmakda riyâ olmaz. Allahü teâlânın rızâsı için nemâza başlayıp, sonradan hâsıl olan riyânın zararı olmaz. Riyâ ile yapılan farzlar sahîh olur. İbâdet borcu ödenmiş olur ise de, sevâbı olmaz. Et ihtiyâcını karşılamak niyyeti ile, kurban kesmek câiz olmaz. Allahü teâlâ için ve bir insan için birlikde niyyet ederek kurban kesmek câiz değildir. Allahü teâlânın rızâsı için olmayıp, yalnız hacdan, gazâdan gelen için ve gelen emîri, reîsi karşılamak için kesilen hayvân leş olur. Kesmesi ve yimesi harâm olur. Riyâdan korkarak ibâdeti terk etmek câiz değildir. Allahü teâlânın rızâsı için nemâza durup, nemâzı bitirinceye kadar hep dünyâ işlerini düşünürse, nemâzı sahîh olur. Şöhrete sebeb olacak şeklde giyinmek de riyâ olur. Din adamlarının, temiz, kıymetli elbise giymeleri lâzımdır. Bunun için, imâmların, Cum’a ve bayram günleri zînetli elbise giymeleri sünnetdir.
Fen bilgisi olmayıp da, kendisini fen adamı tanıtıp, kendi görüşlerini, fen bilgisi olarak söyleyip, müslimânları aldatmağa, bunların dinlerini, îmânlarını bozmağa çalışan islâm düşmanlarına (Zındık) veyâ (Fen yobazı) denir. Din yobazlarına ve fen yobazlarına aldanmamalıdır.] Riyâ, ancak mülci’ olan ikrâh yapılınca câiz olur. (İkrâh), bir kimseyi istemediği şeyi yapmağa zorlamak demekdir. Ölümle veyâ bir uzvunu yok etmekle zorlamağa (Mülci’ ikrâh) denir. [Zâlimlerin, eşkiyânın işkence yapmaları da, mülci’ ikrâh olur.] Bu zemân, zorlanan işi yapmak zarûret olur. Habs etmekle ve dövmekle zorlamağa hafîf ikrâh denir. Hafîf ikrâh karşısında kalan kimsenin riyâ yapması câiz değildir. Riyânın zıddı, aksi (İhlâs)dır. (İhlâs, dünyâ fâidelerini düşünmeyip ibâdetlerini yalnız Allahü teâlânın rızâsı için yapmakdır.) İhlâs sâhibi, ibâdet yaparken başkalarına göstermeği hiç düşünmez. Bunun ibâdetlerini başkalarının görmesi ihlâsına zarar vermez. Hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmekdedir) buyuruldu.
Başkalarının sevgisine ve medh etmelerine kavuşmak için, dünyâ işleri ile, onlara iyilik yapmak, riyâ olur. İbâdet ile olan riyâ bundan dahâ fenâdır. Allahü teâlânın rızâsını hiç düşünmeden yapılan riyâ, hepsinden dahâ fenâdır. İbâdet yaparak Allahü teâlâdan dünyâ menfe’atlerini istemek, riyâ olmaz. Yağmur düâsına çıkmak böyledir. İstihâre yapmak da, böyledir. Ücret ile imâmlık, hatîblik, mu’allimlik yapmak, sıkıntıdan, hastalıkdan ve fakîrlikden kurtulmak için âyet-i kerîmeler okumak da, böyledir denildi. Bunlarda hem ibâdet, hem de menfe’at niyyetleri bulunmakdadır. Ticâret maksadı ile hacca gitmek de böyledir. İbâdet niyyeti hiç bulunmazsa riyâ olurlar. İbâdet niyyeti çok olursa, sevâb hâsıl olur. İbâdetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvîk etmek niyyeti ile olursa, yine riyâ olmaz ve çok sevâb olur. Ramezân orucunu tutmakda riyâ olmaz. Allahü teâlânın rızâsı için nemâza başlayıp, sonradan hâsıl olan riyânın zararı olmaz. Riyâ ile yapılan farzlar sahîh olur. İbâdet borcu ödenmiş olur ise de, sevâbı olmaz. Et ihtiyâcını karşılamak niyyeti ile, kurban kesmek câiz olmaz. Allahü teâlâ için ve bir insan için birlikde niyyet ederek kurban kesmek câiz değildir. Allahü teâlânın rızâsı için olmayıp, yalnız hacdan, gazâdan gelen için ve gelen emîri, reîsi karşılamak için kesilen hayvân leş olur. Kesmesi ve yimesi harâm olur. Riyâdan korkarak ibâdeti terk etmek câiz değildir. Allahü teâlânın rızâsı için nemâza durup, nemâzı bitirinceye kadar hep dünyâ işlerini düşünürse, nemâzı sahîh olur. Şöhrete sebeb olacak şeklde giyinmek de riyâ olur. Din adamlarının, temiz, kıymetli elbise giymeleri lâzımdır. Bunun için, imâmların, Cum’a ve bayram günleri zînetli elbise giymeleri sünnetdir.