Attila’nın Çocuklarının İsimleri

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Hun  Kağanı Attila
Hun Kağanı Attila
Attila’nın sağlamış olduğu birlik ve üstünlük maalesef ondan sonra devam etmedi. Daha doğrusu çocukları bunu sürdüremediler. Bunun çeşitli sebepleri vardır: Kardeşler arasındaki taht mücadeleleri ve kabilelerin öne çıkma kavgaları, bunu fırsat bilen Romalı ve diğer Avrupalı kavimlerin saldırıları Attila Türklerinin varlıklarına son veren etkenlerdendir.

Onun geride bıraktığı üç çocuğu hakkında kaynaklarda bilgi bulma imkanına sahibiz. Aslında Attila’nın erkek çocuğu üç tane miydi, yoksa daha mı fazlaydı, bu da meçhuldür. Fakat belgelere aksettiği şekliyle, üçünün adını tespit edebiliyoruz ki, bunlar da; Ellak, İrnek ve Dengizik diye anılmaktadır. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu, bu Türkçe isimlerin asıllarıdır. Özellikle Latin eserlerinde sadece Avrupa Hunlarının değil; Avar, Bulgar, Kuman-Kıpçak, Peçenek vs. Türk beğlerinin adları da bozularak zikrediliyor. Ama bunların pek çoğu umumi Türk unvanı olduğundan tahrif olmamış biçimini tespit edebiliyoruz. Buna bağlı olarak Attila’nın çocuklarının unvanları da, Türk idarecilerin milattan önceki çağlardan beri kullandıkları sanlardır. Ama bu güne kadar nedendir bilinmez, bu adların gerçek şekli konusunda fazla kafa yorulmayıp, Latin-Bizans kaynaklarında nasıl geçtiyse, o haliyle kullanılagelmiştir.

Başbuğ Attila’nın en büyük oğlu Ellak’tır. Belgelerin ifadesine göre o, Attila’nın halefiydi. Ama kardeşleriyle toprakların paylaşılması hususunda anlaşmazlığa düştü ve babasının ölümünden çok kısa bir süre sonra (454) Pannonya’da (Batı Macaristan) Germen kabileleriyle yaptığı bir savaşta öldü. Diğer çocuklarının ismi gibi, Attila’nın bu en büyük oğlunun da unvanı doğru söylenmemektedir. Onun adı veya unvanı “İllig” olmalıdır. Bu zaten Orta Asya’dan beri Türk hükümdarların unvanlarında geçen bir kelimedir. Mesela 581 tarihinde Tapar (Taspar) Kağan ölünce, yerine adı Çin vesikalarında Shapo-lüeh diye anılan İllig Işbara Bilge geçmiştir. Yine bu unvanı Kara-Hanlı beğlerinin adlarında görebildiğimiz gibi, Kara-Hanlılara bazı kaynaklar da İllig Hanlar da dendiğini bilmekteyiz. Değişik Türk kitabelerinde de rastladığımız “İllig” kelimesi; “hükümdar” manasına gelmekle beraber, “devletli, saltanatlı”, anlamlarını da taşımaktadır. Dolayısıyla Attila’nın bu oğlunun adı Ellak değil, İllig olmalı ve manası da; “il sahibi, devlet sahibi” demektir. İllig transkripsiyonu hakkında bugün pek çok araştırmacı hemfikirdir.Şimdi de Attila’nın küçük oğlu İrnek’ten bahsedelim. Anlatılan bazı rivayetlere göre, o babası Attila tarafından çok seviliyordu.

Bunun da sebebi, bazı kamlar Attila’nın sağlığında, soyunun dağılacağını, fakat en küçük oğlu İrnek’ten gelenlerin yeniden bu güneşi parlatacağını söylediklerinden, çocukluğundan itibaren çok şımartılmıştı. 454 senesinde İllig Han’ın ölümünden sonra Hun merkezleri Romalı ve Germen kavimlerin eline geçtiğinden İrnek ve Dengizik Karadeniz’in kuzey taraflarına çekilmişlerdi. Uzun süren savaşlar ve kovalamacaların ardından 466’larda Bizans imparatoruna elçiler yollayarak, barış istediler. Onlar Karadeniz’in kuzeyinde ve Tuna kıyılarındaki kasabalara serbestçe girmek ve hayatlarının devamı için ticarete izin verilmesini istiyorlardı. Ama kendilerine son derece aşırı hakaretler yapıldı. Bu arada iç isyanlar da alıp, başını gitti. Araştırmacıların fikrince İrnek, Dobruca’nın kuzey kısmını kendisine üs yapmıştı. Buralarda toparlanmaya çalışan İrnek yeni bir Türk boyunun ortaya çıkmasına aracılık ediyordu ki o da, bizim Bulgarlar olarak bildiğimiz Türk kabilesiydi. Anlaşılan odur ki, İrnek baskılara dayanamayarak sonunda Bizans’ın hakimiyetini kabul etti.

Kaynaklarda İrnek olarak anılan bu Türk büyüğünün unvanını da biz “Erkin~İrkin” şeklinde düşünüyoruz. Bu da malum olduğu üzere çok eski bir Türk unvanıdır. Derece olarak il-teberlikten önceki bir alt kademedir.

Bulgar hükümdar ailesinin neşet ettiği iddia edilen Attila’nın bu oğlu hakkındaki bilgilerimiz de ancak yukarıdakilerle sınırlıdır. Erkin unvanı ilk defa bir Türk büyüğü olarak Mo-kan Kağan’ın hükümdar olmadan önceki sanları içinde görülmektedir. Bu unvana bir ara Kök Türklerin yerine, Ötüken bölgesine hakim olan Sır-Tarduşların Inanç beğinin unvanında da rastlamaktayız. Yine Türk tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil eden 605 tarihindeki isyandan sonra ortaya çıkan “Altı-Bag Bodun”un başındaki kişi de “irkin” unvanını taşıyordu. Aynı zamanda Kök Türk Börülü sülalesinden sonra devletimizi idare eden Uygurlar, başlangıçta “irkin”ler tarafından yönetildiler. 627 senesinde, Kök Türklerin sarsıntı içerisinde bulundukları bir sırada, Uygurlar ve Sır-Tarduşlar tarafından idare edilen isyanlar ortaya çıktı. Baştaki İrkin’in ölümü üzerine Uygurların liderliğine oğlu P’u-sa (Busar/belki Basar) geçti. 628 yılında Sır-Tarduşlarla işbirliği yapan P’u-sa, İl-Kagan’ın yeğenini mağlûp etti. Bu başarılarından dolayı P’u-sa, İl-teber unvanını aldı. Ayrıca “erkin” ya da “irkin” unvanına pek çok yazıtta da tesadüf edebiliriz.

Son olarak Attila’nın ikinci oğlu olan Dengizik’ten söz edelim. Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere o, bir aralık kardeşi İrnek ile birlikte hareket etmişti.
Doğu Gotlarının, Pannonya’da ki bazı Türk boylarının üzerine saldırdıklarını görünce bu Türk beyi kayıtsız kalamadı ve onlara yardıma gitti. Fakat Gotlar karşısında yenilince, Bizans’a iltica etme teklifinde bulundu. Kendisine izin verildiyse de, Bizanslı idarecilerle arası açıldı ve 469’daki bir savaşta esir edildi ve kafası kesilerek, başı İstanbul’a getirildi. Bu ikinci oğlun adı da “Tengiz” olmalıdır. Türkler ve Moğollarca kullanılan bu unvanın manası da herkesçe malum olduğu gibi, “deniz”dir.

Meşhur Oguz Kağan’ın çocuklarından birisinin ve yine dünyanın en büyük fatihleri arasında yer alan Türk-Moğol hükümdarı Çingiz’in adında gördüğümüz biçimiyle, “ebediliği, sonsuzluğu, enginliği” ifade eden bir namdır. Kelimenin sonundaki –ik belki kafaları karıştırabilir. Unvanın esasında var olup-olmadığı şüphelidir. İnsanın aklına ister-istemez böyle siyasi ve askeri bir unvan olamayacağı geliyor. Eğer Attila’nın bu oğlunun adı Tengizik ise, bu bir küçültme de olamaz mı? Yani “denizcik” manasına da gelebilir.

Netice olarak şunları söyleyebiliriz: Bir zamanlar dünyayı titreten meşhur Türk hükümdarı Attila’nın talihsiz bir şekilde öldükten sonra geride bıraktığı ve kaynaklarda adları zikredilen üç çocuğunun Türkçe unvanları; “İllig, İrkin” ve “Tengiz” olsa gerek.
Prof. Dr. Saadettin Gömeç
 
Üst Alt