Gözlerime başka bir alemden bakar gibiydiler

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Gözlerime başka bir alemden bakar gibiydiler, boş boş…

Eğer Allah’ın yeryüzündeki HALİFESİ olduğunuzu idrak etmiş bir Müslümansanız, yüce Kur ’andaki “müminler onlardır ki iyiliği emreder kötülükten sakındırırlar” emrinin gereğini yerine getirmek için harekete geçersiniz. Çünkü Allah; “(Ali İmran-142) -Yoksa Allah içinizden cihad edenleri ayırt etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?” ayeti tüm ağırlığıyla oturmuştur omuzlarınıza. Her bilgi bir yüktür ve bu yük Allah’tan ise layıkıyla kaldırılması gerekir. Artık, Allah’ın Kitabından öğrendiklerinizi insanlara anlatmak için, yollara düşersiniz.

İşte bu süreçte, bazen bildiğiniz tüm hikmetli kelimeleri kullandığınız halde derdinizi karşı tarafa bir türlü anlatamazsınız ya. Zaman zaman Allah’ın azametini, celallendiği zaman azabının hayal bile edilemeyecek derecedeki şiddetini, bazen de tüm hatalarımıza rağmen affını merhametini, rızasını ve cennetini anlatırken, pek çok kişinin gözlerinize boş boş baktığını, hiçbir şey anlayamadığını görünce hep hayrete düşersiniz ya. Sonra eksiği kendinizde arayıp, acaba neyi atladım ki anlayamadılar der, hep kendinize kızarsınız ya. Ya bilginizin, ya da anlatma kabiliyetinizin yeterli olmadığını düşünüp kendinizi başarısız bulursunuz ya. İşte böylesi anlarda içinizden bir ses şöyle der; “Artık anlatmayı bırak, seninkisi boşa kürek sallamak, ne kadar çabalasan da yeterince başarı gösteremiyorsun, baksana tebliğ ettiğin kimsenin rotasını Allah’a çevirdiği falan yok, en iyisi artık kendine dön. Belki de kendini daha fazla yetiştirmeye ihtiyacın var. Artık kendine vakit ayır vs. İşte bir program sonrası bu karma karış duygular içinde sıkıntıdan migrenim tutmuş halde dönmüştüm eve. Anlattığım bu kadar açık ayetlere rağmen, gözlerime boş boş bakan insanların siluetleri beynimde dönüp duruyordu.

Bir yandan akşam yemeğini hazırlıyor bir yandan NEDEN.,NEDEN.,NEDEN, diye sızlanıyordum ki telefonum çaldı. Sesimdeki hüznü hisseden arkadaşım sorunun ne olduğunu sorunca, ÜMMET dedim ümmet neden bu haldeyiz, ben nerde hata yapıyorum ki hayalimdeki sonuca, hedefime bir türlü ulaşamıyorum dedim. Kısa bir sessizliğin ardından, arkadaşım sert bir sesle konuşmaya başladı.

“ 1-Başkalarını bırak önce sen dön bir kendine bak, acaba sen iman ve amel olarak HAYAL ettiğin ve HEDEFLEDİĞİN noktada mısın..? Çünkü tebliğde örneklik çok önemli…

2-Kurandan iki kelime öğrenip bunu bilmeyenlere aktarmakla yoksa kendini bir şey mi sanıyorsun ki insanların bir anda değişmelerini bekliyorsun. Hidayeti verecek olan sen misin? Ve sen Peygamberlerden daha mı çok bilgiye ve daha mı güzel hitabete sahip olduğunu düşünüyorsun ki bu kadar üzgünsün. Senin hitap ettiğin kişilere Allah hidayet vermeyi dilemezse sen bir HİÇSİN HİÇ…Sana düşen Allah indinde HADDİNİ bilmek, üzme kendini Allah dilediği zaman onlar da RABLERİNİ bilecekler…

3-Sana ne oluyor ki kendine Peygamberleri örnek aldığını söylerken, bin yıl tebliğ ettikleri halde hiç ümmetleri olmayan peygamberlerden habersiz gibisin. Bu yüce peygamberler son nefeslerine kadar pes etmediler de sana ne oluyor ki üç-beş yılda pes ettin…? Allah’tan dile ki sana HİKMET gözlüklerini taksın. İşte o zaman bu insanların gözlerine neden BOŞ BOŞ baktıklarının cevabını bulacaksın…”

Arkadaşın azarlamadan beter sözleri beynimde döndü durdu yemek boyunca. Ona kızamıyordum çünkü son derece haklıydı. O günden beri hep dua ediyordum, “Rabbim bana yaşadığım her olayın, başıma gelen her sıkıntının hikmetini göster ki teselli bulayım, diye.”

Vakit gecenin son demleri, nette bir şeyler okuyarak sabah namazını beklerken okuduğum satırlarda öncelikle kendimin ve tüm insanlığın neden bu halde olduğumuzun cevabını bulmuş ve bu gerçeklik karşısında dehşete düşmüştüm. İlk bakışta sıradan bir kıssa gibi görünen olay üzerinde biraz tefekkür edince, insanlığın neden bu halde oluşunun sırları tamamen açığa çıkıyordu…

“Bir âlim ve öğrencisi, camide sabah namazlarını kılıp çıkarlar. Camiye doğru bir sarhoşun naralar atarak, etrafa küfürler savurarak, geldiğini görünce, öğrenci dayanamaz sarhoşa müdahale eder. Sarhoşun üzerine yürür, onu tartaklamaya başlar. Sarhoşu ayıplar, sözleriyle yerden yere vurur. Allaha kullukla emrolunmuşken Allah’ın sana verdiği nimetlerin şükrünü böylemi eda ediyorsun, şu mübarek saatte bizimle camide olmalıyken şu haline bak REZİL SARHOŞ. Hiç mi Allahtan korkmazsın, hesaba çekileceğin günü hiç mi düşünmezsin, ölüm hiç mi aklına gelmez, hayvanlar bile fıtratı üzerine yaşıyor sen hayvan dan da aşağılıksın hayvan herif, der. Öğrenci sarhoşa hakarete devam ederken, sarhoşun kendisini can kulağıyla dinlediğini görür. Sarhoşun öğüt aldığını düşünerek sevinir ve sesini yumuşatarak, ona Allah’ı, cenneti cehennemi anlatır. Sonrasında sarhoş bir şeyler mırıldanır, öğrenci sarhoşun “haklısın veya af edersin yada bana kim olduğumu hatırlattığın için teşekkür ederim vs cümlelerini kurmasını ümit ederken, sarhoş; abim abim bi kere öpimm, Allah çok büyük dimi abim, bi sarılalım abim diye öğrenciye sarılırken üzerine kusar… Hoca sarhoşu, Allah sana hidayet etsin hadi yoluna deyip uzaklaştırır. Sarhoş naralar atarak, ayakları yalpa yaparak önlerinden geçip giderken, hocası öğrenciye biraz kızgın biraz üzgün bir sesle sorar;

-----Evladım bu adama neden kızdın.?

-----Hocam, çünkü şarap içmişti, bu mübarek saatte insanları rahatsız ediyordu.

-----Evladım şarap içtiğini nerden anladın.?

-----Hocam, sizde gördünüz sarhoştu. Allah şarabı haram kıldığı halde şarap içmişti sarhoştu.

-----Evladım adamı neden ayıpladın, aşağıladın.?

-----Hocam sizde gördünüz, ne dediğini ne yaptığını bilmez haldeydi.

-----Evladım bu ayıpladığın kişi, haramlardan sadece bir haramı işlediği için bu halde ve bunun adına SARHOŞ diyoruz. Dönüp kendimize bir bakalım ve çevremizdekilere, her gün ne haramlar işliyoruz. "Eğer her günah tıpkı şarap gibi insanları sarhoş etseydi, yeryüzünde ayık gezen hiç kimseyi göremezdin.” Şarap içme günahının insan vücudundaki tezahürü aklın, iradenin gitmesidir. Oysaki her günah kalpte bir siyah leke oluşturarak, sahibinin aklını ve yüreğini kirletir, günahlar bir bardak temiz suya düşen mürekkep gibidir. Bu suyun rengi bulanır tadı bozulurda içilmez olur. İnsanın işlediği her haram da sahibinin akıl, duygu ve algısını bulandırır hasta eder. Zira Rabbim ayetinde; “(Bakara-10)-onların kalplerinde hastalık vardır……., der. Akıl hasta olup kendi kontrolünü kaybedince kalbi nasıl idare etsin, gözü, kulağı, konuşan dili dudağı nasıl idare etsin. Sarhoşluk; aklın ve azaların kontrolünü kaybetmesidir. Şarap içenlerin sarhoşluklarını o kişinin davranışlarına şahit olan gözlerimizle anlarız. Diğer günahları işleyip sarhoş olanları ise, onlara Allah’ın ayetleri okunduğunda ne kadar öğüt aldıklarıyla anlarız. Zira ayette “çobanın koyunlarına seslenmesi gibidir

-----Evladım ne dediğini ne yaptığını bilemeyecek kadar aklı bulanık şuursuz bir sarhoşa Allahın emirlerini anlatarak öğüt alıp hidayete ereceğinimi sandınki ona Allahı anlattın, Oysaki Allah şöyle buyuruyor; (Yasin suresi- )-9 - Hem önlerinden bir sed, hem arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler. 10 - Onları (kalplerinde hastalık olanları) uyarsanda da uyarmasan da onlara göre birdir, inanmazlar. 11 - Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele…”

Evladım işlediği günahlardan dolayı, aklı ve kalbi sarhoş olan biri, kıldan ince kılıçtan keskin olan sıratı müstakimde kaç adım yürüyebilir sanıyorsun?...Düzgün yürüyebilmesi için ayılması lazım. Sarhoşları genelde sert acı bir kahve uyandırır. Aklı ve kalbi günah ve haramlardan dolayı sarhoş olanlara, eğer Allah hidayet etmeyi dilemiş se, onları da acı musibetler uyandırır…Allah muhafaza işte bu duruma düşmemek için aklı kalbi sarhoş eden haramlardan uzak durmak lazım…”

Uzun zamandır tebliğ ettiğim pekçok kişinin neden hayatlarını düzeltemediklerini ve daha beni dinlerken gözlerime neden böyle boş boş baktıklarını bu kıssayı okuyunca anladım…Rabbim bizi, “İÇMEDİĞİ HALDE SARHOŞ OLANLARDAN EYLEMESİN BİZİ…”

NAZLI YENİDÜNYA
 
Üst Alt