Hacivatla Karagöz!

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hacivatla Karagöz!
Hacivatla Karagöz!
Davul Bahşişi


(İki arkadaş konuşarak yürüyorlar.)

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, beni bazen kızdırsan da seni görünce rahatlıyorum, Nasılsın?...

KARAGÖZ - Teşekkür ederim, iyiyim Hacı Cavcav!

HACİVAT - Hayrola, kendi kendine niye gülüp duruyorsun?

KARAGÖZ - Başıma gelenleri hatırladıkça gülmeden edemiyorum. Hah hah hah!...

HACİVAT - Hah hah hah!... Demek seni bu kadar çok güldürecek kadar tuhaf şeyler oldu.

KARAGÖZ - Pataklarım ha, sen gülme!

HACİVAT - Canım nasıl gülmeyeyim, baksana çok komikmiş...

KARAGÖZ - Köftehor, daha beni dinlemeye başlamadan neye gülüyorsun?

HACİVAT - Tamam efendim, gülmüyorum. Haydi anlat?...

KARAGÖZ - Biliyorsun, Ramazan gelince benim dededen kalma davulu köşesinden çıkarıyorum.

HACİVAT - İyi yapıyorsun Karagöz'üm! Davulsuz Ramazan tuzsuz yemeğe benziyor.

KARAGÖZ - İyi ya, ben de ilk günden davulumu gümbürdettim ki Ramazan şenlenir oldu.

HACİVAT - Aferin, eline koluna sağlık!... Sonra?...

KARAGÖZ - Dinleyeceksen çeneni kapat Hacı Cavcav!

HACİVAT - Kapattım!...

KARAGÖZ - Dün de davulumu sırtlayıp düştüm yollara... Komşu mahallede kapı numarası ile başlayıp salladım tokmağı...

HACİVAT - Aman çal davulu Karagöz'üm, çal ki şu güzel Ramazan âdetimiz unutulmasın!

KARAGÖZ - Pataklarım ha, yine çenen açıldı!

HACİVAT - Canım efendim, verdiğin bilgilere senin adına seviniyorum da konuşmadan edemiyorum.

KARAGÖZ - Davulun sesi bir güzel çıkıyor ki Hacı Cavcav, keyfime değme gitsin!...

HACİVAT - Oh oh, maşallah, gelsin bahşişler!...

KARAGÖZ - Bahşişler geldi de... Evin birisinde başıma bilsen ne işler geldi.

HACİVAT - Aman Karagöz'üm, yanlışlık mı oldu?

KARAGÖZ - Yanlışlık falan olmadı da... Huysuz Haydar beyin kapısında işler karıştı. Evde sesler var, bekle bekle bahşiş yok...

HACİVAT - Efendim yoksa geç öteki kapıya... Herkes zorla para vermek zorunda değil ki...

KARAGÖZ - Bana bak, alamadığım bahşişleri sonra senden isterim ha! Köftehor, vermeyeceklerse önceden söylesinler de boşuna tokmak sallamayayım.

HACİVAT - Sen de haklısın Karagöz'üm! Pekâlâ, bekleyince ne oldu?

KARAGÖZ - Ne olacak, ben davul çalmaya devam edince üstüme pencereden bir kova suyu boşalttı.

HACİVAT - Çok ayıp etmiş ama bir şeye mi sinirlenmiş?

KARAGÖZ - Ben kapısında davul çalmadan az evvel evini soyan hırsıza sinirlenmiş Hacı Cavcav!

HACİVAT - Canım olsun, hırsıza kızıp davulcunun başına su boşaltılır mı?

KARAGÖZ - Hay hay, boşaltılmaz ya... Huysuz Haydar beyin bütün parası çalınmış da bana verecek bahşiş bile kalmamış...

HACİVAT - Vah vah vah!... Pekâlâ sen ne yaptın?

KARAGÖZ - Ne bileyim!... Kafama su boşaltacağına, pencereden soyulduğunu söylesene, topladığım bahşişleri de verirdim.

HACİVAT - Aferin Karagöz'üm! Eeee, sonra?...

KARAGÖZ - Ben inadına kapıda çalmaya devam ediyorum.

HACİVAT - Şey, davulun ıslanmamış mı?

KARAGÖZ - Önce ıslanmamıştı. Çalıp söylediğim mâniyi duyunca kafama bir kova daha su boşlattı.

HACİVAT - Ne mânisi söyledin bakayım?

KARAGÖZ - Yarım kaldı uykusu,
Sardı bahşiş korkusu,
Haydar Bey pencereden
Başıma boşalttı su.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin Karagöz'üm!... (Konuşarak yürümeye devam ederler.)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Kurbanlık Koç


HACİVAT - (Gelir ve söylenir.) Allah Allah, her halde yanlış görmüyorum ama Karagöz buralarda ne geziyor acaba? Aaaa, yanında bir de kocaman boynuzlu, kınalı bir koç var. (Seslenir) Karagöz'üm merhaba!..

KARAGÖZ - Hoş geldin suda pişmiş balkabağı!...

HACİVAT - Aman efendim, perdede değiliz güzel konuş!

KARAGÖZ - Köftehor, perdede değiliz ama sen beni yine her yerde rahatsız ediyorsun.

HACİVAT - Canım, rahatsız olacak ne var? Geçerken seni görüp "Merhaba!..." dedim o kadar...

KARAGÖZ - Öyleyse sana bana merhaba! Haydi yoluna git!

HACİVAT - Zaten gideceğim de... Buralarda ne yapıyorsun diye merak ettim?

KARAGÖZ - Pataklarım ha, ne yaptığımı görmüyor musun?

HACİVAT - Görüyorum ama Karagöz'üm doğrusu bir şey anlayamıyorum. Bir defa Kurban Bayramı geçti. Sonra senin yedi yüz yıldır böyle bir koçla gezerken ilk defa görüyorum.

KARAGÖZ - Ne olmuş?...

HACİVAT - Ne olmuşu var mı? Yani bu koç neyin nesi?

KARAGÖZ - Babasının oğlu... Köftehor, onu ben doğurmadın ki neyin nesi olduğunu bileyim.

HACİVAT - Efendim, anlatamadım galiba... Neden beraber dolaşıyorsunuz?

KARAGÖZ - Birbirimizi kaybetmemek için Hacı Cavcav!

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, yine anlatamadım! Yani bu koçu neden gezdiriyorsun?

KARAGÖZ - Bende onu yemle besleyecek para var mı! Yeşil salata, karpuz kabuğu falan bulup yediriyorum. Açlıktan ölürse sahibine ne cevap veririm. Hayvana da yazık olur.

HACİVAT - Bu koç senin değil mi?

KARAGÖZ - Patakların ha! Ekmek Parası zor buluyorum. Bu koçu nasıl alacağım, alay mı ediyorsun?

HACİVAT - Alay olur mu Karagöz'üm! Fakat senin olmadığına göre sahibinden her halde para alacaksın?

KARAGÖZ - Ne parası?...

HACİVAT - Koçu dolaştırıp karnını doyuruyorsun diye...

KARAGÖZ - Sana öyle mi söyledi Cavcav?...

HACİVAT - Kim?...

KARAGÖZ - Bu koçun sahibi?

HACİVAT - Anlayamadım, yani sen bu koçun sahibini de mi tanımıyorsun?

KARAGÖZ - Köftehor, sahibini tanısam is aramayı bırakır, uyuklamayı terkeder böyle ortalıkta dolaşır mıyım? Üstelik bu hayvanın yanında pek eğilmeye de gelmiyor. Arkadan insanın poposuna öyle vuruyor ki... Üç defa onun yüzünden kaldırımları yaladım.

HACİVAT - Vah vah vah, geçmiş olsun Karagöz'üm!

KARAGÖZ - Sağolasın!...

HACİVAT - Fakat benim aklım iyice karıştı. İkiniz böyle daha ne kadar beraber dolaşıp duracaksınız.

KARAGÖZ - Yorgunluktan bir yere düşüp bayılana kadar...

HACİVAT - Canım şakayı bırak!

KARAGÖZ - Köftehor, anlamıyor musun bir yandan da sahibini arıyoruz.

HACİVAT - Bak bu doğru... Ayrıca sahibi belki sizi görüp koçunu tanır da sana bolca bahşiş verir

KARAGÖZ - Âmin!... Ne kadar bahşiş verir?

HACİVAT - Bilemem ama yine aklıma bir soru takıldı?

KARAGÖZ - Aklına boru mu takıldı?...

HACİVAT - Saçmalama!... Söyle bakalım sen bu koçu nerede buldun Karagöz'üm?...

KARAGÖZ - Nerede olacak, bayramın ilk günü seninle bayramlaşıp bahçenizden yola çıktım ki peşimden geliyor. Ayıp olmasın diye "Git" diyemedim.

HACİVAT - Allah iyiliğini versin, desene bu bizim kaybolan koçumuz! Ver bakayım ipi! (Koçu alıp gider.)

KARAGÖZ - (Seslenir.) Hacı Cavcav, Benim bahşiş ne olacak?... (Gider)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Bayramlaşma Bayramı


(Karagöz gelir, içeri girerler.)

HACİVAT - Karagöz'üm hoş geldin!...

KARAGÖZ - Hoş bulduk Hacı Cavcav, hoş bulduk!... Ver elini öpeyim!

HACİVAT - Efendim, bu ne el öpmesi?...

KARAGÖZ - Pataklarım ha, öğrenemedin mi? Bayramlaşma el öpmesi tabi...

HACİVAT - Tamam, biliyorum da, bayramın daha ilk gününde bu kaçıncı bayramlaşma?

KARAGÖZ - Köftehor, kaçıncı olursa olsun, bayramlaşma kötü mü?

HACİVAT - Canım kötü olur mu? Bayram güzel, bayramlaşma çok güzel ama...

KARAGÖZ - İyi ya, benim bayramın ilk günü fırsat buldukça senin elini öpmem de hepsinden güzel...

HACİVAT - Artık yeter efendim! Bayram namazından sonra sabah câmide bayramlaştık.

KARAGÖZ - Yalan söyleme! Bayram bahşişi almak herkesin içinde ayıp olur diye dışarıda bayramlaştım.

HACİVAT - Her ne ise... Beraber yürüdük, evlerimize ayrılırken tekrar bayramlaştın! Yine ses çıkarmadım.

KARAGÖZ - Hele ses çıkar da göreyim. "Hacivat benimle bayramlaşmıyor, elini öptürmüyor" diye bağırırım.

HACİVAT - Zaten ben de, sana inanan çıkar da eşe dosta bayram günü rezil olurum diye çekiniyorum.

KARAGÖZ - İyi yapıyorsun Hacı Cavcav!...

HACİVAT - İyi yapıyorum ya, durmadan elini öpen sadece sen olsan ona da razıyım. Çocukların torunların daha câmide iken senin arkanda kuyruk olmaya başladı.*

KARAGÖZ - Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uzasın?

HACİVAT - Yani, sen elimi öperken bir bakıyorum ki onlar da arkanda sıraya girmişler.

KARAGÖZ - Ne olacak ya?... Senin arkanda sıraya girecekler de, senden sonra ben çocuklarımın, torunlarımın mı elini öpeceğim?

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil... Yani onların da senden sonra el öpmelerine de bir şey dediğim yok amma.

KARAGÖZ - Eeee, amması ne demek oluyor?

HACİVAT - Bahşişini almadan önümden çekilmiyorsunuz.

KARAGÖZ - Senin iyiliğin için öyle yapıyoruz.

HACİVAT - O nasıl oluyor bakalım?

KARAGÖZ - Köftehor, el öpüp de bayram bahşişimizi almasak görenler ne der?

HACİVAT - Hiçbir şey demezler...

KARAGÖZ - Ben öğretirim. "Hacivat, bayramda elini öpen Karagöz ile çocuklarına ve torunlarına bahşiş vermedi, çok ayıp etti" derler.

HACİVAT - İşin aslını astarını bilmezlerse tabii ayıplarlar. Fakat ben de senin çocuklarını torunlarını peşine takıp, benden bahşiş almak için kaç defa elimi öptüğünü söylersem ya sana ne derler?

KARAGÖZ - Bir şey demezler, beni ayıplamazlar.

HACİVAT - Allah Allah, neden?...

KARAGÖZ - Köftehor, sen Hacivat'sın, Ben Karagöz'üm!... Hem gülüp geçerler, hem de "Aferin, Karagöz ne akıllı, işini bilen adammış..." derler.

HACİVAT - Hiç güleceğim yoktu. Hah hah hah!...

KARAGÖZ - Hah hah ya, ben seni şimdi iyi güldürürüm. Unuttum zannetme de hele şu el öpme bayram bahşişimi ver bakalım Hacı Cavcav!

HACİVAT - Pekâlâ, az olacak ya kusura bakma! (Verir.)

KARAGÖZ - Zararı yok, üstünü sonra tamamlarsın! (Alır.)

HACİVAT - Nasıl oldu da bu sefer yalnız geldin?

KARAGÖZ - Kim dedi yalnız geldiğimi? Çoluk çocuk da yola çıkmışlardır. Sen paraları hazırla.

HACİVAT - Aman Allah'ım, sen bana sabır ver!

KARAGÖZ - Tamam Hacı Cavcav, anlaştık! Allah sana sabır versin, sen de bize her bayramda el öptükçe bahşiş ver. (Karagöz ve sonra Hacivat giderler.)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hacivat ve Karagöz’ün kısa bir repliği…


HACİVAT - Hoş geldin sevgili Karagözüm!

KARAGÖZ - Hoş bulduk kel kafalı kara üzüm!

HACİVAT - Nereden gelip, nereye gidiyorsun bakalım?

KARAGÖZ - Bir yere gittiğim yok da, oğlumla kaç saattir okuma-yazma çalıştık Biraz gezeyim dedim

HACİVAT - Tabii iyi yaptın efendim, kafan balon olmuştur

KARAGÖZ - Hay hay, kafam balon oldu da uçmasın diye boynuma yapıştırdım

HACİVAT - Hemen yanlış anlama, yani uzun zaman ders çalışmaktan kafan şişmiştir

KARAGÖZ - Kafam pişti de soğutmaya çıktım

HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Neyse, çalışmalar iyi gidiyor mu?

KARAGÖZ - Hem de nasıl iyi gidiyor bilemezsin Hacı Cavcav! Sen söyle de müdür benim ilkokul diplomamı hazırlasın

HACİVAT - Efendim sen hele hepsini iyi öğren de diploma işi kolay

KARAGÖZ - Şey, okuma yazma öğrenirsem diploma başka başka ne işime yarayacak?

HACİVAT - Bak, meselâ artık mühüre lüzum kalmayacak

KARAGÖZ - Yerine kimse bakmayacak mı?

HACİVAT - Kimin yerine Karagözüm?

KARAGÖZ - "Artık müdüre lüzum kalmayacak" dedin ya!

HACİVAT - Efendim müdür değil mühür! Hani imza yerine bastığın damga yok mu?

KARAGÖZ - Öyle söylesene köftehor!
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hacivat: Merhaba Karagöz’üm.

Karagöz: Hoş geldin suda pişmiş bal kabağı.

Hacivat: Aman Karagöz’üm benimle güzel konuş. Gel seninle Bursa’yı gezip dolaşalım.

Karagöz: Kime dalaşalım.

Hacivat: Dalaşalım değil Karagöz’üm dolaşalım.

Karagöz: Nereyi dolaşalım?

Hacivat: Bursa’yı dolaşalım dedim ya Karagöz’üm sen beni dinlemiyorsun.

Karagöz: Hı peki anladım Hacivat’ım.

Hacivat: Gel şuradan dolmuşa binelim.

Karagöz: Ne dolmuş Hacivat’ım. Tepemin tasını attırma. Açtırma benim bayramlık ağzımı tepelerim ha!

Hacivat: Seninle arabaya binip Bursa’yı dolaşalım diyorum, anlamıyorsun.

Karagöz: Hı tamam anladım. Hadi arabaya binelim.

Beraber arabaya binerek Bursa’yı gezerler. Son olarak Kapalıçarşı’ya giderler.

Karagöz: Hacivat’ım bu insanlar delirmiş, kendi kendilerine konuşuyorlar.

Hacivat: Sen de bir şey bilmiyorsun Karagöz’üm telefonla konuşuyorlar.

Karagöz: Telefon da nedir?

Hacivat: İletişimi sağlıyor Karagöz’üm.

Karagöz: İyi, çok güzel Hacivat’ım. Teknoloji çok gelişmiş.

Karagöz: Neyse benim gitmem lazım.

Hacivat: Tamam sonra görüşürüz hoşçakal.

Karagöz: Oh çok şükür senden kurtuluyorum.



 
Moderatör tarafında düzenlendi:

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
k4_1241437643.jpg



cok teşekkürler üstadım eglenceli bir sayfa olmuş...buda benden olsun haaa
 
Üst Alt