Hüküm ve hakimiyet

faruk islam

Özel Üye
H Ü K M - H Â K İ M İ Y E T
"Hepsi de Kitabı (Tevrat ve İncil'i) okumakta oldukları halde yahûdiler: 'Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir' dediler. Hıristiyanlar da: 'Yahûdiler doğru yolda değillerdir' dediler. Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında tıpkı onların söylediklerini söylediler.
animislam3en4nu1.gif
, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyâmet günü onlar hakkında hükmünü verecektir." (2/Bakara, 113)
Hükm ve Hâkimiyet; Anlam ve Mâhiyeti
"Hükm" kelimesinin sözlük anlamı, yargı ve yargıda bulunmak, hükmetmek, karar vermek, idare etmek, ata gem vurmak demektir. Hakkında âyet ve hadis olan itikada ve ibâdete ait bütün prensiplere “hüküm” denilir. Hükmün çoğulu “ahkâm”dır. Ayrıca, hâkimlik, âmirlik, tesir gücüne sahip olma gibi anlamlarda da kullanılır. Emir ve irâde demektir. Gerçekte hüküm, kelime anlamıyla önlemek, engel olmak, menetmek anlamındadır; hâkim kelimesi de haksızlığa engel olan demektir. Bir şeyin iyice araştırılıp soruşturulmasından sonra verilen karara “hüküm” denir. Mahkemelerde hâkimlerin verdiği karar gibi; filan adam, “bu konuda şöyle hükmetti”, “falancanın hükmü şöyledir” denilir. Sözü geçmek, hükmünü yürütmek, kuvvetli ve güç sahibi olmak anlamlarına da gelir. Bu mânâda; “
animislam3en4nu1.gif
’ın dediği olur” anlamında “
animislam3en4nu1.gif
’ın hükmü her şeye geçerlidir” deriz.
kıhta Hüküm: İslâm fıkhında hüküm,
animislam3en4nu1.gif
’ın ve peygamberinin emir, yasak ve serbest bırakma gibi konulardaki prensiplerinin tümüne denir. İnsanların işlediği fiillere; farz, vâcip, sünnet, bâtıl, mekruh, fâsit, şart, rükün gibi özelliklerin verilmesine “şer’î hüküm” denir. Bunlardan emir ve yasak kapsamında olanlara “teklifî hüküm” denmektedir.
aKur’an-ı Kerim’de, insan fiilleriyle ilgili beş yüz kadar âyet vardır. Bunlara “ahkâm âyetleri” denmektedir. Peygamberimizin, ahlâk, öğüt, âhiret, ibâdet, muâmelât (insan ilişkileri) ve ukubat (cezalar) ile ilgili hadislerine de “hüküm-ahkâm hadisleri” adı verilir.
Bir konuda
animislam3en4nu1.gif
’ın bir hükmü varsa ve O’nu gerek Kur’an’la, gerek peygamberi ile bize bildirmişse, insana düşen o hükme teslim olmak, tüm işlerinde
animislam3en4nu1.gif
’ın hükmünü uygulamaktır.
animislam3en4nu1.gif
’ın hükümleri dışındakilere “câhiliyye hükmü” denir. Mü’minler, câhiliyye ile hükmetmezler (5/Mâide, 50). İman edenler, dinî hükümlere teslim olurlar, bir konuyla ilgili veya insanlar hakkında hüküm verme durumunda olurlarsa, adâletle hükmederler (4/Nisâ, 58). Fıkıh Usûlüne göre hüküm, mükelleflerin (yükümlülerin) fiillerine bağlanan şer’î özelliktir. Şer’î hükmün kaynağı da yalnızca
animislam3en4nu1.gif
’tır. Hüküm
animislam3en4nu1.gif
’tan kaynaklandığı için
animislam3en4nu1.gif
’ın güzel isimlerinden biri el-Hakem, biri de el-Hakîm'dir.
Sünnetullah gereği, insanlar toplum halinde yaşamak durumundadırlar. Cemiyetin düzeni ise, birtakım emirlerin ve hükümlerin çevresinde teşekkül eder. Bu noktada karşımıza; “hüküm nedir? Hükmetme hakkı kime aittir?” gibi sualler çıkacaktır. Araplar, atı gemlemeye de hukm derler. Dolayısıyla "hukm"ün “zapt u rabt altına alıp terbiye etme, boyun eğdirme” mânâsı sözkonusudur. Hâkim, mahkeme, hakem gibi günümüzde sık sık kullanılan kelimeler, aynı kökten gelir. Hüküm sahibi denildiği zaman, Türkçede kullanıldığı şekliyle, “hâkimiyet ve egemenlik” kelimeleri gündeme girer. “Hâkimiyet kayıtsız, şartsız ulusundur” sloganında; yönetme ve hüküm koyma hakkının kime ait olduğu noktasında bir tercih vardır. Bu tercih, “ulusun gücünün üstünde, hiçbir gücün olmadığı” iddia ve ifadesidir. İslâmî ıstılahta; “mükellefin fiillerine iktiza eden hitab-ı ilâhînin eserine hüküm denilir” şeklinde tarif edilmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de, “(Ve şu emri indirdik:) İnsanlar arasında
animislam3en4nu1.gif
’ın indirdiği hükümlerle hükmet! Sakın onların (insanların) hevâ ve heveslerine uyma” (5/Mâide, 49) emri verilmiştir. Dolayısıyla hiç kimsenin,
animislam3en4nu1.gif
’ın indirdiği hükümlere mukabil olmak ve o hükümlerin yerine geçmek üzere hüküm koyma hakkı yoktur. İnsanların hevâ ve heveslerinden kaynaklanan hükümlere câhiliyye hükmü denilmiştir. Müslüman, kayıtsız şartsız olarak,
animislam3en4nu1.gif
’ın ve Rasûlü’nün hükümlerine tâbi olan kimsedir. “Aralarında hüküm verilmek üzere
animislam3en4nu1.gif
'a ve Rasûlü’ne çağrıldıkları zaman, iman edenlerin sözü, ancak ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte asıl murâdına erenler bunlardır.” (24/Nûr, 51) Arzularını İslâm’a tâbi kılmayan kimselerin iman iddiaları bir vehimden ibarettir. Zira Rasûl-i Ekrem şöyle buyurmuştur: “Nefsim yed-i kudretinde olan
animislam3en4nu1.gif
'a yemin olsun ki, arzusunu İslam’a tâbi kılmayan kimse iman etmiş olmaz.” (İbn Kesir, III/490)
Kur’an’da “Dinde zorlama yoktur. Hakikat, iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır. Artık kim tâğutu tanımayıp da
animislam3en4nu1.gif
'a iman ederse, o muhakkak kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa yapışmıştır.
animislam3en4nu1.gif
, hakkıyla işiten ve her şeyi kemâliyle bilendir.” (2/Bakara, 256) hükmü beyan buyrulmuştur. Dolayısıyla insan için iki yol mevcuttur. Birincisi:
animislam3en4nu1.gif
'a iman etmek ve hayatını İslâmî hükümlere göre düzene koymak. İkincisi: Tâğuta kalben teslim olup, hevâ ve heveslere göre yaşamak. Bu iki yolun dışında, üçüncü bir yoldan söz etmek mümkün değildir. Tâğut kelimesi, tuğyan etmek (azgınlaşarak isyan etmek) manasınadır. Kendisi için tayin edilmiş olan sınırın dışına taşan her şey tâğuttur. İslâmî ıstılahta;
animislam3en4nu1.gif
’ın indirdiği hükümlere mukabil olmak ve onların yerine geçmek üzere hüküm koyan her güce tâğut ismi verilmiştir. Tâğut, sapıklıkta önderlik (liderlik) eden herkese şâmildir. Tâğutî güçlerin icad ettiği hükümlere câhiliyye hükümleri demek mümkündür. Nitekim Kur'an'da;
“Onlar, hâlâ cahiliyye (devri)nin hükmünü mü arıyorlar? Şüphesiz, yakîn sahibi (gerçek iman ve ilim sahibi) bir kavim indinde, hükmedici olarak
animislam3en4nu1.gif
’tan daha güzel kim vardır?” (5/Mâide, 50)

buyrulmuştur. Câhiliyye devrinin hükmünden maksat, “darü’n-nedve” isimli mecliste, insanların hevâ ve heveslerinden (ideolojilerinden) yola çıkılarak hazırlanan ve bütün zümreleri bağlayıcı olan kanunlardır.
Hz. Adem’den itibaren bütün peygamberler, insanları,
animislam3en4nu1.gif
’ın emirlerine ve hükümlerine göre yaşamaya dâvet etmişlerdir. Bu dâvet, peygamberlerin vârisleri olan âlimler tarafından kıyâmete kadar devam edecektir. Kur’an’da Hz. Yusuf kıssası beyan edilirken bütün insanlığa şu hatırlatma yapılmıştır:

“Sizin
animislam3en4nu1.gif
’ı bırakıp da taptıklarınız kendinizin ve atalarınızın takmış olduğu (kuru) isimlerden başkası değildir.
animislam3en4nu1.gif
bunlara hiçbir hüccet indirmemiştir. Hüküm sadece
animislam3en4nu1.gif
'a mahsustur (ondan başkasına ait değildir).
animislam3en4nu1.gif
, kendisinden gayrisine ibâdet etmenizi emretmemiştir. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (12/Yûsuf, 40)
Hüküm ve emir,
animislam3en4nu1.gif
'a mahsustur. Hesap gününü düşünen her insan yeryüzünde,
animislam3en4nu1.gif
’ın emirlerini tebliğ ve hükümlerini infaza memur kılındığını asla unutmamalıdır. Kur’an’da,

animislam3en4nu1.gif
, hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?” (95/Tîn,
cool.gif
denilmektedir.
animislam3en4nu1.gif
, mutlak hüküm koyucu, hükmeden, hükmünü geçirendir.
 
Üst Alt