Kur'ânın telkin ettiği konuşma uslubü...

MURATS44

Özel Üye
Îman; Allâh'a samîmî bir muhabbetle bağlılıktır. Mü'minin Allâh'a vuslat yolunda en büyük sermâyesi
smiliv.gif
muhabbetidir. Fakat davranışlara intikal etmeyip sözde kalan bir muhabbet
smiliv.gif
tek başına kâfî değildir. Muhabbetin kâmil neticesi
smiliv.gif
edebe riâyetle elde edilebilir.

Edep ise
smiliv.gif
rûha ferahlık veren bir gül kokusu gibidir. O kokunun
smiliv.gif
mü'minin gönül dokusuna güzelce nüfûz etmesi ve hayatının her safhasında hissedilmesi îcâb eder. Ne zaman ki davranışların hâkim vasfı edep
smiliv.gif
nezâket ve zarâfet hâline gelir
smiliv.gif
bu aynı zamanda îmânın kemâlinin de tescîli demektir. Zîrâ Hak dostu Mevlânâ'nın ifâdesiyle:

"Aklım
smiliv.gif
kalbime; «Îmân nedir?» diye sordu. Kalbim ise aklımın kulağına eğilerek dedi ki: «Îmân
smiliv.gif
edepten ibârettir!»"

Dolayısıyla Hak dostu kâmil mü'minlerin her hâl ve davranışı
smiliv.gif
bir edep ve nezâket tâlimidir. Rabbimiz de Kur'ân-ı Kerîm'de bildirdiği ölçülerle bizleri kulluk edebine dâvet etmektedir.

Edep kâidelerine tâbî kılınması gereken beşerî davranışlarımızın başında "konuşma" gelir. Konuşma
smiliv.gif
kişinin aklî ve kalbî seviyesini
smiliv.gif
îmânî ve ahlâkî durumunu gösteren mücellâ bir ayna gibidir. Nitekim büyükler; "İnsan
smiliv.gif
dilinin altında gizlidir." demişlerdir. Dolayısıyla
smiliv.gif
ince ruhlu ve zarif bir mü'minin konuşması da nâzik ve edepli olur. Şu hâdise
smiliv.gif
buna ne güzel bir misaldir:

Kubâs bin Üşeym -radıyallâhu anh-:

"-Ben ve Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
smiliv.gif
Fil Senesi'nde doğduk." der. Osman bin Affân -radıyallâhu anh- ona:

"-Sen mi daha büyüksün
smiliv.gif
yoksa Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- mi?" diye sorar. O mübârek sahâbî
smiliv.gif
şu edep numûnesi karşılığı verir:

"-Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-
smiliv.gif
benden çok çok ve târife sığmaz derecede büyüktür. Doğumda ise ben O'ndan daha eskiyim..." (Tirmizî
smiliv.gif
Menâkıb
smiliv.gif
2/3619)

İşte örnek nesildeki rûh inceliğinin lisâna aksetmiş hâli... Düşünmek îcâb eder ki
smiliv.gif
bu kadar nâzik
smiliv.gif
zarif ve ince bir lisan kullanmayı telkin eden gönül hassâsiyeti; hangi terbiyenin
smiliv.gif
hangi eğitimin mahsûlüdür?..

Kâinâtta bütün varlıklar kendi dillerince Hakk'ı zikir ve tesbîh ile meşgul olurlar. Mahlûkât içinde lisânın en gelişmiş şekli ise
smiliv.gif
insan nesline lutfedilmiştir. Nitekim Kur'ân-ı Kerîm'de:

"Rahmân
smiliv.gif
Kur'ân'ı öğretti
smiliv.gif
insanı yarattı
smiliv.gif
ona beyânı öğretti."(er-Rahmân
smiliv.gif
1-4) buyrulur.

Rabb'imizin biz kullarına Kur'ân'ı öğrettiğini ve hemen akabinden de beyan kâbiliyeti
smiliv.gif
yâni konuşma
smiliv.gif
îzah ve ifâde istîdâdı bahşettiğini bildirmesinde
smiliv.gif
üzerinde düşünülmesi gereken nice hikmetler vardır. En başta Rabbimiz
smiliv.gif
biz kullarından
smiliv.gif
insanlar arası münâsebetlerde Kur'ân ölçüleriyle terbiye edilerek şekillendirilmiş bir konuşma üslûbu istemektedir.

Öte yandan Kur'ân-ı Kerîm'in en mühim vasıflarından biri de
smiliv.gif
fesâhat ve belâgati
smiliv.gif
yâni eşsiz edebî kıymetidir. Her fânî eser birkaç kez okununca bıkkınlık verir. Kur'ân ise
smiliv.gif
okundukça lezzeti artar. Âyet-i kerîmede buyrulur:

"Allah sözün en güzelini
smiliv.gif
birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi..." (ez-Zümer
smiliv.gif
23)

Nitekim edebiyat fuarlarında birinci gelen söz üstâdı Arap şâirler
smiliv.gif
Kur'ân âyetlerinin eşsiz fesâhat ve belâgat kudretini gördüklerinde
smiliv.gif
Kâbe'nin duvarlarına asılmış olan şiirlerini indirmek mecbûriyetinde kalmışlardır.

Dolayısıyla kelâmî bir mûcize olan Kur'ân'a muhâtap kılınan mü'minlerin
smiliv.gif
onun ahlâkıyla ahlâklanması ve onun kelâmî güzelliklerine de yaklaşmaya gayret etmesi lâzımdır. Yâni en mükemmel ifâde kudretine mâkes olan Kur'ân-ı Kerîm
smiliv.gif
bizden de pırlanta ifâdeler ister. Maksadı güzel ve tesirli bir şekilde ifâde edebilmek için
smiliv.gif
berrak bir su gibi akıcı ve rûha huzur veren
smiliv.gif
düzgün bir lisan şarttır. Zîrâ İslâm'ın güzellik
smiliv.gif
nezâket ve zarâfeti
smiliv.gif
lisan güzelliği ile de sergilenmelidir.

Kur'ân'ın Rahmet Lisânına Âşinâ Olmak...

Kur'ân'ın hikmet ve sırları
smiliv.gif
bir okyanus gibi derindir. Lâkin herkes kendi kalbî derinliği nisbetinde ondan istifâde eder. Kişinin kalbî istiâbı bir terzi yüksüğü kadar küçükse
smiliv.gif
o uçsuz bucaksız deryâdan alabileceği nasip de o nisbette olacaktır. Avâm-havâs bütün mü'minler aynı rahle önünde diz çöküp Kur'ân okurlar
smiliv.gif
fakat herkes kendi kalbî seviyesi kadar hisse alır. Kur'ân'ın mânâları
smiliv.gif
kulun Hakk'a yakınlığı derecesinde açılır.

O hâlde kendimize sormalıyız: Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız'ın bizlere gönderdiği mektup olan Kur'ân-ı Kerîm'e karşı merak ve alâkamız
smiliv.gif
fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede yüksek bir seviyede mi? Onu ne kadar okuyup anlama ve hikmetine erebilme gayretindeyiz? Anlayamadıklarımızı bilenlere soruyor
smiliv.gif
onun muhtevâsıyla yeterince meşgûl oluyor muyuz?

İşte bu nevî suallere tatminkâr cevaplar verebildiğimiz zaman
smiliv.gif
Kur'ân'ın rahmet lisânına âşinâ olabiliriz.

Dünyevî maîşet ve apolet derdiyle bir beşer lisânını öğrenmek için gösterilen gayretleri düşünelim: Bilhassa günümüzde global bir dünyada yaşar olduk. Bu yüzden yabancı bir lisan öğrenmek için kurslara gidilip çok ciddî emekler veriliyor
smiliv.gif
büyük masraflar ediliyor. Hattâ ömrün bir kısmı
smiliv.gif
o lisanın konuşulduğu ülkelerde tüketiliyor. Hattâ bu iş
smiliv.gif
büyük bir ticârî sektör hâline de geldi.

Tabiî ki lisan öğrenmek güzel bir şeydir. Fakat bütün dillerin yaratıcısı ve sahibi Cenâb-ı Hakk'ın biz kullarından
smiliv.gif
insanlık şeref ve haysiyetini muhâfaza ederek yaşamamız için ilk başta öğrenmemizi murâd ettiği lisan
smiliv.gif
"Kur'ân Lisânı"dır. Bu ise kuru kuruya bir Arapça öğrenmek değil
smiliv.gif
Kur'ân'ın rahmet lisânıyla konuşabilmeyi öğrenmektir. Bunun da yolu; önce Kur'ânî îkazlara göre dilimizi düzeltip terbiye etmek
smiliv.gif
sonra da ilâhî telkinlerle onu güzelleştirmekten geçer.

Günümüzde insanî münâsebetlerde yaşanan pek çok sıkıntı
smiliv.gif
lisânın yanlış kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Zîrâ dil
smiliv.gif
hayrın anahtarı olabileceği gibi
smiliv.gif
doğru kullanılmadığında şerre de anahtar olabilir. Bunun için dilimizin kalplere batan bir diken olmamasına çok dikkat etmemiz îcâb eder. Nitekim ecdâdımız; "Kılıç yarası onulur
smiliv.gif
dil yarası onulmaz." demişlerdir.

Dolayısıyla konuşmadan önce düşünmek
smiliv.gif
sözün varacağı noktayı iyi hesab etmek gerekir. Konuşmak
smiliv.gif
eline bir taş alıp atmak gibidir. O taşın nereye düşeceğine dikkat etmelidir. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- da bu hakîkate işâretle:

"...Özür dilemeni gerektiren bir sözü konuşma!.." buyurmuşlardır.(İbn-i Mâce
smiliv.gif
Zühd
smiliv.gif
15)

Söylenmiş bir söz
smiliv.gif
yaydan çıkmış bir ok gibidir; bir daha geri dönmesi mümkün değildir. İnsan
smiliv.gif
söylemeden önce sözünün hâkimi iken
smiliv.gif
söyledikten sonra onun mahkûmu olur. Söylenmemiş bir sözü her zaman söyleme imkânı vardır. Fakat söylenen bir sözü de dâimâ müdâfaa etmek veya hesâbını vermek gerekir.

Kâmil mü'minler
smiliv.gif
evvelâ söyleyecekleri sözün fayda verip vermeyeceğine dikkat eder
smiliv.gif
kendilerine veya muhâtaplarına zarar verecekse sükûtu tercih ederler. Ayrıca
smiliv.gif
hangi sözü hangi seviyede ve nasıl söyleyeceklerine de îtinâ gösterirler. Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- ne güzel söyler:

"Ne söylediğini
smiliv.gif
kime söylediğini ve ne zaman söylediğini iyi düşün!"

Mü'min
smiliv.gif
firâset sahibi olmalı
smiliv.gif
muhâtabına göre konuşma üslûbunu ayarlamalıdır. Zîrâ bir kimseyi sevindiren bir davranış
smiliv.gif
bir başkasını üzebilir. Dolayısıyla muhâtabının psikolojik durumunu tespit edebilmek ve iki üç merhale sonrasını düşünerek söz söylemek gerekir. Yâni en sonda söylenecek bir sözü en başta söylememek îcâb eder. İnsanlar da dâimâ böyle firâset sâhibi kimselerin nasihat ve beyanlarına hayrân olur ve îtimâd ederler.

Bunun içindir ki Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanlara ilgi duyacakları konulardan yaklaşır ve muhâtabının idrak seviyesine göre konuşma üslûbunu ayarlardı. Bir bedevîye onun anlayabileceği temel esasları tebliğ eder
smiliv.gif
yüksek istîdatlı sahâbîlerine ise havâs seviyesindeki sır ve hikmetleri de naklederdi. Nitekim Peygamber Efendimiz'in Hazret-i Ebû Bekir ile husûsî bir sohbetine şâhid olan Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-büyük ilim ve irfânına rağmen:

"-Ben onların yanında sanki Arapça bilmeyen biri gibi kaldım. Sözlerinden bir şey anlayamadım." buyurmuştur.

İşte böyle yüksek hakîkatlerin sığ idrakler tarafından yanlış anlaşılmasına mahal vermemek içindir ki Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:

"Ey İbn-i Abbâs! İnsanlara akıllarının almayacağı bir söz söyleme. Zîrâ böyle yapman
smiliv.gif
fitneye düşmelerine sebep olur." buyurmuştur. (Deylemî
smiliv.gif
V
smiliv.gif
359)

Hazret-i Mevlânâ da âdeta bu hadîs-i şerîfin şerhi mâhiyetinde:

"Körler çarşısında ayna satma
smiliv.gif
sağırlar çarşısında gazel atma!" diye nasihat etmiştir.

Birgün Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- devesinin üzerinde
smiliv.gif
arkadaşları da O'nun önünde gidiyorlardı. Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh-:

"-Ey Allâh'ın Elçisi! Siz'i rahatsız etmeyeceksem
smiliv.gif
yanınıza yaklaşmama izin verir misiniz?" diye sordu. Peygamber Efendimiz izin verince Hazret-i Muâz:

"-Canım Sana fedâ olsun
smiliv.gif
yâ Rasûlallah! Cenâb-ı Mevlâ'dan niyâzım
smiliv.gif
bizim emânetimizi Sen'den önce almasıdır. Allah göstermesin ama
smiliv.gif
Sen bizden önce vefât edersen
smiliv.gif
Sen'den sonra hangi ibâdetleri yapalım?" diye sordu.

Hazret-i Peygamber bu soruya cevap vermedi. Bunun üzerine Muâz:

"-Allah yolunda cihâd mı edelim?" diye sordu. Peygamber Efendimiz:

"-Allah yolunda cihâd güzel şeydir; ama insanlar için bundan daha hayırlısı vardır." buyurdu.

"-Yâni oruç tutmak
smiliv.gif
zekât vermek mi?"

"-Oruç tutmak
smiliv.gif
zekât vermek de güzeldir."

Muâz -radıyallâhu anh-
smiliv.gif
bu minvâl üzere insanoğlunun yaptığı bütün iyilikleri sayıp döktü. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- her defâsında:

"-İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır." buyuruyordu. Hazret-i Muâz:

"-Anam
smiliv.gif
babam Sana kurban olsun
smiliv.gif
insanlar için bunlardan daha hayırlı olan nedir?" diye sorunca Peygamber Efendimiz ağzını gösterdi ve:

"-Hayır konuşmayacaksa susmak." buyurdu.

Muâz -radıyallâhu anh-:

"-Konuştuklarımızdan dolayı hesâba mı çekileceğiz?" diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
smiliv.gif
Muâz'ın dizine hafifçe vurarak ona şunları söyledi:

"-Allah hayrını versin ey Muâz! İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen
smiliv.gif
dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allâh'a ve âhiret gününe inanıyorsa
smiliv.gif
ya hayırlı söz söylesin veya sussun
smiliv.gif
zararlı söz söylemesin! Sizler hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkınız; zararlı söz söylemeyerek rahat ve huzûra kavuşunuz."(Hâkim
smiliv.gif
IV
smiliv.gif
319/7774)

Dolayısıyla mü'min
smiliv.gif
söylemiş olduğu sözlerin ilâhî kameralar tarafından kaydedildiğini aslâ unutmamalıdır. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuştur:

"İnsan hiçbir söz söylemez ki
smiliv.gif
yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın." (Kâf
smiliv.gif
18)

Bu dünyada her sözümüzden dolayı hesaba çekilmesek bile
smiliv.gif
âhirette mutlaka hesaba çekileceğiz. Bu yüzden ağzımıza giren lokmalar kadar ağzımızdan çıkan sözlere de ciddiyetle dikkat etmemiz şarttır. Yine bu hikmete binâendir ki
smiliv.gif
Kur'ân-ı Kerîm'de
smiliv.gif
söz söyleme âdâbına
smiliv.gif
yâni nasıl konuşulup nasıl konuşulmayacağı husûsuna büyük ehemmiyet verilmektedir.

Kur'ân
smiliv.gif
Bizden Nasıl Bir Konuşma Üslûbu İstiyor?

Kur'ân-ı Kerîm
smiliv.gif
bizleri evvelâ güzel ve düzgün ifâdeler kullanmaya dâvet ediyor. İnsanlara "kavl-i hasen"1
smiliv.gif
yâni en güzel sözü söylemeyi emrediyor.

Anne-babaya karşı "öf" bile deme
smiliv.gif
onlara; • (kavlen kerîmâ)2
smiliv.gif
yâni ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle
smiliv.gif
buyuruyor.Fakir-fukarâya
smiliv.gif
muhtaç ve mahrumlara verecek bir şey bulamıyorsan
smiliv.gif
hiç olmazsa onlara karşı
smiliv.gif
• (kavlen meysûrâ)3
smiliv.gif
yâni gönül alıcı
smiliv.gif
rûhu dinlendirici
smiliv.gif
tesellî edici bir söz söyle
smiliv.gif
buyuruyor.

Başa kakmak ve gönül incitmek sûretiyle ecri zâyi edilen bir sadakadansa • (kavlün ma'rûfun)4
smiliv.gif
yâni tatlı bir söz daha hayırlıdır
smiliv.gif
buyuruyor.

Kanadı kırık bir kuş gibi himâyeye muhtaç yetimlere
smiliv.gif
yakın akrabâya
smiliv.gif
yoksullara karşı yine •(kavlen ma'rûfâ)5
smiliv.gif
yâni güzel söz ve tatlı dille konuş
smiliv.gif
buyuruyor.

Kalbinde mânevî hastalık bulunan kimselere karşı herhangi bir töhmete
smiliv.gif
fitneye veya yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yine • (kavlen ma'rûfâ)6
smiliv.gif
yâni yerinde ve uygun bir söz söyleyin
smiliv.gif
buyuruyor.

Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için •(kavlen leyyinâ)7
smiliv.gif
yâni yumuşak söz söyleyin
smiliv.gif
buyuruyor. Tebliğde sert ve haşin hitapların
smiliv.gif
menfî bir tesir hâsıl edeceğini telkîn ediyor. Bu yüzden tatlı dille
smiliv.gif
güler yüzle
smiliv.gif
nefret ettirmeden
smiliv.gif
bilâkis müjdeleyen ve muhabbeti artıran bir üslûb ile konuşmayı öğütlüyor.

Yine tebliğ esnâsında •(kavlen belîgâ)8
smiliv.gif
yâni gönüllere işleyecek tesirli ve belîğ bir söz söyleyin
smiliv.gif
buyuruyor. Böylece sözümüzün tesirli olabilmesi ve gönüllere ulaşabilmesi için kalpten gelmesi gerektiğini
smiliv.gif
aksi hâlde sırf dilden çıkan ifâdelerin bir kulaktan girip diğerinden çıkacağını telkîn ediyor. Tıpkı kaldırım kenarlarında açan çiçekler gibi
smiliv.gif
gönülden gelmeyen sözlerin de tesir bakımından gayet kısa ömürlü olacağını ihtâr ediyor.

Ayrıca tebliğ veya irşâdın sıradan sözlerle değil; belîğ
smiliv.gif
yâni rûha tesir edecek
smiliv.gif
güzel
smiliv.gif
hikmetli
smiliv.gif
edebî ve titizlikle seçilmiş özlü ifâdelerle yapılması da ilâhî emirler cümlesindendir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:

"(Rasûlüm!) Sen
smiliv.gif
Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et!.." (en-Nahl
smiliv.gif
125)

Ruhlar hikmete meclûbdur. Hikmetli söz
smiliv.gif
rûhun gıdâsıdır. Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur ki:

"Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenlerin yorulduğu gibi ruhlar da yorulur."

Yâni mü'minin dili
smiliv.gif
ilâhî hakikatlerin bediî ve rûhânî güzelliklerini sergileyen bir hikmet pınarı olmalıdır.

Yine Kur'ân-ı Kerîm
smiliv.gif
kendimiz için doğruluk
smiliv.gif
adâlet ve hakkâniyetle muâmele görmek istiyorsak
smiliv.gif
işlerimizin ve hâllerimizin düzelip Allâh'ın bizi affetmesini diliyorsak
smiliv.gif
bizim de her hususta doğru
smiliv.gif
samîmî
smiliv.gif
âdil ve hak-şinas olmamızı emrederek • (kavlen sedîdâ)9
smiliv.gif
yâni doğru söz söyleyin
smiliv.gif
buyuruyor.

Nitekim doğru sözlü olmak ve hiç kimseyi aslâ aldatmamak
smiliv.gif
müslümanlığımızın olmazsa olmaz bir şartıdır. Müslüman
smiliv.gif
acı da olsa
smiliv.gif
kendi aleyhine bile olsa doğruyu söyler. Nitekim Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şakalarında bile hakîkat dışı bir ifâde kullanmamışlardır. Zîrâ O'nun doğruluk şuuru öyle bir kalbî rikkat hâline gelmişti ki
smiliv.gif
bir kadının çocuğunu çağırırken:

"-Gel bak sana ne vereceğim!" demesi üzerine hemen kadına
smiliv.gif
ona ne vereceğini sormuş
smiliv.gif
kadın da birkaç hurma vereceğini söyleyince:

"-Şâyet ona bir şey vermeyecek olsaydın
smiliv.gif
sana bir yalan günâhı yazılırdı." buyurmuşlardır. (Ebû Dâvud
smiliv.gif
Edeb
smiliv.gif
80/4991; Ahmed
smiliv.gif
III
smiliv.gif
447)

İşte hidâyet rehberimiz Kur'ân-ı Kerîm nice âyetiyle biz mü'minleri doğru
smiliv.gif
düzgün
smiliv.gif
münâsip
smiliv.gif
yumuşak ve tatlı ifâdelerle konuşmaya dâvet etmekte
smiliv.gif
bunların zıddı olan konuşmalardan da sakındırmaktadır.

Kur'ân'ın Men Ettiği Konuşmalar

Kur'ân-ı Kerîm
smiliv.gif
şirk ve küfür ehlinin hakîkat dışı ifâdelerinin
smiliv.gif
"vebâli çok büyük söz"10
smiliv.gif
"boş söz"11ve "tenâkuz dolu söz"12 olduğunu bildirir. Başta şirk
smiliv.gif
nifak ve küfür gibi Allâh'a karşı irtikâb edilenler olmak üzere her türlü "yalan söz"ü13 de şiddetle yasaklar. Bu cümleden olarak yalancı şâhitlik yapanlara Kur'ân'ın tehdîdi gerçekten pek büyüktür.

Cenâb-ı Hak
smiliv.gif
kötü sözlerin14 ve bununla birlikte çirkin davranışların -mazlumun hâkim önünde ifâde etmesi gibi istisnâlar hâriç- ulu-orta söylenip alâkalı-alâkasız herkese ifşâ edilmesini yasaklar. Zîrâ bâzı çirkinliklerin anlatılıp duyurulması
smiliv.gif
onların öğrenilip yaygınlaşmasına sebebiyet verir. Edepsizlik ve hayâsızlık türünden konuşmalar da böyledir. Hadîs-i şerîfte buyrulur:

"Müstehcen konuşmak
smiliv.gif
münâfıklıktan bir bölümdür." (Tirmizî
smiliv.gif
Kitâbu'l-Birr ve's-Sıla
smiliv.gif
80)

Bir de kötü ifâdelerin dile yerleşmesinden sakınmak lâzımdır. Şu kıssa bunu ne güzel îzah eder:

Îsâ -aleyhisselâm- yolda bir domuza rastlar. Ona; "Selâmetle yoldan çekil!" der. Yanında bulunanlar:

"-Bunu şu domuz için mi söylüyorsun?" diye sorarlar. (O ise
smiliv.gif
domuz kelimesini telâffuz etmekten ve o hayvana hitapta bile kaba bir ifâde kullanmaktan sakındığını belirtmek üzere):

"-Ben
smiliv.gif
dilimi çirkin sözler söylemeye alıştırmaktan korkuyorum!" cevâbını verir. (Muvatta
smiliv.gif
Kelâm
smiliv.gif
4)

Lisanda gerekli gereksiz çokça tekrar olunan kelimelere "pelesenk" denir ki
smiliv.gif
bu bir konuşma zaafıdır. Hele böyle bir kelime yakışıksız veya kaba ifâdeli ise
smiliv.gif
bunun mahzûru çok daha büyüktür. Sâlih insanları incitip uzaklaştıracak bu kötü huy
smiliv.gif
mü'minlere yakışmaz. Nitekim bir hadîs-i şerîfte:

"Allah katında en kötü kimse
smiliv.gif
ağzının bozukluğundan dolayı insanların kendisiyle buluşmayı ve görüşmeyi terk ettiği kimsedir." buyrulur. (Buhârî
smiliv.gif
Edeb
smiliv.gif
48)

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- konuşma esnâsında kaba ve çirkin kelimelerin kullanılmasını istemez
smiliv.gif
aynı mânâyı ifâde eden farklı kelimeler varsa
smiliv.gif
edep ve nezâkete en uygun olanının kullanılmasını tavsiye ederdi.

İnsanları aldatmak için sözü allayıp pullamak
smiliv.gif
bir şeyi olduğundan farklı göstermek maksadıyla mübâlağalı ve yaldızlı lâflar15 kullanmak da Kur'ân'ın men ettiği bir konuşma tarzıdır. Mü'min
smiliv.gif
sözlerinin kolay anlaşılır olmasına dikkat etmelidir. Konuşmaktan maksadın
smiliv.gif
merâmını net bir şekilde ifâde etmek olduğunu unutmamalıdır. Tasannûya kaçmak
smiliv.gif
yâni gayr-i tabiî bir sûrette süslü sözlerle edebiyat yapmaya kalkışmak ve bilgiçlik taslamak
smiliv.gif
muhâtaplar nazarındaki îtimat ve îtibârı zedeler. Sadece konuşmuş olmak için böyle davranıldığı düşüncesini doğurur. Nitekim Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-
smiliv.gif
bu tip konuşmaların ilâhî gadabı celbettiğini haber vermiş ve bir defâsında da şöyle buyurmuştur:

"Kim
smiliv.gif
insanların kalbini çelmek (kendine çekmek) için kelâmın (şatafatlı) kullanılışını öğrenir
smiliv.gif
(insanları bıktırırcasına) sözü gereğinden fazla uzatırsa
smiliv.gif
Allah kıyâmet günü ondan ne farz ne nâfile hiçbir ibâdetini kabûl etmez!" (Ebû Dâvûd
smiliv.gif
Edeb
smiliv.gif
86/5006)

Bu sebeple sözü fazla uzatmadan
smiliv.gif
kısa ve öz bir şekilde ifâde etmek gerekir. İfâdelerimiz berrak bir su gibi duru
smiliv.gif
sade
smiliv.gif
fakat akıcı olmalıdır. Zîrâ Hazret-i Mevlânâ'nın ifâdesiyle; "Uzun sözü
smiliv.gif
maksadını anlatamayan söyler." Lâfı uzatmak
smiliv.gif
dönüp dolaşıp aynı şeyi tekrarlamak
smiliv.gif
hem muhâtabı sıkar hem de onu anlayışsız yerine koymak olur. Buna edebiyatta "itnap" yâni sözde gevezelik denir.

Güzel konuşmak için
smiliv.gif
evvelâ dinlemeyi öğrenmek de şarttır. Cenâb-ı Hak
smiliv.gif
çok dinleyip az konuşması için insana iki kulak
smiliv.gif
bir dil bahşetmiştir. Çok konuşmak
smiliv.gif
insanı gözden düşürür. Bir de içi boş tartışmalarla uzun uzadıya konuşup vakit isrâfından sakınmalıdır.

İmam Evzâî (v. 157) der ki:

"Allah
smiliv.gif
bir topluluğa şer murâd ederse
smiliv.gif
onlara gereksiz yere cedel (tartışma) kapısını açar ve onları amelden alıkoyar."

Bu yüzden gereksiz çekişmeler ve boş lâkırdılar da konuşmanın israfı cümlesindendir. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- buyururlar ki:

"İnsanoğlunun konuşmaları lehine değil
smiliv.gif
aleyhinedir. Ancak iyiliği emretmek veya kötülükten men etmek için yaptığı konuşmalar bunun dışındadır." (İbn-i Mâce
smiliv.gif
Fiten
smiliv.gif
64)

"Yâ Hafsa! Çok konuşmaktan sakın. Söylenen şey zikrullâh olmadıkça kalbi öldürür. Fakat Allâh'ı çokça zikret. İşte bu
smiliv.gif
kalbi diriltir." (Ali el-Müttakî
smiliv.gif
no: 1896)

"...Hayırlı şeyler konuşmak
smiliv.gif
sükûttan daha iyidir; sükût da kötü şeyler konuşmaktan daha iyidir." (Hâkim
smiliv.gif
III
smiliv.gif
343; Beyhâkî
smiliv.gif
Şuab
smiliv.gif
256/4993)

Dolayısıyla nerede
smiliv.gif
ne zaman ve ne kadar konuşacağını iyi ayarlamak gerekir. Şeyh Sâdî-i Şîrâzî ne güzel söyler:

"İki şey akıl hafifliğini gösterir: Söyleyecek yerde susmak
smiliv.gif
susacak yerde söylemek."

Ayrıca muhâtabın durumuna göre ses tonunu da nâzik bir şekilde ayarlamak îcâb eder. Çok yüksek ve bed bir sesle
smiliv.gif
kaba-saba konuşup kulak tırmalamak da
smiliv.gif


Kur'ân-ı Kerîm'in men ettiği konuşmalardandır.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

"Yürüyüşünde tabiî ol
smiliv.gif
sesini alçalt. Unutma ki
smiliv.gif
seslerin en çirkini merkeplerin sesidir." (Lokman
smiliv.gif
19)

Nitekim bâzı sahâbîlerin
smiliv.gif
Peygamber Efendimiz'in huzûrunda yüksek sesle konuşmaları üzerine şu ilâhî ihtar gelmiştir:

"Ey îmân edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin! Birbirinize bağırdığınız gibi
smiliv.gif
Peygamber'le yüksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir." (el-Hucurât
smiliv.gif
1-2)

Bu da büyüklerin ve hürmete şâyan kimselerin huzûrunda edeben sesi kısmak gerektiğini ifâde etmektedir.

Ayrıca dili; dedikodu
smiliv.gif
gıybet
smiliv.gif
iftirâ
smiliv.gif
sû-i zan gibi çirkinliklerle de kirletmemek îcâb eder. Bunlar
smiliv.gif
kalpteki fesâdı gösteren dilin âfetleridir.

Velhâsıl
smiliv.gif
Kur'ân ahlâkıyla ahlâklanmış bir mü'min
smiliv.gif
açılmış bir çiçek gibi güzelliğiyle
smiliv.gif
hoş râyihasıyla
smiliv.gif
rûhu okşamalıdır. Her sözü
smiliv.gif
rûha gıdâ olan pırlanta ifâdelerden müteşekkil olmalıdır. Sîmâsından tebessümü eksik etmemeli
smiliv.gif
tatlı diliyle rahmet tevzî etmelidir. Şahsiyeti ve davranışları itibâriyle "ahsen
smiliv.gif
ecmel ve ekmel" kıvâmında olmalıdır.

Ahsen
smiliv.gif
yâni her işi en güzel olmalı
smiliv.gif
etrafına dâimâ güzellik tevzî etmelidir.

Ecmel
smiliv.gif
yâni gönle huzur ve ferahlık verecek zarâfet ve letâfette olmalıdır.

Ekmel
smiliv.gif
yâni çok olgun
smiliv.gif
en mükemmel olmalıdır.

Böylesine ideal mü'minlerin her işi ve eseri
smiliv.gif
İslâm'ın güzelliğini
smiliv.gif
ihtişâmını
smiliv.gif
estetiğini
smiliv.gif
huzûrunu ve güleryüzünü aksettirir.

Hilye-i şerîfelerde nakledildiğine göre
smiliv.gif
Peygamber Efendimiz'in yüzünde nûr-i melâhat
smiliv.gif
sözlerinde selâset
smiliv.gif
hareketlerinde letâfet
smiliv.gif
lisânında talâkat
smiliv.gif
kelimelerinde fesâhat
smiliv.gif
beyânında fevkalâde belâğat vardı. Konuşması son derece tatlı ve gönül okşayıcı
smiliv.gif
kelimeleri ne fazla ne de eksik idi. Tane tane konuşur
smiliv.gif
her cümlesi
smiliv.gif
dinleyenler tarafından rahatça anlaşılırdı. Çabuk çabuk konuşarak sözlerini arka arkaya sıralamazdı. Hâsılı O
smiliv.gif
insanların en fasih
smiliv.gif
veciz ve hikmetli konuşanı
smiliv.gif
en özlü söz söyleyeni ve merâmını en doğru şekilde ifâde edeni idi.

Ebû Kursâfe -radıyallâhu anh- şöyle der:

"Ben
smiliv.gif
annem ve teyzem
smiliv.gif
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e bey'at edip yanından ayrıldığımızda
smiliv.gif
annem ve teyzem bana:

«-Yavrucuğum
smiliv.gif
bu zât gibisini hiç görmedik! Yüzü O'ndan daha güzel
smiliv.gif
elbiseleri daha temiz ve sözü daha yumuşak başka birini bilmiyoruz. Sanki mübârek ağzından nûr saçılıyordu.» dediler." (Heysemî
smiliv.gif
VIII
smiliv.gif
279-280)

Rabbimiz biz kullarını
smiliv.gif
Âlemlere Rahmet Efendimiz'in rahmet lisânına âşinâ kılsın! Kur'ân ahlâkıyla ahlâklanıp her hâl ve hareketimizi Kur'ân ölçüleriyle tanzîm edebilmemizi nasip ve müyesser eylesin!

Âmîn...

 
Üst Alt