Mustafa Kemal Said Nursi’ye Heykelleri Sorar

MURATS44

Özel Üye
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin 1918-1934 tarihleri arasındaki hayatını anlatan Prof Dr.Ahmet Akgündüz“Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti” adlı kitabının ikinci cildinde Cumhuriyet dönemine ait hayli ilginç bir hatırayı ve tarihi bilgileri şu şekilde aktarmakta.

Maalesef Ankara’nın Mustafa Kemal heykelleri şehri olarak kariyeri 1922’de, Yunus Nadi’nin (Abalıoğlu, Kemalist Cumhuriyet Gazetesinin öncüsü olan ve 1920 yılında İstanbul’dan Ankara’ya taşınan Yeni Gün Gazetesinin sahibi ve başyazarı) ilk Millet Meclisi geçici binasının karşısına bir “zafer abidesi” dikilmesine önayak olmasıyla başlar.

Kararın ardından, Meclis Başkan Vekili Ali Fuad Paşa’nın (Cebesoy) başkanlığında otuz kişilik bir komisyon kuruldu ve son katılım tari*hi önce 27 Temmuz 1925 olarak tesbit edilen, daha sonra 31 Aralık 1925 olarak değiştirileni bir yarışma açıldı. Avusturyalı (Heinrich Krippel, Josef Thorak ve Anton Hanak) ve Alman (Clemens Holzmeister) sanatçı ve mimarların Ankara’da gerçekleştirdikleri anıtlar, Mustafa Kemal tarafından özel olarak teşvik edilen anıtlar peyzajının en erken ve önemli örnekleridir.

Kısaca Millet Meydanı denen Hakimiyet-i Milliye Meydanı, bugünkü adıyla Ulus Meydanı’ndaki anıtlar ile Bakanlıklardaki Güven Park’taki anıtları birbirinden ayıranüç kilomet*relik bir mesafe ve neredeyse on yıllık bir zaman dilimi değildir yalnızca; bu sanat eserleri – Musatafa Kemal’in kişisel hakimiyetini meşrulaştırmak ve sistemini ebediyen ayakta tutmak gibi ortak bir gayesi vardı– mimari-plastik olarak da birbirinden çok farklıdır.(1)

Bediüzzaman Ankara’dan ayrılırken, bazı dostları ve milletvekilleri istasyona kadar ken*disine eşlik ederler. O sıralarda istasyonun hemen yanında ikamet edenMustafa Kemal Paşa gruba katılır ve hatta heykellerle ilgili said nursi’ye bir soru sorar. Bediüzzaman’ın cevabı şöyledir;

“Memnu’ heykel, suretler: Ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riya, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır: Celbeder o habiservahları“

“Yasaklanmış heykel ve suretler, ya cisimleşmiş bir zulmün ifadesi, ya heva ve hevesin maddi bir tezahürü, ya da riya ve gösterişin cesed giymiş şekilleridir.Kötü ruhları kendine çeker.”

Bediüzzaman’ın Ankara’dan ayrılmasına bir anlam veremeyenler arasında, yeğeni Abdurrahman da vardı. Zira o kendisine teklif edilen meclis katipliğini kabul ederek Ankara’da kalmaya karar vermişti. Ancak daha sonraları amcasının bu kararını çok acı tecrübelerle onaylayacaktır. Nursi’nin Van’a gidiş biletinin üzerindeki tarih 17 Nisan 1923’tür. Bu biletir bir özelliği de Eski Said’i Yeni Said’e götüren bilet olmasıdır.

Abdülğani Ensari Efendi bir hatırasını şöyle anlatmıştır:

Mustafa Kemal Paşa heykelini yaptırmaya ilk teşebbüs ettiği sıralarda, Bediüzzaman Haz*retleri ona hitaben uzun bir mektub yazdı ve Paşa’nın yaverine verdi, Mustafa Kemal Paşa’ya vermesini söyledi. O mektubu ben de görmüş, çok korkmuştum. Hatırımda kalan birkaç cümlesi şöyle idi:

“Nasıl ki insanın avret yeri mestur olduğu zaman, sair insan ve mahlukat görmezler. Amma eğer bir insan, bilerek ve kasten avret yerini açar, dolaşırsa; o zaman herkese maskara olur. Ay*nen öyle de, bu sanem ve heykel dahi, Alemi İslam’ın bin seneden beri bayraktarlığını yapmış olan bu milleti temsil etmediği gibi, gayet ahmak ve divane birisinin avret yerini açarak halka teşhir eder misüllü bir hamakat ve maskaralıktır. Bu millet için yapılacak heykel; yol, köprü, mektep vesaire gibi hizmetlerdir.” (Badıllı,Musaffal Tarihçe s.573)

(1)İlk Mustafa Kemal heykeli 3 Ekim 1926 tarihinde dikilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, heykelinin ilk di*kilişi hakkında İstanbul Belediye Başkanı Muhiddin Bey’e teşekkür Telgrafı çekmiştir: (6 Ekim 1926)

İstanbul Şehremini [Belediye Başkanı) Muhiddin Beyefendiye,
Muhterem İstanbul halkının ilk defa heykelimi rekzetmek (dikmek) suretiyle gösterdiği yüksek ka*dirşinaslıktan ve resm-i küşad münasebetiyle hakkımda izhar buyurulan necip hissiyattan dolayı sa*mimi teşekküratmı arzederim efendim. İMZA Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal. Bkz. Vakit Gazetesi, 7 Ekim 1926.

Kaynak : Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Cilt 2
 
Üst Alt