Kütüb-i Sitte
RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'nin anlattığna göre: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksadla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir."
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) -bu tavsiyesi herhangi bir değişikliğe uğramadan- vefat etti. Bu durum (terâvihin ferden kılınması) Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanında böylece devam etti, Hz. Ömer'in hilâfetinin başında da böyle devam etti.''
Bir rivayette şöyle gelmiştir:"Kadir gecesinin, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümüidiyle ihya ederse geçmiş günahları affedilir.''
Buharî Terâvih 1, Müslim, Müsâfirîn174 (759); Ebu Dâvud, Salât 318, (1371); Tirmizî, Savm 83, (808) ; Nesâî, Siyam 39, (4,154,155) ; Muvatta, Salât fi Ramazan 2, (1,119).
Buharî, Ramazan kıyamı ile, Kadir gecesi kıyamı üzerine ondan merfu rivâyet kaydeder.
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde. geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı, izârını da bağlardı."
Buharî, Fadlu Leyleti'l-Kadir 5, Müslim, î'tikâf 8, (1175); Ebu Dâvud, Salât 318; (1376); Tirmizî, Savm 73, (796) ; Nesâî, Kıyâmu ' 1-leyl 17, (3, 218).
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ramazanda geceleyin namaz kılardı. (Bir gece) gelip yanında ben de namaza uydum. Sonra bir erkek daha geldi, o da namaza uydu, derken (sayımız arttı ve) bir cemaat olduk. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bizim arkasında olduğumuzu hissedince namazı hızlandırdı. Sonra (selam verip) ayrıldı ve evine girdi. Orada bizim yanımızda kılmadığı bir namaz kıldı. Sabah olunca kendisine:
"Bizim arkanıza durduğumuzu geceleyin farketmiş miydiniz?" diye sordum. Bana:
"Evet. Ve işte bu, beni o yaptığıma sevkeden şeydir. (Yani sizi arkamda hissedince namazı hızlı kılarak yanınızdan ayrıldım)" buyurdu.''
Müslim Siyam 59, (1104).
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhisalâtu vessalâm) (bir gece) mescidde (nafile) namazı kılmıştı. Bir çok kimsede (on iktida ederek) namaz kıldı. (Sabah olunca "Resulullah gecleyin mescidde namaz kıldı" diye konuştular.) Ertesi gece de Efendimiz namaz kıldı. (Halk yine onları konuştu,katılacakların) sayısı iyice arttı. Üçüncü (veya dördüncü) gece halk yine toplandı.(Öyle ki mescid, insanları alamayacak hâle gelmişti.) Ancak aleyhissalâtu vessalâm (bu dördüncü gecede) yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz:
"Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır" dedi. İşte bu hâdise ramazanda ceryan etmişti."
Buharî Salatu't-Terâvih 1, Cum'a 29, 5; Müslim, Müsafirîn, 177, (761); Muvatta; Salât-fi'r Ramazan 1, (1, 113); Ebu Dâvud, Salât 318, (1373, 1374); Nesâî, Kıyâmu'l-Leyl: 4, (3, 202).
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan'da, mescidin bir kenarında namaz kılan bir guruba uğramıştı.
"Bunlar ne yapıyor?" diye sordu. "Bunlar, yanlarında (ezberlenmiş fazla) Kur 'an bulunmayan kimselerdir, Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) bunlara namaz kıldırıyor! '' dediler. Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm: "İsabet etmişler, bu davranış ne kadar iyi! '' buyurdular.''
Ebu Dâvud, Salât 318, ( 1377)
Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile (bir ramazan) ayında beraber oruç tuttuk. Ay boyunca bize son yedi güne kadar hiç (ziyade) namaz kıldırmadı. Ayın son yedinci gününde gecenin üçte biri geçinceye kadar bize namaz kıldırdı. Altıncı gününde yine bir şey kıldırmadı. Beşinci gününde gecenin yarısı geçinceye kadar namaz kıldırdı: Kendisine: "Bu gecemizin geri kalan kısmında da bize nafile kıldırsanız! ''dedik. Talebimize karşı:
"Kim imamla namaza başlar, sonuna kadar devam ederse, kendisine gecenin tamamını namazla geçirmiş (sevabı) yazılır '' buyurdular. Sonra Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), aydan son üç gece kalıncaya kadar başka namaz kıldırmadılar. Üçüncü gece bize namaz kıldırdılar. Ehline ve kadınlarına dua ettiler. Bize (o kadar uzun) namaz kıldırdılarki "Felâh''ı kaçırmaktan korktuk. (Ebu Zerr 'e
"Felâh '' nedir? diye soruldu:
"Sahur!'' cevabını verdi. (Sonra ayın geri kalan kısmında bize namaz kıldırmadı.)"
Ebu Dâvud, Salât 318, (1375); Tirmizı, Savm 81, (805); Nesâî, Sehv 103, (3, 83, 84), Kıyamu'l-Leyl 4, (3, 202).
Abdullah İbnu Ebi Bekir anlatıyor: "Ubeyy (radıyallahu anh)'i dinledim, diyordu ki:
"Ramazanda (teravih) namazından ayrılıp, hizmetçilerden alel acele sahuryemeği getirmelerini isterdik, çünkü vaktin çıkmasından korkardık.''
Muvatta, es-Salât fi'r-Ramazân 7, (1, 116).
BAYRAM NAMAZLARI
İbnu Abbâs (radıyaIlahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram günü - çıkıp iki rek'at namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırdı.''
(Buhari, Iydeyn 8, 16, 18, 26, 32, Ezân 161, Zekât 21, 33, Tefsir, Mümtahine 1, Nikâh 124, Libâs 56, 57, 59, İ'tisam 16; Müslim, Iydeyn 13, (884); Ebu Dâvud, Salât 256, (1159); Tirmizi, Salat 387, (537); Nesai, Iydeyn 29, (3, 193).
Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), fıtr (ramazan) ve kurban bayramlarının namazlarında, birinci rek'atte yedi (ziyade) tekbir getirirdi, ikinci rek'atte ise, iki rüku tekbirinden başka beş (ziyade) tekbir getirirdi."
Ebu Dâvud, Salât 252, (1149, 1150.
Kesir İbnu Abdillah an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayramlarda birinci rek'atte kıraatten önce yedi kere tekbir getiriyordu. İkinci rek'atte de kıraatten önce beş kere tekbir getiriyordu.''
Tirmizi, Salât 386, (536).
Câbir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte, birçok kereler bayram namazını ezansız ve ikâmetsiz kıldım.''
Müslim, Iydeyn 7, (887); Ebu Dâvud, Salât 250, (1148); Tirmizi, Salât 384, (532).
Nâfi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anhümâ), bayram namazlarını hutbeden önce kılarlardı."
Buhari, Iydeyn 7, 8; Müslim, Iydeyn 8, (888); Tirmizi, Salât 383; (531) Nesâi, Iydeyn 9, (3, 183).
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden önce, ezansız ve ikametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilâl (radıyallahu anh)'e dayanarak kalktı. AIlah'tan korkmayı emretti ve O'na itaate teşvik etti. İnsanlara vaaz edip (ölümü, ahireti, cenneti, cehennemi) hatırlattı.
Sonra kadınlar bölümüne geçti. Onlara da aynı şekilde vaaz etti, hatırlatmalarda bulundu. Ve:
"Allah için tasadduk edin, zira sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!'' buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak:
"Niçin ey Allah'ın Resülü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)'' Resulullah açıkladı:
"Zira siz kadınlar çok şikâyette bulunuyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz."
"Bunun üzerine kadınlar takılarından tasadduk etmeye başladılar. Hz. Bilâl'in eteğine atıyorlardı."
Buhari, Iydeyn 7; Müslim, Iydeyn 4, (885); Ebu Dâvud, Salât 248, (1141); Nesai, Iydeyn 19, (3, 186, 187).
Ubeydullah İbnu Abdillah lbni Utbe İbni Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh), Ebu Vâkid el-Leysi (radıyallahu anhümâ)'ye sordu:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) kurban ve ramazan bayramlarında ne kıraat buyururdu?"
"Resulullah bu namazlarda Kâf ve'l-Kur'ani'I-Mecid, İkterebeti's-sâatu ve'n-Şakka'l-Kameru surelerini okurdu" diye cevap verdi."
Müslim, Iydeyn 14, (891); Muvatta, Iydeyn 8, (1, 180); Ebu Dâvud, Salât 252, (1154), Tirmizi, Salât 385, (534); Nesâi, Iydeyn 12, (3, 183, 184).
Nu'mân İbnu Beşir (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm); bayramlarda ve cum'ada Sebbihi'sme. Rabbike'l- A'!â, Hel etake hadisu'l ğâşiye okurdu. Bazan cuma ve bayram bir günde birleşirlerdi. Resulullah bu surelerin her ikisini de (cuma ve bayram) namazlarında birlikte okurdu."
Müslim, Cum'a 62, (878); Muvatta, Cum'a 19, (1, 111); Ebu Dâvud, Salât 242, (1122, 1123); Tirmizi, Salât 385, (533); Nesai, Iydeyn 13, (3, 184).
CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şu gününüzde iki bayram bir araya geldi. Dileyene (bayram ) cum'a için de yeterlidir. Biz her ikisini birleştiriyoruz."
Ebu Dâvud, Salât 217, (1074); İbnu Mâce, İkâmet 166, (1311).
Ebu Ubeyd Sa'id İbnu Ubeyd'in anlattığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh) ile bir bayramda beraber olmuştur. Hz. Ömer önce namaz kıldırmış, sonra hutbe okuyup halka şöyle hitab etmiştir:
"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sizleri bu iki bayram gününde oruç tutmaktan men etti. Bu iki bayramdan biri oruç tuttuğunuz aydaki ramazan bayramınızdır. Diğeri de kurbanlarınızdan yediğiniz günün bayramıdır!''
Ebu Ubeyd der ki: "Ben Hz. Osman (radıyallahu anh) ile de bayram geçirdim. O da hutbeden önce namaz kıldırdı. Hatta bu bir cum'a günüydü. Avâli halkına şöyle dediler:
"Kim cumayı beklemek isterse beklesin, kim de ailesine dönmek isterse dönsün, kendisine izin verdik.''
Buhari, Edahi 16, Savm 66, 67; Müslim; Siyam 138, (1137).
Atâ İbnu Ebi Rebâh merhum anlatıyor: "İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhümâ), bize bir cum'a günü gündüzün başında (bayram) namazı kıldırdı. Sonra biz (öğle vakti) cum'a namazı kılmak üzere (mescide) gittik. İbnu'z-Zübeyr, bize (namaz kıldırmak üzere mescide) gelmedi. Biz de tek başımıza (öğle namazlarımızı) kıldık. O sırada İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) Tâif'te idi. Medine'ye döner dönmez durumu ona açtık.
"Sünnet'e uygun haçeket etmiş!'' dedi.
Bir başka rivâyette şöyle gelmiştir: "İbnu'z-Zübeyr zamanında ramazan bayramı cum'a gününne rastIamıştı."
"İki bayram, aynı günde bir araya geldiler"! dedi. Sonra ikisini birleştirip iki rek'at hâlinde sabah erkenden kıldırdı. Artık, ikindiyi kılıncaya kadar başka bir şey kılmadı.''
Ebu Dâvud, Salât 217, (1071, 1072); Nesâi, lydeyn 32, (3, 194).
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi."
Buhari, Iydeyn 4, Tirmizi, Salât 390, (543).
Hz. Ali (radıyallahu anh) demiştir ki: "Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce birşeyler yemen sünnettendir.''
Tirmizi, Salat 382; (530); İbnu Mâce, İkamet 161, (1296).
Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ramazan bayramı namazında bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban bayramında ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi."
Tirmizi, Salât 390, (542).
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.''
Ebu Dâvud, Salât 254, (1156).
Ümmü Atiyye (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah bize, bayram namazlarına genç kızları, çadırda kalan genç bâkireleri, ve hayızlı kadınları da çıkarmamızı emretti. Hayızlıların da katılmaları müslümanların cemaatlerini görmeleri, dualarında hazır bulunmaları içindi, bunlar namazgahların dışında kalacaklardı."
Buhari, lydeyn 15, 20, Hayz 23, Salât 2, Hacc 81; Müslim, Iydeyn 10, (890); Ebu Dâvud, Salat 247, (1136-1139); Tirmizi, Salât 388, (539, 540); Nesâi, Iydeyn 3, 4, (3, 180, 181).
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ve Kurban bayramlarında yanında bir mızrak olduğu halde musallaya çıkıyor, (namaz sırasında kıble cihetine) sütre olarak dikiyor, ona doğru namazını kılıyordu."
Nesai, Iydeyn 10, (3, 183).
Sa'lebe İbnu Zehdem anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) Ebu Mes'ud (radıyallahu anh)'u paymıh başına koyup kendisi bayram günü namaza gitti ve: "Ey insanlar! dedi, imamdan önce namaz kılmak sünnette yoktur!''
Nesâi; lydeyn 6, (3, 181, 182).