Toplumda Ahlak Erozyonu

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Toplumda Ahlak Erozyonu

"Bir yerde zina artar yaygınlaşırsa orada ölümler artar,daha evvel görülmemiş hastalıklar zuhur eder(Muavatta/Cihad)"


Son yıllarda ülkemizde suç oranlarının bir hayli arttığı gözlemlenmektedir.Başta hırsızlık,faiz olmak üzere zina,fuhuş ve her türlü edepsizlikler toplumu çepeçevre kuşatmış durumdadır. Tv programları,radyo yayınları,reklam afişleri ve bilbordlar bu edepsizliklere çanak tutmaktadır. Özellikle büyükşehirlerde insanlar ailece vakit geçirebilecekleri bir ortamın yokluğundan yakınmaktadırlar.Hatırlanacağı üzre Bursa Emniyet Müdürü yaptığı açıklamada: "Dolaşmak için evimden dışarı çıkınca, Kültürpark'ta her ağacın altında bir çift görülüyor.. yapacağımız bir şey yok... Yasalar buna izin vermiyor..." demişti.

Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzre problemlerin temelinde bu hususta yeterli önlemin alınmadığı ve gerekli yaptırımların uygulanmadığı gerçeği yatıyor.

Herkesin ve her kesimin huzur ve refah içinde yaşayacağı bir ortam hazırlamak hepimizin vazifesidir.Bunun gerçekleşmesi için de toplumun nizamını bozacak ve huzurunu sabote edecek her durumda bu toplumun bir ferdi olarak tepkimizi ortaya koymalıyız.Bu konuda sahip olduğumuz hakları iyice tanımalı ve bunları yeri geldiğinde aktif bir şekilde değerlendirebilmeliyiz.

Bu konuda yapılacak iş yukarıda belirtildiği üzre problemin temelde çözümünü sağlamak adına gerekli önlemlerin alınmasını temin etmek olmalıdır.Zinanın suç olarak tekrar anayasaya alınması adına talepte bulunarak,rahatsız olduğumuz bu mevzuda hukuki haklarımız çerçevesinde çevremizde ,şehrimizde haklarımızı kullanarak tepkimizi dile getirmeli ve bu ahlak erozyonunu önlemeliyiz.


Yukarıda belirttiğimiz gerekçeler dolayısıyla duyarlı vatandaşlar olarak sizlerin de bundan sonrasında "Toplumdaki Ahlak Erozyonu"na karşı yapacağımız faaliyetlerimize katılmanızı rica ediyoruz.
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
TOPLUMDA AHLAK EROZYONU RAPOR !


Fuhuş suçu 8 yılda yüzde 220 oranında arttı

Fuhuş suçundan 2002 yılında 2669 kişi hakkında dava açıldı. Bu sayı 2007 yılında 4494'e, 2010 yılı sonu itibariyle de 8409'a ulaştı. Fuhuş suçu 8 yılda yüzde 220 oranında arttı.


Çocuk istismarları 8 yılda yüzde 125 artış gösterdi

Cinsel saldırı ve çocuk istismarları 2002 yılında 16 bin 043 sanık hakkında dava açılmışken, bu sayı 2007 yılı sonu itibariyle 19 bin 162'ye ve 2010 yılı sonu itibariyle de 35 bin 760'a ulaşarak 8 yılda yaklaşık yüzde 125'lik bir artış gösterdi


Alkol tüketimi 4 kat arttı kullanım yaşı düştü

Türkiye'de 583 milyon litre içki tüketiliyordu. Devletin resmi kayıtlarına göre 2010 yılı itibariyle Türkiye'deki içki tüketimi 2 milyar litreye ulaştı.

Boşanma oranı artıyor

Türk toplumun çekirdeğini oluşturan aile kurumu da yaşanan yozlaşmadan nasibini aldı. 2011 boşanma istatistiklerine göre, 2010 yılının 2. döneminde 33 bin 139 çift boşanırken, 2011 yılının 2. döneminde 33 bin 702 çift boşandı. Boşanma sayısında en fazla artış yüzde 8,3 ile Doğu Marmara Bölgesinde gözlendi. Bu arada 2011 yılı ikinci döneminde meydana gelen boşanmaların yüzde 40,1'i evliliğin ilk 5 yıl içinde, yüzde 24,3'ü ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde gerçekleşti.



Faiz ‘Dünya gerçeği’ oldu




İnsanlar ancak islam olunca refaha erecek... İslama yani merkeze ne kadar yakınlaşırsa o kadar insan olacak ve o kadar sıyrılacak ahlaksızlıklardan.
Neslin muhafazası için gereken her türlü tedbiri almak müslüman fertler olarak her birimizin üzerine vazifedir.

Yeniden hatırlamalı ve hatırlatmalıyız kimin ümmeti olduğmuzu.
Yeniden hatırlamalı ve hatırlatmalı ceddimizi. Ve bilmeli insan İslamsız saadet olmayacağını.
Hem Türkiye'nin hem de insanlığın kurtuluşu için başka reçete yok.

Vesselam

MGF MİLKOM
 

MURATS44

Özel Üye
İçki konusunda bir anımı anlatayım.

bir gün buranın ilri glenlerinin daveti üzerine yanlarına gittik . biraz muhabbetten sonra yemeğe geçecektik ki , odaya girince birde baktım amsada içki var. Ben teşekkür ederek , masaya oturamayacağımı söyledim. biran tereddüt ettilerse de oturmadım masaya. Tabii sofradan alkolü hemen kaldırdılar. Daha sonra yine muhabbet ederken bana sordukları soru :
- siz alkol almıyormusunuz yoksa günah diye mi içmiyorsunuz ?

Bende günah olduğunu bu yüzden yaklaşmadığımı söyleyince , söyledikleri bir cümle gerçekten anlamlıydı.

İran yanımızda , siz diğer yanımızda. İranda yasak ama sınırı geçince şişeyle içiyorlar. Türkiyede serbest ama içmiyorsunuz....

rakamlarda söylene miktar biraz abartılı. ben bu tüketimin 4 katına çıktığıan ihtimal vermiyorum. ama diğer tesbitler doğru. emeğinize sağlık.
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
18588472.jpg
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
OECD raporuna göre caydırıcı önlemlere rağmen son 10 yılda Türkiye’nin alkol tüketim oranında düşüş değil artış var.

Hafta içinde OECD raporundan medyaya yansıyan Türkiye’nin alkol tüketimindeki yüzde 17’lik gerileme son 10 yıla değil, son 30 yıla, 1980-2010 dönemine ait. Sadece son 10 yıla bakıldığında vergi ve birtakım yasal düzenlemeler suretiyle uygulanan caydırıcı önlemlere rağmen Türkiye’de alkol tüketimi azalmadı, tersine yükseldi.

Türkiye’de 2002’de kişi başına tüketilen saf alkol miktarı 1.4 litreydi. OECD’nin son ölçümü yaptığı 2010’da söz konusu miktar 1.5 litre olarak kaydedildi. Çünkü OECD’nin hesaplaması içilen içki miktarı üzerinden değil, bir litre içkideki saf alkol oranı üzerinden yapılıyor. Oranlarsa şöyle: Bira yüzde 4-5, şarap yüzde 11-16, diğerleri yüzde 40. Bu araştırma için Türkiye’de 12 bin 280 hanede 24 bin 647 kişiyle konuşuldu.
Tüm dünyada tüketici piyasalarını araştıran Euromonitor’ın bulguları da aynı: İçilen içki miktarına göre 2005-2010 arasında Türkiye’de kişi başına içki tüketimi 18.3’ten 20.5 litreye yükseldi. Euromonitor 2011 ve 2012’de Türkiye’de içki tüketiminin daha da arttığını tahmin ediyor.
En fazla artışsa ise şarapta. Çeşidin artması ve kadınların ilgisi nedeniyle roze şarap tüketiminde ciddi bir artış söz konusu. Yine de bira tahtını koruyor. Rakı ve diğerlerinin yaklaşık iki, şarabınsa 10 katı kadar bira tüketiliyor Türkiye’de. Alkol tüketimindeki artış genç nüfus yoğunluğuna, gelirdeki yükselmeye, şehirleşmeye bağlanıyor.
Yine de Türkiye, OECD üyeleri arasında öteden beri en az alkol tüketen ülke. Ancak alkol tüketiminde Türkiye’yi sadece OECD ülkeleri geride bırakmıyor. En ilginci şu ki son dönem içki şirketlerinin gözünü kamaştıran artış Müslüman ülkelerde. Bu artış, yasakların işe yaramadığının da bir göstergesi. Çünkü söz konusu ülkelerin bazılarında içki topyekün yasak, bazılarında ancak istisnai durumlarda serbest.
BAHAR SARHOŞLUĞU
Euromonitor’a göre 2005-2010 döneminde Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkelerde içki tüketimi yüzde 25 artarak 11.7 milyar litreden 15.2 milyar litreye çıktı. Araştırma ekibinin başındaki Marlous Kuiper’e göre bu artışta ‘Arap Baharı’nın da kaydadeğer bir etkisi var: “Araştırmamız gösteriyor ki ‘Haydi meydana’ diye tweet atarken biralarını yudumlamak Tunuslu ve Mısırlı gençler için özgürlüğün bir başka tadı.” The Economist’in çeşitli kaynaklardan derlediği bulgu daha da çarpıcı: Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde 2001-2011 arasında içki tüketimi tam tamına yüzde 72 oranında arttı. Aynı dönemde dünyanın geri kalanındaki artış ise yüzde 30’du. Dergiye göre Müslüman ülkelerdeki artış, yabancılara, turistlere ya da halkın Müslüman olmayan kesimine bağlanamayacak kadar yüksek.
İslam coğrafyasında en çok içki tüketilen ülke Lübnan: Yılda 2.3 litre (saf alkol miktarı olarak). Lübnanlıları 1.9 litreyle Türkler izliyor (The Economist’in bulgusu OECD’den de yüksek). Üçüncü ülke sürpriz: İran! Alkol tamamen yasaklandığından ev yapımı içkilerin bolca tüketildiği ülkede yıllık oran 1.2 litre. Sonra 0.6 litreyle Endonezya, 0.4 litreyle Mısır geliyor. Listenin sonunda ise 0.1 litreyle Pakistan var.
 
Üst Alt