Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Bu sûretle, islâmiyyeti yıkmak, yok etmek gayretindedirler. Çünki, islâmiyyet demek, Eshâb-ı kirâmın bildirdiği haberlerin toplamı demekdir. Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri, bizlere Eshâb-ı kirâm bildirdi. İslâmiyyetin bütün bilgileri Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden ve Eshâb-ı kirâmdan herhangi biri olursa olsun, Onun sözünden ve hareketlerinden alınmışdır. İslâm bilgilerinin kaynakları, vesîkaları, Eshâb-ı kirâmın sözleridir. Eshâb-ı kirâm kötülenirse, Onların bildirmiş olduğu islâmiyyet de bozuk olur. Kıymetsiz olur. Eshâb-ı kirâmın hepsi peygamberlerden başka, gelmiş ve gelecek bütün insanların hepsinden, her bakımdan dahâ üstündürler. İslâmiyyetin kıymetini bilmek için ve hakîkî bir müslimân olmak için, bu inceliği, iyi kavramak lâzımdır. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” üstünlüğünü, kıymetini, şerefini bilen ve Allahın Peygamberi ne demek olduğunu düşünebilen ve kavrıyabilen bir kimse, O yüce Peygamberin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yetişdirmiş olduğu ve bütün işlerinde kullanmış olduğu Eshâb-ı kirâmın derecelerinin yüksekliğini kolayca anlar.
Hazret-i Alî ve hazret-i Mu’âviye ve yanlarında bulunan Eshâbdan hiçbiri birbirini incitmek düşüncesinde değildi. Deve vak’asında da, Sıffîn vak’asında da, birbirleriyle anlaşmak için ve müslimânlar arasında huzûru ve râhatı sağlamak için karşılaşmışlardı. Her iki tarafda bulunanlar da, böyle düşündüklerini söylemişdi. Ehl-i sünnet âlimlerinin kelâm ve târîh kitâbları meydândadır. Hurûfîlerin düzme hikâyeleri ve türedi din adamlarının kitâblarının ve mecmû’alarının hiç kıymetleri yokdur. Târîhlere dikkat edilirse, bu muhârebelerde Eshâb-ı kirâm birbirini hiç öldürmemişdir. Birbirlerinin ölmelerine hep acımışlar ve ağlamışlardır.
(Kısas-ı Enbiyâ)da, yüzyetmişinci sahîfede diyor ki: Hazret-i Hasenin, zevcesi Ca’de tarafından zehrlendiği meşhûrdur. Hazret-i Hasen “radıyallahü teâlâ anh” çok evleniyor ve zevcelerini boşuyordu. Hattâ pederi, Kûfede iken, (Hasene kızlarınızı vermeyiniz! Zîrâ boşar) dedi. Dinleyiciler, (Biz Ona istediği kızı veririz. İster birlikde yaşasın, isterse boşasın) dediler. Hazret-i Hasen çok güzeldi. Resûlullaha benziyordu. Aldığı kız, Ona âşık olurdu. Ca’de de, her ne sebebden ise, Ona kırılarak canına kıymışdır.
(Mir’ât-ı kâinât) kitâbında diyor ki: Hazret-i Mu’âviye kendinden sonra, hazret-i Haseni halîfe yapmağa karâr verdi. Bu karârını millete bildirdi. Yezîd, babasından sonra, halîfe olmağı umuyordu. Hazret-i Hasenin hâtûnu olan Ca’deye zehr gönderdi.
Hazret-i Alî ve hazret-i Mu’âviye ve yanlarında bulunan Eshâbdan hiçbiri birbirini incitmek düşüncesinde değildi. Deve vak’asında da, Sıffîn vak’asında da, birbirleriyle anlaşmak için ve müslimânlar arasında huzûru ve râhatı sağlamak için karşılaşmışlardı. Her iki tarafda bulunanlar da, böyle düşündüklerini söylemişdi. Ehl-i sünnet âlimlerinin kelâm ve târîh kitâbları meydândadır. Hurûfîlerin düzme hikâyeleri ve türedi din adamlarının kitâblarının ve mecmû’alarının hiç kıymetleri yokdur. Târîhlere dikkat edilirse, bu muhârebelerde Eshâb-ı kirâm birbirini hiç öldürmemişdir. Birbirlerinin ölmelerine hep acımışlar ve ağlamışlardır.
(Kısas-ı Enbiyâ)da, yüzyetmişinci sahîfede diyor ki: Hazret-i Hasenin, zevcesi Ca’de tarafından zehrlendiği meşhûrdur. Hazret-i Hasen “radıyallahü teâlâ anh” çok evleniyor ve zevcelerini boşuyordu. Hattâ pederi, Kûfede iken, (Hasene kızlarınızı vermeyiniz! Zîrâ boşar) dedi. Dinleyiciler, (Biz Ona istediği kızı veririz. İster birlikde yaşasın, isterse boşasın) dediler. Hazret-i Hasen çok güzeldi. Resûlullaha benziyordu. Aldığı kız, Ona âşık olurdu. Ca’de de, her ne sebebden ise, Ona kırılarak canına kıymışdır.
(Mir’ât-ı kâinât) kitâbında diyor ki: Hazret-i Mu’âviye kendinden sonra, hazret-i Haseni halîfe yapmağa karâr verdi. Bu karârını millete bildirdi. Yezîd, babasından sonra, halîfe olmağı umuyordu. Hazret-i Hasenin hâtûnu olan Ca’deye zehr gönderdi.