Eski Türklerin yaşam gücü: Kut

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
http://www.bilinmeyenturktarihi.com/wp-content/uploads/2013/06/kut-300x150.jpg
Kut; Türk, Moğol ve Altay inancında kutsal enerji, yaşam gücü anlamında kullanılmaktadır. Hut, Kud, Gut da denir. Moğollar Kutag, Hutag derler.

Kutsal yaşam gücü, bereket, hayat verici, mübareklik, canlılık gibi anlamları vardır. Yiğitler kut sayesinde ölümden kurtulur veya yaşama döner. Bu güç Tanrı’dan kaynaklanır. Tanrı bu gücü geri çekerse kağanlar tahtı ve yaşamlarını yitirirler. Padişahların ve soylarının kanı kutlu sayıldığından, hanedandan birisi idam edileceği zaman boynu kılıçla vurulmaz, yay kirişiyle boğularak öldürülür. İnsanın kutu doğmadan önce gökyüzünde yer alır. Şarap gibi akıcı, su gibi durudur.

Çağdaş Türkiye Türkçesindeyse kut şu anlamlarda kullanılmaktadır:

1. Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç.
2. Mutluluk.
3. İlahi bir kaynaktan gelen rahmet, bereket.
Jean-Poul Roux “Altay Türklerinde Ölüm” adlı eserinde kut kavramına çok geniş yer vermiş olup, bu kitabında kutu şu şekilde izah etmektedir;

– Akışkan, jelatine benzer bir madde,
– Zihin, ruh, hayati güç,
– Şans, talih, uğur,
– Sürüleri koruyan bir muska ya da nazarlık,

Eski Orta Asya Türk ve Moğol inanışlarına göre, yaşam kaynağını Gök Tanrı’dan alır. Yiğitler Tanrı’nın kendilerine inayet ettiği kut sayesinde ölümlerden kurtulur ve başarıdan başarıya koşarlar. Beyler ve kağanlar kutsanmıştır, yani kut sahibidir. Ancak doğuştan itibaren kut sahibi olabilmek için çeşitli ritüeller gerekir. Tanrı’nın kut’u geri çekmesi kağanın tahtını ve yaşamını yitirmesi anlamını taşır. Bunun için eski Altay inanışlarına göre Tanrı’dan kut dilenir. Örneğin, ilk Türk eserlerinden Irk Bitig’de; Tanrı tarafından kutu alınan bir savaşçının, Gök Tanrı’ya yakarışı ve eski gücünü yeniden kazanması anlatılır. Kutun değişik türleri vardır.

Bor Kut: Cisimleşmiş kuttur. Bir nesneyi temsil eden onun küçük bir modeli gibidir. Yer ruhudur.
İye Kut: Bir varlığı koruyan ruhsal enerjidir ve tamamen soyuttur. Ana ruhtur.
Sal Kut: Hareketli kuttur. Rüzgar gibi esebilir. Hava ruhudur.

Bu inancın Sahalardaki adı Kut-Sür İteğele (Kut-Sür İnancı) veya Tanara Üöreteğe (Tanrı Öğretisi)’dir. Sahaların günlük yaşamlarında bu inancının izlerini her zaman görmek mümkündür. Kut, bütün canlı varlıkların ruhu ve yaşam enerjisidir. Kut üç unsurdan oluşmuştur. Bor kut (toprak-can), Salgın kut (hava-can) ve İye kut (ana-can). Bazı saha efsanelerine göre kut Ürün Ayı Toyon tarafından verilmektedir. Bunu ilahe Ayıhıt insanlara getirmektedir (ulaştırmaktadır). Bazı hikâye ve masallarda Ağa kut (baba-can) ve Sür kut (hayat-can) ifadelerine de rastlanmaktadır.

Kutun bedenden ayrılması ile ölüm gerçekleşmez ama kişide var olan kutsallık ortadan kalkar, o kişi sıradanlaşır. Kut, insan için kesinlikle bir güç ve uzun ömür kaynağıdır. Birey onsuz hayatını çok da fazla uzun sürdüremez. Ancak tin (ruh) bedenden ayrıldığı vakit, kişinin ölümü hemen gerçekleşmiş olur.

Altay kavimlerinde kut


Eski Türklerde öldükten sonra göğe çıkılacağı inancı hakimdir. Bununla birlikte başlıca ikametgahı gökte olan insan ruhları, bir dağda mensup olduğu boyun ilk yerinde, evinin çevresinde, bozkırda gezebilir. Ruh, mezarda boy’un atalarını temsil eden ongunlarda, öldürülen düşman yansıtan balbal taşlarında ve boy’un bayrağında (tuğ) barınabilir. Bu biçimde ruhun dünyaya dönüşü mümkündür. Ayrıca ölen kişinin öldürdüğü hayvanların ve insanların öteki dünyada ona hizmet edeceğine inanılır. Bu yüzden hayvanları ile birlikte gömülür. Her öldürdüğü düşman içinse taş (bal-bal) dikilir. Hayvanları öldürmek bu yüzden kurallarına uygun bir biçimde yapılmak zorundadır. Hayvanın iskeleti korunmak zorundadır ve kanı -yani “Yaşam gücü” sayılan kutu- akıtılmamalıdır. Moğol Kağanı Cengiz Han Büyük Yasası; kan akıtılmadan öldürme biçimini şöyle açıklar: Bir hayvan kesilirken bacakları bağlanmalı, karnı açılmalı ve ölünceye kadar kalbi elle sıkılmalıdır”. Altay kavimlerince (Türkler, Moğollar…) böyle olursa hayvanın yeniden dünyaya geleceğine inanılır. Nitekim Osmanlı’da da bu eski Türk geleneği vardır. Padişahların kardeşlerini öldürmesi bir gelenektir. Ama öldürme biçimi eski adetlere uygun yapılır. Kanı, yani kutu (Yaşam Gücü) akıtılmadan yay kirişiyle veya kayışla boğulur.
Günümüzde bu kelime uğur, şans anlamında kullanılmaktadır. Kutsamak, kutlamak… gibi bereket ve esenlik bildiren kelimeler kut- kökünden türetilmiştir.

Devlet geleneğinde kut


Devlet geleneğinde kut inancı, Türk devletlerinde başta olan insanların, kendilerine bu görevin Tanrı tarafından verilmiş olduğuna inanmalarıdır. Osmanlı padişahlarında da bu inanç görülür ve yazdıkları fermanlarda Zillullah unvanını da kullanırlardı. Zamanla bu inanç halk tarafından da benimsenmiştir.

Herhangi bir kişinin yönetici olmayı hak etmesi için Tanrının ona “kut” vermesi gerekir. Türk yönetim felsefesinde “Gök Tanrı” dan gelen “kut”, yöneticilerin yönetmiş oldukları toplum üzerinde adil bir yönetim tarzını ortaya koymaları için vermiş olduğu “geçici” bir yönetim yetkisidir. Başarılı olmayan, sorunları çözemeyen kağan Tanrı tarafından kendine verilmiş olan “kutu” kaybetmiş sayılır. “Kutu” alınmış olan kağanının Türk Milletini yönetme hakkı yoktur. Kağanın almış olduğu “kut”, onun sezebilme, hissedebilme, anlayabilme, kavrayabilme ve toplumu yönetebilme yeteneğini canlı tutar. “Kut”un hakkını vermenin temel ölçüsü ise kağanın “bilgeliğidir”.

Türk yönetim tarihinde kağan ve hükümdarlarının kullandığı ad ve unvanları kut anlayışı ile bağlantıları bakımından önemlidir. Mesela, Türk tarihinin önemli liderlerinden Metenin unvanları; “Tanrı-kut” ve “İdi-kut”; Göktürk kağanının unvanı ise “Kutlug Beg”dir.

Kut kavramının kökeni


(Kut/Kud) kökünden türemiştir. Temizlik anlamını içerir. Farsça Hüda kelimesinin dönüşmüş biçimi olduğu öne sürülse de, aslı Türkçe Kut (kutsallık, kutluluk) kökünden türemiştir. Bereket, yaşam gibi anlamlar içerir. Kutan, dua, yakarış demektir. Evenk dilinde Khutu sözcüğü kutsallık manası içerir. Kudagaçı sözcüğü, büyücü, şaman anlamına gelir. Kuthu şeklinde Tunguzcaya ve Hutu şeklinde Mançucaya geçmiştir. Sümercede de ayen Kut biçimiyle yer aldığı görülmektedir. İtelmenlerin (Kamçadalların) Kuth veya Kutka (Kutku) adlı dünyayı ve canlıları yaratan bir Tanrıları vardır.

Uta


Türk, Altay ve özellikle Moğol halk inancında ve Şamanizm de ruh enerjisi. Koruyucu ruh ve (daha doğrusu ruh şeklinde düşünülen) koruyucu enerjidir. Kut’un farklı bir türü olarak kabul edilir. Bazen iyicil ruhları tanımlamakta da kullanılır. Sözcük Moğolca kökenlidir. Dagur dilinde Huta, duman anlamına gelir ve yarı şeffaf (yarı soyut) bir görüntüyü ifade etmektedir. Utga ise Moğolca’da his demektir.
 
Üst Alt