Düşmandan Kurtulmak

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Düşmandan Kurtulmak





Adı geçen merhum Şeyh Muhammed Hüseyin Gomşeî hakkında şöyle nakledilir:

Merhum Gomşeî, Irak’ta defnedilen masum imamların ziyareti için, oldukça hızlı koşabilen bir merkep satın alarak yol hazırlıklarına başladı. Yanına bir miktar elbise, biraz yol azığı ve birkaç cilt kitap alıp hurcuna yerleştirdi. İçlerinde gerekli bilgilerin yazıldığı bir de kitapçık vardı. Ayrıca kitapçığın içinde takiye ortamına uygun olmayan ve muhalifleri tel’in eden konular yazılıydı.

Kervanla beraber yola koyuldu. Bağdat gümrüğüne vardıklarında gümrük müfettişi iki görevliyle birlikte yanlarına geldi. Şeyhin hurcunu açmalarını istedi. Müfettişin gözü küçük kitapçığa takıldı ve tesadüfen kitabı açtığında takiyeye ters olan konuları görüp okumaya başladı. Öfkeyle şeyhe baktı ve yanındakilere onu büyük mahkemeye götürmelerini emretti. Müfettiş, şeyhi gözaltına aldıktan sonra diğer ziyaretçileri hiç aramadan serbest bıraktı.

Eskiden gümrükle şehir arasında âbat yerler yoktu. İki memur, eşyaları merkebe yükleyip şeyhi gümrükten çıkararak yola koyuldular. Bir süre yol gittikten sonra merkep durdu ve bir daha da hareket etmedi. Memurlar merkebi hareket ettirmek istedilerse de bir türlü başarılı olamadılar. Öyle ki biri diğerine; “Artık yoruldum, şeyhin kaçış yolu yok! Ben merkebin önünde gideyim, sen de şeyhinle beraber arkasından gel!” dedi.

Görevliler bir süre böyle yol kat ettiler. Güneşin yakıcı sıcaklığı onları susuz ve bitkin düşürmüştü. İkinci görevli şeyhe; “Ben su ve gölgelik bir yel bulabilmek için önden gidiyorum; sen de arkamızdan gel, sakın geri kalma!” dedi. Yorgun ve bitkin düşen şeyh, kaçması için bir engelin kalmadığını görünce merkebe bindi. Biner binmez merkep kulaklarını havaya dikip tıpkı bir Arap atı gibi hızla koşmaya başladı. Birinci memura yetişerek “Gel, sen bin; merkep düzeldi” demek istedi. Ancak adeta biri şeyhin ağzını kapatmıştı. Söylemek istediği şeyi söyleyemedi. Hızla görevlinin yanından geçti. Hatta memur bile bu durumu fark edemedi.

Şeyh, bu işin ilahî bir yardım olduğunu ve kendisini kurtarmak istediklerini anlamıştı. İkinci görevlinin yanına vardığında o da şeyhi fark edememişti. Onu da atlattıktan sonra merkebin yularını boş bıraktı ve “Allah nereyi isterse oraya gitsin” dedi.

Merkep Bağdat’a girdi. Sokakları geride bırakarak hiç zaman kaybetmeden Kazımeyn şehrine girdi. Bir süre Kazımeyn sokaklarında gezindikten sonra şeyhin dostlarının bulunduğu bir evin kapısına gelerek başıyla kapıyı tartakladı.

Şeyh dostlarıyla görüştükten sonra Kazımeyn’den ayrıldı ve Rabbine, kendisini bu büyük şerden kurtardığı için şükürler etti.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
ALLAH c.c razı olsun sizlerden de değerli canlar....Okuyan gözlerinize sağlık....
 
Üst Alt