G.H > İsLami Fıkıh AnsikLopedisi..

ceylannur

Yeni Üyemiz
HÂMİLENİN NAMAZI Hamile bir kadına, namaz kılacak kadar süre ayakta durmasının sakıncalı olduğu söylenirse, namazlarını oturarak kılabilir mi?
Adil, yani dinin asgari farzlarını yapan ve büyük günahlardan sakınan uzman bir doktor, namaz kılarken ayakta durmasının sakıncalı olduğunu söylemişse, bu durumdaki bir hâmile namazlarını oturarak kılabilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HANBELİLERE GÖRE AVRET 1- Namazda:Bu konuda Hanbeliler, Malikilerle aynı görüştedirler Ancak kadının namaz içerisindeki avretinden sadece yüzü istisna ederler Namazda kendi kasdı olmaksızın açılan avret az ise, namaza mani olmaz; çok ise, zamanın uzaması halinde namazı bozar
2- Namaz dışında: Kadının mahremlerine karşı avreti yüz, boyun, baş, eller, ayaklar, ve bacaklardan başka, bütün vücududur Yabancı erkeklere göre ise, elleri ve yüzleri dahil bütün bedenidir (Sâbânî, age, N/156) Müslüman kadınlarla kâfir kadınlar arasında, avreti gösterme bakımından fark yoktur Dolayısıyla kadın, kâfir kadına bile göbek ve diz kapağı arası hâricini gösterebilir Erkeğin avreti konusunda Hanbelî mezhebinde uygun görüş, Hanefilerde olduğu gibi göbekle diz kapağı arasının avret oluşudur Mezhepte erkeğin avretinin ön ve arka uzuvlardan ibâret olduğu görüşü de vardır (Ibn Kudame el-Mugnî, I/578, Kahire (Tarihsiz)) Bedenden ayrılan avret bir uzuv, avret olma niteliğini kaybeder
7 yaşın altındaki çocuklar için avret yoktur 7-9 arası erkek çocuğun avreti, namaz içinde de namaz dışında da, sadece ön ve arka uzuvlardır Kız çocuğun namazda ve namaz dışında mahremlerine karşı avreti, göbekle diz kapağı arası, yabancı erkeklere karşı baş, boynu, dirseklere kadar eller, bacak ve ayakları dışındaki bütün bedenidir
__________________
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HANEFİLERE GÖRE AVRET 1- Namazda: Erkeğin namazdaki avreti, namaz dışındaki olduğu gibi, göbekle diz kapağı arasıdır Diz kapağı avrettir, göbek ise avret değildir Câriyenin avreti ayrıca karnıni ve sırtını da kapatmak üzere, erkeğinki gibidir Hür kadının avreti ise, yüzü, ellerinin içleri, ayaklarının ise üstleri hariç, bütün bedenidir Hatta kulağı hizasindan aşağıya sarkan saçlarının açılması, bazılarına göre namaza mâni değilse de, sahih olan görüşe göre avrettir Avret olmadığını söyleyenlere göre de, mahremi olmayanın saçına bakması haramdır Bu haramlık avret oluşundan değil saçın fitneye sebep olabileceğinden ötürüdür (Ibrahim el-Halebî, Gunyetü'l-mümteli fi serhi Münyeti'l-musallî, s 212) Namazda iken kaba avretin -ki, ön ve arka uzuvlar ve etraflarıdır- ya da hafif avretin -ki, avretin geri kalan kısmıdır- dörtte biri, kendi fiili ile olmasa bile, bir kürün edâ edebilecek kadar açık kalırsa" namazı fâsit olur Kerhî ise, galiz avretten bir dirhem mikdarının, hafif avretten ise, dörtte birinin açılmasının namaza mâni olacağını söyler (Halebî, age, s 2l3) Ama bu kadarı, ya da daha azı kendi fiili ile açılırsa, açılma süresi bir rükün edâ edecek zamandan kısa bile olsa, namazı hemen fâsid olur Ancak uzvun dörtte biri namaza girmeden önce açıksa bu, namaza başlamaya mânidir Avretin kişinin kendi nefsine karşı da örtülmesi şart değildir Mekruh olmakla birlikte, elbisesinin yakasından avretini görmesi, namazını iptal etmez Bu durumda namazı fâsid olur diyenler de vardır (Halebî, age s 209-210)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
BİR KİMSE HANIMINI BOŞARSA KÜÇÜK ÇOCUKLARI KIME BIRAKILACAKTIR? Boşanmak suretiyle birbirinden ayrılmış olan çiftin küçük çocukları aşağıda zikredilecek şartları haiz anneye bırakılır

1- Mürted olmaması
2- Fuhuş veya hırsızlık gibi büyük günahları işleyen bir kadın olmaması
3- Emin olması
4- Mahrem olmayan kimse ile evli olmaması

Yukarıda kaydettiğimiz manilerden biri varsa, isterse anneanneye bırakılır O da olmazsa babaanneye, sonra ana-baba bir kızkardeşe, yoksa anne bir kızkardeşe, sonra teyzeye, sonra da halaya bırakılır Tabii bunlar arzu ettikleri takdirde böyledir Erkek çocuk yedi yaşına girinceye kadar bu durum devam eder Ama anne vveya nine olmazsa dokuz yaşına gelinceye kadar bu durum devam eder Bu açıklama Hanefi mezhebine göredir
Şafii mezhebine göre ise; aşağıda zikredilen şartlar dahilinde erkek olsun çocuk anneye bırakılır:

1- Annenin müslüman olması Hıristiyan, Yahudi veya mürted olursa kendisine bırakılmaz
2- Akıllı olması
3- Emin olması Fasıka olduğu takdirde kendisine bırakılmaz
4- Mahrem olmayan kimse ile evli olmaması
5- Çocuğun mümeyyiz olmaması Aksi takdirde çocuk muhayyer bırakılır (el-Envar)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HARAM: Kelime anlamı, hürmet gösterilen, dokunulmayan, saygın demektir Terim olarak; farzın tam zıddıdır, yani Allah'ın, ya kendi sözüyle, ya da Elçisinin sözüyle yapılmamasını kesinkes istediği şeylerdir Ancak haram herkes için haramdır Geri kalan yönleri ise aynen farz gibidir Meselâ kabullenmeyen kâfir olur
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HARAM MALDAN İKRAM Malına herhangi bir yolla haram karıştığı bilinen birisinin ikramını, ya da hediyesini kabul etmek için bakılır, eğer malının veya kazancının çoğu haramdan değilse alınır ve yenilir Bu durumda ikram ettiği şeyin haramdan olduğu bilinse, malının çoğu helâldan olsa dahi kabul edilemez, yenemez Aksine, malının çoğu haramdan olsa ve fakat ikram ettiği şeyin helâldan olduğu bilinse, ya da ikram eden öyle olduğunu söylese alınır ve yenilir(Hindiyye, V/342; Kâdihan, NI/400-402) Faizle para kazanan için de durum aynıdır(Hindiyye, V/343) Helâl kazancı daha çoksa ikramı alınır, değilse alınmaz Durumu bilinmiyorsa, bir mü'min ancak helâl yolla kazanır diye hüsn-i zan edilir ve yine kabul edilir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HARAM PARA İLE TAHSİL
Diploma belli bir ilmi ya da meslegi öğrenmiş olmanın belgesidir Ehil olma açısından hakederek alınmış olduktan sonra, haramla beslenerek alınmış olsa bile onu kullanmamak, bildiklerini unutmakla eş anlamlıdır Bu olmayacağına göre, söz konusu diplomadan yararlanmamak da olmaz Ama ne var ki, haram yapacağı tahribatı yapar Içe doğru olan duyuların, alıcıların (letaif) paslanıp körelmesine vereceği zarardan da geri durmaz Bunun için de ondan sakınarak çok tevbe edip bağışlanma dilemek gerekir Işi daha sağlama bağlamak isteyenler için, (Allah'u a'lem) bir de yediği paraya karışan faiz (haram) miktarını hesap ederek eline para geçtikçe, ne olduğunu söylemeden halka yönelik meşru hizmetlere (çünkü faiz bütün bir milletten sömürülmektedir) vermek iyi olur bu konuda fıkıhçılarımız şöyle açıklamalarda bulunmuşlardır: "Birisine bir hediye ya da ziyafet verenin, malının çoğu haramdan ise alanın kabul etmemesi ve yememesi gekerir Ama ona verdiği kısmı, miras ve karz gibi helâl yoldan edindiği bir malından ise onu almasında ya da yemesinde mahzur yoktur Malının çoğu helâl olan ise almasında ve yemesinde zaten mahzur yoktur Yeter ki bizzat verdiği kısmın haramdan olduğunu biliyor olmasın O takdirde onu da alamaz ve yiyemez Böyle olmadıkça yer çünkü az da olsa malına haram bulaşmayan insan (özellikle de günümüzde) yoktur"(Hâniyye (Hindiyye kenarında), NI/400; Hindiyye; V/343)"Böyle bir durumda hediyesi ya da ziyafeti kabul edilmeyecek olan kişi kırılacaksa, hediye ya da ziyafet verilen yiyeceğinin tutarı (Bezzâziye, VI/360) kadar bir hediyeyi ona götürür ve adeta kendi malından yemiş olur"
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HARAM VE TEMİZ OLMAYAN BİR İLACI TEDAVİDE KULLANMAK CAİZ MİDİR?
İslam dini sağlığa büyük ihtimam gösterip hasta olmamak için tedbir almamızı emrettiği gibi, hastalık olduktan sonra tedaviyi de emretmiştir Ancak varsa tahir bir ilaç kullanmak gerekir Necis veya müteneccisi kullanmak caiz değildir Remli ve Şirazı: Temiz bir ilaç bulunmadığı takdirde müslüman bir doktorun tavsiyesine binaen necis veya mütenecis bir ilacı tedavide kullanmakta beis yoktur, diyorlar Bir hastalık için, "İçkiden başka ilaç bulunmazsa içilmesi caizdir” diyen olduğu gibi "caiz değildir” diyen de olmuştur Yalnız Şafi'i mezhebine göre, ilaca maslahata binaen müteneccis bir şey katmakta beis yoktur Binaenaleyh çeşitli hastalıklara yarayan ve içinde alkol bulunan şurubu ( başka bir ilacın bulunmaması şartıyla) içmek caizdir
__________________
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HARB SIRASINDA DÜŞMAN GÖZETLEYEN VARSA DÜŞMANI VURMAK İÇİN SİPER ARKASINDA SAKLANAN KİMSE NASIL NAMAZ KILACAK? Savaş sahasında düşmanı gözetleyen veya düşmanı vurmak için siper arkasında gizlenen kimse ayakta namaz kıldığı takdirde düşman onu görecek, dolayısıyle de kendisi ve İslam ordusu zarar görecektir Böyle bir durum karşısında bu kimse oturarak namazı kılacaktır
__________________
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
HAREMLİK - SELÂMLIK: Arapça bir kelime olan "Harem", girilmesi yasak olan yer, mukaddes ve muhterem olan şey demektir Eskiden saray, konak ve evlerin kadınlara ait kısmına "Harem", erkeklere ait kısmına ise "Selâmlik" derlerdi Kadınlar ayrı, erkekler ayrı yerlerde otururlardı Bu uygulama örften ve âdetten değil, dinî ernirlerden kaynaklanırdi Çünkü "Avret ve Örtü" bölümünde de gördüğümüz gibi, erkeklerin mahremi olmayan kadınlara, kadınların da mahremi olmayan erkeklere belli ölçüler dışında bakmaları câiz değildir Buna göre aralarında birbirinin mahremi olmayan kadınlar ve erkekler bulunan insanlar, birbirlerini görmeyecek şekilde ayrı ayrı yerlerde oturacaklardır Bu nefislere zor gelir ama, kalplerin ve duyguların selâmeti için daha elverişlıdır
Aslında haram olan, bir kadınla bir erkek başbaşa kalmadıktan sonra bir arada oturmak değil, birbirlerinin avret yerlerine bakmaktir Buna göre; elleri ve yüzünden başka bir yeri açık olmayan kadınların, kendi erkekleri de yanlarında varken, erkeklerin bulunduğu mecliste oturmalarının ne zararı vardır? denebilir Zararlarını saymadan önce biz aynı soruyu tersine çevirerek soralım: Ne yarari vardır? Buna verilecek cevap, bir "hiç!"ten ibarettir Öyleyse şimdi de zararlarını söyleyelim:
Sadece Hanefi mezhebinde kadınların elleri ve yüzü avret değildir, ancak bu fitneye yani kötü bir düşünceye sebep olmamakla sınırlandırılmıştır Eğer kem düşüncelere sebep olacaksa, onlara göre de kadın elini ve yüzünü kapatmak zorundadır Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm de kadınların seslerine de dikkat etmeleri, kadınlığını hatırlatacak biçimde kırıla döküle konuşmamaları emredilmiştir (Ahzâb (33) 32) Çünkü kadının çekici yönü erkekten fazladır O sırf seşiyle bile bir erkeğin beynini döndürebilir Gülüsleri, gamzeleri, egilip-bükülmesi, cinsel câzibe açısından özelliği olan yönlerindendir
Şimdi bir kadının sadece yüzü ve elleri açık olarak da olsa böyle bir mecliste oturduğunu düşünelim Sesiyle ve davranışlarıyla mahremi olan erkeğin devamlı dikkatini çekecek ve sırf kalbinde de kalsa, şeytanla nefsin işbirliği yapmasına sebep olacaktır Bu yüzde bir ihtimalle de olsa onu, ileride nefsî arzulanın gerçelestirmenin planlarını yapmaya itecektir Ya da ilk bakışta birşeyler düşünemediği yüzüne uzun zaman bakma imkânı bulunca, yine yüzde bir insan için de olsa kalbine bazı duygular uğrayıp uğrayıp geçecektir ve o takdirde yüz Hanefîler için de avret olmuş olacaktır
Böyle söyleyenleri kalbi pis olmakla suçlayanlar çıkabılir Onlann da haklı tarafları vardır Ancak herkesin kendileri gibi temiz kalpli olacağını düşünmek de hatadır
Ancak avretini İslam'ın emrettiği şekilde örten, kadınsi konuşma ve gülümseyişlerine dikkat eden, normal bir ev elbisesi üzerine "cilbâb" sayılabilecek geniş ve süssüz başörtü gibi bir üslük atan kadının, fitne endişesi de yoksa, kocasıyla beraber olan misafirlerine edeple hizmet etmesinin câiz olduğu söylenmiştir
Halvet, yani birbirlerinin mahremi olmayan bir kadınla bir erkeğin başbaşa kalmaları ise, haramlığı kesin olan daha kötü bir davranıştır Peygamberimiz böyle zamanlarda üçüncü kişinin mutlaka şeytan olacağını söylemiş ve inananların bundan sakınmalarını emretmiştiir (Tirmizî, radâ' 10, fitne 7; Müsnerl 1/18, 26 NI/339, 446 )
"Kayınbiraderler de mi Ey Allah'ın elçisi," diye soran sahabiye, "o zaten ötüm demektir!" cevabını vermiştir (Tirmizî, radâ' 16; Dârimî, istizân 16; Müsned IV/149,153) yanlarında başka erkek bulunmaksızın, bir erkeğin birden çok kadınla bir arada bulunmamasının da yasaklanan halvet türünden olduğunu söyleyenler vardır (Kadızâde Efendi, Netâicül-efkâr N/122; Serahsî I/166)
 
Üst Alt