Gurbet Mektubları 13.

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici


Gurbet Mektubları 13.
ALLAH’ın rahmeti, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Çok muhterem, gurbetçi kardeşlerim, bazen anılardan, bazen konular,dan yazarken, bugünde anılarla başlayalım, anılarla devam edelim. Çocuk babası ile izine gidince o eski saflığıyla art niyetsiz, babasının arkadaşına: - Bizde Almanya’dayız amca, der. Babası hemen müdahale eder ve: - Burası Türkiye sakın gurbetçi olduğunu söyleme. - Sakladığımız bir sırmıdır ki gurbetçi olduğumu söylemeyeyim, der. Aldığı cevab çok hazin: - Seni Alamancı diye küçümser ler. - Enayi derler, bunları sürecen vatandan kötü örnek oluyor, derler. Nihayet bunları hep duyduk. Ama şimdi anavatandaki modernleşme avrupada yaşayan insanımı fersah, fersah geçti. Şimdi bizim yapmadığımız hatta avrupalı insanın yapmadıkları şeyleri yapıyorlar. Hergün iyileşeceğine ahlak çöküyor. Ar, saygı, sevgi, utanma, insan yerine konma, hatır taban yapıyor. Analar, babalar evlatlarına birşeyler verdiğini sanıyor. Dünya gündemi artık, kaybettiğimiz bu hasletleri yazmıyor. Ahlak literatürden çoktan çıktı, yerine hak, hukuk adına saygısızlık, sevgisizlik oturdu. Dünya gündemini, borsalar belirliyor, savaşları, yıkımları, kazanımları. Silah fabrikaları ölümü, düşmanlığı, kini getiriyor. İllegal satışlar, sahte petrol krizleri, devletleri fırtına gibi süpürüyor. Düzenin çarkları arasında alt tabaka eriyip gidiyor. Afrikalı, uzakdoğulu, orta doğulu dünyanın neresinden olursa olsun. Aynı akibete uğrayarak, huzur yüzü görmüyor. Halkların yaşam hakları, azınlıklar tarafından gasbedilip, talan ediliyor. Geriye gözü yaşlı, mazlum, öksüz, ezilmiş insanlar kalıyor. Avam dediler, alt tabaka dediler, acıyı kabüllendirdiler. Kaymağın başına geçip, efendi biziz diyenler, zavallı insanları sömürdüler. Boyunlarını içine çektiler, sadece el oğuşturdular efendi zannettiklerinin huzurlarında. ALLAH’ın ayetlerini unutan bazı Müslümanlar,da ALLAH’ın c.c. kullarına el açtılar. Fakat Cenabı ALLAH azze ve celle rezzaktır. Oysa ayette bizlere şöyle diyor: Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler. Bakara Suresi, 3.. Başka bir gurbetçi mektubunda şöyle diyordu: - Ey deruni dilden cani gönülden hasret kaldığım haticem ve yavrularım. Mektubuma başlamadan selam eder büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Nasılsınız, iyimisiniz, iyi olmanızı Cenabı Allah’tan dilerim. Sizde benden sorarsan eh gurbet elde nasıl olunur, gelip geçiyoruz işte. Bak sana ne diyeceğim, kulağını aç iyi dinle. Sakın çocuklarımı davarın peşinden koşturma. Benim çocuklarım okula gitsin, adam olsun. Gönderdiğim paradan, onlara elbise al, ayakkabı al. Yeni elbiselerle, yeni ayakkabı ile okula gitsinler. Biz boşunamı, bu gurbetin kahrını çekiyoruz. Mektubu, halayın torunundan başkasına okutma emi. Sırlarımızı el alemler duymasın, bizimde dedikodularımız konuşulmasın. O gönderdiğim paradan, babamlara 100 Mark,ını veriver, tütün parası yapsın. Ha, benim ailem yokmu diyorsan, tabii, babana da 50 Mark veriver. Zarfın içinde gönderdiğim parayı alıyorsun değilmi? Yoksa postacı vermiyormu? Bütün bunların cevabını beklerim. Kayına söyle evdeki hayvanları satıversin. Parasını cebine değil sana versin, muhanet çok zor. Belki şehirden bir ev alırda göçeriz. Böylece sizde rahat edersiniz, oralarda çocuklar kaybolup gitmez. Parayı idareli harca, gurbette para kazanmak çok zor be hatice. Burada mektubuma son verirken herkese selam eder, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Kestane kebab acele cevap beklerim. Tabii aradan birbuçuk ay geçmiş ve mektub gelmiştir: - Sevgili eşim Mehmet gönderdiğin çok kıymetli mektubunu aldım. Mektubu aklıma geldikçe okuttum. Selam eder ellerinden öperim, ayrıyeten mektubu okurken dinleyenler, baban, anan, ve kardeşlerin, yiğenlerin, muhtar emmi ve bizimkilerinde selamları var. Nasılsın iyimisin diyorsun. Ve. Diyorsunki; Çocuklara elbise, ayakkabı al, babama ve babana harçlık ver, evi geçindir, hayvanları sat şehirden ev alacağım. Sen zannediyormusunki tarladan, bağdan bahçeden birşey gelmezse bu çark döner. Zarfın içinde gönderdiğin ikiyüz Mark,la bu iş yürümez. Şimdiden gönderdiğin para eridi gitti. Ele mektub yazdırıyorum, buraya herşey yazılmaz, bunu bil. Bütün dertleri burada ben sırtlamışken sen Almanya,da keyf çat. Gündüz dağda gece hayvanlarla uğraş dur. Bütün yükü sırtıma yükleyip kurtuldun gittin ilin Almanya,larına. Bütün bu işler yetmezmiş gibi birde köydeki kem gözlerle uğraş. Altı ay oldu sen gideli, hala izine gelmeyi düşünmüyormusun. Komşumuz ramazan ağa senden sonra izine gelmişti şimdi yine izine geldi, hemde üç tane bavulla. Çocuklarına ve eşi Zeyneb,e neler almış, neler bir görsen. Üstlerine giyip, giyip millete gösteriş yapıyorlar. Güya bizim herifte Almanya,lı nerde, şimdiden unuttu bile bizi. Eh gayri kafanı ağrıttım ama kusura kalma, daha çok yazacaklarım var ama yazdıramıyorum. Ele ancak bu kadarını yazdırdım. İyi düşün köyün yolunu unutma, artık yeter gayri. Sabah erkenden kalkıp iki çocuğu okula gönderdikten sonra küçüğü sırtıma sarıp hayvanları yemledikten sonra, akşama kadar dağda çalışmak nasılsa bende o kadar iyiyim. Sende iyisindir inşaAllah iyi olmanı Yüce Allah’tan dilerim. Burada son verirken selamlarımı iletirim, ayrıca herkesin selamları var. Gurbetçinin ilk kuşağından iki mektup örneği böyle idi kardeşlerim.
Burada bir sona daha geldik. Haydi ALLAH’a emanet olun. Selam ve dua ile. M.S.A.
 
Üst Alt