BEDİÜZZAMAN’IN NUR TALEBELERİNE YAZDIĞI MEKTUPLAR Hulûsi Bey'e Yazdığı Mektuplar

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Aziz, sıddık kardeşim,
Evvelâ: Bu yeni hadisenin mahiyetini merak etmişsiniz, oraya gelen iki uzun mektub mahiyetini gösteriyor.
3
barla_86_3.gif


ayeti o hadiseye sebebiyet verenlerin başına saika gibi iniyor ve inecek. Fakat biz aculüz. Her şeyin bir vakt-i muayyenesi var.
4
barla_86_4.gif


ayetine masadak olarak bu hadise bize karşı vech-i merhametle bakıyor. Mülhidlere karşı olan vecih, azab ve kahr ile nazar ediyor. Her ne ise... Cennet ucuz olmadığı gibi Cehennem de lüzumsuz değildir.
Saniyen: Bedreddin’i burada dinlemek arzu ediyordum, vakit müsaade etmedi. Ben manen orada hayalen dinliyorum. İnşaallah evlâdlık mertebesinden talebelik mertebesine gidiyor.
Salisen: Benim kendi hattımla mektub istiyorsun. Bir dudaksız adama, “Lâmbayı üfle söndür! demişler. Demiş, “En zahmetli işi bana gösteriyorsunuz, yapmayacağım.”
Belî, Cenab-ı Hak bana hüsn-ü hat vermemiş, hem bir satır yazmak bana büyük bir iş gibi usanç veriyor. Eskiden beri diyordum: Yâ Rabbi! Ben o kadar muhtaç iken ve nazmı severken bu iki nimet bana verilmedi, diye teşekki değil, tefekkür ediyordum. Sonra bana kat’i tebeyyün etti ki, şiir ve hat bana verilmemekte büyük bir ihsan imiş. Hem o hatta ihtiyacımı sizin gibi kalem kahramanlarının muavenetleri temin ediyor. Hat bilse


1- Öyle bir zatın ismiyle ki, yedi gök ve yer ve bunlar içinde bulunan bütün varlıklar Onu (Allah’ı) tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın.
2- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
3- Allah’ın mescitlerinde Onun adının anılmasına mâni olandan daha zalim kimdir? (Bakara Suresi: 114)
4- Derken mü’minlerle onların arasına bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında ise azab vardır. (Hadid Suresi: 13)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
idim, hatt’a itimad edip, mesail ruhda kararlayarak nakşedilmeyecekti. Eskiden hangi ilme başladım, hattım olmadığı için ruhuma yazardım. Fevkalâde bir meleke ihsan edildi. Şiir ise, çendan kıymettar, şirin bir vasıta-yı ifadedir. Fakat şiirde hayal hükmettiği için hakikata karışır, hakikatlerin suretini değiştirir. Bazen hakikat birbirine geçer. Halis, hak ve mahz-ı hakikat olan Kur’an-ı Hakîmin hizmetinde istikbalde bulunacağımız mukadder olduğundan, kader-i ilâhî bir inayet olarak bize şiir kapısını açmadı. 1
barla_87_1.gif
sırrı buna bakar. İşte kendi hattıma mukabil, sana iki nükte söyledim. İnşaallah başka bir vakit senin hatırın için büyük zahmet çekip birkaç satır yazacağım. Galib Bey*in iki eli var; sağ elini bana vermiş, benim hesabıma yazıyor, sol eli de kendine kalmış. Bu mektub o iki el ile yazılmıştır. Hazır Mesud, Galib ve Süleyman Efendiler, Mustafa Çavuş*, Abdullah Çavuş selâm ediyorlar. Ben de başta Husrev, Bekir Bey umum kardeşlerimize selâm ediyorum. Bilhassa kayınpederiniz Hacı İbrahim Bey’e ve muhtereme hemşîreme ve mübarek Bedreddin’e çok dua ediyorum. 2
barla_87_2.gif


Kardeşiniz
Said Nursî
***
Aziz, sıddık, müdakkik ahiret kardeşim, hizmet-i Kur’aniyede arkadaşım;
Evvelâ: Mektubunuzda, benim her mektubumun başında 3
barla_87_3.gif


yazılmasının hikmetini soruyorsunuz. Bunun hikmeti şudur ki: Kur’an-ı Hakîmin hazain-i kudsiyesinden bana açılan en birinci kapı o olduğudur. En evvel hakaik-ı âliye-i Kur’aniyeden şu ayetin hakikatı bana zâhir olmuş ve ekser risalelerde o hakikat cereyan etmiştir. Hem bir hikmeti şudur ki; itimad ettiğim mühim üstadlarımın, mektublarının başlarında istimal etmeleridir.


1- Biz ona (Peygambere) şiiri öğretmedik.(Yasin Suresi: 69)
2- Baki olan yalnızca Allah’tır.
3- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Hem mektubunuzda yedi kebairi soruyorsunuz. kebair çoktur, fakat ekberü’l-kebair ve mubikat-ı seb’a tabir edilen günahlar yedidir: “Katl, zina, şarab, ukuk-u valideyn (yani kat’-ı sılâ-yı rahm), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid’alara taraftar olmaktır.
Saniyen: Bu yaz mevsiminde hakaik-ı Kur’aniyeye nisbeten meyveler hükmünde tevafukata dair hurufat-ı Kur’aniyenin nüktelerini beyan ediyorduk. Şimdi mevsim değişmiş, huruftan ziyade hakaika ihtiyaç vardır. Gelecek yaza kadar muvakkaten o kapıyı ihtiyarımızla çalmayacağız. Fakat o hurufa ait beyanat ne derece hak olduğunu Mevlâna Câmi*nin Divan’ıyla kardeşlerimle tefe’ül ettik. Dedik, “Ya Câmî! Bu hurufat-ı Kur’aniyeye dair beyan ettiğimiz nüktelere ne dersin?” Bir fatiha okuyup falı açtık. İşte başta fal şu geldi:
1
barla_88_a.gif


Yani, “Bu huruf öyle harf değildir ki, akıl ve idrak sahifesinden gitsin. Öyle kudsî harf, öyle güzel şirin hat daima kalbimin sahifelerinde yazılmalı, silinmemeli.” Acibdir ki, bütün Divan’ında bu fala benzer mealde yazı göremedik. Demek bu fal, Hazret-i Câmi’nin kerametinden bir nebze oldu.
Salisen: Bedreddin inşaallah bizlere hakiki bir hayrü’l-halef olur. Allah muvaffak etsin. Kayınpederinize ve hemşîreme ve Bedreddin’e dua ediyorum. Kardeşim Refet Bey’i daha ziyade gayrete getirdikleri için onlara minnettarım. Kardeşleriniz Husrev ve Bekir Ağa, Lütfi, Rüşdü, Hafız Ahmed, Tenekeci Mehmed*, Sezai gibi ihvana selâm ediyorum.
2
barla_88_1.gif


Kardeşiniz
Said Nursî
Mucizat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) sana güzel ve tevafuklu bir tarzda yazdırdım. Husrev kerametli kalemiyle bana yazdığı gayet kıymettar bir nüshayı aynen ve tam tamına muvafık gelmek şartıyla size yazdırıldı, yakında göndereceğim. Yanınızda yeni yazılan İ’caz-ı Kur’aniye gibi bana bir nüsha lâzımdır. Fakat Hafız’ın kalemi oradaki mevcud tevafuku tamamen muhafaza edememiş. Tevafukçu Husrev’in taht-ı nezaretinde mabeyninizde taksim edip bana yadigâr bir İ’caz-ı Kur’anîyi müştereken yazsanız çok iyi olur.


1- Bu ifadenin açıklaması metin içinde verilmiştir.
2- Baki olan yalnızca Allah’tır.

 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
(14 Şevval 1352, 1 Ocak 1934)4
1
barla_89_2.gif

2
barla_89_3.gif

3
barla_89_4.gif


Aziz, sıddık, müdakkik ahiret kardeşim ve mütefekkir ve hakikatlı arkadaşım Refet Bey,
Evvelâ: Mektubunuzda Risale-i Nur’un mizanlarını her okudukça daha ziyade istifade ettiğinizi yazıyorsunuz. Evet kardeşim, o risaleler Kur’an’dan alındığı için kut ve gıda hükmündedir. Her gün ihtiyaç gıdaya hissedildiği gibi, her vakit bu gıda-yı ruhanîye ihtiyaç hissedilir. Senin gibi ruhu inkişaf edip, kalbi intibaha gelen zatlar okumaktan usanmaz. Bu Kur’anî risaleler sair risaleler gibi tefekküh nev’inden değil ki usanç versin. Belki tegaddidir.
Saniyen: Gavs-ı Âzam gibi, memattan sonra hayat-ı Hızıriyeye yakın bir nev’i hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs’ın hususi ism-i âzamı “yâ Hayy” olduğu sırrıyla sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi, gayet meşhur Ma’ruf-ı Kerhî* denilen bir kutb-u âzam ve Şeyh Hayatü’l-Harranî* denilen bir kutb-u azim Hazret-i Gavs’dan sonra mematları hayatları gibidir. Beyne’l-evliya meşhur olmuştur.
Salisen: Tenekeci Mehmed Efendi*nin hıfz-ı Kur’an’a çalışmak niyeti çok mübarektir. Cenab-ı Hak onu muvaffak etsin. Elimizden geldiği kadar dua ile yardım edeceğiz. Kur’an-ı Azîmüşşan’ın her bir harfinin ekalli on hasene olmakla beraber, tekerrür ettikçe ve mübarek vakitlere rasgeldikçe ve melek ve sair zîşuur ruhanîler kıraatını dinledikçe her bir harfi öyle bir çekirdek olur ki, hasenat cihetinden öyle bir manevî sünbül teşekkül eder ki; o sünbülün taneleri, tekellüm vaktinde ağızdan çıkan bir kelimenin, havanın dalgalarının ayinelerinde temessül eden milyonlarca o kelime gibi kelimelerin adedine belki müsavi gelir. Böyle her bir harfi bir hazine-i ebediyenin bir anahtarı olabilir bir kudsî kelâmı kalbinde yazmak, ne kadar


1- Onun (Allah’ın) adıyla.
2- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
3- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
4- Refet Bey’e vürud tarihidir.

 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
mukaddes bir hizmet olduğu aşikârdır. İnşaallah Bedreddin çoklara bir hüsn-ü misal olacaktır, daha çoklarını hıfz-ı Kur’an’a sevk edecektir. Başta Bedreddin, kayınpederin Hacı İbrahim ve ahiret hemşîrem olarak ihvanınızın bayramını tebrik ve selâm ve dua ediyorum. Babacan* orada ise ona çok selâm ediyorum.
1
barla_90_1.gif


Kardeşiniz
Said Nursî
***

(5 Şubat, 1934)
2
barla_90_2.gif

3
barla_90_3.gif

4
barla_90_4.gif



Aziz, sıddık, müdakkik, müştak kardeşim Refet Bey!
Sen benimle ne kadar konuşmayı arzu ediyorsan belki ondan ziyade ben arzu ediyorum. Fakat maatteessüf müteaddid esbab tahtında sıkıntılı bir vaziyetteyim. Hattâ bir iki saatte bulduğum bir fırsat, yedi-sekiz mektubu yazmaya çalışıyorum. Ara sıra benim yanıma gelen Galib dahi men edildi. Yalnız biçare Şamlı kaldı, o da her vakit gelemiyor. Hem bu yılanları yaralandırıp bize canavarcasına saldırıyorlar. Her fırsattan sıkıntı vermeye çalışıyorlar. Zaten ben mebuslardan hayır beklemiyordum. Bunlara iliştiler, kaldırmadılar, bütün bütün düşman ettiler. İşte maatteessüf bunlar dünyayı hatırıma getirdikleri için tulûat-ı kalbiye tevakkuf ediyor. Başlarını yesin, bu ehl-i dünyanın dünyasını düşünmek bana zehir oluyor. Ben dünyanıza karışmıyorum, buna mukabil o pis dünyanızı bana düşündürmeyiniz dediğim halde olamıyor. Ben de Cenab-ı Hakka niyaz ettim ki, bana kuvvetli bir sabır, bir tecrid-i zihin ihsan etsin ki düşünmeyeyim.


1- Baki olan yalnızca Allah’tır.
2- Onun (Allah’ın) adıyla.
3- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
4- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Lillâhilhamd kalbime bu esas geldi ki: “Bu hizmet-i Kur’aniyede başa ne gelirse gelsin, hattâ her günde birer başım olsa da kesilse, yine o hizmetin kudsiyetindeki lezzet-i ruhaniye mukabil geliyor ve kâfidir.” diye kemal-i teslim ile kazaya rıza, kadere teslim ve Cenab-ı Hakka tefviz-i umur düsturunu rehber ittihaz ettim. Nuh’a yazdığım gibi size de diyorum ki: Eskide bir zat, haksız bir mesleği hak zannederek ondan aldığı bir muhabbet ile diri iken derisinin soyulduğuna tahammül ederek kahramanane bir tavır gösterdiği gibi, acaba ayn-ı hak ve mahz-ı hakikat ve bütün envar-ı hakaikın menba ve madeni olan hakikat-ı Kur’aniyeye hizmetimizdeki kudsî lezzet, bu mülhidlerin muvakkat, ehemmiyetsiz iz’açlarına ve kalbimizde açtıkları yaralara tiryak ve merhem olamaz mı? Elbette olur ve olmuş ve oluyor.
Saniyen: Yemen imamı olan Zeydîler* seyyidi hakkındaki sualiniz hakikaten ehemmiyetli ve yümünlüdür. Fakat meymenetsiz bir zamana rastgeldi. Hem zihnim kapalı, hem hâl müsaid değil, hem ve hem... Yalnız bu kadar var ki, meşhur İmam-ı Zeyd* sâdat-ı azimeden ve eimme-i âl-i beyttendir. Ve müfrit Şia*ları reddeden ve1
barla_91_1.gif
deyip Hazret-i Ebu Bekir* ve Hazret-i Ömer*den teberriyi kabul etmeyen ve o iki halife-i zîşanı hürmet edip kabul eden bir zattır. Onun etba’ları, Şiaların en mutedili ve en sünnisidir. Bunlar hem ehl-i insaf ve hem çabuk hakkı kabul eder bir taifedir. İnşaallah Vehhabi*lerin tahribatını tamire sebep oldukları gibi, Ehl-i Sünnet ve Cemaattan Zeydîlerin inhirafları dahi istikamet kesb edip, Ehl-i Sünnete iltihak edip imtizaç edecekler. Bu ahirzaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i ahirzaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor.
Risalelerle alâkadar arkadaşlara selâm ve Bedreddin ve hemşîreme ve Hacı İbrahim’e dua ediyorum.
2
barla_91_2.gif


Kardeşiniz
Said Nursî
***


1- Gidiniz, siz rafizilersiniz.
2- Baki olan yalnızca Allah’tır.

 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
(15 Şubat, 1934)
1
barla_92_1.gif

2
barla_92_2.gif

3
barla_92_3.gif


Aziz, sıddık, dikkatli kardeşim Refet Bey,
Evvelâ: Onuncu Sözün Birinci İşaretinin ahirinde, “Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlikına has bir iştir.” Şu cümle hem Yirmi İkinci Sözün lem’alarında, hem Otuz Üçüncü Mektubun pencerelerinde, hem Yirminci Mektubun on bir kelimelerinde izah ve isbat edilmiştir. Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir. “Bir şeyden her şeyi yapmak”taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, her bir cihazatını halkediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın her bir şeylerini ondan halkeder demektir. Hem “Her şeyi bir tek şey yapmak.” cümlesindeki külliyet mukayyettir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nevtaamdan o insanda basit bir cild ve bir kan ve bir et ve hakeza...
Elhasıl: Bu külliyetten maksad odur ki; bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak, ancak Hâlik-ı Küll-i Şey’e mahsustur.
Saniyen: Minhacü’s-Sünne’yi kendi hattınla yazdığına çok memnun oldum. Senin kalemin merhum Abdurrahman’ın kalemi gibi bana şirin geliyor.
Salisen: Tenekeci Mehmed Efendi’nin hıfza başlaması mübarektir. Allah muvaffak etsin. Biz ona dua ile yardım ediyoruz. O da okudukça bize dua ile yardım etsin. Bedreddin’e ve validesine ve ceddine dua ediyorum. Sezai Bey benim nazarımda Isparta’nın bir Zekâi’sidir. Ben de onu görmek istiyorum. Fakat şimdi maddeten, manen kıştır. Zaten sizlere demiştim ki,


1- Onun (Allah’ın) adıyla.
2- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
3- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Said’in şahsının ehemmiyeti yoktur ki, sohbetine arzu edilsin. Üstadınız olan Said ise, her bir risaleyi açtıkça onunla sohbet edersiniz. Ahiret kardeşiniz olan Said ise, her sabah, akşam dergâh-ı ilâhîde dua vasıtasıyla sizinle beraberdir. Sezai Bey, Üstadını, kardeşini istediği vakit görebilir. 1
barla_93_1.gif
kaidesiyle işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said’i görenler bazı pişman olur, keşke görmeseydim der. Bu, davula benziyor, uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.
Başta Husrev, Bekir Bey, Lütfi, Rüşdü, Hafız Ahmed, Sezai, Keçeci Şeyh Mustafa, Tenekeci Mehmed Efendi gibi has kardeşlerinize selâm ve dua ediyorum.
2
barla_93_2.gif


Kardeşiniz
Said Nursî
***
3
barla_93_3.gif

4
barla_93_4.gif

5
barla_93_5.gif




Aziz kardeşim Refet Bey!
Bu sabah namazdan sonra başımı çevirdim, Refet Bey’i gördüm zannettim. Geceleyin bir torba bal ve içinde dolu altın, mübarek bir talebeme veriyordum. Arkamdaki zat demek Refet Bey’in kalb ve ruhunu taşıyor. Hem dellâlı olduğum hazinenin en kıymettar, en tatlı şeyini bizim vasıtamızla satın almak istiyor. Sonra gördüm ki, senin ikinci bir nüshandır, yani Seyranî*dir. O rüyada ikiniz hissedarsınız, paylaşırsınız, her ne ise.. Sizin bu defa


1- Muaydi’yi duyup işitmen onu görmenden daha hayırlıdır.
2- Baki olan yalnızca Allah’tır.
3- Onun (Allah’ın) adıyla.
4- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
5- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
yazdığınız Söz ziyade hoşuma gittiği için, evvelce sana dediğim gibi başka hatlara nisbeten senin hattın gözüme eski dost göründüğünün sırrını anladım ki, merhum biraderzadem Abdurrahman’ın hattına benziyor. Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça böyle intihab ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur. Hulûsi, Abdurrahman’ın yerine çendan geçmiş. Şu yazı müşabeheti bana müjde ediyor ki, bir Abdurrahman Refet’ten de çıkacak. Mürekkeb hakkında düşündüğün iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun. Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünkü mütalâaya iştiyak ve iştihayı açar. Yeni Sözler ile alâkadarlık edenlere, evvelki üç Hafız ile mutaf Hafız Mahmud Efendi’ye selâm, hem dua ediyorum. Sebat etsinler; onları kardeş dairesine dahil etmişim, talebe dairesine girmeye çalışsınlar. Siz kimi intihab etseniz benim de kabulümdür. Hoca İsmail Hakkı Efendi’ye çok selâm ve dua ediyorum. Madem az adam ile konuşan İşaratü’l-İ’caz onunla hayli konuşmuş, ben de o zatı ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ediyorum. İşaratü’l-İ’caz ile iktifa etmesin. İşaratü’l-İ’caz’ı tefsir eden ve hakaikını aydınlattıran ve göz görür derecesinde gösteren Sözleri, Mektubları okusun. Hususan Yirmi Beşinci, Yirmi Altıncı Sözleri, Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektubları gibi. İntihab ettiği risaleleri de okusun. Başta Bekir ve Husrev kardeşlerime selâm ve dua ederim ve dualarını isterim.
Vehhabî meselesi dünkü gün elime geçti, baktım sana göndermek ruhum istedi. Başka bir surette Refet kendi geldi, kendi kitabını kendine götürdü.
1
barla_94_1.gif


Said Nursî

Senin ve Husrev’in yazıları beni hiç yormuyor. Çünkü, yanlışları azdır. Fakat başkalar bir defa kendileri tashih etmeden bana geliyor. Hafızama itimad edip, yalnız tashih edip yoruluyorum. Sairlerin yazdıklarını sizler mukabele edip ba’dehu bana gönderseniz daha iyi olur.
***


1- Baki olan yalnızca Allah’tır.

 

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Aziz, sıddık, gayyur, ciddi kardeşlerim Refet Bey, Husrev Efendi,
Sizler çokların medar-ı intibahı oldunuz ve hüsn-ü misal oldunuz.
4
barla_95_4.gif

sırrınca vasıtanızla ve size iktida ile hizmet-i Kur’aniyeye girenlerin kazandıkları hasenatın bir misli, inşaallah sahife-i a’mâlinize geçer. Bu defaki, isimlerini yazdığınız Hafız Bekir, Hafız Tahir, Hafız Şükrü Efendileri kardeş kabul ettim. Talebe olmağa da çalışsınlar, selâmımı onlara tebliğ ediniz. Size bu defa avam-ı mü’minîn hakkındaki keramete benzer işler nevinden ve muavenet-i ilâhiye tesmiye edilen iki cüz’î hadiseyi söyleyeceğim:
Birincisi: Bir iki arkadaşımız On Dokuzuncu Mektubu yazmışlar. Birisinin dördüncü cüz’ünde salâvat-ı şerife iki-üç sahife müstesna üç dört salâvattan başka bütün salâvatlar birbirine bakıyor. Ben de hayrette kalarak işaretler koydum. Diğerinde ikinci, üçüncü cüz’ünde beş altı sahife müstesna, bütün sahifelerde salâvatları birbirine müvazi, birbirine bakıyor, işaretler vaz’ettim. Kime gösterdim, hayrette kaldı. Görenler müttefikan karar verdiler ki, umum Sözler’de manevî i’caz-ı Kur’an’ın bir şuaı in’ikâs ettiği gibi, On Dokuzuncu Mektubdan bilhassa Mucizat-ı Ahmediyenin bir nev’ şuaı salâvat-ı şerife suretinde in’ikâs etmiştir. Hem görenler karar verdiler ki, Sözler’e mahsus bilhassa On Dokuzuncu Mektuba has bir tarz-ı hat var. Eğer o tarz hatta tevfikan yazılsa çok garib letafetler görünecektir. Her vakit musırrane, her yazana “Seyrek ve güzel yazınız.” derdim. Şimdi anlaşılıyor ki, o manevî has hattı tavsiye etmek için intak-ı hak kabilinden bana söylettiriliyordu. Şu hakikatı ve manevî tarz-ı hatta en yakın, Küçük Hafız Zühdü’nün ve Eşref’in ve Kuleönlü Mustafa’nındır ki o muvafakat, muvazenet onların hattında daha ziyade görünüyor. Her vakit ben görüyordum, dikkatli yazanlarda bazı bir satır atlıyor, bir kelime yanlış yazmayan bir satır yanlış yazıyordu. Meğerse, Sözler’deki fevkalâde bir letafetin eseri olarak tevafukat, atlattırıyor.


1- Onun (Allah’ın) adıyla.
2- Hiçbir şey yoktur ki, Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın. (İsra Suresi: 44)
3- Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
4- Bir şeye sebep olan yapan gibidir.

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt