Hangi ayağım çukurda, kalbim neyin farkında!

MustafaCİLASUN

Özel Üye







Bir solukta alıp götürüyor yıllar


Saklı kalmış umutlar, gün yüzüne hasret soluklar, farkında olunmadıklar


Hani idrakim nerde kaldı, hazan yine iliklerimde anlamlaşan kar mıydı, ne çığlıklar


Bir yudum su, bir lokma ekmek için can hıraş olanlar, aşkın narına hiç bakmayanlar





Elbette susmalıyım, manayı kal ehline bırakmalıyım


El hak sefil halime yanmalıyım, kırgınlığı ve asabiyeti nefsin haline bırakmalıyım


Hiç soluksuz ve bahanesiz okumalıyım, ruhi ve kalbi aşkı dervişten elen sormalıyım


Kim ne derse, şayet hakikat için vecdiyle nefeslenirse, gönülden meşkse duymalıyım





Ne zaman ki bir ağacın altında kitabımı okusam


Gelen ve gidenin farkında olmadan manasında yaşasam, kalbi lahzada kalsam


Yıllara sâri yâd edilen nefeslerin umutlarıyla ağlasam, o hicranının aşkını tatsam


Umut içinde, kalbini hizmete ve himmete hasreden bir kızın gönül iklimini anlasam





Gün kararınca, serviler hüzün içinde bakınca


Güneş serdettiği manayı ruhuma ilhak edince, vakit dağlıyor, bu kalbim ağlıyor


Nefes hakikatinde ne kadar aziz ve şereflidir, insan için ne muhteremdir, o dağlıyor


Hangi yanık bir ezgi duysam, hüzzam mı ta içimde yaşasam, an şimdi neler söylüyor





Nasıl bir vadinin siperinde bir çare arıyorum


Ne gidenin ahvalini ve ne de tevdi edilen emanete ne kadar hürmet edip yaşıyorum


Kimden ne bekliyorum, aczi yeti niçin sinemde hissediyorum, göçüp gidenle eriyorum


Hasretin firkatini anlamak ve yaşamak gerek, aşk şayet umut edilen değilse ne gerek





Ey saki durma bir omuz ver şu viran halime


Artık ne kadar gecekondu sakinleri varsa, tütmeyen bacaları haksa şimdi sinemde


Devran süren, bahaneler üreten, nüfusuyla mezar seçen, ölüme ihanet eden her yerde


Neden bu kadar fukaralaştık, muhabbeti bir tarafa atarak, yabancılığa abandık






Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt