Kolhiste ilk Türkler

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Kolhis
Kolhis
Kolhis, Karadeniz’in doğu ucunda, Güney Kafkasya’nın batı kısmını teşkil eden bir bölgedir. İlkçağ kaynaklarında Batum’dan itibaren Kolhis ülkesinin başladığı kaydedilir. Çeşitli dönemlerde buradan gelen bazı topluluklar batıya yayılmakla birlikte genel itibariyle Batum’dan kuzeyde Sokhum’a kadar uzayan bölge ilçağda Kolhis adıyla anılmaktadır. Antik batı kaynaklarının Kolhis ismiyle kaydettiği bu bölgeyi Gürcüler Eğrisi, İmereti, Abhazeti, olarak bilinmektedir . Romalılar devrinden itibaren ise aynı yöreye Lazika denilmeye başlanmıştır.

Kolhis, Orta Asya ve İran’dan gelen ticaret yollarının Karadeniz’e ulaştığı iki ana güzergahtan biri üzerindedir ve özellikle Kırım ile Doğu Anadolu arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinden sonra büyük önem kazanmıştır. Bölgedeki Phasis nehrinin taşımacılıkta kullanılmasıyla birlikte yörenin doğu-batı ticaretindeki önemi daha da artmıştır. Shorapani ve Khashuri dağları arasındaki geçitlerden doğuya ulaşılması, su yolunun bittiği yerden kara yoluyla ulaşıma devam edilmesiyle de İran ve Orta Asya ile bağlantı kurulur.Ticari faaliyetlerle oluşan zenginlik Kolhis’in ününü o derece artırmıştır ki özellikle Yunan mitolojisinde, başta Altın Post efsanesi olmak üzere pek çok efsanede yer almaktadır.

Kolhis’ten elde edilen arkeolojik malzemeye bakılırsa, bölgenin M.Ö. 100.000-40.000 yılları arasındaki orta paleolitik dönemden itibaren yerleşime açıldığı görülmektedir. Gürcü efsanesine göre yörenin ilk ahalisi, Nuh tufanından sonra Güney Kafkasya’yı yurt tutan Gürcülerin atası Kartlos’un en büyük çocuğu olan Mksetos’un neslinden gelmektedir.

Kolhis’te ilk bağımsız siyasi teşekkül M.Ö. XI. yy.da ortaya çıkmıştır. Aynı bölgede M.Ö.VI. yy.da ortaya çıkan devlet ise uzun ömürlü olmamıştır. M.Ö. III. yy.da Gürcü ve Abhazların Egrisi, Roma ve Bizanslıların Lazika dedikleri devlet tarih sahnesinde gözükmüşse de bu krallığa ait en eski arkeolojik belgeler VI. yy.ln ikinci yarısına aittir.

Kolhis’teki ilk Türk varlığı, M.Ö. VIII. yy.da kuzeyden inen topluluklarla başlar. Türk kültür dairesinde bulunduğu tartışma konusu olan bu unsurlardan birincisi Kimmerlerdir. Anayurdu Türkistan olarak bilinen bu topluluğun Ön Türklerin bir kolu olduğuna dair önemli deliller mevcuttur. M.Ö. IX. yy.da İskitler, Hun kabileleri tarafından yerlerinden oynatıldığında Kimmer arazisine girmiş, bundan sonra da batıya doğru büyük bir göç hareketi başlatmıştır.

Bu dönemde batıya göç eden Kimmerler, M.Ö. 705 civarında Kafkasya’nın güneyine yönelmişlerdir. Gürcü kabileleri de kuzeyden gelen bu tehlikenin önünü kesebilmek için bir araya gelerek Derbent geçidi önlerinde savunma yapmaya çalışmış ancak hiçbir varlık gösteremeyerek dağılmak zorunda kalmışlardır. Buradan Kolhis’e yönelen Kimmer akınları bölgede o derece etkili olmuştur ki kısa sürede ülkeyi idare eden krallık ortadan kalkmıştır. Kolhis’ten Doğu Anadolu’ya yönelen Kimmerler, kendilerini takip eden İskitlerin baskısı karşısında tutunamayarak tekrar Karadeniz’in kuzeyine çekilmek suretiyle bölgeyi boşaltmıştır.

Kimmerleri takiben Kolhis’e giren ikinci Türkistan menşeli topluluk İskitler (Sakalar)’dir.Çeşitli itirazlar olsa da bu topluluğun Türk kültür dairesinde olduğuna dair çok güçlü deliller bulunmaktadır.Ermeni kaynaklarından İskitlerin, Derbent geçidinden İç Anadolu’ya kadar genişleyen, içerisinde Kolhis’in de yer aldığı bölgeye hakim oldukları, M.Ö. 665 yılından itibaren de Kür nehrinin sağ tarafını ele geçirdikleri ve iki asırdan fazla bir süre burayı yurt tutarak Çoruh boylarına kadar yayıldıkları bilinmektedir. Ayrıca batıdaki Karadeniz sahili de İskit boylarının denetimine girmiştir. Kolhis’in üç tarafı İskitler tarafından çevrilmekle birlikte bu topluluğun yöredeki faaliyetlerine dair kaynaklarda herhangi bir bilgi zikredilmemesi, bölge tarihinin bu dönemini karanlıkta bırakmaktadır.

Bununla birlikte, Gürcü kaynaklarından öğrenildiği kadarıyla M.Ö. 336’da muhtemelen İskitlerle birlikte bölgeye gelen Kıpçak ve Bunturki (Bön Türk)’ler, Kolhis’in bulunduğu Hazar Denizinden Çoruh boylarına kadar uzanan sahayı hakimiyet altında tutmaktaydı.Bölgedeki İskit bakiyeleri, Arşaklı III.Tridat (286-330) zamanına kadar varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde Batum,İskit kabilesi olduğu bilinen Masaget ülkesinin başlangıç yeriydi.

İskit bakiyelerinin bölgede varlığını devam ettirdiği sırada M.Ö.VI. yy.dan itibaren Grekler Kolhis’e koloni kurmaya başlamıştır. Phasis nehri vasıtasıyla Hazar Denizinde batıya ulaştırılacak ticari, emtia Grekler aracılığıyla pazarlanmıştır. Ancak bu, Kolhis’le doğudaki Gürcü unsurlar arasında önemli bir kültür farklılığı oluşmasına yol açmıştır. Bu ayrışmanın bir sonucu olarak Romalılar dönemine gelindiğinde Kolhis ahalisinin büyük bir kısmı Svan ve Megreller’den müteşekkildir.

V.yy.da Bizans İmparatorluğu ile Persler, Kolhis’i kontrol altına alabilmek için kıyasıya mücadele ederken, kuzeyden ine Hazarlar’ın 457’de bölgeye akınlar düzenlemesi ile bu çekişme son bulmuş, iki taraf Türklere karşı işbirliği yapmıştır. Bu dönemde Hazarlar geri çekilmekle birlikte I. Kavad devrinde (486-531) yeniden bölgeye inerek Kolhis’i ele geçirmiştir. Aynı tarihlerde yöredeki birliklerini güçlendirmek isteyen Bizans İmparatoru Justinianos (527-565), 530’da bozguna uğrattığı Bulgarların bir kısmını hizmetine alıp Trabzon havaalisi, Çoruh ve Yukarı Fırat boyları ile Kolhis’teki ordularına dahil etmiştir. 545’te Kolhislerle Alanlar arasında ittifak kurulmasıyla bölge halkının Türk toplulukları ile ilişkileri daha da gelişmiştir
.
Bulgarların yerleştirilmesiyle birlikte Kolhis’teki Türk nüfuzu artarken, 550-556 arasında Bizanslılarla İranlılar arasında devam eden savaşlar sırasında bölgeye yeni Türk toplulukları gelmiştir. İranlıların bölgeyi ele geçirmesine engel olmak isteyen Kolhisliler, 553’te Sabirlerle ittifak yapmıştı. Alanların da bu ittifaka dahil edilmesiyle iki taraf arasında yapılan antlaşmaya göre Türkler bölgeyi korumakla kalmayıp İranlıların geçiş sahası olan Kartli’yi de kontrol altına alacakları taahhüdünde bulunurken Kolhisliler de bunun karşılığını altın olarak ödemeyi kabul etmişlerdir.
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Tellioğlu
1 Pliny, Natural History, II (nşr., H.Rackham), London 1947, s.347; Tacitus, The Annals of Imperial Rome (nşr., M.Grant),London 1988, s.424, harita 5, Alexandre
Baschmakoff, La Synthese Des Periples Pontiques, PAris 1948, s.67; Adem Işık, Antik Kaynaklara Göre Karadeniz Bölgesi, Ankara 2001, s.13.
2. İlkçağda, Ksenophon’un notlarında olduğu gibi [Bkz.,Ksenophon, Anabasis (nşr., T.Gökcöl), İstanbul 1984, s.141 vd.] Kolhisli bazı topluluklar batıya doğru yayılıp
Doğu Karadeniz bölgesine girse de Kolhis’in sınırları Batum’dan öteye geçmemiştir. Bkz., M.Vivien de Saint-Martin, Description Historique et Geopraphique de L’Asie
Mineure, I, Paris 1852, s.432
3. Bkz., R.Blanchard-F.Grenard, Géopraphie Universale VIII Asie Occidentale-Haute Asie, Paris1929, s.49; Vivien Saint Martin, Atlas Dresse Pour l’Histoire de la
Geopraphie, Paris 1984, harita 3-4; Klaphort, Atlas des Tableaux Historiques de I’Asie (nşr., )
 
Üst Alt